Cumhuriyet’in yüzde 20’si! 

YORUM | LEVENT KENEZ  

Herhalde dün Kabotaj Bayramı falandı.  

Boğaz’da gemiler geçmiş. Türk donanma tarihinin en büyük resmî geçidiymiş. Yahu gemiler peşi sıra ilerliyor işte. Bunda nasıl bir marifet var sivil aklımla bilemiyorum. Bir uzmana sordum, aynı şeyleri söyledi. Hatta gemilerin son durumu ile ilgili daha kötü şeyler anlattı da güzel günde canınızı sıkmayayım. Bir haber konusu olsun. 

 Ha unutmadan Solo Türk de dumandan 100 yazdı! 

İnsanın ömrü hayatında bir kere nasip olacak bir şey bu dalya. Bugün yaşayanlardan ve doğanlardan sadece bir elin parmakları kadar kimse belki ikinci yüzyılı görebilecek. Üç büyük kulübün 100. yıl kutlamaları bundan daha heyecanlı ve bütün yıla yayılmıştı. ‘Seçimi KK kazansaydı kutlamalar inanılmaz çoşkulu olur, ülke diskoya döner’ diyecektim ama CeHaPe n’apar eder bugünü aratır diye vazgeçtim. 

Son dakika, günü kurtarmak için yapılan birkaç Sovyetvari kutlama dışında aslında bir şey yok. Çünkü cumhuriyet kutlaması demek, Cumhuriyet’in kuruluşu falan malum şahıstan başka, başkalarının da resme girmesi demek.  

Atatürk’e minnet, falan, daha neler!  

Böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün mü? Zaten Türkiye’nin yüzyılı sloganı bu ayrışmayı anlatıyor, yeni bir hikaye başlıyor öncekinden başka misali. En sinir olduğu da Atatürk’ün cephelerde savaşmış bir komutan ve Kurtuluş Savaşı vermiş bir lider olması. O yüzden savaşa sokmadan içi rahat etmeyecek. 

100 yıllık bu ülkenin son 20 yılını Erdoğan yönetti. Yani Cumhuriyet’in nasıl bir başarı hikayesi olduğu hakkında epey fikir veren bir veri. 

Cumhuriyet’in kurucu ve erken dönem kadrosunu Erdoğan ile kıyas edip göklere çıkarmak işin kolay yolu olduğu kadar o zamanın şartlarını değerlendirmeye almadan yapılan yorumlar da çok haksız. Zaten adam akıllı bir tartışma da bekleyen yoktur herhalde. 

Ama kuruluşundan beri hiçbir temel sorunu çözememiş bir devletten bahsediyoruz. Hatta hanedanlıktan cumhuriyete geçen sonra tekrar hanedanlığa dönen bir girdaptayız. Hala padişahlıkla yönetilmek isteyenlerin olması çok acı değil mi? Birader, padişahlık olsa sen hükümdarın malıydın, gerçi hala malsın da sahibin farklı! Halifelik diyorsun da  halifelik sendeyken İstanbul işgal edildi. 

Hep övündüğümüz şey doğumuzdakilerden daha batılı olmamız. Çok yakında bu da elimizden gidecek. 

Kişisel başarı hikayeleri üzerine kurulu anlatıların hiçbiri ülkenin nüfusu ve potansiyeli ile uyumlu değil. Bizden çok daha küçük ve imkanları kısıtlı ülkelerin olimpiyat madalya sayısı, icatları, elllerindeki telifler, kişi başı gelirleri, eğitimdeki seviyeleri bizden ileri.  

100 yılı geride bırakırken binbir fırkaya bölünmüş, her bir mahallenin diğerini düşman ya da rakip gördüğü, her birinin diğerinin nasıl yaşaması ve düşünmesi gerektiği hakkında planları olduğu bir karışım. 

Dün biraz televizyonlara baktım, sağlı-sollu iyi delirdiğimizi bir kere daha görme fırsatım oldu.  Cumhuriyet’in 100. yılı sebebiyle “şan ve şerefle” diye yazıp kendi fotoğrafını paylaşan baş megalomandan Anıtkabir’e çaput bağlayanlara kadar gerçekten olmamış bir ülkenin fertleri olarak ömür geçiriyoruz.  

Darbelerdi, laiklikti, Kürt meselesiydi, Alevi sorunuydu, özgürlüktü bunlara hiç girmiyorum bile. 

Geçen gün devlet yurdunda, tamir edilsin diye herkesin uğraştığı ama bir türlü yapılmayan asansörde gencecik bir kız hayatını kaybetti. Başka bir yurtta protesto yapan öğrencilere yurt müdürü, “Düşeceğinden korkuyorsan asansöre binme!” diyebildi! Cumhuriyet’in 100 yılllık özeti budur. Sıradan fertlerinin hiçbir değerinin olmadığı, egemenlerinin zaman zaman yer değiştirdiği ama hiçbir zaman eşitliğin olmadığı bir ülke. 

Dünden bir gün önce yapılan büyük bir mitingde sözde başka bir ülkeye gözdağı için alakasız bir bağlamda bir gece ansızın derken kitleler delice alkışlıyordu. 9 ay önce ülkende deprem oldu sen içinde ordu komutanlığın olan en büyük şehirlerine 24 saatte gelemedin; bir gece ansızın nereye gidiyorsun?  

Peki, hiçbir şey başarmadı mı bu ülke 100 yıl içinde? Elbette bu kadar uzun süre içerisinde yapılan çok şey olmuştur. Son yılların karanlığında pek konuşmaya mecalimiz olmayan ama kabul edelim ki olması gereken bu değildi.  

Böyle olmamalıydı. 

Şahsi bir hissiyatla dün ben ve benim gibi çok farklı dünyalardan niceleri içinde tutamayan, terk etmeyenleri içeri tıkan Cumhuriyet’in 100. kuruluş günüydü. Sadece malum şahıs değil mesele. Çok daha derin. Cumhuriyet’in en büyük başarısızlığı da bu olabilir. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Evet mesele derin. Ama onu oradan çıkarıp çözmek için (topmun tüm kesimlerinin) niyetlenip hareket geçmek yeterli. Bunun için iyi bir toplumsal maya gerek. Böyle bir şeye yeltenene de ‘FETÖCÜ’ dediler. Bu toplum ne ete geliyor ne de ota. Herkes sadece kendi ocağı tütsün istiyor. Tek başına ne … yapacak bunu planlamıyor.

    İşte bu nedenle anlaşmasını zorbalıkla bozanın üzerini toprakla örtüp geride kalanlar, özellikle de yeni nesille yola devam etmek gerek.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin