Dişi Mussolini’ye hazır mısınız?

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Türkiye’de Ergenekon-Siyasal İslamcı tezevvücünün prematüre bebeği faşizm daha yeni yeni tay tay yürümeye başladı.

Başını Ümit Özdağ’ın çektiği bu yeni ve tehlikeli hareket, sağolsun Tayyip Erdoğan sayesinde epey destekçi bulacak gibi.

Eğer bu ülkede sıradan faşizm doğrudan iktidar olacaksa emin olun bu, siyasal İslamcıların sayesinde olacak.

Nasıl ki vaktiyle Ergenekon-Ulusalcı Kemalizm işbirliği tepkisel İslamcılığı patlattı, şimdi benzer bir durum ırkçılar için gündemde.

Ancak size bugün, bizdeki bu tehlikeden bahsetmeyeceğim.

Başka bir ülkede faşizmin eli kulaklarında.

Evet, İtalya’dan bahsediyorum şüphesiz.

Çok değil, sadece birkaç yıl önce oy oranı sadece yüzde 4 olan aşırı sağcı “İtalya’nın Kardeşleri”, Eylül’deki erken seçim öncesi yapılan anketlerde yüzde 22 ile birinci durumda. Otoriteler bu faşist partinin liderlerinden Meloni’nin, İtalya’nın ilk kadın başbakanı olabileceğine dikkat çekiyorlar.

Italy's Giorgia Meloni Is Reshaping Center-Right Politics - Bloomberg

Giorgia Meloni…

İtalya’nın kardeşleri hareketinin lideri ve İtalya’nın yükselen siyasetçisi.

Meloni de, Avrupalı diğer ​​neo-faşistler gibi, Kardeşler de göçü hor görüyor ve manastıra kapalı, dar bir ulusal kimlik vizyonu üzerinde duruyor.

Ve başka yerlerdeki neo-faşistler gibi, bu parti de kökenlerini belirgin bir şekilde faşist bir geçmişten alıyor. Sözgelimi, 1946’da idam edilen diktatör Benito Mussolini’nin destekçileri tarafından II. Dünya Savaşı yenilgisinin küllerinden kurulan İtalyan Sosyal Hareketi gibi…

Meloni, Mussolini’nin torunlarından bazılarını doğrudan müttefikleri olarak sayıyor ve siyasetinin mirasçıları tarafından bir kez benimsenen aynı amblemi hala kullanıyor.

Birkaç yıl önce, bu tür bağlantılar, İtalya’nın Kardeşleri’nin zayıf düştüğü siyasi çevrenin atmosferinin yalnızca bir parçası olurdu. Ancak anketler,  Meloni ve partisi, İtalyan siyasetindeki diğer tüm rakiplerinin önünde gösteriyor.

Ünlü Washington Post’ta yayınlanan ciddi bir analizde, İtalyan seçmenlerin, teknokratik Başbakan Mario Draghi liderliğindeki koalisyonun geçen haftaki dramatik çöküşünün bir sonucu olarak, 25 Eylül’de yeni bir hükümet seçtiklerinde, Meloni’yi ülkenin ilk kadın başbakanı olarak onaylayabileceği yazıldı.

Aslında durumun bu hale gelmesinde faşistlerin çok çalışmasından ziyade, 2018’den beri Roma’da hüküm süren hantal koalisyon hükümetinin işlevsizliği sebep olarak gösteriliyor.

Tıpkı Türkiye’de olduğu ve olacağı gibi.

Meloni de tıpkı diğer Faşistler gibi, mültecilere aşırı derecede karşı hatta onları düşman olarak görürken, ülkedeki hoşnutsuzluk batağından ziyadesiyle yararlanıyor.

Hatırlayacaksınız, Fransa da yakın zamanda benzer bir riskin kıyısından dönmüştü. Fransız faşist Le Pen az daha iktidarı ele geçiriyordu.

Özellikle Avrupa ve Amerikan medyası, İtalyan halkının Meloni’yi tercih edeceğinden neredeyse emin gibi yayınlar yapıyorlar.

Giorgia Meloni, sorulduğunda çekinmeden Mussolini’yi çok renkli bir kişilik olarak beğendiğini açık açık söylüyor. Yeri geldiğinde Büyük Roma İmparatorluğundan filan da dem vuruyor. Gerçi bizdeki gibi Duşakabinoğulları bayağılığında bakmıyor meselelere ama faşizmle arasına net bir mesafe de koymuyor.

Otobiyografisinde, politik olarak mayınlı bir alana girdiğinin farkında olduğunu yazıyor: “Biz tarihimizin çocuklarıyız. Tüm tarihimizin. Diğer tüm uluslar gibi, katettiğimiz yol çetrefillidir, pek çok kişinin anlatmak istediğinden çok daha karmaşıktır.”

Bir ilginç ayrıntı ise, parti merkezinde basın toplantıları düzenlediği esnada faşistlerin bir sembolünü mutlaka bulundurması. Arkasında da parti logosu yer alıyor: İtalyan bayrağının renklerinde tasarlanmış bir alev. Aynı alev, sembolik olarak Mussolini’nin mezarında da yanmaya devam ediyor. “Hayatımda özür dileyecek hiçbir şeyim yok. Ancak televizyondaki her üç açık oturumdan ikisinde güncel siyasetten değil, tarihten bahsetmem isteniyor. Bunu doğru bulmuyorum,” diyor.

Roma Selamını bilir misiniz?

Hitler Selamına çok benzer bir selamdı.

Düne kadar bu selamı kullanan Meloni iktidara yaklaştığını hissettiği anda, partisindekilere artık bu selamı vermemesi konusunda talimat verdi.

İhtimal ki, iktidara geldikten sonra tekrar kullanmak üzere geçici olarak askıya aldılar Mussolini’nin Roma Selamını.

Giorgia Meloni’yi bu noktaya getiren şüphesiz İtalyan medyası. Zira eşi bir gazeteci… Ve muhtemelen bütün medya ilişkisini kocası üzerinden yürütüyor. Buna rağmen medyada Meloni’nin kocasının tek kare fotoğrafını bulmak neredeyse mümkün değil.

Buna karşılık Meloni, bizdeki Ümit Özdağ gibi fevri ve psikopat derecesinde asabi değil. Aksine ona karşı duran solcular agresif ve daha sert. Örneğin Yazar Ginevra Bompiani, La7 televizyonuna verdiği demeçte “Meloni tam bir aptal ve Naziler tarafından kuşatılmış durumda” dediğinde Meloni son derece sakince cevap verdi ve “sürekli olarak Mussolini, Hitler ya da Putin ile ilişkilendirilmem gülünç nihayetinde Ukrayna’yı destekliyorum” dedi.

Hasılı kelam, “Mussolini’nin kızı” olarak nitelenen Giorgia Meloni, 25 Eylül’deki erken seçimlerin ardından, diğer iki sağcı parti olan Matteo Salvini liderliğindeki “Lega” ve Silvio Berlusconi yönetimindeki “Forza Italia” ile koalisyon kurmanın hesaplarını yapıyor.

Erdoğan’a yeni bir kanka geliyor, bizimkinin siyasi ömrü yeterse tabi!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Gelecegi sekillendirmesi muhtemel gelismeler hakkinda onceden aydinlatilmak TR724 ve Nedim Hazar okuru olarak bir ayricalik ama Italya’nin cirmi Avrupa icin cok da dikkate alinacak olcekte degil. Kendi kendilerine guneyde oyle takilan bir millet. ”Mussoli’nin kizi” iktidara gelseler bile Bati sosyolojisinde kayda deger bir etkisinin olacagini ongormuyorum

  2. Dünya sanki yavaş çekimle dünya savaşına doğru gidecek kamuoylarını hazırlıyor. Sanki dünya bir savaşa gebe gibi. Kilit ülkeler bir bir düşüyor. Ama italyan kadın liderin her ne kadar ukraynayı destekliyorum diyor olsada bence putinin yeri ayrı. Putin adeta batıdaki bütün kendi gibi olan insanları uyandırdı. Uyandırmaya da savaşı devam ettirmek suretiyle de devam ediyor.

    Yani güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya algısını insanlara uygulayarak öğretiyor. Bu mesaj bütün dünyaya dalga dalga yayılıyor. Herkes güçlü olmanın peşinde koşmaya yöneliyor. Demokrasiyi bir zayıflık görüyor. Çünkü demokrasi ukraynayı kurtaramayacaktı. Putin adeta insani bir değer olan demokrasiyi hedef almaktadır. Ve kışkırttığı insanlar sayesinde italya gibi, az kalsın fransa gibi devletleri içerden çökertmeye yani kendine benzetmeye çalışıyor. İnsani değerlere olan inancı insanların bırakmasını istiyor. Çünkü bu değerlerin örnek olan putin karşısında hiçbir değerinin olmadığı anlaşılıyor.

    Yani putine karşı ancak putin dilinden anlayan liderler ile kapışılabilir düşüncesi aşılanmaktadır. Şeytan insanların insan makamını terk etmeye zorlamaktadır. Bunu da putin aracılığı ile yapmaktadır. Esad putinin adamıydı. Demokrasiyi getirmedi. Getirmeyince batı türkiye üzerinden iç savaş başlattı. Savaş başarısızlıkla sonuçlandı. Aslında başarılmıştı. Kürt özerk bölgesi kurulmuştu. Bunun karşılığında bütün sünnileri evlerini terk etmek zorunda bırakmışlardı.

    Bu kirli ve çıkarcı ilişkiden ruslar ve abd karlı çıkmış olabilir. Ama mülteciler insanlarda bir tepki dalgasına neden oldu. Yani kirli hesabı yapanlar aynı zamanda dünya insanlarını tepkiselliğe itti. Bu tepkisellik insanların insani konumlarını sarstı. İnsanları insan dışı duygulara doğru zorladı. İşte 4 yılda bir partinin iktidara gelecek oyu yakalaması şeytanın hem ukrayna savaşı hem de suriye savaşı yürütmesi nedeniyledir. Bütün dramları, acıları gören insanlar güvenli limanlara sığınma ihtiyacı hissediyor. Ona güvenli küçük bir ev vaad edenlere kanıyor.

    Dünya ufukları kararıyor, küçülüyor. Hizmet bu karanlık ufukları türkiyede dağıttı, parçaladı. İnsanların bunu anlamama sebebi çok dirençli olmalarından kaynaklanıyor. Yani tedavi için zor bir hasta gibi davranıyor. Dünyada da hizmet gibi karartılmış ufukları parçalayacak insanlar elbet olacak. Dünyanın karanlığa gebe olduğu bu zamanlarla eş zamanlı olacak gibi.

    İnsanlar osmanlıyı sadece kılıç salladı sanıyorlar. Halbuki şu anki yaşadıkları dünyaya baksalar ve basit bir kopyala yapıştır ile geçmişe kopyalasalar osmanlının neyi becerdiği konusunda az bir fikir sahibi olabilirler.

    Faşizm bana bir insanın korkusunun, kaygısının baskın olduğu bir psikolojinin ürünü olarak geliyor. Güven duygusunun zedelendiği bir atmosfer vardır. Kendini koruma dürtüsünün baskın olduğu bir eylemler bütünü vardır. Düşman algısı hep bir yerlerde gizlidir. Kaygı, korku insanidir. Bu makamda sabır gösteremeyenler işi başkalarını korkutmaya vardırır. Yani bir psikolojiyi alıp başkasına yaşatmak gibi.

    Bir nevi korkudan kurtulmaya çalışıyormuş gibi geliyor faşizm bana. Sanki topu üzerinden başkasına atmaya çalışıyor. Sanki karşı taraf korkarsa kendisi korkusundan emin olacak. Tabi karşı taraf da korkudan emin olmak için kendini koruma dürtüsüyle hareket edecek. Bu sefer bu taraf tehditin daha büyüdüğünü görüp daha çok korkacak ve hemen peşinden karşı tarafı daha çok korkutacak hamleler yapacak. Ve bu iki tarafın birbiriyle savaşması ile neticelenecek. Yani ya o ölecek ya ben. Bir varlık mücadelesine dönecek. Ve bu diğer devletlere de sıçrayacak. Herkes varlık mücadelesine girişecek. Eğer öldürmezsem öleceğim düşüncesi hakim olacak. İşte putin bunu tetiklemeye çalışıyor. Putine bu hamleyi kim yaptırdıysa bu ancak dünyanın gidişatını iyi okuyan şeytandır diye düşünüyorum.

    Varlık mücadelesi veren bir insanı başkasını öldürtebilirsin yani savaşa sokabilirsin. Ama güven içinde huzurlu yaşayan bir insan o imkanları terk etmek istemeyecektir. O yüzden dünyada insanların güven içinde olmadığı algısı oluşturulmaya çalışılır. Bunlar putin, mülteci sorunları, iç savaşlar, terör örgütleri, diktatörler gibi enstrümanlardır. Bu başarıldığında gelecek kaygısı, korku, kaos oluşur. Bu kaygıya sebep bir düşman tanımlanır. Sonra nefsin nefret, kin, intikam duyguları köpürtülür. Bu sayede onlar da diğer insanları putin gibi kışkırtma görevi görür.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin