Demokles’in kılıcı, Bahçeli’nin 17/25 Aralık saati

M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un ziyaretler maratonundaki duraklarından olan MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesinde fotoğrafta yer alan bir ayrıntı gündem oldu. Makam odasında Ali Koç’un arkasında fotoğraf karesine girmesi için özenle yerleştirilen saat, “Bahçeli açık olarak iktidara 17-25 kartını gösterdi” diye yorumlandı.

Takımının abluka altında olduğuna inanan Ali Koç, bu kuşatmayı kırmak için bir dizi girişimde bulundu. Adaleti mahkeme salonunda aramak yerine soluğu siyasetçilerin kapısında arayan öldürülen Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş gibi Ali Koç da başarıya yeşil sahalarda ulaşamayınca siyasilerin kapısını çaldı. CHP lideri Özgür Özel’i, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı ve MHP lideri Bahçeli’yi ziyaret etti.

Koç’un temaslarından hiçbiri Bahçeli’yi ziyareti kadar konuşulmadı. Bahçeli’nin Koç’u ağırlaması, ona verdiği değer gözlerden kaçmadı. Makam koltuğu yerine, misafirinin karşısındaki koltukta oturması, sonrasında uğurlama şekli dikkat çekti.

Uğurlarken Ali Koç, kendisini kapıya kadar uğurlayacağını düşünerek merdivenin başında elini uzatıp vedalaşmaya yeltendiği anda Bahçeli, eliyle “arabaya kadar” işareti yaptı. Sıcak karşıladı, samimiyetle uğurladı.

Ali Koç bu ziyaretiyle, İzmir’deki Göztepe maçında girdiği sahada arkadan itilip yere yüz üstü kapaklanmasıyla kaybettiği prestijin çok fazlasını elde etmiş oldu. Özgür Özel’in destek vermesi normaldi. Ali Koç, Ankara’dan umduğunun ötesinde bir destekle döndü.

Fenerbahçe Başkanı, takımının şampiyonluğunu istemediğine inandığı AK Parti bürokrasisine karşı MHP’nin desteğini alarak bir denge kurmaya çalıştı. Bahçeli’nin başdanışmanına Türkgün Gazetes’inde Ali Koç’a destek çıkan yazı yazdırması ve dünkü ağırlamanın bir karşılığı olduğunu sezon boyunca göreceğiz gibi.  Bir başka ifadeyle Fenerbahçe, artık MHP koruması altında.

KOÇ’UN ARKASINA YERLEŞTİRİLEN 17-25 SAATİ

Bahçeli’nin 10 yıl önce 17-25’te durdurduğu saat, dünkü Ali Koç ziyaretinde yeniden sahneye çıktı. Bahçeli yıllar önce bu saati gazeteci Can Dündar‘a, “Pilini ben çıkarttım, 17-25’e sabitledim, hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız.” diye göstermişti.

Başta bir noktanın altını çizelim. Bu saat uzunca bir süre Bahçeli’nin odasında durdu, MHP’nin AK Parti’ye yanaşmasından sonra kaldırıldı. Yani hep orada duruyor da yeni dikkat çekmiş değil. Bahçeli’nin odasında ağırladığı kişilerle olan fotoğraflara baktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bahçeli, yeniden 17-25 saatini odasına yerleştirerek daha önce türkülü, fotoğraflı verdiği örtülü mesajlara bir yenisini eklemiş oldu. MHP lideri, Erdoğan’a açıkça 17-25 kartını gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistem içerisinde MHP’nin bu kadar ağırlığının olmasından uzun zamandan beri rahatsız ve bunu azaltmak istiyor. 15 Temmuz yıldönümünde Polis Özel Harekat Başkanı Süleyman Karadeniz’in, MHP liderini elini öperek karşılaması, AK Parti cenahında bunun bir mesaj olduğundan hareketle ciddi tepkiyle karşılandı.

Süleyman Karadeniz görevden henüz alınmadı ancak son haftalarda MHP’liliğiyle öne çıkan bürokratlarda ciddi bir tırpanlanma yaşanıyor. MHP lideri, Erdoğan’ın bu adımları atmaya devam etmesi halinde bunun bir karşılığının olacağı mesajı veriyor. “Devlet benim elimde, fazla ileri gidersen eski dosyalar açılır.” mesajı vererek aba altından sopa gösteriyor.

Esas mesaj ise AK Parti-CHP yakınlaşmasının önüne set vurmak. Erdoğan’ın Özgür Özel ile birlikte parlamenter sisteme dönülmesi yolunda atacağı söylenen adımın önüne geçmeye çalışıyor. Bahçeli, parlamenter sisteme dönülmesi halinde MHP’nin bir ağırlığının azalacağından hatta kalmayacağından endişe ediyor. Bahçeli, Erdoğan’ın bir anda kendisini devre dışı bırakacak bir adım atmasının önüne geçmeye çalışıyor.

ABD GİBİ SONUÇ ALMA YERİNE ŞANTAJ SİYASETİ 

MHP lideri, “rüşvet ve hırsızlık operasyonu” olarak nitelendirilen 17-25’i hatırlatarak bir tür şantaj siyaseti uyguluyor. Bazı konular var ki tehdit ve şantaj, o fiili gerçekleştirmekten daha etkili sonuç alınır. Üstelik de bu şantaj siyasetini ihtiyaç duyduğu kadar sürdürebilir. Bahçeli de 17-25 dosyasını gerek duyduğu kadar kullanacağını açıkça ortaya koymuş oldu. “Allah bana yeter!” yüzüğüyle elinde tuttuğu dosyanın da içeriği dünkü ziyaretle biraz daha belirginleşmiş oldu.

Bahçeli, elindeki dosyalar konusunda ABD’nin yöntemini uyguluyor. Bir kez kullanmak yerine ihtiyaç duyduğunda, “Bak yaparım haaaa!” deme yoluna gidiyor. ABD yönetimi de Halkbank ve benzeri konularda sonuçlandırmak yerine elinde koz olarak tutup gerek duydukça kullanma yolunu seçiyor.

Sakın ola “Hesap sormak erdemli bir davranıştır. Koz olarak elde tutmak şantaj gibi kirli bir tezgah…” falan demeye kalkmayın. Maalesef bu çirkinliği en başta göğüslemiş durumdalar. Erdoğan, Bahçeli’nin her dediğini yapmak zorunda. Mafyaya kolunu kaptırmış durumda. Bundan dönüşün kolay olmayacağını iki taraf da biliyor. İki taraf da birbirlerinin zaaflarına ve dosyalarına hakim.

MHP tarafından ağır yüklenmelerin olduğu dönemlerde, AK Parti de troller aracılığıyla bir şekilde Bahçeli’ye ait olduğu öne sürülen görüntülere ilişkin konuyu gündeme getiriyor.  Açıkçası, katil ve hırsız grubu birbirlerinin açıklarına oynuyor.

Aslında Bahçeli’nin odasındaki 10 yıl önceki 17-25 saati ile bugünkü 17-25 saati aynı değil. O tarihten bu yana ülkeyi birlikte soydular, ülkede eksik olduğu bilinen hukukun esamesini bırakmadılar. Yapılanlar ülke sınırlarını aştı, hırsızlık, yolsuzluk, yasa dışı işler uluslararası düzeye taşındı. Bunu da Erdoğan ve Bahçeli’nin ekipleri birlikte yaptı.

BAHÇELİ’NİN YÖNTEMİ

Söz konusu duran saatin göz önüne serilmesi, AK Parti-MHP gerginliğine bir ivme kazandırır mı? Sinema dilinde söylenen, “Bir sahnede silah varsa, film içinde o silah mutlaka patlar!” değerlendirmesi, 17-25 saati için de geçerli mi? Elbette muhtemel.

Ne var ki iki taraf da “bu silahın patlaması” halinde uğrayacakları zararları iyi biliyor. Bundan dolayı, isteğini elde etmesi halinde Bahçeli’nin yapacağı konuşma bile hazırdır. Buna emin olun. Birtakım sayıları toplar, çıkarır 17-25’in aslında 15 Temmuz olduğunu söyler. Erdoğan’ın bu ülke için vazgeçilmez olduğunu ifade edip konuyu kapatır.

Her şey “Çalıyorlar ama çalışıyorlar!” diyerek çalanları baş tacı eden zihniyetin bugün “Açım!” diyerek inlemesinde düğümleniyor. O gün çalınan paranın kendi parası olduğunu anlamak istemedi. Bugünkü açlığının o günkü hırsızlıkta saklı olduğunu fark etmediği için bugünkü fukaralık yaşanıyor.

O gün hırsızlığı ortaya çıkaran polisler ise 10 yıldan bu yana hapishanede çürütülüyor. Katiller ve hırsızlar devletin tepesinde pazarlık yaptığı, bunları ortaya çıkaran polislerin cezaevlerinde yattığı bir ülkenin iflah olması mümkün değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin