Danimarka’da bir adalet hikâyesi: Anayasal haklar nasıl korunur?

Danimarka, tarihinde ilk kez bir Çin devlet başkanını ağırlamaya hazırlanmaktadır. Dönemin Çin Devlet Başkanı Hu Cintao’nun ziyaretinin sorunsuz geçmesi için günler öncesinden hazırlıklar yapılır. En üst düzeyde güvenlik önlemleri alınır. Polis, özellikle Çin’in Tibet’teki uygulamalarını protesto edeceklere karşı teyakkuzdadır. Kopenhag Emniyeti’nin ‘üst’ biriminden gelen bir emirle, Çin devlet başkanına karşı yapılacak protesto gösterilerinin kortejin geçeceği alanlardan uzak olması ve misafir devlet başkanının göstericileri görmesinin engellenmesi istenir.

Çin Devlet Başkanı Hu Cintao, beraberindeki kalabalık heyetle 15 Haziran 2012’de Kopenhag’a geldiğinde iki ülke arasında 6 bakanın imza koyduğu çeşitli anlaşmalar imzalanır. Tibet’ten dolayı yapılan protestolar, Çinli misafirin görmediği bir alanda gerçekleşir. Her şey yolunda giderken Thomas Goetz adlı bir insan hakları aktivistinin gözaltına alınması bütün örtbas çabalarının ortaya çıkmasına sebep olur.

EMRİ VEREN MEÇHUL

Eline aldığı Tibet bayrağıyla Çin Devlet Başkanı Hu Cintao’nun kortejinin geçeceği güzergâha doğru yönelen Goetz, polis tarafından apar-topar minibüse bindirilerek yaklaşık 1 saat gözaltında tutulur. Gözaltına alınan sadece Goetz değildir. 4 aktivist daha benzer şekilde alıkonulmuştur. Anayasal bir hak olan gösteri hakkının polis tarafından engellenmesi ve protestocuların Çinli misafiri göremeyecek bir alanda gösteri yapmak zorunda kalmaları, Meclis gündemine taşınır. Ağustos 2012’de dönemin adalet bakanı Sosyal Demokrat Partili Morten Bödskov, Meclis’e polise barışçıl gösterileri engellemesi için herhangi bir emrin ne kendisi tarafından ne de emniyet amirleri tarafından verildiğini belirtir. Konu kapanmıştır.

Ancak benzer durumlar Çin’den Danimarka’ya yapılan ziyaretler sırasında 2013 ve 2014 yıllarında da vuku bulunca, 2012’de tutuklanan Goetz konuyu mahkemeye taşır. Sonuçta, polisler hakkında delil yetersizliğinden işlem yapılmaz. Konu bir kez daha kapanmak üzeredir ki, 24 Eylül 2015’te bir polis memuru Tibet bayraklarının toplanması için ‘üstten’ emir geldiğini açıklar. Bütün dosyalar yeniden açılır. Kopenhag Emniyet Müdürü Thorkild Fogde, ‘gizli emir’ veren polis müdürlerinin ortaya çıkarılması için Bağımsız Polis Komisyonu’na (DUP) suç duyurusunda bulunur. 31 Ekim 2016’da DUP, 2 polis memurunun mahkemeye yanlış bilgi verdiğini, 24 polisin de görevi suiistimal ettiğini tespit eder. Olayın aydınlanması için ise Adalet Bakanı Sören Pind, 3 Kasım’da Meclis’te Tibet Komisyonu kurulmasını sağlar.

KOMİSYON BAKANLARI SORGULAYACAK

denmark spotSoruşturma sürecinin başlamasından sonra Tibet Komisyonu, konuyla ilgili 58 ismi dinlemeye karar verdi. Bunlar arasında dönemin 3 adalet bakanı, polisler ve bürokratlar var. Komisyon anayasal bir hak olan gösteri hakkını kanunsuz olarak kimin engellediğini tespit edecek. Komisyonun raporuna göre, sorumlu bulunanlar hakkında yeniden dava açılacak. Dönemin adalet bakanı Morten Bödskov, Meclis’e yanlış bilgi vermekten suçlanıyor.

Danimarka’da konuyla ilgili tartışma, anayasal bir hakkın kullanılmasını kimsenin engelleyemeyeceği yönünde cereyan ediyor. Sıradan bir ‘gösteri yasağı’ gibi görünse de, emniyet teşkilatından gösteri hakkını kısıtlamaya yönelik ‘kanunsuz’ bir emrin dolaşması ve ardından kamuoyuna yanlış bilgi verilmesi, siyasîler için istifa sebebi. İşte yakın dönemde yaşanan iki örnek:

Komisyona yanlış bilgi verdi, koltuğu gitti:

Danimarka Adalet Bakanı Morten Bödskov’u istifaya götüren olay, 2012’de aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi’nin eski lideri Pia Kjaersgaard’ın Meclis Adalet Komisyonu üyeleriyle Kopenhag’ın sorunlu bölgesi Christiania’yı ziyaret etmek istemesine dayanıyordu. İstihbarat teşkilatı PET, Bakan Bödskov’a, Kjasergaard’ın sorunlu bölgeye yapacağı ziyarette güvenlik zaafı doğacağını belirtip bu durumu Kjaersgaard ve Adalet Komisyonu üyelerine yansıtmamasını istedi. Bunun üzerine Bödskov, ziyaretin, dönemin Kopenhag Emniyet Müdürü Johan Reimann’ın katılamayacağı gerekçesiyle ertelendiğini söyledi. Christiania sakinlerinin gözünde ‘düşman’ olan Kjaersgaard’ın ziyaretine engel olmak isteyen PET’in, politikacının haberi olmadan meclisteki odasına girip randevu defterini kontrol etmesinin deşifre olmasıyla önce PET Başkanı Jacob Scharf emekliğini istedi, ardından komisyon üyelerine yanlış bilgi verdiği ortaya çıkan Bödskov 10 Aralık 2013’te istifa etti.

Halka yanlış bilgi istifa ettirdi:

Danimarka Dış Yardım Bakanı Christian Friis Bach’ın istifa süreci, ana muhalefet Liberal Parti lideri Lars Lökke Rasmussen’in başkanlığını yürüttüğü ‘The Global Green Growth Institute’ (GGGI) adlı uluslararası kuruluşun kasasından lüks seyahat harcamaları yaptığının ortaya çıkmasıyla başladı. Bach, meclis ve basına yaptığı açıklamalarda GGGI’ın kasasından yapılan yüksek harcamalar hakkında bilgisi olmadığını, kurumun seyahat kurallarını bilmediğini ve seyahatleri kendisinin onaylamadığını söyledi. İsrail’e yaptığı resmî temaslar sırasında farkında olmadan seyahat giderlerini onayladığını bakanlığın bürokratlarının açtığı telefondan öğrenen Bach, gezisini yarıda kesip Kopenhag’a dönerek 21 Kasım 2013’te istifa ettiğini açıkladı. Bach’ı yanıltan aslında bakanlık bürokratlarıydı. Fakat Danimarkalı bakan kendisine yanlış bilgi veren bürokratları görevden alma yerine kendisi istifa etti.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin