Dersine girdiğim Somalili üniversite öğrencisi niçin hayret içinde kaldı?

YORUM | ABDÜLHAMİT BİLİCİ

Indiana Üniversintesi’ndeki Uluslararası İlişkiler sınıfında oldukça çarpıcı bir durumla karşılaştım. Erdoğan rejiminin kadınlara, bebeklere, aydınlara yaptığı zulümleri; gazetemizin nasıl vahşice susturulduğunu; hapisteki arkadaşlarımı ve Türkiye örneğinden alınması gereken dersleri anlattım.

Öğrenciler de dersin hocası da zulme maruz kalmış bir gazetecinin anlattıklarını pür dikkat dinliyordu. Ben ise sınıftaki tek başörtülü siyahi öğrencinin tepkisini merak ediyordum. En arka sıradan o da ilgiyle dinliyordu. Belki de Erdoğan hayranıydı ve içinden bana kızıyordu.

Ders bitince yanıma geldi, tanıştık. Ailesinin Somalili olduğunu, kendisinin ABD’de doğduğunu söyledi. Beraber fotoğraf çekildik. Ailesi, Erdoğan hayranıymış meğer. Aiesinin etkisiyle o da farklı düşünmüyormuş. Bir sorusunun olup olmadığını sordum. “Soru değil, duyduklarım karşısındaki hayretimi paylaşacağım” dedi. Meraklandım, acaba ne diyecekti?

Konuşmaya başladı nazikçe.
“Kadınlara, bebeklere, öğretmenlere, gazetecilere bu zulümleri yapan gerçekten Erdoğan mı? İlk kez duyuyorum bunları. Şaşkınlık içindeyim. Burada öğrendiklerimi aileme de anlatacağım.” dedi ve “Peki o zaman aynı Erdoğan, Somali’ye niye yardım ediyor?” diye sordu hayretle.

Kendimce şöyle cevap vermeye çalıştım: “Senin anlattıklarıma şaşırman gibi ben de bir üniversite öğrencisi olarak anlattıklarmdan habersiz olmana şaşırdm. Bunun nedenini, yani yaygın olarak bilinen, uluslararası medyada sıklıkla yer alan gerçeklerden niye habersiz olduğunu düşün. Ancak benim söylediklerimle yetinme, kendin araştır, insan hakları raporlarını oku. Tartışarak sakın aileni kırma. Yalancı propagandanın etkisiyle dünyadaki müslümanların çoğu bu durumda. Ben de zaten bunun için elden geldiğince gerçekleri anlatmaya çalılıyorum. Bu arada Somali’ye yardım güzel ve kesinlikle desteklyrum ama sanıyorum Erdoğan kendi ülkesindeki zulüm ve yolsuzluklarını örtmek için bu tür işler yapıyor. Somali’ye yardım etmek gibi doğru işlere doğru, kadınları, gazetecileri hapsetmek, işkenceyle öğretmen öldürmek gibi yanlışlara da yanlış diyebilmeliyiz.”