DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, DEM’in AK Parti’yle görüşmeler yaptığını söyleyen CHP lideri Özgür Özel’i “tutarsız” olmakla suçladı. Özel’in konuşmalarını “şık bulmadığını” anlatan Oluç, “AK Parti’yle görüşsek gizlemeyiz. Kayyım son bulsun diye AK Parti’den bir söz değil, icraat bekliyoruz.” dedi. Saruhan Oluç, ‘danışıklı dövüş’ iddiaları için de şöyle konuştu: “Öyle olsa Meral Danış Beştaş’ı, Murat Çepni’yi yani en güçlü isimlerimizi gösterir miydik?”
DEM Antalya Milletvekili Saruhan Oluç; 31 Mart yerel seçimindeki hedeflerine, kent uzlaşısındaki temel prensiplerine, AK Parti ve CHP’den beklentilerine ilişkin TBMM’de bir grup gazetecinin sorularını cevapladı. Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün artardığına göre Oluç’a yöneltilen bazı soru ve cevaplar şöyle:
Soru: Özgür Özel, DEM’in CHP’ye kaybettirme stratejisi olduğunu söyledi, doğru mu?
Her siyasi partinin seçimlerde aday göstermesi ve kendi adaylarıyla yarışması meşru hakkıdır. Kimseye verilmiş bir söz yoktur, olmamalıdır. İlkesel yaklaşımımız budur. 28 Mayıs sonrasında “Keşke HDP kendi adayını çıkarsa” diyen Özgür Özel’in çıkıp da bugün “DEM Parti bize kaybettirmeye çalışıyor, aday gösteriyor” demesi siyasi olarak bana biraz tutarsız geliyor. Biz kimseye kaybettirmek için aday çıkarmıyoruz. İktidar diliyle bize saldırmak muhalefete kazandırmaz, iktidara kazandırır, iktidarın meşruiyetini artırır.
Soru: DEM’in CHP’yle 31 Mart, AK Parti’yle de 1 Nisan hesabı yaptığı iddialarına ne diyorsunuz?
Biz 31 Mart’a odaklandık. Birinci hedefimiz; kayyım atanmış olan belediyelerimizi geri almak. Kayyım atanmış belediyelerde büyük yolsuzluk, talan, hırsızlık yaşandığı Sayıştay raporlarıyla tespit edildi. Biz de tespit ettik. 31 Mart’ta kayyumların yarattığı tahribatın cevabını vermek istiyoruz. 2019 seçimlerinde Kürt coğrafyasında kazanamadığımız her yeri almak istiyoruz. 2023 genel seçiminde iyi sonuç elde ettiğimiz yerlerde de belediyeleri kazanmak istiyoruz.
Bizim belediyelerimize kayyum atanmayacağına dair AKP’den söz aldığımız spekülasyonunu yapanlar 1 Nisan’dan bahsediyor. Yıllardır siyasetin içindeyiz, böyle bir sözün hiçbir değeri olmadığını biliriz.
Kayyımlar, darbe girişiminden sonra çıkarılan KHK’nın yasaya çevrilmesinden dolayı atanıyor. Bu, bir maddelik konu. Yasa teklifi getirsinler ya da bir torba teklifin içine koysunlar, sonra da hukuk dışı kayyım maddesinin geçersiz olduğunu ilan etsinler, bitirsinler bu işi. Söze gerek yok, icraat yeter. O zaman, inandırıcı olur iktidar. Böyle bir değişiklik teklifi yok. O zaman hangi söze inanılır? O yüzden kayyum sözü aldığımız laflarına gülüp geçiyoruz.
Kim görüşmek isterse görüşürüz
AKP ile bir siyasi görüşme yapsak bunu gizlemeyiz, söyleriz. Kimseden çekinmeyiz. Biz Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesi gerektiğini, çözüm yerinin meclis olduğunu hep söyledik. Meclisteki hem iktidar hem muhalefet partilerinin bu konuda adım atmalarını önemsiyoruz. Kim görüşmek isterse görüşürüz, bundan kaçınmayız.
Türkiye’nin bir taraftan demokrasiye geçmesi bir taraftan Kürt sorununa barışçıl çözüm bulunması birbirine geçmiş süreçlerdir. Anayasa tartışmaları dahil bunları kim olursa olsun görüşür, konuşuruz. Bunu hep söyledik. Bundan dolayı 1 Nisan lafları ediliyorsa; sözlerimiz herkes için geçerlidir.
Kürt sorunuyla ilgili bir siyasi partiyle, siyasi görüşme yapılıyorsa, bizim için çok stratejik bir konu olduğu için halkımıza da açıklarız. Kiminle neyi konuştuğumuzu söyleriz. AKP ile siyasi bir görüşme kesinlikle yok.
Soru: CHP’yle bir danışıklı dövüş yaptığınız değerlendirmelerine ne diyeceksiniz? İstanbul dahil birçok yerde adaylarınızı CHP lehine çekeceğiniz değerlendirmeleri doğru mu?
Danışıklı dövüş olsa Meral Danış Beştaş’ı, Murat Çepni’yi aday gösterir miyiz? Öyle bir şey yapar mıyız hiç? En güçlü isimlerimizi gösterdik İstanbul’a aday olarak. İstanbul’da adaylarımızı çekmemiz kesinlikle söz konusu değil. Bu saatten sonra hiçbir yerde aday çekmemiz söz konusu değil.
Soru: İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na kaybettirecek misiniz yani?
Bizim kimseye kaybettirmek gibi bir derdimiz yok. Derdimiz; en iyi sonucu elde ederek buradan kazançlı çıkmak. Kazancımız da; siyasi temsiliyetle ilgili. Batıda Kürtlerin belediyelerde temsiliyetini sağlamak istiyoruz.
İstanbul, Batı’da en çok Kürt nüfusunun olduğu şehir. 4 milyon civarında, belki de üstünde Kürt nüfusa sahip İstanbul. İzmir, Antalya, Bursa, Kocaeli, Aydın, Yalova, Konya, Adana, Mersin de öyle. Batıda yaşayan Kürtlerin de siyasi temsil hakkı var. Meclise vekil gönderdikleri gibi belediyelerde de belediye meclis üyeleri olmasın mı? Kendi belediye başkan adaylarının olması, kendi partileriyle kazanmak için mücadele etmeleri çok doğal.
Soru: Meral Danış Beştaş, İmamoğlu’nun kayyımlara yeteri kadar ses yükseltmediğini söyledi. Nasıl bir beklenti içindesiniz?
Kayyımlar ilk bizim belediyelere atandı. Herkese, bu büyük demokrasi ihlaline karşı susmamalarını söyledik. Muhalefetten tek tük sesler yükseldi. Sonra bu kayyım meselesi Kürt coğrafyasından çıktı, batıya geldi. İstanbul’a kayyım tartışması oldu. O zaman kayyımlara karşı ses daha fazla yükseldi.
Halbu ki biz, bizim belediyelere kayyum atanmaya başladığı anda çok güçlü bir ses yükselsin isterdik. İmamoğlu, Diyarbakır’da yerine kayyım atanan Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. Ahmet Türk de oradaydı. Önemliydi. Ziyaret, o günün koşullarında kıymetliydi. Sadece İmamoğlu’ndan değil herkesten daha fazlasını beklerdik.
Meral Danış Beştaş da herkesten beklediğimiz gibi İmamoğlu’ndan da kayyuma karşı güçlü çıkış beklediğimizi söyledi. Sitemi de bu doğrultuda.
14 Mayıs’tan sonra CHP, Ümit Özdağ’la yaptığı açık protokolle kayyıma karşı tutumundan çok geri adım attı. İşte orada büyük kırılma yaşandı. Protokolde Kılıçdaroğlu ile Özdağ’ın imzaları vardı. İsterdik ki, o imza oraya atılmasın. Demek ki burada bir tutarlılık yok. Seçim kazanılsaydı kayyım uygulamalarının devam edeceğine dair güçlü mesaj verildi o protokolde. Gizli protokolden hiç söz etmiyorum.
Soru: CHP’nin İzmir adayının Tunç Soyer olmasını neden çok istediniz? Dayatma mı yaptınız?
Kimseye aday dayatmadık. Tunç Soyer gerçekten bizim seçmenimizin vicdanına ve duygularına hitap eden çok önemli şey yaptı. Deniz Poyraz evet katledildiği zaman bizim il binamıza Tunç Soyer, korumalarıyla felan değil bir yurttaş olarak gitti. Cenazeye de gitti, taziyeye katıldı, halkla birlikte yürüdü İzmir’de. Onun bu tutumu İzmir seçmenimizde müthiş bir duygu yarattı. Seçmenimiz Soyer’den saygı gördü.
Tunç Soyer yeniden aday yapılsaydı, bizim seçmenimiz bizim ne dediğimize bakmaz, oyunu Soyer’e verirdi. Soyer’in insani duruşuna çok kıymet veriyoruz. Soyer; kalplerimizi, duygularımızı fethetti diyebilirim.
Soru: Seçim güvenliği sağlanabilecek mi bu seçim?
İktidardan her türlü hukuk dışı adım beklenir. Biz her türlü önlemimizi alıyoruz ama yine seçim kazanmak için seçmen taşıyorlar. Sivil yurttaş da değil, kolluk kuvvetlerini; polisi, jandarmayı taşıyorlar. Sonuç alamayacağımızı bilsek de itiraz da bulunduk. Ama bize bilerek ve isteyerek bunu yaptıklarını da söylediler. Seçmen taşımayı etik bulmuyoruz. Biz doğru olan taşımayı yapıyoruz. Kürt coğrafyasından bir süreliğine çalışmaya Batı’ya gitmiş seçmenler var. Biz onların gidip kendi illerinde oy kullanabilmesini sağlayacağız. Onlara memleketlerine gidiş-dönüş garantisi veriyoruz. “