Devlet kararı

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, Kırgızistan’da ve bütün dünyada “Cemaat’i bitireceklerini,” bunun bir “devlet kararı” olduğu sözlerini okuyunca insanın aklına ister istemez, “Ebleh öküz kasabın bıçağını yalarmış,” sözü geliyor.

(Atasözünün orjinali “Gamsız öküz” ama buraya tam oturması için “ebleh” diye değiştirdim)

Mustafa Şentop’un o bahsettiği devletin(!) Cemaat’ten nefret ettiği kadar kendilerinden de nefret ettiğini ilk fırsatta onlar için de bir devlet kararı alacaklarını bilmiyor olması mümkün değil ama yine de kasabın bıçağını yalıyor.

Ahmet Davutoğlu da başbakanlığı zamanında Türk devlet geleneğinden, bu uğurda kardeşlerin bile katledilebileceğinden, devletin şerik istemeyeceğinden falan bahsediyordu. Başbakan olunca Nirvanaya erdiğini düşünen ve hukuksuz yargı dağıtan Davutoğlu, işin gerçekten öyle olmadığını, şerik istemeyen bir devlet(!) tarafından bertaraf edilince anladı.

Üç beş alkış, birkaç koruma, biraz devlet imkanına kavuşunca kendini devlet zannetmeye başlayanların, Davutoğlu gibi, hatta daha şedit bir şekilde Hanya’yı Konya’yı öğrendiği zamanki yüz ifadelerini görmek isterim. En çok da devletin Tanrı olmadığını, hiçbir zaman asıl karar verici olamayacağını hakka’l yakin idrak ettiğinde yüzünün alacağı şekli merak ediyorum.

Mustafa Şentop’a geldiği muhafazakar mahalle, keşke Dar’ün Nedve’de alınan bitirme kararlarını da anlatsaydı. Ama en azından Ziya Paşa’nın “Takdir-i Hüda kuvve-i bazu ile dönmez, bir şem’a ki Mevla yaka, üflemekle sönmez,” sözünün nasıl tahakkuk ettiğini anlamaya fırsatı olur umarım!

Bırakın bir hukuk profesörünü ortalama bir akla sahip birisi bilir ki yetkiyi hukuktan almayan her eylem, mafya eylemidir. Hukuk ile kendine çeki düzen vermemiş bir devletin vahşi bir mafya düzeni olduğunu yaşayarak öğrendiğinde bu cümleleri kendisine çok hatırlatan çıkacaktır zaten.

Adaletin ve hukukun askıya alınması anlamına gelen bu “devlet kararı” lafını bütün hayatı boyunca, omzunda bir yük olarak taşıyacağından emin olsun. Hatta çocuklarına, torunlarına da bir utanç levhası olarak miras bırakacak.

Zaten Sedat Peker, Mustafa Şentop’un bize devlet diye yutturduğu bu mafyanın neler çevirdiğini bir bir anlatmıyor mu? Devlet kararı denilerek kimlerin katledildiğini, hangi cinayetin nasıl faili meçhul bırakıldığını, kimlerin mahalle mahalle silahlandığını, hangi uyuşturucu baronlarıyla ne tür işler çevirdiğini, devletin bu baronlar arasındaki ilişkileri nasıl organize ettiğini, uyuşturucu dünyasını nasıl yönettiklerini -en azından bir kısmını- anlattı.

Bu mafyatik düzen mazlumlara yaptıkları soykırım için kendilerince bir devlet kararı almışlardır muhtemelen. Ancak bu karar onların yaptıklarını legalleştirmez, çünkü devlet, hukuk ile var olma ehliyetine kavuşur. Bu yüzden yakın bir gelecekte Şentop’un devlet dediği yapı elbette ki yargılanmaktan kurtaramayacak.

Hitler Almanya’sında da Yahudiler, “devlet kararıyla” infaz edilmişlerdi. Sonra bunu yapanların hepsi Nürnberg Mahkemelerinde yargılanıp cezalandırıldı ama asıl cezayı tarih önünde aldılar. Nazizm bugün bütün dünyada bir tiksinti cümlesi olarak kullanılıyor. Tıpkı bir zaman sonra sizin isminizin kullanılacağı gibi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Mustafa şentop adını silip yerine devleti getirmiş. Onun adı artık devlet. O yüzden devleti çok övüyor. Devlet karar verdi derken kendisi aslında yok etme kararı vermiştir. Ama gerçek adını silmekte ve devleti yerine koymaktadır. Konuşmada devleti hep üstün konumlandırıyor ve kendisini de hep devlet yerine koyuyor. Tehdit ederken devlet olmanın verdiği gücü kullanmaktadır. Nefsini devletleştirdiği için kendisi yücelmektedir ama gerçek devlet değil bu. Onun tehditleri kendini devlet sanan şımarıklığıdır. Hani arkanda adamların olunca cesur davranırsın ya bu da kendini devlet sanarak güçlü görmektedir. Kendi dünyasında bu tehditleri savurmakta haklı çünkü kendini devlet sanıyor. Ama gerçekte şentopa dışarı çıksana, dışarıda anlatsana derdini desen meclisteki odasına sığınır. Kendi nefsini devlet sanmaktadır. Devleti nefsini yüceltmek gibi yüceltmektedir. Devlet dedi, devlet yaptı gibi. Kendi nefretini devletin nefreti olarak göstermektedir. Yani bu adam düğüm olmuş. Nefis, devlet, nefret birbirine girmiş. Kimin nefreti dediğinde normalde ben cemaatten nefret ediyorum demesi gerekirken bunu diyemez. Çünkü adını sürekli siliyor ve devlet nefret ediyor diyor. Her defasında devlet onun mustafa şentop adı üstüne geçiyor. Adı sanki yok gibi. Sadece devlet var. Devlet mi onun nefretine alet oluyor yoksa onun nefreti mi devlete alet oluyor? Nedense birtürlü mustafa cemaate düşman olmuyor. Hep devlet düşman oluyor. Kendi nefret duygularını ifade edemediğinden kendi adını yani mustafayı siliyor yerine devleti koyuyor. Ben cemaatten nefret ediyorum demek ne kadar zor birşeymiş. “Ben demiyorum, devlet diyor. Ben yokum, devlet var. Zaten devlet benim. Devlet(mustafa) cemaatten nefret ediyor.”

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin