Normal söylediğimizde ciddiye almıyorlar, bir de Tayyip Erdoğan gibi seslenmeyi deneyelim: Eyy Cumhuriyet! Tehlikenin farkında değil misiniz? Erdoğan’ın derdinin FETÖ olduğuna gerçekten inanıyor musunuz yoksa? Sizin Cemaatçi olmadığınızı en iyi o biliyor ve siz de bunun farkındasınız! O halde niye ısrarla aynı tuzağa düşüyorsunuz?
Cumhuriyet gazetesinin pazar günkü manşeti tam şaşkın ördek misali: “FETÖ sanığı savcıyı, FETÖ sanığı HSYK üyeleri korumuş” Cumhuriyet’e dava açan savcının ihracını HSYK’daki iki üyenin engellediğini iddia ediyormuş gibi yapmışlar. O üyeler 15 Temmuz sonrasında tutuklanmış.
Aslında haber içerde manşeti yalanlıyor. 6 üyeli kurulda iki oyla kurtarma olamayacağını bilecek kadar zekiler nihayetinde. Yine de barajı yanlış yere kurup durmadan frikik golü yiyen beceriksiz kaleci olmaya devam ediyorlar. ‘FETÖcü olmadıklarını’ ispat ederek Erdoğan’ın hışmından kurtulacaklarını sanıyorlar. Bu kadar hadiseden sonra nasıl aynı yanılgıyı tekrar ediyorlar anlaması zor.
SİZİ DE AYNI HAKİMLER TUTUKLUYOR
Cumhuriyet’in en temel çelişkisi; aynı yargı yapısı kendilerini tutuklayınca yanlış, başkasını tutuklayınca doğru olduğunu iddia etmesi. 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan o üyeler için verilen karar doğru ise Cumhuriyet yöneticileri hakkında verilen neden yanlış olsun? Sizinkiler bence de yanlış, peki siz diğerinin doğru olduğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
İki grup hakkında suçlamalar aynı; hatta ikincilere bir de PKK sosu eklediler. Cumhuriyet için ‘yöneticileri FETÖ’den tutuklu gazete’ nitelemesi doğru ise buyrun o yargıçlara bel altı vurmaya devam edin. Erdoğan despotizminin böylesine her yeri kaplamasının sebebi “bize dokunmayan yılan bin yaşasın” tavrı. Yangın komşunun evinde olduğu müddetçe sorun yok, ateş bize sıçrayınca başlıyoruz komşuyu suçlamaya. Kundakçının kabahatini de ona yüklüyoruz.
ERDOĞAN’IN AVUKATINI GÖRMEMİŞLER
Cumhuriyet’in haberine olay şöyle gerçekleşmiş: “HSYK üyeleri Mustafa Kemal Özçelik ve Mahmut Şen tüm savcı ve hakimlerin görevde kalmaları yönünde oy kullandı. HSYK üyeleri Ramazan Kaya ve Muharrem Özkaya da savcı İnam’ın da aralarında olduğu 5 savcı ve hâkimin görevde kalmalarını istedi. Başkan Mehmet Yılmaz, üyeler Taci Bayhan ve Hayriye Şirin Ünsel ise 54 ismin de görevden uzaklaştırılmasını istedi. Murat İnam, böylece 1 oy farkla savcılığa devam edebildi.”
Şen ve Özçelik hakimlik teminatı zarar görür gerekçesiyle bütün ihraçlara karşı çıkmış. Aynı dosyada 200’den fazla imzası olan yargıçlar göreve devam ederken, vekaleten bir imza atan ihraç edildi. Sizce de bir sorun yok mu? Gazetenin, 54 kişi içinden seçici davranıp sadece 5 kişinin ihracına karşı çıkan isimler yerine, bütün ihraçlara ‘hayır’ diyeni suçlaması tuhaf değil mi?
Sıkı durun 5 ‘şanslı’ kişiyle birlikte savcı Murat İnam’ı kurtaran isimlerden biri Erdoğan’ın avukatı Ali Özkaya’ nın kardeşi Muharrem Özkaya. Hem de seçimle değil doğrudan Cumhurbaşkanı atamasıyla gelenlerden. Gazeteci olmaya gerek yok ortalama zeka ‘Erdoğan’ın atadığı üye kurtardı’ manşeti atardı.
BOĞAZİÇİ’NDEKİ SEÇİM YA YARGIDAKİ?
Konunun diğer boyutu da şu: HSYK’dan ihraç edilip tutuklanan üyeler, meslektaşlarının oylarıyla seçilenler. Boğaziçi Üniversitesinde yüzde 86 oy alan yerine seçime bile girmemiş bir AKP’liyi atamak yanlış, hepimiz eleştiriyoruz. Peki Yargıtay üyelerinin oyu ile seçilen Özçelik ve binlerce ilk derece yargıcının iradesini temsil eden Şen’in alaşağı edilip üstüne tutuklanması çok mu demokratik? Ah yıkılası çifte standartlarımız!
OHAL mahkemelerinin verdiği hukuksuz bir kararı, doğal mahkemelerin kesin hükmü gibi sunan Cumhuriyet, panik halinde hata üstüne hata yapıyor. Erdoğan’ın söylemini kullanarak onun değirmenine su taşımakla kalmıyor, kendi haklı demokratik mücadelesini de gölgeliyor. ‘Suyumu bulandırdınız’ diye bahane üreten kurda karşı, suyun bulanmadığını anlatma naifliği içindeler. Ama pek şirin bir naiflik olduğu söylenemez.