Döviz kurunda yaşanan yükseliş ilaç sektörünü de vurdu. Artan döviz kuru nedeniyle ilaç arzında yaşanan sıkıntı her geçen gün artıyor. Yaşanan kriz sonucu piyasada yaklaşık 650 ilaç temin edilemiyor.
Romatoloji ve İç Hastalıkları Profesörü Mesut Onat, ateş düşürücü ve iltihaplı romatizmanın tedavisinde kullanılan ilaçların piyasada bulunamadığını belirtti.
Prof. Dr. Mesut Onat Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ‘‘Ateş düşürücü serum var ya, bildiğiniz parol İltihaplı romatizmada kullandığımız actemra Durun daha bitmedi. Kortizon serum, ağır hastalarımızda gerektiğinde organları kurtarıcımız prednol İşte bu ilaçlar yok kardeşim bildiğin bulamıyoruz… Hayal bile edilemez bir şey bu.’’ İfadelerini kullandı.
Ateş düşürücü serum var ya, bildiğiniz parol
İltihaplı romatizmada kullandığımız actemra
Durun daha bitmedi.. kortizon serum, ağır hastalarımızda gerektiğinde organları kurtarıcımız prednol
İşte bu ilaçlar yok kardeşim bildiğin bulamıyoruz…
Hayal bile edilemez bir şey bu
— Prof.Dr.Ahmet Mesut Onat (@ahmetmesutonat) December 15, 2021
İLAÇ KRİZİ CİDDİ BOYUTLARA ULAŞTI
Eczacılık meslek örgütleri, Türkiye’de 650’nin üzerinde ilacın temininde ciddi sorunlar yaşandığını söylüyor. BBC Türkçe’ye konuşan eczacılara göre, artan döviz kuru ve planlama hataları nedeniyle Türkiye’nin daha önce hiç yaşanmayan bir ilaç kriziyle karşı karşıya kaldıkların belirtti.
Bir süre önce BBC Türkçe’ye konuşan eczacılar, dördüncü ve beşinci kademe olarak adlandırılan ithal ilaçların çoğuna ulaşamadıklarını ifade etmişti.
Haberde isminin gizli kalmasını isteyen bir eczacı, “Kur farkının da etkisiyle, insülinler ve bazı diyabet ilaçları da dahil olmak ciddi bir ilaç krizi yaşıyoruz. Hammaddesinde ya da tamamen temininde yurtdışına bağlı olduğumuz ithal ilaçların yüzde 90’ını bulmakta zorlanıyoruz. Daha önce hiç tevzilere girmeyen, sınırsızca alabildiğimiz ilaçları artık alamamaya başladık.” dedi.
İlaç arzında yaşanan sıkıntı her geçen gün arttığına dikkat çeken Ankara Eczacı Odası Başkanı Ecz. Taner Ercanlı, “Şu anda çok ciddi sayıda ilaç, maalesef eczanelerimizde bulunamıyor. Piyasada bulunmayan ilaçların sayısı 650’nin de üzerine çıktı. Korkarız ki çözüm üretilmezse bu rakam her geçen gün daha da artacak” ifadelerini kullandı.
‘‘DÖVİZ KURU SEBEBİYLE İLAÇ ARZINDAKİ SIKINTI GİDEREK ARTIYOR’’
Ercanlı en çok diyabet ürünlerinde, antibiyotik şuruplarda ve anti gribal çocuk şuruplarında “çok ciddi bir yokluk” yaşandığını söyledi. Ercanlı şöyle konuştu: “İlaçta yokluk demek, ilacın bir kutu dahi olmaması anlamına gelmiyor. Bir ilacın Türkiye’de aylık 10 bin kutu tüketildiğini düşünelim. Ama şimdi bu ilaç ülkeye 3 bin kutu geliyor ve 7 bin hasta açıkta kalıyor. İlaçlar, hastalık esnasında kullanılması gereken ürünlerdir. Dolayısıyla hasta o anda ilaca erişemediğinde, bunun adı ilaç yokluğu oluyor. Hastalar ellerinde reçetelerle, bu ilacın olduğu eczaneleri bulmak zorunda kalıyorlar. Yani ülke genelinde arz sıkıntısı yaşanan bir ilacın herhangi bir eczanede 10-20 kutu bulunması, o ilacın piyasada bulunmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Döviz kuru sebebiyle ilaç arzındaki sıkıntı giderek artıyor.”
Arkadaşlar, nasıl çıkıyor Hizmet insanlarına yapılanlar toplumdan.
Hem de birebir.
1)Kronik rahatsızlığım da var, aranıyorum, alsalar şöyle hesapsız kitapsız 8 ay minimum yatıp çıkartırlar, o hengamede bildiğin, saklanıyorum. Bildiğin özyurdumda kaçağım.
Herneyse, işte, şiddetli balgamlı öksürük birde öksürük durmuyor. Antibiotike muhtacım, ama onun için reçete gerek. Hastaneye gitsen enseleniyorsan. Diyeceğim, ciğerlerimi perişan etmiştim geciktiğim için. Zar zor eşten dosttan ne bullduysam, üst solunum enfeksiyonu için, kullandım, çok şükür sebep oldu, geçti. Ama çok geciktirdiğim için, hala o nefes alış verişimde zorluğu hissederim kış mevsimi.
Diyeceğim o ki, ben ulaca ulaşamadım, kimsenin umrunda değildi, Oh olsun fetö, yuh olsun fetö, bin beter ol fetö diyenlere sessiz kalan toplumda insanlar ilaca ulaşamıyorlarmış. İlginç geldi. çok ilginç hemde.
2) Geçenlerde okudum, artık insanlar bankalardaki dövizlerini de çekip yastık altına koymaya başlamışlar. Banka paralarına el konur, yahut düşük kur karşılığı ancak temin edilebilir şartı gelir diye.
Ve geliyor en ilginç olanı. Vatandaşlar, düşük gelirli ama az birikimi olanlar, karaborsa olursa, bozdurması kolay olur diye 1 dolar a çevviriyorlarmış tasarruflarını.
1 dolar dediler dediler, yakında tüm memleketin cebi 1 dolar olacak.
3) Fetö den dolayı işe giremiyoruz diyorlardı. Her yerde onlar vardı dedikleri dönemde, memleketin gençlerine müthiş kadrolar açılıyordu.
Heryere dolduruldular dedikleri fetö dedikleri insanlar, yaklaşık 5 milyon memurun içinde sayısı 150 bin. O da, yaklaşık 300 de 1. Binde 3 yani. Yalanmış bu tabi, atılan adamların devlet kadrosuna, memur sayısına oranlaması yapılınca. Nitelik olarak iyi işlerde de oranlama, yüzde 5-10. Diyeceğim, bu iftira, kancıkca yalan hoşlarına gidiyordu, tembellerin.
E şimdi ne oldu, Devlete 1 Allahın kulu giremiyor. Tügva NIN Türgev in sünepelerini torpillerle dolduruyorlar.
Zaten kadro açanda yok. Ki sınav da yok. Taban puanı 60 a indirip başvuranlar içindeki malları seçiyorlar. Zaten çoğu yerde CV ile firma üzerinden taşeron hizmet alımı şeklinde alım yapıyorlar.
Yani diyeceğim şu ki sevgili halkım, devlette çöpçü, bekçi bile olamıyorsun artık. Çocukların, devlet kapısında değil, SSK, İşçi bulma kurumunun kapısında.
Bizi atılırken sessiz kaldınız ama lakin bakın sizin çoçuklar da giremiyor. Ömürleri de geçiyor.
Allah gösteriyor bunları, birşekilde, kulum imtihan bu, ama yapanın yanına da kar kalmıyor diyor adeta.
Sevgili halkım, yukardaki 3 maddeyle kurtulabilir misin?
Hayır, hiç sanmıyorum. Çünkü gördüğüm üzere onlar Khk lı gibi, tüm insanların işlerinden atılması, okullarının, şirketlerinin kapatılmasının sonucu sanki bunlar daha.
Ama sen Ordunu lağvettin, En önemlisi de, vatanı için uğraşan insanlara, uğraşmasa da olur, masum temiz insanları işten atmakla bırakmayıp, hapislerde çürüttün. İntihara sürükledin ya da bunlar yapılırken sessiz kaldın.
Yani daha onlar çıkmadı. Bu yukardaki 3 madde benim tespitim, insanların işlerinden edilmesi ile ilgili.
Daha hapiste insanların çürütülmesi, kansere vereme yakalanması, ömürlerinin çürümesi, psikolojilerinin geleceklerinin yıkılması, intihar etmeleri, Meriçte boğulmaları, Mülteciduruma düşürülmelerinin bedeli gelmedi.
Buna tüm samimiyetimle inanıyorum. İlahi işleyişi az çok yaşayarak öğrendim. Perde ardından Allah, imtihan sırrını bozmuyor, ama yapanın da yanına kar koymuyor.
Diyeceğim o ki sevgili halkım, daha inan çok ama çok çekeceğin var.
Neden var bilior musun, 17/25 de hırsızı hapse atan yiğit polisler hapiste çürüyor, tek kelime etmiyorsun çünkü. Umrunda değil bu durum. Hapislerdeki insanlar umrunda değil, umrunda değil, birde burun bile kırıyorsun.
Sen akıllanana kadar bu süreç katlanarak gidecek sevgili halkım.
Birgün, uzak olmayan bir gün şunu diyeceksin, yahu yok mu bizi kurtaracak.
Keşke cemaat olsa da bu adamları al aşağı edip, tekrar eskisi gibi toparlasa. Onlar iyiydi. Bunu açık açık söylemeye başlayacaksın.
Ancak, ben tecrübemle şunu söyleyim. Samimice, itiraf edip, biz iyiye kötü, kötüye iyi dedik, haksızlık ettik, zalim bir toplumduk, insandık diyene kadar bu devam edecek.
Bu şımarıklığınızın bir cezası olacaktı. İçinizdeki iyi insanların hatırına ayaktaydınız. Hak ve hakikatı anlatan inanlar bir yerde yenilirse, Allah oraya belalarını yağdırır diyor, Evliya zatlar. Tarih bunla dolu.
Biri sizi uyarmalı. Ben görevimi yapıyorum. Siz hala cebinizle ilgili konuları, ekonomi vs ile çözüp yine, eski uyanıklığınızla yaşamaya devam etmek istiyorsunuz. Banane başkasından diyorsunuz. Ama ama ama bu sefer öyle birşey yaptınız ki, sizin yüzünüzden o insanlar hapislerde. Oy verdiğiniz için, manen destek verdiğiniz, en hafifinden sessiz kaldığınız için o insanlar hapiste.
Yani bu cürmün ortağı sissizsiniz. Sizin de payınız var. Öyleyse, sevgili halkım, akıllı ol, akıllı olmazsan dah ada artarak artacak, büyük belelar gelecek te gelecek.
Bu daha başlangıç olacak. Benden söylemesi.