Dersimli Dilan Yeşilgöz ve Yahudiler

AHMET KARABAY | HABER ANALİZ

Bu başlığı gören pek çok okurum, “Yahudiler” ifadesinin “Kürtler” yerine yanlışlıkla yazıldığını sanacak. Hemen belirteyim yanlışlık yok. Biraz sabır istiyorum.

Hollanda dün sandık başına gitti. Başbakan Mark Rutte liderliğindeki merkez sağ hükümetin yaz ortasında görüş ayrılığına düşmesi sonrasında ülke seçime gitme kararı almıştı. Hollanda’da yapılan seçimleri, Flemenkler dışında daha heyecanla takip eden başka bir ülke daha vardı, o da Türkiye. Başbakan adaylarından biri olarak seçime giren Dilan Yeşilgöz’ün üzerinden Hollanda seçimlerine bambaşka bir açıdan bakmaya çalışacağım.

Türkiye, Dilan Yeşilgöz adını, Hollanda meclisine girdiği sıralarda duyup sonra unutmuştu. Hollanda Meclisi’nde Ermeni Soykırım Tasarısının kabulü lehinde kullandığı oyla, Türkiye’de iktidar yandaşları ve milliyetçi kesimler tarafından nefret objesi haline getirilmeye çalışıldı.

Bu yılın Temmuz ayında dağılan hükümetin Başbakanı Mark Rutte’nin, siyaseti bırakma kararından sonra Dilan Yeşilgöz, muhafazakar Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin (Volkspartij voor Vrijheid en Democratie – VVD) başına geçti. Kurulan hükümette de Hollanda’nın Güvenlik ve Adalet Bakanı olarak görev aldı.

Türkiye’de Hollanda seçimleri, Dilan Yeşilgöz’ün kimliği üzerinden takip edildi.

Dilan Yeşilgöz, PKK’lı Kürt ve Alevi bir babanın kızı idi. Kimilerine göre kendisi de PKK gönüllüsü ve Ermeni dostu, Türk düşmanı olduğu için tu kaka yapılmayı hak ediyordu.

Öbür tarafta ise Dersimli bir Alevinin Hollanda’da başbakanlık için yarışıyor olmasının önemi gözler önüne seriliyordu.

TÜRK DİJİTAL HABERCİLİĞİNİN YÜZKARASI GÜNÜ

Hollanda seçim sonuçları, dijital habercilik açısından Türkiye’de tam bir facia oldu. Bazı internet siteleri, daha oy verme işlemi devam ederken, arama motorlarında öne çıkmak için “Dilan Yeşilgöz Hollanda Başbakanı oldu” başlıkları ile haberler yapılmaya başlandı.

Bu öne çıkma haberlerine rastlayan kimi isimler, hiç sorgulamadan Türkiye saati ile (TSİ) 18.30’dan itibaren Dilan Yeşilgöz’ün kazandığına ilişkin paylaşımlarda bulundu. Sandıkların yerel saatle 21.00’de (TSİ 23.00) açılacağını hesaba katmadan sonuçlar aktarılıp üzerinden yorumlar yapıldı.

Almanya’da yaşayan ve dünya siyasetini yakından takip ettiğini bildiğim bir dostum, 20.30’da Whatsapp’tan “Dilan Yeşilgöz Hollanda Başbakanı kazandı” diye yazdı. Ben de hiç yorum yapmadan, sandıkların açılış saatini hatırlattım.

SEÇİMLERİN YURT DIŞINA GÖÇENLERE ÖĞRETTİĞİ

Dilan Yeşilgöz’ün kimliği üzerinden girişilen tartışmaların detaylarına hiç girmeyeceğim. Dilan’ın başarısının altında göçmen ruhu ve babası Yücel Yeşilgöz yatıyor. Baba Yücel Yeşilgöz, 1951 Tunceli doğumlu bir Zaza. Ankara Hukuk Fakültesi mezunu.

1970’li yıllarda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’te aktif görevler aldı. 1980 askeri darbesinden sonra sendikal faaliyetlerde bulunma imkanı kalmayınca avukatlığa yoğunlaşmaya çalıştı ise de sıkıntıları bitmedi. Hapse atılma riskinin ağırlık kazandığını görünce kızı Dilan 7 yaşında iken 1984 yılında Irak üzerinden Avrupa’ya gitti.

Hollanda’ya sığındı. 1985 yılında Utrecht Üniversitesi Doğu Dilleri ve Kültürleri bölümünde modern Türk edebiyatı alanında öğretim görevlisi olarak görev aldı. 1989’da aynı üniversitenin Pompe Ceza Adaleti Bilimleri Enstitüsü’nde kriminoloji alanında doktoraya başladı.

1995 yılında hazırladığı “Allah, Şeytan ve Hukuk” (Allah, Satan en het recht) başlıklı tezi ile doktorasını tamamladı. Doktora tezi daha sonra kitap olarak basıldı. Akademik çalışmaları takip eden yıllarda da devam etti. Sonraki araştırmaları, Utrecht Üniversitesi Kriminoloji bölümünden Prof. Frank Bovenkerk ile birlikte kitaplaştırıldı.

Kitap, Nurten Aykanat, Haluk Tuna’nın çevirisiyle İletişim Yayınları tarafından “Türkiye’nin Mafyası” ismiyle Türkçe olarak da basıldı. Susurluk kazası ve uyuşturucu ticaretinin ele alındığı kitap, konuya dışarıdan uluslararası bir bakış getiriyor.

1977 doğumlu kızı Dilan, Hollanda’da babasının izinden giderek sosyal bilimler üzerine eğitim gördü. Lisans eğitimini Amsterdam Üniversitesi Sosyo-Kültürel Bilimler bölümünde tamamladı. 2009’da liberal sağ eğilimi ile tanınan VVD’ye üye oldu.

2014-2017 arasında Amsterdam Belediyesi Meclis üyeliği yaptı. 2014 yılında Rene Zegerius ile evlendi.

DERSİMLİLER VE YAHUDİLER

Şimdi burada yazının başlığına döneceğim. Yahudilerin Ortadoğu coğrafyasından dünyaya yayıldıkları biliniyor. 629 yılında Medine’nin 170 km. kuzeyindeki Hayber’den kovulan Yahudiler, 637’den itibaren de Kudüs bölgesinden dışlanmaya başlanıyor.

Biz Yahudilerin sürülmesini, daha çok 1492 yılında Kastilya’da Leon Kraliçesi I. Isabel ile Aragon Kralı II. Ferdinand’ın Elhamra Kararnamesi ile Kastilya’dan kovulmalarını ve Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in kucak açmasıyla biliriz.

Oysa Yahudiler 1290’da İngiltere’den, 1340’ta Bavyera’dan, meşhur 1492 sürgününden 5 yıl sonra 1497’de de Portekiz’den kovuldular.

Yahudiler, bulundukları ülkede kutsal sayılan askerlik mesleğine alınmıyorlardı. Sadece askerlik değil, devlette kolay kolay bir göreve de getirilmiyorlardı. Hayata tutunmaları için önlerinde iki yol olduğunu görüyorlardı.

Bundan dolayı birbirlerine sarıldılar ve ticarete odaklandılar. 1492 sonrasında İspanya’dan kovulanlardan Avrupa’ya gidenler, ticaretin yanında bir alana daha yöneldi. Rönesans hareketleri ile toplumun Hıristiyanlık ve kilisenin etkisinden uzaklaşıp bilime yöneldiğini gören Yahudiler bilim, sanat ve felsefe ile uğraşmaya başladı.

Dünyada 9 milyonu İsrail’de olmak üzere toplam 14-15 milyon kadar Yahudi yaşadığı biliniyor. Müslümanlar ise dünya üzerinde 1,5 milyar nüfusa sahip olmakla övünüyorlar. Yaklaşık olarak Yahudi/Müslüman oranı 1/100.

Buna karşı dünya bilim ve felsefe tarihine yön vermiş insanların büyük çoğunluğu Yahudi kökenli. Bugüne kadar Nobel Bilim Ödülü alan Yahudi sayısı 200 dolayında. Fizyoloji ve tıpta 55, fizikte 51, kimyada 36, ekonomide 29, edebiyatta 14, barışta 9 Yahudi Nobel Ödülü kazandı.

Eğer Yahudiler, hep bir arada bir ülkede olsalardı, bugüne kadar 354 Nobel Ödülü alan ABD’nin arkasından, 194 ödülle 113 ödül sahibi İngiltere’yi geride bırakarak ikinci sırada olurlardı.

Bu tabloya karşılık bugüne kadar sadece 2 Müslüman bilim alanında bu ödülü alabildi. (1999’da Ahmed Zewail ve 2015’te Aziz Sancar)

Yahudilerin sanatta bilinen isimlerini, sanayi ticaret alanında çıkardığı markalarını saymaya kalkarsam bu yazı okunmaz hale gelir. Zaten şu sıra İsrail karşıtı kampanyalar dolayısıyla sosyal medyada bu listelere siz de sık rastlıyor olmalısınız.

Burada Yahudilerin niye ve ne kadar başarılı olduklarını sıralamak gibi bir amacım yok. Müslüman toplumların sorunu sorgulayıcı değil, teslimiyetçi eğitimde yattığının altını çizmek istedim.

YÜCEL YEŞİLGÖZ VE ONUN GİBİLERİN YAPTIĞI

Yücel Yeşilgöz ve onun gibi Dersimliler ve azınlık dayatmasına muhatap olanların önlerinde, hayata tutunup kendini gerçekleştirmek için tek yol var. Bilim, sanat ve felsefe gibi alanlarda başarılı olmak… Tıpkı Yahudilerin yaptığı gibi.

2016 darbesi sonrası yurt dışına gidenlerin de önlerinde iki yol var. Biri ticaret diğeri bilim alanında kendilerini odaklamak. Çünkü insan, potansiyelini en yüksek oranda kendini tehdit altında hissettiğinde gerçekleştirir.

 

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

10 YORUMLAR

  1. Ahmet Karabay bey, bu aydınlatıcı yazın için teşekkürler.
    Şahsen ben bilmediğim bazı bilgileri öğrenmiş oldum.
    Kafama takılan iki şey oldu:
    1. Yazın başlarında geçen “Flemenkler” sözü. Seçimi Türkiye´dekiler dışında neden en fazla Flemenkler heyecanla takip etti? Bu sözden kasıt Hollandalılar mı, yoksa Belçika´nın Flemenkce konuşan bölümü mü? Bildiğim kadarıyla Flemenk diye sadece Belçika´nın Flemenkce, yani Hollandaca konuşan kesimine deniyor, Hollandalılara değil.
    2. Yahudiler 637´den itibaren Kudüs bölgesinden dışlanmaya başlandı meselesi. Yine bildiğim kadarıyla Yahudiler´in oradan kovulması Milat´tan sonra 70 ve 135 yıllarından sonra gerçekleşti.

  2. Yillardir diyorum. O kadar okumus insanimiz var bir Ugur Sahin olamiyoruz. Madem Türkiyeden olmuyor Dünya capina yayilmis Network lerle Windows lar, Apple ler, Yüksek teknoloji, Tip ve her dalda yeni basarili firmalar sart. Bunun icin Sermaye de toplanabilir.
    Hem Türkiyeyi de düzeltmenin ve hizaya getirmenin yolu budur! Yok Türkiye nezaman batacak diye beklemek degil, disardan Ekonomik ve Bilim ile Türkiyeyide nasil bu cendereden cikarabiliriz olmali amac.

  3. Çok güzel bağladınız, gerisi sadece hikaye. Ama bu konuya çok çok uzağız haberiniz olsun. Yardımlaşma birlikte hareket diye bir durum söz konus değil

  4. ‚Burada Yahudilerin niye ve ne kadar başarılı olduklarını sıralamak gibi bir amacım yok. Müslüman toplumların sorunu sorgulayıcı değil, teslimiyetçi eğitimde yattığının altını çizmek istedim.‘ bizi yıkan da sorgulamadan ‘abi’ dediğimiz insanlara teslim olmak oldu. Entellektüel olmaktan vazgeçtim.

  5. Nobel Ödülü zaten yahudi kökenli bir ödül ve evet kendilerinde bilimde falan basarili olanlara verilir, bilim derken, corona tiyatrosuda bir bilimdi ve aşi ihanetiyle milyonlarca insain hakkina giririldi, arastirmak Allahin emridir, arastir, tipta yahudilerin insanliga veridigi zararin haddi hesabi yok, bunun üzerini “nöbel” ödülüyle örtselerde!

    • Geçmişteki nobel ödülleri neden verilmiş, neler icat edilmiş bir bakıp öyle yorum yazsan keşke. Tabii herşey tiyatrodan ibaret. Mavi led ışığını bulan Japonlar nobel aldı mesela. Neden mavi led bu kadar önemli? Bilim adına yapılan tüm buluşlar ve nobel ödülleri yalansa, elinin içinde bu yorumu göndermek üzere kullandığın telefon neyle haberleşiyor? Kara büyü mü? Tamam belki tarafgirlik olabilir ama müslümanlar acayip inanılmaz buluşlar yaptı ama buna rağmen saçma sapan şeyler bulan insanlara mı verildi ödüller? Biraz akıl izan. Biraz okuma lütfen. Cahilce ezberletilmiş sözleri yorum diye saçmayalım ortalığa

  6. Bir baltaya sap olamayacak kadar yeteneksizleri hizmet hareketine girersen evin (öğrenci evi) hazır, üniversite hazır, iman hazır, işin hazır, hanımın hazır, kariyer hazır düşüncesiyle bodoslama dalanlar ve bu sayede bir kariyer yapanlar veya bir yere gelenler herşeyin kendinden olduğunu zannedip yazarın yazdığını beğenmiyor burun kıvırıyor veya teslim olduk deyip küçümsüyor. Yazarın yazdığını nasılda teyit ediyorlar. Sorgulasaydın, doğruya doğru, yanlışa yanlış deseydin, aklını kullanıp iyiyi veya kötüyü ayırsaydın basiretinle baksaydın. Sizleri tutan yoktu. Tabi ki yemekler güzeldi, kahvaltılar güzeldi, kekler çörekler çayla güzel gidiyordu. İki risale salladın mı, peşinden siyasi muhabbet oh ne ala. Maaşlar artınca kredi ile ultra lüks ev almalar, ohh suyundan da koy. Adı müslümanlık, adı hizmet. Kime hizmet? Bu hareketi anlamamışsınız sonuç bu kadar. Yazarın bahsettiği konu güzel, ülkende olmadı bari imkan, hukuk, insan hakları varken yeteneklerinizi bireyselde olsa geliştirin başarın diyor örnekleri var diyor gösteriyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin