YORUM | ALPER ENDER FIRAT
28 Şubat’ın faşist rüzgarının en güçlü estiği 1999 yılında İlhan İrem, Antalya’nın bilmem ne gazetesinde bir yazı yazmış ve Fethullah Gülen’e çirkin bir dil ile hitap etmiş de vay efendim ne kadar cesurmuş.
1999 Türkiye’sinde ülkenin nasıl bir Kemalist, sol faşizmi altında olduğunu unuttunuz mu yoksa? O dönemde Kemalist-Sol faşizm öylesine güçlüydü ki bunu ülkenin balık hafızası bile unutmaz. Sanki memlekette baskı ve totaliter eğilimler Recep T. Erdoğan ile başlamış gibi 28 Şubat dönemiyle ilgili tek bir laf konuşmuyorlar. O dönemde sadece İlhan İrem değil neredeyse bütün medya yöneticisi ve yazarları böyle höyküre höyküre yazılar yazıyordu.
İlhan İrem’in de o dönemde asker postalının arkasına saklanarak yaptığı şey şu: Gördüğü yoğun baskı ve cebir yüzünden yurt dışına çıkmak zorunda kalmış bir insana çirkin ifadeler kullanmak. Her korkak konjonktür aydını gibi o da o dönemde böyle bir yol tercih etti. Yani yaptığı cesaret değil aslında güçlünün arkasına geçip zarar gelmeyeceğinden emin olduğu birisine karşı höykürmekten başka bir şey değildi.
Öldükten sonra İlhan İrem’den cesaret kahramanı çıkaranlar ise yaşarken onun yüzüne bakmadığı gibi bir diyaliz merkezinde ölmesini seyretti, ya da hiç umurlarında olmadı. İlham İrem’in 67 yıllık hayatında yaptığı pek çok şey var, öldükten sonra onları değil de, bundan tam 23 yıl önce, 28 Şubat faşizminin en civcivli zamanında asker postalının arkasına sığınarak yazdığı yazıyı gündeme getirmenin sebebi nedir?
6 yıldır bir soykırıma maruz kalmış bir kitleye, aralıksız devam eden bunca zulme rağmen hala dinmek bilmeyen bir öfkeyle neden saldırırlar? Ben bunu anlayamıyorum ve kafamda bunu rasyonel bir şekilde açıklayamıyorum.
Sadece Nedim Şener, Doğu Perinçek, Ruşen Çakır ya da Oda TV gibi cibilli hizmet düşmanlarından bahsetmiyorum, T24, Onedio ve benzerleri gibi medya organlarından, kendini merkezde konumlandıran yazar ve çizerlere kadar, eleştiri sınırlarının çok ötesinde vandal bir öfkeyle saldırmalarının rasyonel bir açıklamasını yapamıyorum.
Bu ulusalcı, solcu, demokrat maskeli tiplerin bütün perdeleri yıkarak hakaret etmelerinin bilemediğimiz ekstra bir sebebi olmalı.
Siz bu insanların gazetelerine el koydunuz, medya kuruluşlarını talan ettiniz, devlette selam veren hiç kimseyi bırakmadınız, işadamlarının mallarını yağmaladınız, yüzlerce binlerce insanı öldürdünüz, yurt dışına çıkamayanların iş bulmasını engelleyip açlığa mahkum ettiniz. Yardım edenleri bile tutukladınız. Siyasal İslamcısı, solcusu, Kemalisti, sosyalisti, ülkücüsü, ırkçısı, Kürtçüsü, şikecisi, ülkede kim varsa hayvani bir öfke ile saldırıyor.
Ülke her şeyiyle iflas etmiş, devleti mafya yönetiyor ama bu adamlar gece gündüz, sabah, akşam Cemaat’e hakaret ediyor. Yok arkadaş bu rasyonel bir şey değil, bu akılla, izanla, mantıkla açıklanır bir şey değil.
Bütün hayatı müzikle geçmiş İlhan İrem’i öldükten sonra uyduruk bir gazetede yazdığı bir yazıyla anmak, nasıl bir delirmenin göstergesidir? Yazıda kullandığı hakaretamiz cümlelerden dolayı tazminat ödemesine en aklı başında görünen insanların bile laf etmesi nasıl bir yoldan çıkmışlığın işaretidir?
Ülke tam anlamıyla delirdi.