AHMET KURUCAN | YORUM
Bıçaklanarak öldürüldüğünü duyar duymaz Twitter’da şu cümleleri yazdım: “Ne istediniz bre zalimler bu garip Ramazan’dan, nam-ı diğer Ramazan Hoca’dan? Hem de namaz kılarken bıçaklayarak öldürecek kadar ne yaptı size? Allah gani gani rahmet eylesin.”
Diyarbakır’lı Ramazan Hoca. Filozof Ramazan. Sosyal medya fenomeni Ramazan. Bunlar onun vasıf ve lakapları. Adı soyadı Ramazan Pişkin. Belli bir dini bilgi birikimi olduğu kesin. Sosyal medyada önüme düşen videolarını zaman zaman izledim. Oradan biliyorum. Muhakemesi yerinde. Hadiselere kendine özgü bir bakış açısı var ve bu bakış açısı ile Kur’an ayetleri, Peygamber Efendimiz’in (sas) hadisleri ile temellendirmeler yapıyor.
Zannediyorum söyledikleri birilerini rahatsız etmiş. Etmemesi de düşünülemez zaten. Mutaasıp yaklaşımların ezberlerini bozacak, bu zihniyete sahip kişilerin -hocaların mı deseydim acaba?- konfor alanlarını alt üst edecek, iktidar, çıkar, güç, makam, şehvet ve şöhrete tapan insanların rahatlarını kaçıracak söylemlerden bahsediyoruz.
Hem de bugünün Türkiye’sinde!
Yani muhalif düşüncelere hayat hakkının tanınmadığı, rejimin ve yalakalarının diskurlarına aykırı görüşlere sahip olan hemen herkese dünyanın dar edildiği bir zemin Türkiye şu anda.
İstanbul’da bir çay ocağı açmış. Kendi halinde hayatını devam ettiren, helalindan kazandığı üç beş kuruşla idame-i hayat eden bir gariban Ramazan Pişkin. Medyadan yakınlarının ve komşularının anlattıklarından öğrendiğimiz gerçek bu.
Bıçaklanma hadisesinin detaylarını bilmiyoruz. Bu arada, katil zanlısı, savcılık ifadesinde, ‘Ramazan Pişkin’i küçükken kendisini istismar eden bir Afganlıya benzettiği için’ öldürdüğünü söylemiş… Bu ifade kamuoyuna çok da inandırıcı gelmedi.
Şahsi bir husumet mi, öfkesine yenik düşmüş bir insanla tartışma mı, sarhoş darbelerine maruz kalma mı yoksa planlı bir cinayet mi? Umarım sonuncusu değildir.
Bununla beraber korkarım sonuncusu. Zira yakınlarının ifadelerine göre ölüm tehditleri alıyormuş son zamanlarda. Sosyal medyaya da düştü, kerameti kendinden menkul bir tele-vaiz, “Ben bu adamın ehli sünnet inancının altını oyduğunu söyledim defalarca!” diyor. Hem de sırtında Peygamber cübbesi ile vaaz kürsüsünden çekilmiş videosunda. Cinayeti işleyenin o vaizin sözünü yere düşürmek istemeyen birisi olmadığı ne malum?
“Düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim.” diyen Batılı filozoflar kadar olamadık. Yanarım da işte buna yanarım.
“Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin!” diyerek düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün kapısını sonuna kadar açan İslam dininin müntesipleri olarak asırlardır şu prensibi tam anlamıyla hayata geçiremedik ya işte buna yanarım. Kaldı ki bunu söyleyen Batılı, Doğulu bir profesör değil, aksine Allah. Ve o Allah yaratmış olduğu insana bu özgürlüğü veriyor.
Ya biz?
Biz ise “Ya bendensin ya da kara toprağın!” diyoruz. “Ya benim gibi düşünecek ve konuşacaksın ya da öldürülme dahil başına gelecek her türlü bela ve musibeti hak etmişsin!” diyoruz.
Ben şahsen filozof Ramazan’ın bir cinayete kurban gitmesinin altında bu zihniyetin başat rol oynadığını düşünüyorum. Rejimin diskurlarına muhalif olan kişi ve gruplara yönelik yıllardır yapılagelen orantısız zulmün kendini devlet yerine koyan sokaktaki vatandaşa kadar indiğini görüyorum.
Yazık…
Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleri için tarih alma aşamasından bugünlere. Erdoğan’ın dediği gibi “Nereden nereye!”
Allah rahmet eylesin Ramazan Pişkin’e. Mekânı cennet olsun. Yakınlarına baş sağlığı dilerim. Üzüldüm. Hem onun adına hem de ülkemin geldiği bu nokta adına.
Umarım emniyet güçleri en kısa zamanda bu hadiseyi aydınlatır, cinayetin arkasındaki güçleri ortaya çıkarır, adalet mekanizması da görevini hakkıyla yerine getirir. Tabii siyasetin kuklası olması hasebiyle kaçak saraylardan müdahaleler olmazsa!