Dışta savaş maliyetli, içte çatışma verelim!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Diktatörler, tek adamlar içerde işler zora girip insanlar yönetimi sorgulamaya, homurdanmaya başladı mı dikkatleri başka yerlere çekerler. Savaş çıkarmak ve milliyetçi söylemleri yükseltmek, hamasi duyguları coşturmak hep çalışan bir yöntemdir. İçte düşman, hain oluşturup bütün vebali ona atmak da işler. Milleti susturmanın bir yolu da onu çektiği acıdan daha büyüğüne maruz bırakmaktır. Parmak ağrısından şikâyet edenin ayağını kesersen şikâyeti bırakır, bacağının derdine düşer. Zalimler zulmü daha büyük zulümle bastırarak topluma gözdağı verir.

Türkiye Reza’yı sorgulamak yerine Erdoğan’ın söylemlerine prim verip onu Cumhurbaşkanı seçtiğinde kaybetti. Hiçbir ahlaklı, ilkeli toplum, hakkında böylesi iddialar olan bir kişiyi devletin en tepesine geçirmez. Ülkeyi önüne yatırdıkları, “hayırsever”, “dürüst işadamı” ilan ettikleri Reza’nın şimdilerde bütün kirli iş ve ilişkileri dökülüyor, doğrulanıyor. Ama toplum o dönem kısa vadeli “istikrar” için, uzun vadeli ve kalıcı hasarlar verecek yalanları bile bile satın aldı.

Sağcısıyla, solcusuyla aydınlar 17/25 Aralık sonrası en azından savcılara, hakimlere, polislere usule dair hesap sorarken, iktidara kirli paraların, ilişkilerin hesabını sorabilirdi. Ama omurgasız aydın profili “yesinler birbirini” seçeneğini, tercih etti. Halk ise “çalıyor ama çalışıyor” diyerek insanlık tarihinin en ahlaksız kılıfını icat etti. Elbette koca ülke 2-3 yılda çökmeyecek, kaynaklar bir anda bitmeyecekti. Aradan geçen 8 yılda her şeyi kontrol eden “güçlü lider”le, tek partiyle “istikrar”lı şekilde çöküyoruz. Artık iktidar sofrasından nemalanan işadamı kılıklı çakallar ve AKP politbüro üyeleri bile kaynaklarını, çoluk çocuğunu güvenli ülkelere çıkarıyor.

AKP muhteşem Osmanlıyı diriltiyoruz yalanlarıyla, macera arayarak, milliyetçi duyguları kabartarak bugüne kadar idare etti. Ama dış politikayla milleti uyutmanın da bir sınırı var. Suriye’ye burnunun ucuyla giriyorsun Rusya’ya tosluyor, geri adım atmak zorunda kalıyorsun. Libya’da cihatçıları kullanarak ucuz “fetih” edebiyatı yapıyorsun, işler sarpa sarıyor. Büyük güçleri karşına alıyorsun. Doğu Akdeniz’de efeleniyorsun bölgenin bütün güçleri sana karşı birleşiyor, tükürdüklerini yalamak zorunda kalıyorsun. Yunanistan’a kafa atıyorsun, Aktroller “Atina’ya gireriz” diye paylaşımlar yapıyor. AB yaptırımları hatırlatınca suspus oluyorsun. Dışta savaş çıkarmak içteki problemleri örtmek için etkili bir yol, ama yeterince güçlü değilsen ağır maliyetler ödeme ihtimali var.

Terör olaylarını yükseltmek, şehitler vermek de problemleri örtmede etkili. Üstelik içte çıkarılacak çatışmalar daha risksiz, maliyetsiz ve yönetilebilir oluyor. Şehitler üzerinden vatan, millet, bayrak hamaseti yapabiliyorsun. Milletin evlatları ölüyor, ama sen şehit cenazesine kolunu dayayıp “vatan için ölmek” üzerine nutuk atabiliyorsun. Şehitler gelirken insanlar ekonomiyi, pahalılığı, işsizliği sorgulamaya utanıyor. Sorgulayan olursa “biz şehitler verirken sen neyle uğraşıyorsun” deyip bastırabiliyorsun. “Terörle mücadele” kendi egemenlik alanında olduğu için başka devletlerle uğraşmak zorunda kalmıyorsun. İstihbaratı, derin unsurları kullanarak manipülasyon yapmak, bazı projeleri devreye sokmak mümkün olabiliyor. Şehit olan askerler de, ölen siviller de senin vatandaşın olduğu için dünyanın çok da umrunda olmuyor.

PKK elbette uluslararası alanda kabul edilen bir terör örgütü. Ancak yıllarca ülkedeki askeri vesayeti sürdürmenin, hükümetler ve toplum üzerinde tahakküm kurmanın aracı oldu. İhmallere ve ihanetlere dayalı pek çok saldırıda Mehmetçikler şehit verildi. Her yıl tekrarlanan, her defasında çok sayıda şehit verilen birbirinin kopyası karakol baskınları oldu. Şehitlerin kanı, terörle mücadele söylemi üzerinden vesayetçi yapılar ayakta kalmaya devam etti. Nasıl oluyorsa onların arzu edecekleri zamanlarda ve işlerine gelecek şekilde PKK saldırılar düzenliyordu. Böylece PKK Kürtler üzerindeki tahakkümünü, TSK ülke üzerindeki vesayetini sürdürebiliyordu.

2014 yılından sonra ülkede temel dengeler değişti. Hırsızlığı açığa çıkan sivil yönetimle ülke üzerinde vesayeti olan katiller ortaklık kurdular ve operasyon kabiliyetleri katlandı. Artık hem sivil iktidarın imkanlarını, kaynaklarını kullanabiliyorlar hem de kirli derin yöntemleri. 2015 Haziran seçimlerinden sonra ortak yapım proje devreye girdi, ülke 3 ayda ülke kana bulandı, toplum güvensizleştirildi. Ve Erdoğan kaybettiği ama teslim etmediği gücü-hükümeti tekrar kontrolüne aldı.

Geçen hafta içinde 82 HDP’li siyasetçiye 6 yıl önceki dosyalar açılarak “suyu niye bulandırdın?” operasyonu yapıldı. Kürt siyasi partileri bu ülkede sürekli kapatılır ve yenisi açılırdı. Ama kendisi de sürekli kapatılan partilere sahip olan Milli Görüş geleneğinden gelen Erdoğan partiyi değil ama muhalefet için hak arama yollarını ve siyaset zeminini kapattı. HDP’nin delegeleri dahil bütün üyelerini tutuklayıp hapse atıyor ve yerel/merkezi tüm organlarını çalışamaz hale getiriyor. Adeta Kürtleri bir şeylere zorluyor.

Erdoğan ne yapsa çöküşü engelleyemiyor. Ayasofya’yı açması, Yunanistan’ı tehdit etmesi, Libya macerası.. Hiçbir şey toplumda yükselen sorgulamaları durduramıyor. Ergenekon Erdoğan ittifakı cemaati ve Kürtleri 5-6 yıldır şeytanlaştırıyor ve eziyor. Lakin polis baskınları, adli operasyonlar, tutuklamalar, belediyelere kayyum atamalar toplumu uyutmada ve uyuşturmada artık çok etkili olmuyor. İnsanlar gerçek sorunları sorguluyor. Hatta bu operasyonlar insanların vicdan yapmasına neden oluyor.

Yurt dışında kahramanlık üretmek riskli, maliyetli. Dışta yapılan operasyonların ekonomik ve diplomatik maliyeti var. Dünya karşınıza geçiyor ve ambargo tehditleri arkası arkasına geliyor. Ama bir şekilde topluma narkoz vermeye devam etmeleri lazım. Ergenekon-Erdoğan konsorsiyumunun tekrar PKK ile, “terörle mücadele” argümanını devreye sokacaklarına dair duyumlar alıyorum. Ekonomik krizin yükseldiği hemen her dönemde PKK saldırıları artmış, milliyetçi/hamasi duygular coşturulmuş ve vatan, millet, şehitler, bayrak temaları ön plana çıkarılmıştır. Erdoğan-Ergenekon ittifakı örgüt içi bağlantılarını da kullanarak, eski operasyonel tecrübeleri devreye sokarak tekrar terörü hortlatabilirler. Ülkenin pek çok yerinde saldırılar olabilir, şehitler gelebilir, insanların ciğeri yanabilir, gencecik evlatlarımız ölebilir. İktidar dışta çıkaramadığı savaşı içte çıkararak biriken sorunların üstünü daha kolay ve maliyetsiz örtmeyi tercih edebilir. Bunu daha önce çok defa denediler ve sonuç aldılar. 2015 yazında dönemin başbakanı olan Davutoğlu kanlı yazın içyüzünü Erdoğan’ı tehdit maksatlı itiraf etti.

Ergenekon-Erdoğan ittifakının kurdukları ortaklığı bir süre de terör, PKK operasyonları, şehit kanları üzerinden sürdürmeyi deneyeceği anlaşılıyor.

Yürür mü?

Milletin tavrına, basiretine, tepkisine bağlı!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Artik herkezin heryerden acik tavir koymasi sart. Bu vatandaslada direk konusulmasi lazim (Disari cikmasina izin verilmeli, Malezya örnegin). Diger partilere fetö yalanini artik sorgulayin hepbirlikte demek lazim, ayni sekilde Selahattin demirtas icin ve hdp icin, pkk yi soyutlayarak. Herkezi acikca konusturmaya tesvik icin ortak hareket sart

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin