Dokunduğu bedeni ele geçiren şeytan: nefret!

İllüstrasyon | Edel Rodriguez

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Artık şurası kesin ki, ülkenin yüksek tansiyonu düşmesin diye harcanan özel bir çaba var. Bu çabanın ne kadarı şuurlu, ne kadarı kurgulanmış, belli değil ama kesin olan şu ki; her seçim öncesi tatbik edilmiş ve işlerliğinden emin olunmuş olan nefret dili, bir tür iç politika yolu ve yöntemi olarak görülme eşiğini çoktan geçti, artık normal dönemlerin de temel stratejisi oldu.

Gerçi, öfkenin kat kat sarmaladığı nefret, meseleyi sadece lokal boyutta tutmuyor, bir şekilde uluslararası düzleme de çekiyor ama meselenin kaynağı belli ve üreticileri bu durumdan razı.

Türkiye, özellikle 2010 referandumu sonrası, yarı-açık bir kontrusktivist bir sürece başladı. Aslında siyasi iktidarın kimi isimleri bu süreci, çok eski olmayan bir tarihte ifade etmişti. Parti il başkanları, başka bir sürece girildiğini ve bu süreçte bazı paydaşlar ile yolların ayrılacağını alenen ifade etmişlerdi. Meseleye, bilinç perspektifiyle bakıldığında ‘saflık’ın bu süreci izaha yeter bir kelime olmadığını söylemek mümkün. Ki henüz neticelenmemiş bir serencamdan bahsediyoruz. Netice nasıl olur bilemiyorum ama kurgulayanların arzu ettiği şekilde bitmesi durumunda bile, bugün itibar ve birikimlerini gündelik beklenti uğruna bu bilinçle tarihin arasına hava yastığı olarak koyanların da epey üzüleceğini tahmin etmek güç değil.

Bahsi geçen ayrılışın romantik olması beklenemezdi elbette. Ancak, kabul etmek lazım ki, en fanatik particiden en karamsar camia ferdine kadar hemen hiç kimse gerilim ve çatışma dozunun bu kadar tırmandırılabileceğini tahmin edemezdi. Her ne kadar şaşırtıcı olsa da, hiç de mantıksız bir savruluş değildi bu durum.

Bahse konu bu yapılanma ve inşa sürecinin hiçbir epistomolojik ve ontolojik temeli olmadığı başta eğitim olmak üzere neredeyse sosyal hayatın her alanında her geçen gün biraz daha net bir şekilde ortaya çıkarken, hayal edilen ‘Yeni’nin nasıl olacağından çok, olmayacağı üzerinde kafa yorulduğu ve çalışıldığı da tebarüz ediyor.

Bir dönem içlerde gizlenen, kapalı kapılar ardında konuşulanlar, gizli ajandalarda maddeler halinde yer alan söylemler, artık alenen ifade edilmekten çekinilmiyor. Nefret, iktidarın kendini ifade etme biçimi olma eşiğini de aşmış durumda. Nefret ve gerginlik bir temel karesteristiğe dönüştü.

Bu kadar sert ve radikal bir nefret yükselmesini kitlelere izah etmek şüphesiz çok kolay değil. Dahası, bu nefretin nasıl bir toplumsal manivelaya dönüştürülebileceğinin tecrübesi geçtiğimiz yüzyılda ziyadesiyle yapıldı.

“Şayet bir otorite, özgürlüğü çekip almaya niyetli ise, nefretin muhatabı olmamak adına kitlelerin önüne nefret edebilecekleri bir ‘şey’ koyar” şeklinde cümleler geçer Orwell’in 1984’ünde. Nefret bir yöne yoğunlaştırılabilirse, geri kalan şeyler önemsizleşiyor ve umumun hissiyatı belirlenen yöne kanalize oluyor.

Twain; “insanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır’ diyor. Hele hele nefretin beden değiştirerek bireyselden kurumsala dönüşmesinden sonra, hakikatin ve hak arayışının çok anlamı kalmıyor. Sürecin tam da bu noktasındayken, siz istediğiniz kadar söylenen yalanları, atılan iftiraları ortaya dökün, müfteriliği yüzlerine vurun, pek bir mana ifade etmiyor. Devletin ruhunu ele geçiren nefret dili, toplumun bir ya da birkaç kesimine yöneldikten sonra bu dil ‘normal’in yerini alıyor maalesef.

Ne ki, tarihsel yaşanmışlıklar çok kez göstermiştir ki; bu tür süreçlerde hesapta olmayan ilahi dokunuşlar neticeyi etkiliyor. Gelin görün ki bedeli sadece belli bir zümre değil bütün toplum ödüyor.

Nefret adeta kötücül bir ruhun, dokunduğu bedene geçmesi gibi, gücü eline geçirenin bedenine sızıyor ve kısa sürede akıl almaz bir dönüşüme maruz bırakıyor. Güç ile kötülük birleştiği zaman kolay kolay karşı durmak engel olmak pek mümkün olmuyor.

Belki de bu sebepten, nefrete karşı insafın diliyle mücadele kadar, manevi yöneliş ve duanın da önemi büyük.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin