‘Damat kontenjanı’ndan bom boş dosyaya 12 yıl ceza verilmesi Gergerlioğlu’nu isyan ettirdi

Türkiye’de insanların mahkemelerden sadece ve sadece ‘adalet’ beklediğini belirten DEM Parti Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ankara 16. Ceza Mahkemesi’nde yaşanan skandalı tüm ayrıntılarıyla gözler önüne serdi.

TBMM’deki basın toplantısı düzenleyen DEM Parti Milletvekili Gergerlioğlu, cemaat üyeliğinden yargılanan insan hakları hukukçusu ve akademisyen Metin Can Yılmaz’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube’de görevli Abdulkadir Türkyılmaz ve ekibinden gördüğü işkenceyi mahkemede dile getirmesi ve işkencesi polisler hakkında ısrarla suç duyurusu talebi yüzünden Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan’ın tek bir delil olmadan kasti olarak 12 yıl ceza verdiğini belirtti. Gergerlioğlu, ‘‘Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bu hukuk komedisini kınıyorum.’’ dedi.

Eski MİT görevlisi Enver Altaylı’nın damadı olan insan hakları hukukçusu ve akademisyen Metin Can Yılmaz’ın 16. Ceza Mahkemesi’nin verdiği 12 yıl cezayı Yargıtay’ın bozması üzerine yeniden yargılandığı davanın duruşmasını izlemek için Sıhhiye Adliyesi’ne giden Gergerlioğlu davada yaşanan skandalı TBMM’deki basın toplantısıyla kamuoyunun bilgisine sundu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) peş peşe hak ihlali kararı verdiği ByLock, Bank Asya, dernek üyeliği gibi suç olmayan delillerin dahi Metin Can Yılmaz dosyasında olmadığına dikkat çeken Gergerlioğlu, gözaltına alındığında Ankara Emniyeti TEM Şube’de görevli Abdülkadir Türkyılmaz ve ekibinden gördüğü işkenceyi mahkemede defalarca anlatması ve suç duyurusu talebinde ısrar etmesi üzerine dönemin 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı  Sebahattin Sarıdoğan’ın husumet besleyerek Yılmaz’a kasti olarak 12 yıl hapis cezası verdiğine dikkat çekti.

‘‘Mahkemelerden sadece ve sadece ‘adalet’ bekliyoruz. Sadece Kobani kumpas davasında değil mahkemelerde maalesef adil yargılama yok. Mahkemelerden hukukun üstünlüğünün gereğini yerine getirmeleri ve ‘Adalet mülkün temelidir’ ilkesine göre hareket etmelerini bekliyoruz.’’ diyen Gergerlioğlu şu ifadeleri kullandı:

‘‘SUÇ İTHAMI OLARAK GÖSTERİLECEK TEK BİR DELİL BİLE YOK’’

‘‘Dün (15 Mayıs) Ankara Sıhhiye Adliyesi’nde görülen bir davanın duruşmasına katıldım. Gerçekten ne kadar zorlama bir şekilde insanların cezaevinde tutulduğu, ağır cezalara çarptırıldığı apaçık ortada. Metin Can Yılmaz isimli bir sanık; insan hakları hukukçusu ve Marmara Üniversitesi’nde görev almış bir akademisyen. ‘F.tö’ üyeliğinden yargılanmış ve olabildiğince ağır bir ceza verilmiş. Yani normalde hakimler 6 yıl 3 ay ceza verirken bu kişiye 12 yıl ceza vermişler. Yani inanılmaz ağır bir ceza. Dosyasına bakıyorsunuz suç ithamı olarak gösterilecek tek bir delil bile yok.

‘‘AFAKİ BİR ŞEKİLDE 12 YIL CEZA VERİLMİŞ’’

‘Suç delili’ olması tartışılan dosyasında ByLock, Bank Asya, dernek üyeliği, sohbet gibi bir suçlamada yok. Afaki bir şekilde 12 yıl ceza verilmiş. Olacak bir şey değil, örgüt yöneticisine bile verilmeyen bir ceza üyelikten yargılanan bir insana verilmiş.

Abdülkadir Türkyılmaz

‘‘İŞKENCECİ POLİS AMİRİ ABDÜLKADİR TÜRKYILMAZ VE EKİBİNİ İFŞA ETMESİ MAHKEME BAŞKANI’NI KIZDIRDI’’

Ayrıca bu davanın safahatı incelediğimiz zaman çok çarpıcı şeyler görüyoruz. Gözaltında işkence gören insanların şikayetlerinin dile getirilmesi sonrası hakimlerin işlem yapmaması ve akabinde gelişen olaylar. Metin Can Yılmaz Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube’de Abdülkadir Türkyılmaz isimli polis ve arkadaşları tarafından işkenceye uğradığını Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sebahattin Sarıdoğan’a söylüyor. Aylarca tüm duruşmalar boyunca işkenceyi söylemesine rağmen herhangi bir işlem yapılmıyor. İşlem yapılmaması üzerine Metin Can Yılmaz ile mahkeme heyeti arasında tartışma yaşanıyor ve aralarında bir husumet çıkıyor. Metin Can Yılmaz çok zorladıktan sonra hakim,  Abdülkadir Türkyılmaz ve diğer polisler hakkında bir suç duyurusu yapıyor ve hele bir yargılama bitsin hakkında işlem yapacağım suç duyurusu yapacağım diye de Metin Can Yılmaz’a da söylüyor. Ardından 12 yıl ceza veriyor ve hakkında da bir suç duyurusunda bulunuyor.

‘‘BOŞ DOSYADAN VERİLEN 12 YIL HAPİS CEZASINI YARGITAY BOZDU’’

Boş dosya Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay bu dosyayı bozuyor. Çünkü son sözü de sorulmamış ve içerikte de çok büyük boşluklar var afaki bir nedenle bu ceza verilmiş.

‘‘DAMAT KONTENJANINDAN CEZA VERİLMİŞ’’

Neden bu ceza verilmiş?. Damat kontenjanından verilmiş. Bu belli. Çünkü bu kişinin kayınpederi eski bir MİT mensubu ve sürekli casuslukla itham ediliyor bu kişi fakat casusluktan da ceza verilmiyor. Yani kayınpederinin eskiden MİT’te çalışması nedeniyle bir kişiye inanılmaz, ağır afaki bir ceza verilebiliyor. Ve bu kişinin duruşmalar boyunca bana ve Mehmet Bariner’in de aralarında olduğu birçok insana işkence yapıldı. ‘İşkence insanlığa karşı bir suçtur ve bu kişilerin fiillerini araştırın’ demesi kendisinin ağır bir ceza almasına da yol açıyor.

Yargıtay’ın bu cezayı bozmasından sonra da husumetli hakimin verdiği karar sorgulanmıyor. Yargıtay bu cezayı bozduktan sonra anında sanık Metin Can Yılmaz hakkında ‘hakaret’ suçlamasıyla bir iddianame başlatılıyor. O kadar bariz kasti olaylar oluyor, dikkat çekiyor ve mahkeme başkanı değişen davada avukatlar ve sanık Metin Can Yılmaz, ‘yeni bir anlayışla, yeni bir dosyayla bu dava yürümeli. Husumetli mahkeme başkanının verdiği ceza iptal olması lazım. Mahkeme başkanının husumetli olduğu bir ceza üzerinden yeniden yürümemesi gerekir’ diyor ancak bu kabul edilmiyor.

‘‘6 YIL 9 AY CEZAEVİNDE OLMASINA RAĞMEN ŞARTLI TAHLİYE EDİLMİYOR’’

Düşünün; 6 yıl 9 aydır cezaevinde olan bir insan, Yargıtay da bu kararı bozmasına rağmen hala tutuklu olarak yargılanmaya devam ediyor 7 yıllık sınıra 3 ay kalmış ve halen tutuklu yargılanıyor. Yani Yargıtay bu kararı bozduktan sonra artık insanların özgürlük ve güvenlik haklarının teslim edilmesi lazım ama yine de tutuklu olarak yargılanıyor.’’

‘‘METİN CAN YILMAZ’IN ARGÜMANLARI KARŞISINDA MAHKEME HEYETİ NE DİYECEĞİNİ BİLEMİYOR’’

Türkiye’de yargılamaların nasıl bir zorlama ve dayatmayla sürdürüldüğüne dair çarpıcı bir örneği mahkemede bizzat gördüğünü kaydeden DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, ‘‘Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinin, bir insan hakları hukukçusu olan Metin Can Yılmaz karşısında zor duruma düştüklerini gördüm. Metin Can Yılmaz’ın argümanları karşısında ne diyeceklerini bilemeyenler ve tutuklama gerekçesinin devamı olarak ‘kaçma  şüphesi’ ifadesini kullanan veyahut da doğru dürüst bir neden gösteremeyen hakimleri gördük. Kendisi gelip teslim olan, herhangi bir kaçma girişimi olmayan bir kişiyi adli kontrol vererek tahliye edebilirsiniz ama bu tercih edilmiyor. Hapishanede olmasına rağmen ‘kaçma şüphesi’ denilerek tutukluluğuna devam ediliyor.

İşte Türkiye’deki kumpas davaların hali bu arkadaşlar. Gerek bugün Sincan’daki bu dava ve gerekse yıllardır Türkiye adliyelerinde binlerce davanın safahatı bu. Bir yerlerden talimat geldiği belli; ‘şu kişiyi bırakmayın, olabildiğince ağır bir ceza verin. Elinizde delil olsun olmasın hiç fark etmez, Yargıtay cezayı bozsun bozmasın hiç fark etmez tutun bu insanı içeride’ diyen bir anlayışla karşı karşıyayız.’’

‘‘KAYINPEDERİ İLE KALDIKLARI KOĞUŞA 3’NCÜ KİŞİ KASTİ VERİLMİYOR’’

Metin Can Yılmaz’ın eski MİT görevlisi olan kayınpederi Enver Altaylı ile kaldığı koğuşa üçüncü bir kişinin kasti olarak verilmediğine dikkat çeken Gergerlioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘‘ANKARA 16. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDEKİ BU HUKUK KOMEDİSİNİ KINIYORUM’’

‘‘İnsanların sağlıklarının ileri derecede bozulduğu cezaevlerinde yaşanan hadiseler bunlar ve ben buradan bir siyasetçi olarak izlediğim Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bu hukuk komedisini kınıyorum. Tüm Türkiye’ye duyuruyorum, böylesine kasti bir şey de görmedim. Böyle bir dava da görmedim. İnanılmaz bir şekilde delilsiz ağır cezalar veriliyor. Sanık diyor ki ‘beni mahkûm edecek, benim tutukluluğumu devam ettirecek tek bir delil gösterin başka bir şey istemiyorum. Delil olarak mahkemelerde kullandığınız birşey gösterin. Hani dersin buna ByLock’tur Bankasya’dır şudur budur bunu gösterin bir şey demiyorum.’ Onu da gösteremiyorlar eveleyip geveleyip işte ‘kaçma şüphesi’ diyor. Aslında adli kontrol vererek aslında durumu da ortadan kaldırır. İşte mahkemelerin hali bu arkadaşlar.’’

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin