YORUM | AHMET KURUCAN
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım bilir.” Fuzuli’ye aittir bu meşhur söz malum. TÜGVA rezaleti paçavralar halinde ülke gündemine düştüğünden beri boğazım büklüm büklüm. Söz çoktan bittiği ve tükendiği için şimdiye kadar bir yazı kaleme almayı düşünmedim.
Fakat bir söz bana artık yeter dedirtti. TÜGVA’nın Ortaokul Koordinatörü unvanıyla Fatih Yüksel isimli bir zevat çıktı ve “Tügva’ya karşı yapılan bu algı operasyonları aslında İslam’a yapılan bir operasyondur. Bakın açıklama yapanlar dinle imanla her zaman problemi olan kişi ya da gruplar!” diye bir açıklama yaptı. Pes dedim bu açıklama karşısında. Yalnız değil Fatih Yüksel bu düşüncesinde. Bırakın kurumsal kimliğini ve vazifesini, AKP aidiyetini de arkasına alarak söylüyor bu cümleleri. Öyle olmasaydı yandaşlarından bulduğu ölçüde dahi olsa destek bulmazdı, bulamazdı bu cümleleri.
İşin aslı, gazeteci Metin Cihan’ın gündeme taşıdığı şeyler bilinmeyen şeyler değil aksine kenz-i mahfi-yi ma’ruf ve ma’lum idi. Eldeki somut delillerle bilmese de bu ülkede yaşayan herkesin idrakine vardığı sanki gizli bir hazine misali. Tecahül-i ârif derler buna edebiyatta. Biliyor ama bilmiyormuş gibi yapıyor. Rol kesiyor. Görmezlikten geliyor. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!” mantığı. “Nasıl olsa benim cebime ve canıma dokunmuyor!” anlayışı.
İslam dinini siyasi emelleri, ikbal hırsları, maddi çıkarları uğruna bu ölçüde kullanan bir başka grup gelmiş midir yeryüzüne bilmiyorum ama Türkiye’ye gelmediği konusunda eminim. Kemâline ermiş yaşıma gelinceye kadar yaşamış olduğum gerçekler, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’si dönemlerine ait yaptığım okumalar bana bu tespiti yaptırıyor.
Şöyle demek geliyor içimden, yazıktır, günahtır ve ayıptır. Ait olduğunuzu iddia ettiğiniz dini hiçbir şekilde yıpratmaya hakkınız yoktu da bu kadar yıpratmaya hiç ama hiç hakkınız yoktu. O dine mensup bir fert olarak bu yazıyla halk huzurunda yarın da Hakkın divanında Hakkın huzurunda hakikat adına davacı olacağım sizden. “Bu yüzsüzler siyasi ikballeri adına her türlü rezaleti yaptı ardından bu rezaletler çarşaf çarşaf piyasaya dökülünce de ‘Bizi eleştirenler aslında İslam’a karşı operasyon yapıyorlar’ diyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştı, davacıyım Allah’ım!” diyeceğim.
Yıllar öncesinde TÜGVA dokümanlarındaki hırsızlıkların ucunun görüldüğü zamanlarda Türkiye’de bazı sağduyu sahibi köşe yazarları “Dindarlığın içini boşaltıyorlar” demişlerdi. Haklılardı. Engin ufukları, gelecek öngörüleri, bilgileri ve tecrübelerini konuşturuyorlardı. Nitekim öyle de oldu. Ama benim bir itirazım vardı bunu diyenlere. Belki itiraz diye adlandırmak da doğru değil. Çünkü bir adım daha ileriye götürüyordum o düşüncelerde yapılan tahmin ve tespitleri. Dediğim şey şuydu: “Hayır dindarlığın değil dinin içini boşaltıyorlar.” Zaman gazetesindeki köşemde kaç defa yazdım bunu. “Haklısınız ama eksiğiniz var,” dedim. Ve…
Ve zaman, hem onların hem de benim yaptığım tespiti bütün çıplaklığı ile kör gözlere sokarcasına, sağır kulakları çınlatırcasına açığa çıkardı. TÜGVA belgeleri ile ortaya saçılan gerçekler bundan başka hiç bir şey değil. O belgelerde görüldüğü üzere güya dindar, güya İslamcı bu mahlukat neler neler planlamış ve neler neler yapmış. Planlayıp hayata geçirdikleri ile devletin içini boşaltma bir kenara dediğimiz gibi dindarlığın da ve bundan çok daha önemlisi dinin de içini boşaltmışlar.
Pekala şimdi yaptıkları ne? “Türkiye’de her şey olursun ama rezil olmazsın” sözünü haklı çıkartan bir performans sergileyerek yaptıkları ahlaksızlıkları, hukuksuzlukları müdafaa ediyorlar ve bunu yaparken yine İslam’a sarılıyor ve İslam’a operasyon yapılıyor diye insanları ütmeye çalışıyorlar. Âmiyâne bir tabir olacak ama dün yiyordu Türkiye halkı bunları, bugün de yiyor mu yoksa “Yemezler!” mi diyor bilmiyorum. Bunu da zaman gösterecek. Fakat şurası kesin ki bu mahlukatın ülkemize ve dinimize verdiği zarar nesiller boyu tamir edilecek gibi durmuyor.
Bir çift sözüm var Fatih Yüksel’e. TÜGVA rezaletlerini kamuoyu ile paylaşanlar İslam’a operasyon yapmıyor. Asıl İslam’a operasyon yapan İslami ve insani değerlere muhalif bu yanlışları yapan sen ve seninle aynı düşünceleri paylaşıp aynı safta duran ağa babaların, arkadaşların, dostların, yandaşların, yalancıların, yamacıların. Siz varken başkaları neden İslam’a operasyon yapma gibi bir işe girsin? Hacet yok ki! Siz tek başınıza yetiyorsunuz.
Yetiyorsunuz da farkında mısınız yoksa değil misiniz bundan emin değilim. Aklınız başınızda ise farkındasınız demektir, değilseniz işte bunu kesinlikle öğrenmek için akıl sağlığı raporuna ihtiyacım var. Ama sahibi mi emanetçisi mi olduğunu bilmediğim hastanelerin yöneticisi olduğu Sağlık Bakanının kurumları damgasını taşımamalı o rapor. Ya da Yalçın Büyük’ün başkanı olduğu skandallar kurumu olarak adlandırılmaya müstehak sözde Adlı Tıp Kurumu mührünü de taşımamalı.
Bitirirken aklıma gelen son düşünceyi de paylaşayım: Fatih Yüksel’in, TÜGVA rezilliklerinin ortaya saçılmasını İslam’a operasyon olarak değerlendirmesi belki de doğrudur. Haşa ve kella size göre İslam para, rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk, makam, şöhret, şehvet, uyuşturucu ve ne türlü rezalet varsa onları yapmaya cevaz veren bir dinin adıysa evet TÜGVA’ya operasyon sizin inandığınız İslam’a operasyondur. Fakat şunu bilin ki benim inandığım İslam dini bunlara haram diyor, günah diyor, suç diyor.
Ah ki ne ah! “Dinime dahleden bari Müselman olsa!” demiş atalarımız. Bugünleri görselerdi, “Dinime dahleden artık müselman!” derlerdi sanırım.