Devlet Bahçeli’nin tehdidi kime? 

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Ben ister miyim sık sık Bahçeli’yi yazmak? Ama ‘gündem’ diye bir derdi varsa bir gazetecinin eli mahkum… Yazarınız da bir türlü gündemden yakasını kurtaramıyor. Çünkü ‘tarihe not düşmek’ diye bir misyonu olduğuna inanıyor. Kaldı ki Bahçeli de sıradan bir siyasetçi değil. AKP iktidarının belkemiği. MHP desteğini çektiği an Erdoğan koltuğundan düşer.

Bugün, klavyenin başına ‘3-5 nöbetine giden’ Mehmet gibi gönülsüzce otururken, “Bize ne MHP’den!” diyenlerin de aralarında bulunduğu okuyuculara Bahçeli’nin sürpriz basın toplantısını ve tehdidini analiz etmeye çalışacağım. Söyledikleri unutulup gitmemeli, not edilmeli. Yarın siyasi tarih yazılırken mutlaka dikkate alınmalı. Erdoğan iktidarının nasıl bir zihniyet üzerinde yükseldiği gelecek kuşaklara aktarılmalı. MHP, ‘resmen’ ortak olmasa bile AKP iktidarının en büyük hissedarlarından biri. Yakın gelecekte dönemin suçları, hak ihlalleri, zulümleri ve günahları ortaya döküldüğünde MHP’nin payı asla unutulmamalı.

MHP lideri Bahçeli’nin ‘basın toplantısı’ yapacağı duyurulduğunda kulisler hareketlendi. Memlekette bir ‘heyecan dalgası’ esti. Çünkü sürprizdi. Hemen herkesin aklına ‘erken seçim’ restini çekip çekmeyeceği geldi. Bahçeli’nin siyasette en iyi yaptığı iş, ülkeyi apar topar ‘erken seçime’ götürmek. Kendisine ‘erken seçimlerin babası’ dense yeri. Yakın tarihteki erken seçimlerin hemen hepsinin mimarı o çünkü.

Erken seçim doğum gibidir, süreç ister!

Acaba yine mi öyle olacaktı? Ben de ‘heyecanlanmadım’ desem yalan olur. Meraklandım tabii ki… Doğrusu erken seçimi biraz vakitsiz buluyorum. Seçim ve sandık ‘doğum gibidir’. Süreç ister. Önce sancının belirmesi lazım. Sonra, siyasetin pozisyon alması kolaydır. Doğrudan toplumun dinamiklerinden beslenen seçim rüzgarın önünde kimse duramaz. Anlayacağınız erken seçim meselesinin biraz daha demlenmesi gerekir. Bahçeli bu; “Haydi seçime!” der mi, der… Ve bir anda siyaseti alabora oluverir.

Ayrıca salı MHP’nin grup günü… Sürpriz bir basın toplantısına ne gerek var? Kamuoyuna, parti tabanına vermek istediğiniz mesajı kürsüden duyurursunuz. Basın toplantısı ne ola ki?

İşte burası oldukça problemli bir nokta…

MHP 3 haftadır grup toplantısı yapmıyor. Son grupta Bahçeli sağlık sorunları nedeniyle konuşmasını oturarak yapmış, ardından rahatsızlanmıştı. Grup toplantılarına ara vermesinin nedeni ‘rahatsız’ olması dışında bir şey olamaz. Belli ki Bahçeli’nin rahatsızlığı görünenden de kötü. Biden kadar ağır bir vaka mı? Özel Harekat Müdürlerine ‘el öptürmesi’ durumunun biraz hallice olduğunu gösterir mi?

Rahatsızlığı grup toplantısına müsaade etmiyor 

Bahçeli’nin basın toplantısı yapmasının tek nedeni, Meclis’e kadar gidecek takati ve kürsüde konuşma yapacak mecali olmamasındandır. Bahçeli’nin rahatsızlığı artık neyse,  Meclis’te grup toplantısı yapmaya el vermiyor. Saray’da Erdoğan’a doğru yürürken adımlarını ne kadar küçük ve zor attığını Türkiye gördü. Meclis’in kulislerini adımlaması imkansız demek ki…

O da çareyi gazetecileri Genel Merkez’e çağırmakta buldu.

Aslında Bahçeli’den cevabı beklenen çok soru var. Örneğin ‘el öptürmesi’ doğru muydu? Sonra Sinan Ateş davasının duruşmasında ortaya dökülen bilgiler, belgeler ve ifadeler MHP Genel Merkezi’ni ciddi şekilde zan altında bıraktı. Bahçeli’nin birilerini suçlayarak işin içinden sıyrılması mümkün değil. Çıkıp açıkça sorulara ikna edici cevaplar vermesi lazım. Bu mesele kamuoyuna da mal oldu. Sokaktaki insan bile MHP yönetiminin masum olmadığı kanaatinde.

Peki MHP lideri herkesi heyecanlandıran sürpriz basın toplantısında ne söyledi?

O bildik üslubu içinde DEM’le ilişkilendirdiği CHP’yi eleştirdi. ‘Gazeteci ve yorumcuları tehdidi’ dışında iç ve dış gündeme dair,  dişe dokunur bir şey demedi. MHP’nin politikalarını eleştirenlerin listesini tuttuğu medyaya yansımıştı. Bahçeli, aralarında siyasetçi ve gazetecilerin de bulunduğu 154 kişilik listeyi bizzat kendisi gündeme getirdi.

Kendisini eleştirenlerin listesini tutmuş!

Özetle şöyle dedi; “Bazı çevreler 2024 yılının içerisinde MHP‘ye karşı çok büyük haksızlıklar, iftiralar, yalanlar, hakir görmeler, küçük görmeler, suçlamalarda bulunmuşlardır. Bunların toplamı 154 kişidir. Bu gerçeği hatırlatmak istiyorum. Yakın takip altındayız. Şu görmüş olduğunuz liste kimin hangi gün hangi saatte hangi programda nasıl konuştuklarının, kimlerle konuştuklarının, MHP’ye hangi hakaretleri yaptıklarının toplamıdır. Bu dosya elimizdedir. Günü geldiğinde bu dosya eyleme de geçecektir. Eylem hukuki nitelikte olacaktır.”

Bir siyasi parti kendisini eleştirenlerin listesini tutar mı?  Dünyanın her yerinde siyasi parti politikaları acımasızca eleştirilir. Sadece diktatörlüklerde eleştiri ve ikaza yer yoktur. Demokrasi ‘tahammül’ rejimidir. Ve siyasetçilerin hoşgörü ve tahammül sınırını çok geniş tutmaları istenir. AKP ve MHP ise eleştiriye kapalı, muhalif her sözü ve düşünceyi susturma çabası içinde. Hapishaneler fikir ve siyasi suçlularla dolu. Bahçeli’nin tahammülsüzlüğü de bunun tipik bir örneği.

MHP listede yer alan isimlerin hangi saatte, kimlerle konuştuklarını tek tek not etmiş. ‘Günü geldiğinde, dosya eyleme geçecekmiş’.

Nasıl yani?

Günü neden bugün değil de yarına randevu veriyor? Bugün iktidarın bir parçası… Bahçeli’nin istediği anında karşılık buluyor. Adalet Bakanlığı’nda MHP’nin nasıl kadrolaştığını bilmeyen yok.

‘Günü geldiğinde’ sözünü ben anlayamadım. Biraz mafyavari üslup ve hava koktuğu ortada. Acaba ‘MHP iktidara geldiğinde’ mi demek istiyor Bahçeli? MHP bugünden daha etkili bir iktidar yüzü görebilir mi? Oy oranları yüzde 10’ların altında. Hiçbir parti olası koalisyonda AKP veya Erdoğan kadar ‘bonkör’ davranmaz ve adalet ile içişleri bakanlığını MHP’ye vermez.

O sene bu sene… Gün bugün MHP için… Yarını yok.

“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!”

Bahçeli’nin kafasındaki ‘o gün’ geldiğinde isimlerin yer aldığı dosya ‘eyleme geçecek’ imiş. Yanlış anlamaya karşı hukuk vurgusu yapmayı da ihmal etmedi Bahçeli. MHP’nin eylem için bugünden daha iyi zamanı olabilir mi? Eğer varsa bir suç, hakaret iki büklüm el öpen polisler ve savcılar hazır beklerken dosyayı ulaştırmak daha mantıklı değil mi?

Hukuk dışında bir şey kastediyorsa o başka. Sinan Ateş cinayeti insanın aklına başka şeyler getirmiyor değil? Ayşe Ateş’in, eşi Sinan’a kaynak göstererek MHP’nin ‘gazetecileri dövdürdüğünü’ cümle aleme ilan etti. Şaşırttı mı? Hayır. Ayşe Ateş sadece herkesin bildiği ‘olağan şüpheli’ sırrını deşifre etti.

Tabii insanın aklına gelmiyor değil. Acaba Bahçeli ‘dosya’, ‘günü geldiğinde’ ve nihayet ‘eyleme geçeceğiz’ diyerek acaba Erdoğan’a mesaj vermiş olamaz mı? AKP’li bir bakandan aldığı iddia edilen o dosyayı kastetmiş olabilir mi? ‘Kızım sana söylüyorum’ çıkışı mı bu? Niye olmasın? Şu sıralar siyasette her parti kendi ‘oyun planını’ uygulamanın uğraşında. Bahçeli’nin geri kalması da beklenemez herhalde. Abisi’nin siyasi entrikalarda ne kadar mahir olduğu malum…

Neyse…

Devlet Bahçeli’nin sözleri neresinden bakılırsa bakılsın düpedüz tehdit… Göz korkutmayı ve bundan sonra eleştirilerin, ithamların önünü kesmeyi amaçlıyor.

Ama beyhude çaba…

Gazetecileri susturmak o kadar kolay değil. Bahçeli birilerini suçlamadan önce parti politikalarını gözden geçirmeli. Sözgelimi Sinan Ateş olayını bütün yönleriyle masaya yatırmalı. Eğer kendisi işin içinde yoksa kurmaylarını toplamalı ve ‘kim yanlış yaptı, neden zan altındayız’ diye sormalı. Sesini yükselterek, tehdit ederek siyaset yapılmaz.


Anket sonuçları ne söylüyor?

Son olarak bir anket sonucunu paylaşmak isterim.

Kamuoyunun yakından bildiği MAK, ‘seçim olursa kime oy verirsiniz?’ diye sormuş. CHP birinci çıkmış yüzde 31.2 ile. AKP ise ikinci sırada yüzde 30’da… MHP ve DEM’in oyu eşit; yüzde 8.6.. YRP yüzde 7.5 bandına tırmanmış. Bütün anketler 31 Mart tablosunun kalıcı hale geldiğini gösteriyor. AKP bütün çabalarına rağmen toparlayamıyor.

Şimdilik ‘yerinde sayıyor’, iktidar korkusu gibi daraları düşüldüğüne oy oranının yüzde 20 bandında olduğu ortaya çıkar.   

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin