YORUM | M. NEDİM HAZAR
Türkiye’de medya uzun süredir ölü durumda. İktidara bağlı mevkutelerin yayınları malum. Kimi yarı kör, yarı sağır durumu idare ederken Karar gibi Davutoğlu cenahındaki medyanın da “hem nala hem mıha örselemeden” politikası çok anlamlı değil.
Geriye ülkeyi dışarıdan takip eden yabancı medya kalıyor. İktidar bu medyaya karşı ne yapacağını tam olarak bilmiyor. Güvendikleri şey, Türk halkının bu medyaya ulaşımının çok kısıtlı olması. Dolayısıyla rahatsız olsalar da bu konuda henüz bir siyaset geliştirebilmiş değiller.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Son günlerde ortaya tekrar çıkan Reza Zarrab davasının devamı niteliğindeki belgelerin normal ülkede bir iktidarı yerle bir etmesi lazım.
Oysa AKP iktidarı bu konuda şerbetli zira 17-25 Aralık gibi hiçbir iktidarı ayakta tutamayacak skandalı bile örtbas etmeyi başarmakla kalmadı, ortaya çıkaranları zindanlarda çürütüyorlar.
DW’den deneyimli gazeteci Pelin Ünker son günlerde yaşanan ve ismine kısaca FinCEN (ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Uygulama Ağı) denilen belgeleri derlemiş.
O derleme üzerinden bir özet geçmek gerekirse:
İngiliz banka Standard Chartered (SCB), Reza Zarrab ve ağı için 2007-2016 arasında toplamı 5.8 milyar doları aşan para transferi yaptı. Transferler, Zarrab ABD’de tutukluyken de devam etmiş. Adamdaki rahatlığa bakınız ki, tutukluyken bile umurunda değil rüşvet çarkını döndürmeye devam ediyor!
FinCEN’e sunulan Şüpheli Eylem Bildirimi (SAR) raporlarına göre, SCB, 2007-2016 yılları arasında, İran’a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesiyle ilgili hakkındaki suçlamaları kabul eden Reza Zarrab ve ağı için toplamda 5.8 milyar doları aşan 37 bin 533 adet para transferi gerçekleştirmiş.
Pervasızlık o zamanda da devam etmiş. SCB, 2013 yılında Türkiye’deki soruşturmaların başlaması ve ilk iddiaların kamuoyuna yansımasından sonra da Zarrab’la ilişkisi kamuoyunda ifşa olmuş şirketlere ve kişilere para akışını durdurmadığını yazıyor.
15 Aralık 2015’te ABD’de Zarrab aleyhine kara para aklama ve İran yaptırımlarından kaçınma suçlamasıyla iddianame hazırlandığı zaman bile SCB, Zarrab’la ilişkili transferleri ABD’ye aktarmaya devam ediyor. Tablo, Zarrab’ın Mart 2016’da ABD’de tutuklanmasından sonra da değişmiyor. Banka, Ocak-Eylül 2016 arasında Zarrab ile bağlantılı olduğunu belirlediği 24 şirket ve kişi için toplamda 133.1 milyon doları aşan 715 transfer yapıyor.
Vaktiyle ülkeyi sarsan İSKİ skandalı vardı. Ortalıkta dönen paranın miktarı 2 milyon TL civarı bir şeydi. Zarrab olayının parasal boyutunun korkunçluğunu tahmin edin.
Keza hatırlayacaksınız 17 Aralık fezlekesinde Zarrab’ın, liderliğindeki örgüt vasıtasıyla ambargoyu delerek İran’ın sıcak para ihtiyacını karşılamak için sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarını işlediği yer almıştı. Eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekede Zarrab liderliğindeki örgütün dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile örgüt faaliyeti çerçevesinde “haksız maddi menfaat ilişkisi” geliştirdiği belgelenmişti.
Erdoğan devreye girmiş ve Zarrab, 28 Şubat 2014’te “delillerin usulsüz toplandığı” gerekçesiyle tahliye edilmiş, hakkındaki “bakanlara rüşvet verme” suçlamaları da düşürülmüştü. Daha da trajik olanı el konulan paralar faiziyle Zarrab’a iade edilmişti.
Yine hatırlayacaksınız 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili 17 Ekim 2014’te savcılık tarafından ‘takipsizlik’ kararı verildi, soruşturmayı yürüten savcılar “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmakla” suçlandı.
Birkaç yıl sonra enteresan bir şekilde, 19 Mart 2016 tarihinde ise Zarrab, ABD’de gözaltına alınıp cezaevine kondu. 5 yıl hiç durmadan yaptırım delme, kara para aklama, kara para aklama için komplo kurma, banka dolandırma gibi pek çok suç işlediği iddianamede yer almıştı. Sonunda Zarrab tüm suçlamaları kabul etti ve itiraflar başladı.
Ancak ülke efsunlanmıştı adeta. Fırtına koparması gereken bu mahkemenin Türkiye’ye etkisi neredeyse hiç olmadı. İktidarın klasik komplo söylemi dışında esasen muhalefetin de sessizliği ibret vericiydi.
Son birkaç gündür ABD kamuoyu yeni belgelerle çalkalanıyor.
New York merkezli BuzzFeed News tarafından elde edilen ve kâr amacı gütmeyen bir küresel araştırmacı gazetecilik ağı olan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşılan FinCEN Files, 88 ülkeden 400’den fazla gazetecinin 16 aylık çalışması sonucu haberleştirildi.
Biliyorsunuz bu tür çalışmalarda bağımsız gazetecilerin olmasına çok özen gösteriliyor.
Gazeteci Ünker’e göre, FinCEN Files araştırması, ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi FinCEN’e sunulan gizli banka raporlarına, konsorsiyumun elde ettiği destekleyici banka belgelerine ve onlarca röportaja dayanıyor. Araştırma, dünya çapında yolsuzluk ve suçluluğu destekleyen yasa dışı para akışlarına benzersiz, kuşbakışı bir görünüm sağlıyor.
Amerikan yetkililerin raporunda, Standard Chartered aracılığıyla 2007’den itibaren Zarrab’ın gaz karşılığı altın planının bir parçası olabilecek 124’ten fazla şirket ve kişinin para transferleri tespiti var.
FinCEN kayıtlarına göre, bankanın Ocak-Eylül 2016 arasında şüpheli para transferlerini aktardığı kişiler arasında Reza Zarrab’ın kuryesi olmakla suçlanan Halil Akkaya, Murat Yılmaz, Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya ve İçişleri eski Bakanı Muammer Güler de yer alıyor.
Belgeler Türkiye’deki rüşvet çarkını ve sistemini en ince detayına kadar ortaya çıkarıyor.
Zarrab’ın suç ortakları, rüşvet verdiği kurum ve kişiler, ne kadar rüşvet verdiği tüm detaylarıyla belgelerde var. O kadar ki Çin’e verilen 168 bin dolarlık rüşvet bile büyük küçük demeden dosyaya eklenmiş.
Belgeler 17-25 Aralık soruşturmalarını birebir doğrular nitelikte.
Öte yandan ABD medyasına konuşan Reza Zarrab’ın kuryesi Adem Karahan, 2008 yılında başladığı kuryelik görevinde tonlarca altın ve nakit para transferi yaptığını açıkladı. Karahan, Zarrab’ın kendisine “Korkacak hiçbir şey yok, Türk hükümeti de bu işin içinde” dediğini öne sürdü. Ayrıca Zarrab’ın mahkemede belirttiği meblağın ‘devede kulak’ olduğunu ileri sürüyor Karahan.
Adem Karahan daha önce Türk medyasına söyleyip sümen altı edilen görüşlerini de tekrar ediyor. Karahan, Türk yetkililere Zarrab’ın yüzde 8 komisyonla çalıştığını söylemişti. Daha önce Türk basınında çıkan açıklamasında Karahan, yüzde 8’lik komisyonun yarısını kendine, yarısını da siyasetçilere verdiğini belirtmişti.
Yeni durumda dönen tüm meblağın yüzde 4’lük kısmının sadece bir tek siyasetçiye verildiğini ileri süren kurye, bu miktarın tahminen 6 milyar dolar civarı olduğunu düşünüyor.
Şimdi ABD suç makamları bu siyasetçinin kimliğinin peşine düşmüş durumda.
Para aktarımı belgelenirse Türkiye’de bazı gelişmelerin çorap söküğü gibi geleceği iddia ediliyor.
Bakalım zaman ne gösterecek.
Adamlar başımıza ne çorap örmüşler ama.
Yıllardır sök sök bitmiyor bir türlü…