YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Hâlâ yapıyorlar mı bilmiyorum ama bir ara muhafazakar aileler düğünlerinde semazen döndürürlerdi. Düğünün bir yerinde ortamda çalınan mistik bir müzikle beraber semazen çıkar dönerdi. Bir düğünde semazen gösterisi niye yapılır, anlayabilmiş değilim. Düğüne ulvi bir hava mı verirdi yoksa muhafazakar bir ailenin düğünü olduğunu mu vurgulamak isterlerdi tam bilemiyorum.
Düğünlerinde semazen gösterileri yaptıran muhafazakarlar gibi, Kemalist, laikçi çevrelerde de bu aralar üniformalı Mustafa Kemal dolaştırma geleneği başladı. Sosyal medya sayesinde şimdilerde bunlardan daha fazla haberdar oluyoruz.
Bir düğünde ya da bir toplantıda Mustafa Kemal kılığına girmiş bir adam çıkıyor etrafı geziyor, Atatürk gibi yürüyor, onun gibi duruyor, etrafa keskin bakışlar fırlatıyor ve ortama Kemalist ruh üflüyor. Kendini Atatürk’e benzetmiş tik tok figürlerini ve bu figürlere yapılan bağışlar konusuna hiç girmiyorum bile.
Kendilerini büyük bir çaresizlik içinde hisseden Atatürkçüler, milli bayramlarda, 10 Kasım’da sosyal medyayı bir gösteri meydanına çeviriyorlar. Mesajlar, paylaşımlar, minnettarlıklar, bağlılıklarını bildirmeler, kurduğu ülke ve ilkelerin sonsuza kadar yaşayacağını ilan etmeler vs. Öyle ki sosyal medya paylaşımı yapmayanlar neredeyse sosyal lince maruz kalıyor. Bu tavır, muhtemelen ruh dünyalarında iktidara karşı yürüttükleri bir direnme biçimi. Öyle sanıyorum ki iç dünyalarını bu şekilde huzura kavuşturuyorlar.
Bugün Kemalizm, düğün ve toplantılarda Atatürk’e benzetilen biri gezdirilerek, bir de, sosyal medyada verilen mesajlarla yaşatılıyor. Bunun yanına hadi bir de Anıtkabir’e yapılan ziyaretleri ekleyelim. Sosyal medyanın sanal evreninde her daim iktidarda olan Atatürkçüler gerçek dünyada neler olduğuyla pek ilgileniyormuş gibi görünmüyorlar ya da büyük bir çaresizlik içinde hissediyorlar.
Ama siyasetteki izdüşümleri AKP’nin ve Genel Başkanı Recep T. Erdoğan’ın ülkeyi her gün biraz daha batırışına açık şekilde yardım ve yataklık etmeye devam ediyor.
Doğrusunu isterseniz bunu niye yaptıklarını anlamakta bir hayli zorlanıyorum. En başta Recep T. Erdoğan’ın bir tuzağa çekmek için böyle davrandıklarını düşünüyordum ama her geçen gün, bu düşünceden uzaklaşıyorum.
Recep T. Erdoğan, ne idüği belli olmayan bir kimliğe dönüştürdüğü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tabutuna son çivisini çıkarmak için harekete geçti. Anayasa Mahkemesi’nin ortadan kaldırılmasında en büyük desteği, yardım ve yataklığı yine bu çevreler veriyor. AYM’nin kaldırılması girişiminin koç başı MHP ve Devlet Bahçeli’yi Kemalizmden bağımsız düşünebilir miyiz? Bugüne kadar Kemalizm ideolojisini savunmakla piyasa yapmış ve bugün AKP çatısı altına girmiş olanları saymıyorum bile.
Diyelim AKP ve MHP Anayasa Mahkemesi’ni ortadan kaldırmayı kesin olarak kafaya koydu. Türkiye’de kim buna karşı gelip engelleyebilir? CHP ve yeni Genel Başkanı Özgür Özel bir kaç defa yağıp gürledikten sonra kuyruğunu kısıp kenara çekildi. Yarın iş ciddiye bindiğinde yine kuyruğunu kıstırıp kenarda oturacağından hiç kimse endişe etmesin.
Bugüne kadar Kemalistlerin kırmızı çizgi olarak gördüğü hangi çizgi geçilmedi ve Kemalistler hangisinde sus pus olup oturmadı? Hatta şöyle soralım; hangi konuda ona destek vermediler?
Ağzıniza sağlık, gaz almaktan başka işlevleri kalmadı. Gölge etmeseler belki insanlar kendi tepkilrini gösterme cesareti bulacsklar.
Keşke herkes su karincalarla ilgili çizgi filmi seyredebilse. Organize olunmasına engel oluyor muhalefet, insanlar biraz organize olabilse, illa ki Hasan Tahsin’ler çıkacak içlerinden.