Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı 6-8 Ekim Kobani eylemlerine ilişkin davanın ilk duruşması 26 Nisan’da Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak.
26 Nisan’da ilk duruşması görülecek dava konusunda Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, avukatı Mahsuni Karaman ve HDP Hukuk Komisyonu Başkanı Ümit Dede, zoom üzerinden basın mensuplarının sorularını cevapladı.
”İKTİDAR SÖZCÜLERİ BÜYÜK BİR ALGI ÜRETMEYE ÇALIŞIYOR”
Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, toplantının açılışında katılımcılara eşi Demirtaş’ın selamlarını iletti. “Hukuk değil aynı zamanda hakikat mücadelesi de yürütüyoruz” diyen Başak Demirtaş eşi Selahattin Demirtaş’ın siyasi nedenlerle cezaevinde olduğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla da tescillendiğini söyledi.
Başak Demirtaş şöyle konuştu: “Bizler yaklaşık 5 yıldır sadece bir hukuk mücadelesi yürütmüyoruz. Çünkü hem Selahattin hem Figen Hanım’a kamuoyunda bilinen belli başlı kişilere karşı suçlamalar sadece mahkemelerde yapılmıyor. Gazetelerde televizyonlarda da yapılıyor. Özellikle Selahattin her konuşulduğunda yalanlar söyleniyor, iftiralar atılıyor. İktidar sözcüleri büyük bir algı üretmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bizler sadece bir hukuk mücadelesi yürütmüyoruz, aynı zamanda bir hakikat mücadelesi yürütüyoruz”
Yürüttükleri hukuk mücadelesinde son AİHM kararı tescillendiğini anlatan Başak Demirtaş, “Ancak şu anda Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargıdan söz etmek mümkün olmadığı için tek başına haklı olmak ya da hukuken haklı olmak yetmiyor. Selahattin’in son tutuklanmasına dayanak gösterilen 3 bin 530 sayfalık iddianame hukukla alakası olmayan bir iddianame. Hakikatleri biz de anlatmaya çalışalım ve sizlerle de paylaşalım istedik” ifadelerini kullandı.
”GİZLİ TANIK ARANIYOR”
Avukat Mahsuni Karaman ise iddianamede iki gizli tanık olduğunu, ikisinin de tanıklıklarının Selahattin Demirtaş’ın ikinci kez tutuklandığı 20 Eylül 2019’dan birkaç ay sonra dinlendiğini ifade etti.
Karaman, “Yani Demirtaş, önce derdest ettiler, sonra da bir şeyler buluruz dediler. ‘Bu konuda beyan verecek tanık yok mudur’ şeklinde yazışmalar görüyoruz, bula bula iki kişiyi buluyorlar. Onlara ‘Demirtaş 30 Eylül 2014’te Kobani’ye gitti, döndü, çağrı yaptı’ dedirtiyorlar. Basit bir cinayet dosyasında bile ilk yapılacak olan otopsi tutanağıdır. 37 kişiyi öldürmekte azmettirme davası açılmış, evet birileri ölmüş ama bir tek otopsi tutanağı bile yok.” diye konuştu.
”SADECE DAVUTOĞLU DEĞİL, 6-8 EKİM’DE GÖREVDE OLANLARIN TAMAMININ DİNLENMESİNİ TALEP ETTİK”
Gazetecilerin ‘Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak çağrılmasını düşünüyor musunuz?’ sorusunu Mahsuni Karaman şöyle cevapladı:
‘‘Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki Demirtaş davasında Biz Davutoğlu’nun dinlenmesini talep ettik. 6 Ekim 2014’te 11 dakika 20 saniyelik telefon görüşme kaydının olup olmadığının sorulmasını istedik ama bu taleplerimiz karşılanmadı. Sadece Ahmet Davutoğlu değil, süreci yürüten, 6-8 Ekim’de görevde olan görevlilerin ve bürokratların tamamının dinlenmesini talep ettik.
”HDP MYK’NIN DOSYAYA DAHİL EDİLMESİ 2018’DE İSTENİYOR”
Gazetecilerin, ‘‘Bu dava HDP ile de kaderi birleşen bir dava. Bu iddianame HDP kapatma davasının da birinci nedeni. Demirtaş’ı içeride tutmak için neredeyse HDP kapatılacak. Bu hukuki durumu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?’’ şeklindeki sorusuna Mahsuni Karaman şöyle cevap verdi:
‘‘Demirtaş ile HDP’nin hukuki kaderinin kesişmesi 11 Haziran 2018 tarihine denk geliyor. Bu tarih Cumhurbaşkanı, “teröristten cumhurbaşkanı adayı mı olur, engellenmeli” diye meydanlarda “Yasin Börü kardeşim” diye Demirtaş’ı onun katili olarak lanse ettiği günlerdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri dönemi. Tam da o günlerde 11 Haziran 2018 tarihinde savcı, Demirtaş’ın ana davasındaki savunmayı istiyor. Yani bu operasyonun Cumhurbaşkanının talebi doğrultusunda 52 kişinin katili olarak soruşturma çıkıyor. 2-3 ay sonra nereden geldiği belli olmayan bir evrak görüyoruz dosyada, bu dosyanın genişletilmesi ve HDP MYK’nin dosyaya dahil edilmesi gerekiyor ve HDP’nin odak olduğu belirtiliyor. MİT ya da Emniyet’ten gelen bir yazı. Yazıyı kimin gönderdiği belli değil, yazı imzasız.’’
GİZLİLİK KARARI
Davaya sıkı bir şekilde hazırlandıklarını söyleyen Ümit Dede, iddianamenin iddianame olmadığını, hükümetin yönlendirmesiyle hazırlandığı gerçeğini ortaya koyacaklarını, adeta karşı bir iddianame hazırlayacaklarını belirtti.
Dede, 2018’e gelene kadar dosyada yedi savcının değiştiğine dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “2018’de dosyaya Ahmet Altun isimli bir savcı atanıyor. MHP’li olarak bilinen bir savcı. Bugüne kadar dosyayla ilgili bütün işlemleri o yapıyor. İzmir’e atanıyor, odasını boşaltıyor, sonra bir talimatla ataması iptal ediliyor, bu dosyaya geliyor, kendisine yeni bir oda veriliyor. 2018 yılına kadar gizlilik kararı olmayan dosyada, bu savcı atandıktan sonra gizlilik kararı alınıyor. Sonra da böyle bir dosya çıktı karşımıza…”
”ADAYLIK İHTİMAL DAHİLİNDEDİR”
“Demirtaş yeniden cumhurbaşkanlığına aday olur mu” sorusuna Ümit Dede şu cevabı verdi:
“Demirtaş ile görüşüyorum. Kendisi parti meclisi üyemiz. Sürekli istişarede olduğumuz, kıymetlimiz. Ancak şu günlerde bir seçim olmadığından adaylık türü bir durum söz konusu değil. Ama olursa ihtimal dahilindedir, üzerinde spekülasyon yapılacak bir konu da değildir.”