Diktatörlere kafa tutan adam: Şarlo | Okuma Zaman

Ekrem Dumanlı, “Okuma Zamanı” programında Şarlo karakterini ele aldı. Dumanlı, Şarlo’nun sinema tarihinin en ikonik figürlerinden biri olduğunu ve Charlie Chaplin’in bu karakter aracılığıyla insanlık durumuna dair derin gözlemler sunduğunu belirtti. Şarlo karakterinin, Chaplin’in sessiz film döneminde ortaya koyduğu ve “The Tramp” (Aylak) olarak da bilinen, sevimli ve şanssız gezgin bir karakter olduğunu ifade etti.

Dumanlı, Şarlo’nun evrenselliğine ve zamanı aşan mesajlarına dikkat çekti. Chaplin’in bu karakterle, sınıf farklılıkları, adaletsizlik ve insanın içinde bulunduğu durumla mücadelesi gibi temaları işlediğini vurguladı. Ayrıca, Şarlo’nun mizahı ve insani değerleri ön plana çıkararak, zor zamanlarda bile umudu ve iyimserliği korumanın önemine işaret ettiğini söyledi.

Programda, Şarlo karakterinin Chaplin’in kendi yaşam öyküsünden izler taşıdığına ve bu yüzden de o kadar samimi ve etkileyici olduğuna değinildi. Dumanlı, Chaplin’in mükemmel bir hikaye anlatıcısı olduğunu ve Şarlo aracılığıyla izleyicilere güldürürken düşündürmeyi başardığını ifade etti.

Ekrem Dumanlı’nın “Okuma Zamanı” programında diktatörlere ilişkin değinilen noktalar, Charlie Chaplin’in “The Great Dictator” (Büyük Diktatör) filmi üzerinden ele alındı. Chaplin, bu filmle diktatörlükleri, özellikle Adolf Hitler ve faşizmi eleştiren güçlü bir mesaj verdi. Film, Chaplin’in konuşma yaptığı nadir eserlerden biri olup, diktatörlere ve otoriter rejimlere karşı bir eleştiri niteliğindeydi.

Dumanlı, Chaplin’in bu film aracılığıyla diktatörlere karşı nasıl cesur bir duruş sergilediğini vurguladı. Chaplin, sessiz sinema döneminin en büyük yıldızlarından biri olarak, kendi ününü ve sanatını, dönemin en acil ve karanlık meselelerinden birine dikkat çekmek için kullandı. “Büyük Diktatör”, Chaplin’in politik bir figür olarak da önemli bir ses olduğunu gösterdi ve sanatın, toplumsal ve politik eleştirilerde ne kadar güçlü bir araç olabileceğini kanıtladı.

Filmde, Chaplin hem tiran bir diktatörü hem de ona benzerliğiyle dikkat çeken masum bir Yahudi berberini canlandırarak, iktidarın zulmüne ve insanlık dışı politikalarına karşı bir alegori ortaya koydu. Dumanlı, Chaplin’in bu çift rolü üzerinden, baskı ve zulüm altındaki insanların umut ve direniş mesajını güçlü bir şekilde ilettiğini belirtti.

“The Great Dictator”ın sonundaki konuşma, Chaplin’in insanlık adına bir çağrıda bulunduğu, savaş ve nefret yerine barış ve anlayışı savunduğu bir an olarak öne çıktı. Dumanlı, bu konuşmanın, Chaplin’in sadece büyük bir komedyen değil, aynı zamanda derin bir insansever ve düşünür olduğunun altını çizdiğini ifade etti.

Ekrem Dumanlı’nın anlatımıyla, Chaplin’in “Büyük Diktatör”ü, diktatörlere karşı atılmış cesur bir adım olarak tarihe geçmiş ve zamanla sadece bir film olmanın ötesinde, diktatörlüklere ve otoriter rejimlere karşı duran herkes için bir ilham kaynağı haline gelmiştir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin