HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Dünya her geçen gün demokrasiden daha da uzaklaşıyor. Ülkelerin demokratik uygulamalarından daha çok diktatörlüklere uzanan yolunu izler olduk.
Son günlerde Orta Asya’daki eski bir Sovyet cumhuriyeti olan Kazakistan’daki gelişmeleri tüm dünya ile takip ediyoruz. Diğer taraftan NATO ve Batı kontrolündeki son 20 yıl da dahil olmak üzere, yalnızca otoriter bir yönetime sahip olan Afganistan’ın, Taliban ile ya da başka yönetimlerce bir gecede demokratik olmasını bekliyoruz. Sadece Afganistan mı? Dünyanın 7 kıtasında benzer acılar yaşanıyor.
Belki de otoriter yönetime sahip ülkelerdeki liderlere, teoride ya da uzun vadede, demokrasi için önceliklere sahip olabilecekleri ümidini aşılamalıyız. Dış yardım, fon ve takdire şayan önerilerle bu sürece geçişin yolunu aralamalıyız. Ancak halk ve yerel liderler, tüm eksiklikleri ve bazen de dahiyane eylemleriyle bu geçişi hızlandırabilirler. Örneğin Afganistan’ın uzun yıllar süren dış müdahaleler ve diğer yerel ve yabancı ihmallerden sonra kesinlikle daha fazla desteğe ihtiyacı var.
Bağımsızlıktan sonra birçok ülke, gerçek demokrasilerden uzak olanlar bile, kendilerinden beklenenden çok daha fazlasını gerçekleştirdi. Yıkıma neden olan eski yöneticiler etnik gerginlik, ekonomi, eğitim, sağlık ve coğrafi alanlarda demokratik zihniyetler ve eşitlik kültürlerini oluşturamamışlardı. Bütün ülkelerde olmasa da birçok ülkede yolsuzluk, hukukun üstünlüğünün hiçe sayılması, sınırlı sayıdaki eğitimli insanların katkısı ve etkisi önemli sorunlar oluşturdu. Bu nedenle hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin sancılı demokrasi yolundaki beklentilerimizi mütevazı düzeyde tutmalıyız.
DEMOKRASİ ENDEKSİ VE REJİMLER
Her yıl beş farklı kategoride altmış göstergeye dayalı dünya genelinde bir ‘Demokrasi Endeksi’ hazırlanıyor. Bu kategoriler, ‘Seçim süreci ve çoğulculuk’, ‘Devletin işleyişi’, ‘Siyasal katılım’, ‘Siyasi kültür’ ve ‘Sivil özgürlükler’.
2020 yılında gerçekleştirilen bir ankete göre 167 ülkeden 23’ü ‘tam demokrasi’, 52’si ‘kusurlu demokrasi’, 35’i karma rejim’ ve 57’si ‘otoriter rejim’ olarak ilan edildi. Ne yazık ki, dünyanın ağzından çıkacak sözüne baktığı ABD, 2016’dan beri ‘kusurlu demokrasi’ olarak listede yer alıyor.
New York Times’ta geçtiğimiz haftalarda, 1977-1981 yılları arasında görevde olan Amerikan eski Başkanı Jimmy Carter (97), ülkesinin demokrasiyi sürdürüp sürdüremeyeceği konusundaki endişesini dile getiren bir makale kaleme aldı. Makalenin, 6 Ocak 2021’de, Başkan Donald Trump’ın bulunduğu Beyaz Saray’a birkaç yüz metre uzaklıktaki Kongre Binası’na yapılan trajik saldırıdan bir yıl sonra yayınlanması ise ayrıca manidar.
Sadece ABD mi? Elbette hayır. Bazı büyük Avrupa ülkeleri de ‘kusurlu demokrasiler’ grubunda. İlk on sıraya girenler daha küçük ülkeler, beş İskandinav ülkesi, İrlanda, İsviçre, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya.
Türkiye listenin 104. sırasında ‘karma rejim’ sınıfında yer alıyor. Türkiye’de her ne kadar bir demokrasi ampulünün yakıldığı söylense de “diktatörlük ışığının” yanık olmasından dolayı bu sıralamanın üst sıralarına tırmanamıyor. Otoriter yönetimlerin kimseye faydasının olmadığını yakın şahidiyiz. Türkiye her ne kadar kâğıt üzerinde ‘karma rejim’ sınıfında olsa da otoriter rejimin zararlarını yakından hissediyor. Türkiye bu tür bir yönetimden payına düşeni fazlası ile almayı sürdürüyor.
DEMOKRATİK ZİHNİYET İNŞASI
Dünyadaki endeksin güçlü ülkelerine bakıldığında, demokratik kurumlar, demokratik bir zihniyet inşa etmek, insanların katılımını organize etmek için çaba sarf ediyorlar. İşçi sendikalarına ve daha iyi işveren-çalışan örgütlerine kapılarını açıyorlar. Demokrasi bu tür ülkelerde asla ilk deneme ile inşa edilmedi. Her zaman yenilendi, geliştirildi ve genişletildi.
Norveç, Demokrasi Endeksi’nde dünyanın en demokratik ülkesi olarak yer alıyor. Bu şu demek değil ki, Norveç’ten daha demokratik ülkeler olmasın. Birçok alanda sistemin yavaş işleyişi Norveç’i geride bırakıyor aslında. Ancak Norveç’in kayda değer en büyük özelliği, hükümet ile halk arasındaki güven unsurunun çok sağlam olması.
Demokratik zihniyet doğuştan gelen bir yetenek değildir. Norveç’i zirveye taşıyan endeksin rakamlarında da saklı değildir. Demokrasinin inşası, onu yoldan çıkacağı zaman kontrol edebilecek adalet mekanizmasının işlemesidir. Sıradan insanların şikayetleri varsa ve onları dinliyorsanız bir adım atmışsınız demektir. Demokrasiyi ayakta tutmada kilit öneme sahip yapıların yanı sıra en büyük güvence medya özgürlüğüdür. Bu yapıyı susturmaya çalışırsanız, bir gün sizde susturulursunuz.