HABER YORUM | SEMİH ARDIÇ
Türkiye’de bankalarla, faizsiz işlem yapan katılım bankalarında toplam 1 milyar 846 milyar TL mevduat bulunuyor. Mevduatta yabancı paraların payı 846 milyar lira. Güncel kur üzerinden dolara çevrildiğinde döviz tevdiat hesaplarının (DTH) 208 milyar dolar rakamına tekabül ettiği görülecektir.
Tasarrufunu döviz nevinden bankada ya da katılım bankasında tutanlar 2017 senesinin Şubat ayından bu sene Şubat sonuna kadar 27 milyar dolar daha biriktirmiş. Geçen sene 181 milyar dolar olan DTH toplamı hal-i hazırda 208 milyar dolara yükseldi. 2018 senesinin ilk iki ayında döviz hesapları 7,3 milyar dolar arttı. 2017 sonuna göre vatandaşın döviz tevdiat hesapları 2,5 milyar dolar artarken, şirketler 2,2 milyar dolar topladı.
BİR HAFTADA 4.2 MİLYAR DOLAR ARTTI
Vatandaşın 9 Şubat ile 16 Şubat arasında toplam yabancı para mevduatının 4,2 milyar dolar arttığı görülürken bahse konu artış 22 Aralık 2017 haftasından bu yana yaşanan en hızlı haftalık yükseliş olarak dikkat çekti.
Mevduatta dövizin payı son 5 senede yüzde 33’ten yüzde 47’ye yükseldi. Yani TL’ye itimadı azalan yatırımcı, parasını muhafaza etmek için yabancı paraları tercih etmiş. TL sığınılacak liman olmaktan çıkmış. Döviz tasarrufların payı toplam içinde 5 yılda yüzde 33’ten 46’ya yükseldi.
2002’DE TL’NİN PAYI YÜZDE 43 SEVİYESİNDEYDİ
2002’de toplam mevduat içerisinde TL’nin payı yüzde 43, DTH’ın payı ise yüzde 57 seviyesindeydi. Anayasa değişikliği referandumunun yapıldığı 2010’da TL mevduatın payı zirveye çıkmıştı. O dönemde bankalardaki her 100 liralık mevduatın 70 lirası TL olarak tutuluyordu.
Son 4 sene içinde döviz lehine hızlı bir değişim müşahede ediliyor. Mart 2018 itibarıyla yüzde 47 döviz, yüzde 53 TL gibi görünse de yastık altındaki tasarrufların tamamına yakınını Dolar ya da Euro. Dolayısıyla Türkiye’de tasarrufların yarısından fazlasının artık dövize döndüğü rahatlıkla ifade edilebilir.
DOLARİZASYON EKONOMİYİ DIŞ ŞOKLARA AÇIK HALE GETİRİR
Türkiye’deki bu temayüle iktisatta ‘dolarizasyon’ diyoruz. Bir başka ifadeyle hane halkının, şirketlerin, hatta kamunu bizzat kendisinin, yerel para birimine itimatının sarsılmasından mütevellit şekillenen bir yatırımcı davranışıdır. Bu davranışta iktisadî verilerin seyri ve kitlelerin halet-i ruhiyesi belirleyicidir.
Dolarize olmuş bir ekonomide enflasyon yükselmiş, siyasî riskler katlanmış demektir. Ekonomi hariçten gelecek şoklara karşı zayıf düşmüştür. Makale için hazırladığım tabloda görüleceği üzere demokrasi, hukuk ve hürriyetlerin alabildiğine genişletildiği senelerde bankalardaki dövizler bozdurulmuş, TL’ye geçilmişti. Hukuk devletinin, yargı bağımsızlığın ortadan kalktığı son 4 senede ise reform dönemlerinin tam aksi bir grafik çizildi.
TÜRKİYE’NİN RİSKLERİ ARTTI
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dolar alan yanar.” sözlerinin üzerinden iki sene geçtiği halde ne döviz hesapları azaldı ne de dolar ucuzladı.
2018 senesinde Suriye eksenli siyasî ve coğrafî risklerle ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artış kararları TL’den kaçışı daha da hızlandıracak. Moody’s not indirimi bütün bunların tuzu biberi oldu. Piyasada dolar/TL kuru ortalama iki haftalık seviyenin altına geldiğinde yatırımcı, ‘destek noktasını’ döviz almak için fırsat olarak görüyor. Böylece ‘düştükçe al’ taktiği ile hareket edenler, oturdukları yerden büyük kazançlar elde ediyor.
Esasında doğru olan davranışı sergiliyorlar. Paralarını eriyip gitmesine seyirci kalamayacaklarına göre piyasaya ayak uyduruyorlar.
ENFLASYON, NAM-I DİĞER GİZLİ VERGİ
’Alıştıra alıştıra devalüasyon’ sinsidir. Zira halk cebindeki paranın eridiğini fark edemez. Döviz kuru arttıkça enflasyon katlanır, hane halkının alım kuvveti azalır. ‘Gizli vergi’ denilen enflasyon paradan para kazanma temayülüne sebep olur. Yatırımlar durur, işsizlik tırmanışa geçer.
Bu girdaptan çıkmak için de çaresiz biçimde faizler artırılır. Dövizden kazananlar ikinci defa da faizden büyük vurgun yapar. Devleti idare edenlere başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi bürokrasisine fiyat istikrarını temin etme vazifesi düşüyor ki Türkiye’de o vazifenin ihmal edildiğini bankalardaki döviz hesapları ispat ediyor.
Döviz kurları biraz düşse bile kimse elindeki doları satmıyor, bilakis satın alıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verileri dolarizasyonun devam ettiğini teyit ediyor.
Vatandaş ‘görünen köy kılavuz istemez’ düsturu ile geminin karaya oturacağının farkında. Onun içindir ki fırsatını buldukça dolar, euro, frank alıyor.
Neticede dolarize oluyoruz…
Piyasada rüzgârın yönü değişmeye görsün. Birileri kabul etmek istemese de rüzgâr kaç senedir TL’nin aleyhine esiyor.