Pazar günü Kâinatın Efendisi’nin (SAV) dünyayı teşriflerinin sene-i devriyesi… Necip Fâzıl’ın, “O ki, o yüzden varız…” ifadesi ne güzel… Varlığımızı borçlu olduğumuz Efendiler Efendisi’ne (SAV) yıldızlar adedince salât ü selâm olsun. O varken başka şey konuşulmaz ama beni o kadar aşıyor ki…
*********************************
Bu hafta, Cumhuriyet döneminin en büyük hiciv ve ironi şairlerinden biri olan yirmi yıllık sahne arkadaşım rahmetli Rasim Köroğlu ile yaptığımız, daha gün yüzüne çıkmamış iki atışmamızı paylaşmak istedim. Üç sene önceki atışma, ama sanki bugünü anlatıyor… Müspet mânâda değişen bir şey yok…
RASİM KÖROĞLU:
Hor görürken garip ile yoksulu,
Zengine methiye düzer dalkavuk.
Bulur bulmaz hemen parayı pulu,
Mutlaka şımarır, azar dalkavuk.
BEKİR SALİM:
Para, pul nerede, ikbâl nerede,
Herkesten çok önce sezer dalkavuk.
Menfaatin, gücün bittiği yerde,
Kim olsa üstünü çizer dalkavuk.
RASİM KÖROĞLU:
Marifet tükenmez o şaklabanda,
Bin türlü kılığa girer bir anda,
Cehalet diz boyu olsa da onda,
Bazen yazar olur yazar dalkavuk.
BEKİR SALİM:
Adamın gözleri doğuştan şaşı,
Fitne, hile, hurda en mühim işi,
Bir bakarsın olmuş danışman başı,
Sağlam olanı da bozar dalkavuk.
RASİM KÖROĞLU:
Sinek uçsa bile gözünden kaçmaz.
İşine gelmezse gözünü açmaz.
Hayatta doğrunun yanından geçmez,
Yalanı peş peşe dizer dalkavuk.
BEKİR SALİM:
Ayağına basan herkesi eler,
Oğlu bile olsa kütükten siler,
İnsanın yüzüne dost gibi güler,
Alttan kuyusunu kazar dalkavuk.
RASİM KÖROĞLU:
Bazı sola döner bazı da sağa,
Ayak uydurur hep zamana, çağa,
Ya bir patron bulur yahut bir ağa,
Zevk sefa içinde yüzer dalkavuk.
BEKİR SALİM:
İşi düşen herkes bilir huyunu,
Çok sever her türlü kârlı oyunu,
Sen yeter ki öde onun payını,
Ne müşkülün varsa çözer dalkavuk.
RASİM KÖROĞLU:
Kaynanayla asla açmaz arayı,
Kayınpederinden çarpar parayı,
Kayınbiradere vermez sırayı,
Önüne geleni ezer dalkavuk.
BEKİR SALİM:
Kıpır kıpır, hiç yerinde duramaz,
İyi-kötü, haram-helâl aramaz,
Müminin kalbine şeytan giremez,
Ama bir yol bulur sızar dalkavuk.
RASİM KÖROĞLU:
Rasim minnet etmez cana dünyada,
Geçti ömrüm yana yana dünyada,
Korkma bir şey olmaz sana dünyada,
Değmez kötülere nazar dalkavuk.
BEKİR SALİM:
Salim der ki Rasim adam olmamış,
Temizlik görmemiş, abdest almamış,
Hayatı boyunca namaz kılmamış,
Şimdi camilerde gezer dalkavuk…
***********************************
DEĞERİ KALMADI…
Bütün güzelliklerin içini boşalttılar; değersizleştirdiler…
BEKİR SALİM:
Nasıl bir dünyaya kaldık,
Yârin değeri kalmadı.
Edepten bîhaber olduk,
‘Ar’ın değeri kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Tüm atmosfer delik deşik,
Yerin değeri kalmadı.
Her yanda bir sahte ışık,
Nurun değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Belâ gökten yere indi,
Bereket ışığı söndü.
Rantçılar köşeyi döndü,
Terin değeri kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Gör ne hale geldik bizler,
Tutulmaz verilen sözler,
Tersine görüyor gözler,
Ferin değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Bizi hâlden hâle soktu,
Bütün değerleri yıktı,
Şimdi “gangam styl” çıktı,
Bar’ın değeri kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Kenara çekildi mertler,
Yoldan çıktı cümle fertler,
Baş tacı oldu namertler,
Erin değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Bu işlerin tadı kaçtı,
Biz yaşlandık, bizden geçti,
Gençler kolay yolu seçti,
Zorun değerli kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Söz dinlemez oldu torun,
Bilmem nasıl olur yarın,
Şimdi artık ihtiyarın,
Pîrin değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Sular doldu doldu taştı.
Herkesin feleği şaştı.
Çok çabuk gündemden düştü,
TIR’ın değeri kalmadı(!)
RASİM KÖROĞLU:
Şöyle biraz çekil desen,
Silah çeker gözü kesen,
Adam vurur aklı esen,
‘Ser’in değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Azrail düştü peşine,
Bakmıyor gözün yaşına.
Bu kadar emek boşuna,
Kârın değeri kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Reva mıdır bize bunlar,
Kim ne söyler kim ne anlar,
Dinleniyor telefonlar,
Sır(r)ın değeri kalmadı.
BEKİR SALİM:
Salim der ki yoktur halim,
Dünyadan çekildi elim,
Aklıma düşünce ölüm,
‘Var’ ın değeri kalmadı.
RASİM KÖROĞLU:
Kaç ediyor Japon Yen’ i,
Rasim der ki daha yeni,
Dolar geçti iki bini,(*)
Kurun değeri kalmadı.
(*) Rasim Abi doların dört bine dayanacağını nereden bilsin!