Darbeyi kimin yaptığı konusunda ciddi kafa karışıklığı var. Darbe 15 Temmuz’da mı yapıldı yoksa sonrasında asıl darbeyi AKP mi yaptı? AKP “Darbe” üzerinden propagandayı, onun oluşturduğu ortamın fırsatlarını kullanmayı çok iyi biliyor ama 15 Temmuz’da neler olduğu konusunu aydınlatmaya yanaşmıyor. Sorgulamaların, gerçeklerin şamata içinde örtbas edilmesini, boğulmasını tercih ediyor. Bu nedenle Darbeyi Araştırma Komisyonu çalışmaları Erdoğan’ın “Yeter bu kadar!” demesi üzerine esas aktörler dinlenmeden bitirildi. Darbe duruşmalarında ilk ifadeleri işkencelerle alınan askerlerin savunmaları bütün karartmaya rağmen iktidarı tedirgin etti. Yargılamaların şeffaf olması taleplerine kulak tıkandığı gibi duruşmalar ertelendi.
Yıllarca Türk siyasi hayatında darbeleri okuttum. Ama böyle absürt bir darbe teşebbüsü görmedim. Medyanın kalmadığı, gazetecilerin, aydınların, akademisyenlerin hapiste olduğu, herkesin gölgesinden çekindiği bir ülkede 15 Temmuz’u açıklığa kavuşturmak mümkün değil. Hukuk geri döner, ülke normalleşir, gazeteciler hapisten çıkar ve soru sormaya başlarsa vaka netleşmeye başlar. Sosyal medyadaki tartışmalar iktidar senaryolarının sorgulanmasına neden oluyorsa da toplumun yüzde 90’ı hala AKP kontrolündeki konvansiyonel medyadan bilgileniyor.
Türkiye’de 15 Temmuz’u sorgulayanlar anında “hain”, “terörist” damgası yiyor. İçerde konuyu irdelemenin imkânı sınırlı. Yurt dışında yapılan araştırmalar, yayınlar ise anında erişime kapatılıyor. Erdoğan’ın tezlerinin dünyada alıcısı yok. Erdoğan’ın ülkesini içe kapattığı ve uçuruma yuvarladığı konusunda yaygın kanaat var. Ama devletler diplomatik davranıyor ve alacakları tavizlerle ilgileniyor; ilişkilerini koparmak istemiyorlar.
DARBE TÜRKİYE’YE YAPILDI
Darbeyi kimin yaptığını netleştirmek pek mümkün değil. Ama darbenin kime yapıldığını açık ve net görmek mümkün. “Darbe” Erdoğan’a, AKP’ye değil, Türkiye’ye yapıldı. Türkiye her alanda telafisi zor, tamiri uzun yıllar alacak tahribata, yıkıma maruz kaldı.
Darbe, 80 milyona, Türkiye’nin geleceğine, milli çıkarlarına, toplumsal bütünlüğüne yapıldı. Erdoğan’ın güç toplamasına ve her şeyi kontrol etmesine paralel son 3-5 yıl içinde, ama özellikle 15 Temmuz ve sonrası ülkenin Demokrasisi, ekonomisi, siyaseti, eğitimi, tarımı, diplomasisi, ordusu, yargısı, medyası, akademisi, turizmi, güvenliği büyük bir çöküş ve çözülüş sürecine girdi. Bütün veriler hızla baş aşağıya gitmeye başladı. Dini, milli, kültürel değerler Erdoğan ve ailesinin ikbaline, koltuğuna malzeme yapılır oldu. Toplumu bir arada tutan ortak duygular, semboller balyozlandı. Bir kişi putlaştırılıp fetişleştirilirken O’nun sorgulanmaması için millet lime lime ayrıştırıldı ve düşmanlaştırıldı.
Bir kişinin damatları, çocukları ve beslediği haramiler rahat edebilsin diye ülkenin düşünen, üreten, yazan insan kaynakları darbelendi. Cerrahından, profesörüne, öğretmeninden gazetecisine yüzbinlerce eğitimli, nitelikli beyin hapislere tıkıldı, âtıl hale getirildi. En verimli dönemlerinde yetişmiş beşerî sermaye hapislerde çürütülüyor veya ülkesini terk etmek zorunda bırakılıyor. Hiçbir darbe dönemiyle kıyaslanmayacak kadar ağır beyin göçü ve aydın kıyımı yaşıyor Türkiye.
İşadamlarına yapılan operasyonlar, baskılar nedeniyle ekonomi ağır yara aldı. El konan, çökülen binlerce şirket var. Artık Türkiye’de sermayesi, şirketi, üretimi olanlar güvenli ülkelere çıkarmanın yollarını arıyor. Öte yandan kara para girişi hariç dış dünyadan yatırımlar kesildi. Hem sermaye hem de beyinler kendine emin ülke arayışında.
15 Temmuz’un en büyük zararlarından birisi TSK’ya oldu. Türk tarihinde ordu ve devlet hep iç içe olmuştur. Ordusu zayıflayan Türk devletlerinin uzun yaşadığına şahit olmayız. Türklerde orduyu çökertir, bitirirseniz devleti çökertmek, toplumu bitirmek zor olmaz. Erdoğan kendisine muhalif olma potansiyelindeki son kurum TSK’yı iyi bir senaryo ile darmadağın etti.
DİNDARLAR YAĞLI URGANIN FARKINDA DEĞİLLER
Erdoğan diz çökmeyen, biat etmeyen her kesimi ezmek, yok etmek istiyor. Ama ey dindarlar, muhafazakârlar, cemaatler! 15 Temmuz sonrası kıyıma uğrayan insanları profiline bir bakın! Bunların yüzde 95’i fakirlik, yokluk, sıkıntılar içinde okumuş, Anadolu’nun gariban, muhafazakâr ailelerinin çocukları değil mi? Bunlar her askeri darbe, muhtıra döneminde biçilmek istenen, “mürteci” diye karalananlar değil mi? Askerinden polisine, memuruna esnafına, öğretmenine, yargıcına kadar son 40 yılda dindar, muhafazakâr, milliyetçi, mukaddesatçı kesimin yetişmiş insan kaynakları üretilen hokkabazlıklarla biçiliyor. Ve maalesef sizler oğlunuz-kızınız, yeğeniniz, yakınınız olan bu insanların kıyımına sadece bakıyor, hatta alkışlıyorsunuz.
ŞU SORULARA CEVABINIZ VAR MI? GÖRMÜYOR MUSUNUZ?
Hiç akletmiyor, düşünmüyor musunuz?
Kapatılan binlerce okulda, dershanede kimlerin çocuğu okuyordu?
Yıllarca o kurumlardan kimler yararlandı?
Yetiştirmekten aciz kaldığınız çocuklarınızı teslim etmek için yarışa girdiğiniz yüzbinlerce eğitimli, dindar, edep timsali öğretmene “terörist” yaftası yapıştırmaktan utanmıyor musunuz?
Anadolu insanının emeğiyle, alın teriyle desteğiyle açılan 1200 okul bir gecede kapatıldı. Neden bir ecnebi okulu kapatılmadı diye sorgulamak çok mu zor?
Malına, şirketine çökülen bir tane beyaz Türk, aristokrat, gördünüz mü?
Çok iyi bildiğiniz, kapılarını hayır için çalıp boş dönmediğiniz, ülke ekonomisini dünyaya açan Anadolu sermayesi, girişimcisi linç ediliyor bunu göremiyor musunuz?
Dini söylemlerin, kavramların kullanılması hoşunuza gidiyor olabilir ama iktidarı için bütün kutsalları tepe tepe kullanan, içini boşaltan; her türlü ahlaksızlığın, yolsuzluğun, hırsızlığın, kötü alışkanlığın (alkol, fuhuş, uyuşturucu vd) önünü açan bir zihniyetin dine ve değerlere zararını fark etmiyor musunuz?
28 Şubat’ta kızların başörtüsüne el uzatılmıştı. Bugün 17 bin dindar başörtülü hanımefendi hapiste. Doğum yaptığı gün bebesiyle hapse atılan anne sayısı 11 oldu. Bu yaşananların dinle, imanla, vicdanla bağdaşır bir tarafının olmadığını anlamak için fıkıh, tefsir, hadis bilmeye gerek yok. Zulüm din kisvesiyle işlendiğinde meşrulaşıyor mu?
Çevrenize bir bakın bakalım hapse girenler, “terörist” denilenler kimler! Pek çoğu çocukluğundan beri bildiğiniz, güvendiğiniz, evlatlarınıza model olmasını istediğiniz yakınlarınız, komşularınız! Bunların bir gecede nasıl ve niçin “terörist” ilan edildiğini sorgulamayacak mısınız?
15 Temmuz’un kime “Allah’ın bir lütfu”, kimlere zulüm aracı yapıldığını anlamak, yaşananları tahlil edebilmek için sadece vicdan, insaf ve az cesarete ihtiyaç var!
Son bir yılda yaşananlar her darbe döneminde yapılmak istenip de yapılamayanların dindar urbasıyla icra edildiği iyi planlanmış bir darbedir. Bu Anadolu’nun yetişmiş insan kadrosuna, muhafazakarlara yapılmış bir darbedir. Görmek için sözlere, sloganlara değil, yapılanlara bakınız!
İsrail! Amerika! İngiltere! diye höykürüldü. Ama Anadolu insanına çöküldü. Bir tane kapatılan İsrail firması, ecnebi okulu, “gavur” firması gördünüz, duydunuz mu?
AKP dindarlara, Müslümanlara yüzyılın operasyonunu yaptı ama onlar hala ona duacılar, destekçiler.