Ana Sayfa Yazarlar Erman Yalaz ‘Diplomatlara işkencenin hedefi Davutoğlu mu?’

‘Diplomatlara işkencenin hedefi Davutoğlu mu?’

HABER YORUM-ERMAN YALAZ

‘İşkence insanlık suçudur. Türkiye, gözaltındaki şüphelilere ve tutuklulara işkence yapılan bir ülkedir. İşkence devlet eliyle, sistematik bir şekilde, yargı kontrolünde yapılmaktadır.’ Bu hükmün nereden çıktığını anlamak için son bir haftada Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yaşananlara bakmak yeterlidir.

Bir de AKP’nin iç iktidar kavgalarına bakmak gerekiyor. Diplomatlara işkence dosyasını yakından takip eden bir üst düzey bürokrat başkentin göbeğinde Ankara Emniyeti’nde işkence tezgahı kurulmasını aynen şöyle değerlendirdi: “Üç yıl sonra 249 kişi aranıyor. 100’ü gözaltında. Ahmet Davutoğlu, parti kurdu, kuracak, diye hop oturup hop kalkanlar. İtirafçı adıyla bugüne kadar işkenceyle imzalatılmış onlarca başka ifadelerde olduğu gibi burada hedef, haberlerde de adı geçen Ahmet Davutoğlu. İşkence yapılan diplomatlara hazır ifadeler imzalatılmak isteniyor.”

İŞKENCELERİ GERGERLİOĞLU DÜNYAYA DUYURDU: TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?

Türkiye, kararmış vicdanlara ve işlemeyen yasama, yürütme, yargı kurumlarına rağmen bireysel çabasıyla haksızlıklara hayır diyen milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan aldı işkence iddialarına dair ilk bilgiyi. Gergerlioğlu, pazar günü “ANKARA EMNIYETINDE İŞKENCE IDDIALARI VAR..! Ankara Mali Şubesinde gözaltında olan eski dışisleri çalışanlarına cop sokma dahil ağır işkenceler edildiği iddiaları var. Gözaltında yaklaşık 100 kişi varmış. Konu hakkında @TC_icisleri bir açıklama yapmalı.! Türkiye nereye gidiyor?” diye sordu.

Satır satır doğrulandı bu ifadeleri Gergerlioğlu’nun. Bu kadar önemli bir iddianın bir haftadır devlet mekanizmasında İçişleri ve Adalet bakanlıkları başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı, Ankara Cumhuriyet Savcılığı, HSYK ve hatta Dışişleri Bakanlığı’nca cevapsız bırakılması, devletin görerek ve bilerek sistematik işkence ve kötü muamaleleri içine sindirdiğini, hiç değilse göz yumduğunun en büyük delilidir. Yarım ağızla yapılan ‘işkence yok’ açıklamalarının artık hiçbir kıymeti yoktur.

BARO RAPORU VE 8 AVUKATIN ŞAHİTLİĞİ

TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Gergerlioğlu’nun ısrarlı takibi sonuç getirmiştir. Ankara Barosu ise sosyal medya ve çoğu yurtdışında yayın yapan medya kuruluşlarının işkence iddialarındaki olay yeri incelemesi ve takibiyle, Erdoğan Rejimine başkent Ankara’da işkence yaparken suçüstü yapmıştır. Baro, 8 avukatıyla birlikte bizzat görüştüğü 6 şüpheliden 5’nin ifadeleriyle yapılan işkenceyi kayda alıp raporlaştırdı.

Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın Dışişleri Bakanlığı’na Ahmet Davutoğlu döneminde (2010-2013) alınanların aralarında yer aldığı 249 kişiye yönelik gözaltı kararının ardından aralarında eski diplomatların yer aldığı 100’den fazla kişi önceki hafta gözaltına alındı. İnsanlık dışı muamele günlerce sürdü. Ankara Barosu avukatları ve şüphelilerin mahkeme ifadeleri (kayda alınıp işlem yapılmasa da) işkenceyi tescilledi.

İŞKENCECİ EMNİYETÇİLER DERHAL GÖREVDEN ALINMALI

Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan’ın şu cümleleri durumun özeti: “İddialar çok ciddi. İşkence bir suçtur. Biz kişilerin bu soruşturma dosyasındaki durumlarına bakmadık. Biz işkence ve kötü muamele yapıldığını tespit ettik. Bu soruşturmayı yapan kolluk ve soruşturma makamlarının derhal görevden alınması gerekir. Re’sen işkence soruşturma açılması, emniyet kayıtlarının yok edilmeden, kamera görüntülerinin ve kayıtların emniyete alınması gerekir. Personel derhal açığa alınmalı. Bu iddialar çok ciddi. Gözaltı sürelerinin uzatılması için Sulh Ceza Hakimine çıkan bir kişi işkenceye uğradığını  söylüyor. Hakim ‘Bu kadar kişi arasında bir tek sen mi işkenceye uğradın’  diyor. Başka birileri çıkıyor biz de aynı şeye maruz bırakıldık diye. Ama bu beyanlar kayda alınmıyor. Soruşturma hakimi hiç birşey yapmıyor. Bu görevi ihmaldir. İlgili hakim hakkında soruşturmanın bir an önce yapılması gerekir. 2019’da Türkiye gözaltındaki kişilere işkence yapılan bir ülke olarak anılmamalı.”

‘ÇIRILÇIPLAK SOYULDULAR; DİZ ÜSTÜ SÜRÜNDÜRÜLDÜLER, JOPLA İŞKENCEYE UĞRADILAR’

Ortada ‘işkence’ gibi bir suçu takip edecek bir medya olmadığı için olay sosyal medya ve bağımsız bir kaç yayın kuruluşunun gündemine girebilmişti. Baro Başkanı Sağkan, şikayet ve sosyal medya ihbarlarını adım adım izlediklerini de aktardı: “Elimize 6 kişilik liste gelmişti. Bu listedeki 6 kişiyle ayrı ayrı görüşme gerçekleştirildi. Bu 6 kişiden biri hariç 5 kişi, aynen örtüşen beyanlarla işkence, kötü muamele ve hakarete uğradıklarını ifade ettiler.  Avukatının olmadığı bir zamanda gecenin bir yarısı, gözleri bağlanarak mülakat adıyla bir odaya götürüldüğünü söylüyorlar. Çırıpçıplak soyundurulduklarını, dizlerinin üzerinden süründürüldüklerini, copla kafalarına vurulduğunu anlattı bu kişiler. İşkenceyi yapanların jopla tecavüz ve hakaret girişiminde bulunduklarını 5 kişide benzer ifadelerle aktardı.”

ETKİN PİŞMANLIK DEĞİL, İŞKENCE SONRASI İFADELER

Ankara Barosu’nun ve Baro Başkanı Sağkan’ın ikinci önemli tespiti ise, gözaltında iken etkin pişmanlık hükümleri kapsamında salıverilen 3 kişiyle alakalı gerçekler. Sağkan, bu kişilerin gerçek avukatlarının sorgu esnasında emniyete alınmadığını, şüphelilerin talebinin kabul edilmediğini söyleyerek, şüphelilerin özel avukatının iki müvekkilinin uğradığı kötü muamele dayak ve işkenceleri hastane raporuyla ispatlamaya çalıştığını kaydetti.

Olayın tamamı ve detaylarına dair elbette ilerleyen zamanda yeni delil ve raporlamalar yapılacak, yeni bilgiler ortaya çıkacak. Tüm bu anlatımlar, baro raporu ve olay özeti, ‘Türkiye, gözaltındaki şüphelilere ve tutuklulara işkence yapılan bir ülkedir. İşkence devlet eliyle, sistematik bir şekilde, yargı kontrolünde yapılmaktadır’ hükmünün delilleri.

Bütün bunlara ilaveten izlenecek bir de AKP içi deliller var. 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında Dışişleri Bakanlığı’na alınan personelin sınavlarında görülen şüphe üzerine 249 kişi hakkında gözaltı kararı alındığı yazılıp çizildi yandaş medyada. Ankara’yı ve gözaltı olayını yakından takip eden eski üst düzey bir bürokrat işkence olayının gerekçesi ve bu gözü dönmüşlüğün arka planını şöyle yorumladı: “15 Temmuz’un üzerinden neredeyse 3 sene geçmiş. 140 bin kişi KHK ile işinden edilmiş. Şimdi Dışişleri’nde F..ö kadrolaşması operasyonu yapılıyor. Hedef, haberlerde de adı geçen Ahmet Davutoğlu. İşkence yapılan diplomatlara hazır ifadeler imzalatılmak isteniyor. Tırnak içinde ‘Davutoğlu ve ekibinin F…ö’ye bulaştırmanın delili itiraflar isteniyor’… Diplomatların gözaltı ve işkenceye uğrama sebepleri bu. Bağ kurmak.”

DAVUTOĞLU’NUN DİYARBAKIR FOTOĞRAFI

31 Mart sonrasında parti içi muhalefet ve itirazların merkezinde Ali Babacan, Abdullah Gül ve Davutoğlu yer aldı. Davutoğlu’nu yakından tanıyanlar onun siyasi hırslarının da farkındadır. Kendi döneminde işe alınmış bürokratlarına başkent Ankara’nın göbeğinde işkence yapan irade, bugüne kadar yargıyı, kollluk güçlerini hep böyle kullandı. Bu yüzden bürokratın iddiası yabana atılmayacak kadar önemli. Diyarbakır’da dün akşam yeni kuracağı partinin ilk konuşmasını yapması beklenen Davutoğlu’nun iftar sofrasında konuşma sırasını beklerkenki haline ve tedirginliğine bir bakın. Davutoğlu, tek kelime etmedi yeni partisi ve siyaset adına. Türkiye’de olayların nasıl cereyan ettiğinin ve yakın siyasi tarihinin şahidi bu fotoğraf ve işkenceler; ‘Korku İmparatorluğu’nun hukuk tanımazlığının  da delili.

HENÜZ YORUM YOK