YORUM | M. AHMET KARABAY
Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Tayyip Erdoğan ve etrafındaki suç ortakları, bu seçime kadar sandığın ucu her göründüğünde vatandaşın vereceği oyu kutsamaya çalışan konuşmalarla halkın karşısına çıkarlardı. Oturdukları koltuğu kaybedeceklerini gören Erdoğan ve hempaları, şimdi koro halinde “Kazansalar bile vermeyeceğiz” tehdidini niçin yapıyorlar gelin birlikte göz atalım.
Yine yakın geçmişten hareketle bugüne gelmek istiyorum. 1990 yılından sonra doğanlar, hayatlarında Tayyip Erdoğan’dan başka kimseyi tanımadılar. Oysa önceki kuşaklar, iktidar sahiplerinin değiştiğini, gidip geldiğini gördü.
Bülent Ecevit’i, Mesut Yılmaz’ı, Tansu Çiller’i, Necmettin Erbakan’ı, Süleyman Demirel’i, Yıldırım Akbulut’u, Turgut Özal’ı… Yaşı benim gibi müsait olanlar çok daha fazlasını…
Müzisyen Fikret Kızılok, 6 kez gidip 7 kez gelen Süleyman Demirel’le ilgili tarihi bir belge niteliğinde neler söylemişti. Bugünün kuşağı için bir şey ifade etmeyen video, benim kuşağım için tam bir hafıza tazelemesi niteliğinde.
Neyse konumuza dönelim.
Süleyman Soylu’nun Erdoğan muhibbi Nurculara ait olan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nda yaptığı konuşma, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı.
Pişkinlik…
15 Temmuz tuzağı da sizin eseriniz Süleyman Soylu, şayet becerebilirseniz 14 Mayıs’ta hile ve şer ile yapacağınız siyasi darbe de! pic.twitter.com/QpvJJJpRCi— Selcuk Atak (@ProfAtak) April 28, 2023
Soylu’ya göre, 15 Temmuz’da askerle yapılmak istenen darbe, bu kez 14 Mayıs’ta halkın oylarıyla yapılacak. Oysa Soylu’nun bir dönem genel başkanlığını yaptığı Demokrat Parti’nin, 73 yıl önce CHP’nin tek parti dönemine son verip iktidara gelmesini bu ülke “Beyaz İhtilal” olarak gördü.
İçişleri Bakanı’nın sözleri kamuoyunda tartışılırken, bu kez Erdoğan devreye girip Ankara Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Yerleşkesi’nde yaptığı konuşmada, Soylu’nun sözlerini bir adım öteye taşıdı. “Milletim, Kandil’in seçtiği cumhurbaşkanına ülkeyi teslim etmez” dedi.
Erdoğan, sözlerini Soylu gibi patavatsızca değil, yarın başını ağrıtmayacağını düşündüğü bir üslupla servis yaptı. “Milletin teslim etmeyeceğini” de iki manada anlayabilirsiniz. “Biz kaybedersek sokağa çıkıp duruma el koyun” diye yorumlanacağı gibi, Erdoğan’ın sözleri “Benim vatandaşım Kılıçdaroğlu’na oy verip iktidarın onlara geçmesine izin vermez” gibi de anlaşılacak bir kılıf içinde ifade edilmiş durumda.
ERDOĞAN BU TEHDİTLERİ HER DÖNEM YAPTI
Erdoğan, bu tür tehditlere bugün başlamadı. Geçmişte farklı konularda defalarca tehditlerde bulundu. 7 Haziran seçimlerinden tam 3 ay önce 7 Mart 2015’te Gaziantep’te katıldığı toplu açılış töreninde söyledikleri bugünkü tehditlerinden farklı değildi.
“400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün” sözü, o günün şartlarında aynı anlamda söylenmişti.
Bu yazıyı okuyanlar, “7 Haziran 2015 seçimlerinde de kaybetmişlerdi, sonra ne oldu?” demesinler. İki seçim arasında temel bir fark var. Önceki Parlamenter Sistem yürürlükte yapılan seçimdi, bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi çerçevesinde yapılıyor.
Parlamenter sistemde en çok oyu alan parti olduğunuzda, koalisyon kurarak iktidarınızı koruyabiliyorsunuz, bunda ise ya kazanıyor ya da kaybediyorsunuz. İkisi arasında böyle kesin bir farklılık var. Bunu unutmayalım. 14 Mayıs 2023’te kullanılan oylarla Erdoğan ya saltanatını sürdürmek için vizeyi alacak ya da çekip gidecek.
Esasında konu bu kadar netken, masumu suçlu, hırsızı kahraman, suçsuzu suçlu gösterme gücünü elinde toplayan Erdoğan, buradan hareketle bir adım daha atmaya çalışıyor. “Bu kadar güçlü olan biri iktidarı bırakmaz” yargısını zihinlerde sulayarak kök salmasını sağlıyor.
GİDECEKLER, SİZ YETER Kİ FARKI AÇIK TUTUN
Medyada 40 yılı geride bıraktığımı bilenler girdiğim her ortamda aynı soruyu soruyorlar. İçlerindeki derin endişeyi ortaya koyuyorlar ama bir taraftan da bir umut dalına tutunmak istiyorlar.
Ben de her defasında benzeri şeyleri söylüyorum:
Bu muktedirler gitmemek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Devletin bütün imkanlarını seçim için seferber edip hazineyi de boşalttıkları gibi muhalifleri sindirmek amacıyla her yola başvuracaklar.
Sandıkta her türlü manipülasyonu yapmaya kalkacaklar. Sandığa giderken yaptıklarını, seçim günü ve sayım sırasında da yapmaya çalışacaklar.
Bütün bunlara rağmen, halk açık bir farkla bunlara “bay bay” derse Ali kıran baş kesen tavırlarını bırakıp tekrar 2002 seçimleri öncesindeki AK Parti diline geri dönerler. Demokratik söylemleri senden benden daha çok dillendirmeye başlarlar.
Zaten yurt dışında “sorunsuz bir şekilde devretme” sözü veriyorlar. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati aracılığıyla verilen taahhütler, Batılı muhatapları tarafından kayda geçirilmiş durumda. Benzeri taahhütler, bir süre önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından da verildi.
Dışarıya verilen teminatların tek nedeni ise yurt dışına götürdükleri paraların başına bir şey gelmemesini sağlamak. Katar dedikleri ülkenin, ABD’nin bölgedeki askeri üssünden başka bir olmadığını muktedirler bizden daha iyi biliyor.
Eskiden kara paranın güvenli limanı İsviçre idi. Devlet ricalinin götürdükleri paraları, kaynağına rücu ettirme diye özetlenebilecek uluslararası anlaşmaya artık İsviçre de dahil olmuş durumda.
Bu sözler sadece geçmişte değil, bugün de veriliyor. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in sözleri çok açık ve net:
🟡 AK Parti Milletvekili Özlem Zengin:
✔️ Sandıktan kim çıkarsa galibi de odur. Vermek, vermemek diye bir şey yoktur. pic.twitter.com/Dfz5tokUnv
— Gazete Burada (@gztburada) May 2, 2023
“Sandıktan kim çıkarsa Meclis’te de Parlamento’da da, Cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi odur. Teslim etmemek diye bir şey söz konusu olamaz.”
Sadece Özlem Zengin değil, Meclis Başkanı Mustafa Şentop da benzeri ifadeleri kullandı:
“Seçim, seçimdir. Darbe ve müdahale, müdahaledir. 14 Mayıs 2023’te Türkiye bir seçim yapacak.”
Erdoğan ve hempaları halkı korkutarak, “Bu adamlar yine ülkeyi kana bularlar. İyi kötü bir gidişatımız var, ondan da olmayalım” diye düşündürüp kendilerine oy devşirmeye çalışıyorlar.
Erdoğan’ın kasası olduğu söylenen Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ’ın ifşaatları bu dönemde çok önemli. Eğer, gideceklerine inanmasa, Ali Yeşildağ, dün olduğu gibi bugün de susmaya devam ederdi. Yeşildağ’ın, Cevheri Güven’in YouTube sayfasında paylaştığı itiraf videosunu izlemelisiniz.
Yeşildağ, 2007 yılındaki Antalya Havalimanı ihalesinde Erdoğan’ın 1 milyar doları nasıl kendine aldığını anlatıyor. Bu tek bir ihaleden alınan rakam. Bu şahıs 21 yıldan bu yana iktidarda. İş yapmak için değil, Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi çalmak için çalışıyor.
Muhalefetin sandığa ve sonrasına sahip çıkabileceğine inanıyorsanız, siz de üzerinize düşeni yaptığınızdan eminseniz aşağıdaki şarkıyı dinleyip keyfine bakın.
yine bir editten fazlası olmuş.
bu sefer 15 mayıs sabahının neşesi, tebessümü… #hürdoğdumhüryaşarım(hazırlayan: @JakobenTilki @barkindeniz) pic.twitter.com/qU7pprRkNl
— insan 🔺 (@marlboroinsani) May 5, 2023