HABER İNCELEME | YUSUF DERELİ
AKP iktidarının ekonomik sorunları çözmek yerine ‘algıyı yönetme’ stratejisi duvara tosladı. Dolar ve Euro dün tarihi rekorları ardı ardına kırdı. Dolar dün yüzde 3.5’den fazla artışla 7.30’a yükseldi ve düne kadarki en yüksek düzeyi gördü. Başkanlık sistemine geçildiği günden bu yana TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 50’yi bile aştı. Euro kuru 8.66 ile rekor kırdı. Altının gramı 482 liraya çıktı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, “Hedefli ilave likidite imkanları kademeli olarak azaltılacaktır.” denildi. BDDK ise yurt dışında yerleşik bankalara Türkiye kapsamında yapacakları TL işlemlerde esneklik sağladı.
Ekonomistlere göre, krizin temel sebebi iktidarın sorunları temelinden çözmek yerine, sahip olduğu medya gücü ve troll ordusuyla toplumsal algıyı yönetmeyi tercih etmesi. Rejimin ‘algı’ oyunu krizi her geçen gün daha da derinleştirdi ve TL inanılmaz bir hızla değer kaybetti. Peki dolar, euro ve altın daha da yükselir mi, bundan sonra ne olur? Net bir şey söylemek mümkün değil. Ancak uzmanlara göre altın, dolar ve euronun düşmeyeceği kesin. Daha da yükselmemesi için acil atılması gereken adımlar var. Öncelikle faizlerin acilen ve ciddi oranda artırılması gerekiyor. Zira küçük faiz artışlarının da bu saatten sonra fayda etmesi mümkün değil. Ardından da yapısal reformlar hayata geçirilerek, her şeye ‘tek adam’ın karar vermesi engellenmeli.
ALİ BABACAN: PARA BASARSANIZ, KUR YÜKSELİR!
Deva Partisi Genel Başkanı, eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan da konuya ilişkin açıklamasında, “Ekonomi ülkenin en önemli sorunu. Yine döviz kurlarını konuşuyoruz. Defalarca uyarılarda bulunduk. Yanlış kararların bedelini vatandaş ödüyor. Kur niye artıyor diye soruyorlar, niye artacak? Karşılıksız para basarsanız o paranın değeri düşer.” ifadelerini kullandı.
AKP rejiminin ‘algıyı yönetme’ stratejisinin faturasını millet ödüyor. TL son iki yılda inanılmaz bir hızla eridi. Dolar karşısında değer kaybı yüzde 50’yi bile aştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran seçimlerinden günler önce, “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” dediğinde dolar kuru 4,74 TL’ydi. Aradan 25 ay geçti. Dolar ve Euro dün tarihi rekorları kırdı. Dolar dün yüzde 3.5’den fazla artışla 7.30’a yükseldi ve düne kadarki en yüksek düzeyi gördü. Euro kuru 8.66 ile rekor kırdı.
MB: AŞIRI OYNAKLIK VAR!
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), konuya ilişkin açıklamada, “Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal istikrar temel amaçları çerçevesinde, elindeki bütün araçları piyasalardaki aşırı oynaklığın azaltılması doğrultusunda kullanacaktır.” denildi. Ardından BDDK bir açıklama yaptı. BDDK, yurt dışında yerleşik bankalara, Türkiye kapsamında yapacakları Türk Lirası işlemlerde esneklik sağladı. MB ve BDDK’nın ‘açıklamalarıyla’ 7,20’ye doğru gerileyen dolar akşam saatlerinde yeniden 7,25’e yükseldi.
EURO VE DOLAR NEDEN YÜKSELİYOR?
Dolardaki yükselmesinin temel sebebi ‘keyfi/kötü’ yönetim. Ekonomistlere göre sorunun temelinde ‘ekonomi’ değil, ‘siyaset’ var. AKP rejiminin lideri Erdoğan’ın ‘faiz’ inadı doların yükselmesinin en önemli nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. TÜİK’in rakamlarına göre bile enflasyon çift hanelerdeyken, Merkez Bankası’nın son bir yıl içerisinde politika faizini yüzde 24 seviyesinden yüzde 8,25’e kadar indirdi. Bu da doğal olarak TL’ye olan talebi azalttı. Yatırımcı altın ve dolara yöneldi.
MB’NİN REZERVLERİNİ ERİTTİLER
İkinci neden olarak MB’nın son iki yılda eritilen rezervleri gösteriliyor. Erdoğan’ın inadı nedeniyle faizler düşük kalsın diye kuru dizginlemek için MB’nin rezervleri eritildi. MB’nın iki yıl önce swaplar hariç 32 milyar dolar olan net rezervi, bugün -37 milyar dolara kadar düşürüldü. Rezervler azalınca kur da yükselmeye başladı. Rejimin kura müdahale edebileceği araç kalmadı. “Türkiye’nin barutu kalmadı. Doların yükselişi önlenemez.” diye yatırımcılar, ellerindeki TL’yi verip dolar almaya başladı.
YATIRIMCI REJİME GÜVENMİYOR
Merkez Bankası ve kamu bankalarının 2019’un başından bu yana TL’yi desteklemek için piyasaya yaklaşık 110 milyar dolar sattığı belirtiliyor. Son dönemde kamu bankaları bile döviz satarak açık vermeye başladı. Ayrıca, kuru frenlemek için bir süredir piyasaya TL arzı neredeyse sıfırlandı. Daha bir kaç gün önce Londra Swap piyasasında gecelik faiz yüzde 1.050’ye fırladı. Ancak MB’nin rezervlerine, kamu bankalarının bilançolarına, reel ekonomik verilere bakan yatırım sahipleri ne pahasına olursa olsun TL satıp döviz almak istedi. Dolayısıyla kur da fırladı. Aslında dolar iki aydır 6,85’te baskılanıyordu. Dün işte o baskıyı kırdı ve olması gerektiği noktaya doğru ivmelendi. Dünkü ani yükselişi ‘ötelenmiş kur ayarlaması’ olarak da tanımlayabiliriz.
KARŞILIKSIZ PARA BASMANIN SONUCU
Ekonomist Uğur Gürses, dün yaşanan gelişmeleri, “Döviz borçlusu ülkede ulusal paranızı bollaştırırsanız, paranızın fiyatını (faizini) ucuzlaştırsanız, bir de sabit kurdan tanzim satış yaparak kuru tutmaya çalışırsanız; böyle 4 ayda 40 milyar dolar rezervi eritirsiniz. Bir işe de yaramaz. Kuru tutamadığınızla kalırsınız.” sözleriyle değerlendirdi.
KUR DAHA DA YÜKSELİR Mİ?
Herkesin cevabını merakla beklediği soru; bundan sonra ne olur? Ekonomist Mahfi Eğilmez, son yazısında, “Bunu öngörmek ne yazık ki mümkün değil. Çünkü işler öngörülebilir olmaktan çıkmış bulunuyor. Öngörülebilir olmaktan çıkmış bir ekonomide riskler arttığı için maliyetler de artacak demektir.” diyerek cevap veriyor. Ancak şunu söyleyebiliriz; altın ya da kurun düşmesi en azından kısa vade için mümkün gözükmüyor. Aksine gerekli adımlar acilen atılmazsa yükselmenin daha da süreceği söylenebilir.
FAİZLERİN ACİLEN VE CİDDİ ORANDA ARTIRILMALI
Peki ne yapılmalı? Merkez Bankası, (tabi Erdoğan onay verirse) politika faiz oranlarını acilen artırmalı. Bugün için politika faiz oranı yüzde 8,25. Enflasyon ise yüzde 12’lerde (açıklandı). Faiz oranlarının acilen enflasyonun üzerine çıkarılması lazım. TL, yatırımcı için ‘cazip’ hale getirilmeli. Ancak bu yetmez ve kalıcı bir çözüm de değil. Türkiye, yatırımcılar için ‘güvenli’ bir ülke haline getirilmeli. Yapısal reformlar için gerekli adımlar hemen atılmalı. Türkiye, ‘tek adam’ın her konuda karar verdiği bir ülke olmaktan çıkarılmalı. ‘Tek adam’a dayalı sistem değişmeli. Yargının bağımsızlığı sağlanmalı, hukukun üstünlüğü inşaa edilmeli. Yatırımcı kendisini ‘güvende’ hissetmeli. Bütün bunlar yapılmadan TL’nin değerlenmesi ya da kurun frenlenmesi mümkün gözükmüyor.
Arda bey aşağıdaki mesajı Mahmut Nedim Hazar’ın yazısının altına bırakmış.
Sanırım buraya daha çok yakışıyor. Aynen alıyorum:
““Milletin cebi yanarsa aklı başına gelir” şarkısını, söyleye söyleye gerçek zanneden arkadaşlar için bir hesap da ben yapayım:
Bugün 7 Ağustos 2020 Cuma. Dolar kuru: 7.1593 TL.
AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinin üzerinden yaklaşık 18 yıl geçti. O gün Dolar kuru: (6 sıfır atılarak okunduğunda) 1.6791 TL idi. Yani yaklaşık 18 yıllık artış: % 426.
Bu artışı, AKP iktidara gelmeden önceki 18 yıl önce dolar kuru değişimleriyle karşılaştırmazsanız, durumu gereği gibi anlamakta zorluk çekersiniz.
2002-18=1984 yılında 442 lira olan Dolar 85’de 574, 86’de 756 lira oldu.
1987’de 1000 lira eşiği aşıldı; 1991’de 5000 lira eşiği.
1994 Çiller krizinde 17 bin lirayı gördü.
Aynı yıl 5 Nisan kararları ardından da 23 bini gören Dolar, 95 sonunda 50, 96 da 100, 97’de 200, 98’de 300, 99 Kasım’ında 500 bini geçti.
23 Şubat 2001 Kara Çarşamba’sında 1 milyonu geçen dolar, Kasım 2002’de 1 milyon 670 ninin üzerindeydi.
Yani…
Yanisi şu: AKP iktidara gelmeden önceki 18 yılda Dolar, 442 liradan 2002’ye kadar 1.670.000 liraya yükseliyor. Yine bir “yani”, artış: %377.828
Hesap ortada…”