YORUM | TARIK TOROS
17 Aralık’ın “rüşvet ve yolsuzluğa” batmış dört bakanından biri olan Erdoğan Bayraktar…
Sedat Peker tesirinde bir patlamayla rejimin yeni kâbusu oldu.
***
Bakmayın “bende para yoktu” demesine…
Yolsuzluk için illa çalmak gerekmiyor.
***
17 Aralık dosyasının kendi ile alakalı bölümünü tümüyle kabul etmiş, “yaptım” diyor.
3 bakanı ilgilendiren diğer bölümü de “beni o hırsız çuvalına koymayın” sözleriyle teyit ediyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Türkiye’de kimse ama kimse…
17 Aralık (ve dahi 25 Aralık) dosyasının yalan/iftira/kurmaca olduğuna inanmıyor.
“Çalıyor ama çalışıyorlar” deyip kulak ardı ettiler.
***
Kemal Albayrak diye biri çıkmış, adını ilk defa duyuyorum.
“AKP Kurucusu, 20. Dönem milletvekili” diye tanıtıyor kendini.
İsmini araştırmadım, lüzum da görmedim.
Diyor ki özetle, “Çöküş başladı, kurtuluş yok, daha çoook itiraflar olacak!”
***
Kemal Albayrak:
Tıpkı Sedat Peker gibi…
Tıpkı Erdoğan Bayraktar gibi…
İçeriden bir tanık.
Onun için sözlerinin kıymeti var.
Değilse ciğeri 5 para etmez.
***
Bayraktar neden böyle bir çıkış yaptı?
Şimdi ne olacak?
Başına bir şey gelir mi..?
Güzel sorular bunlar…
***
Duyumları bilgiyle kıymetlendirip anlatmak işimiz:
Erdoğan döneminin sonu geldi.
Onun ecelini görüp kendini ayırıyor.
Dosyalar tekrar açılacak.
AKP parçalanıyor.
“Cesaret bulaşıcıdır” itirafları başladı, başlıyor.
***
Bayraktar’da…
Bir vicdan kırıntısı, “sırtında tek omurga” var mıdır, bilmem.
Günahını almayayım.
Şunu bilir şunu söylerim:
Erdoğan Bayraktar da efendisi de yerin dibine batsın.
Batacak da.
***
17 Aralık’ın Bayraktar’a ihtiyacı yok.
CHP’nin avukatları Şubat 2020’de “sıfırlama tapelerinin gerçekliğini” mahkemede kanıtladılar.
Parasını Erdoğan’ın ödediği Halkbank avukatları, bankanın genel müdürü Süleyman Aslan’ın Reza Zarrab’dan çatır çatır rüşvet aldığını New York mahkemesinde teyit ettiler.
***
Yaşanan, AKP’nin iç kanamasıdır.
İç kanama, bilirsiniz.
Sinsidir, kendini belli etmez.
İçin için kanar ve bir noktadan sonra kişiyi devirir.
Daha da dönüşü yoktur.
Ameliyat masasında kalırsınız.
***
Erdoğan Bayraktar diken.com.tr’ye verdiği söyleşide:
“Benim dosyamda ne varsa doğrudur” diye üç kere tekrar etmiş.
Yine…
“Reis beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” diye üç kere söylemiş.
Haliyle…
Kahramanlaştırılacak bir figür değil.
***
Medya mahallesine bakın:
Bu iş kime yarıyor, kimleri haklı çıkarıyor, onun derdinde!
17 Aralık polisleri, 7 yılı geçti içeride.
Eşleri, çocukları aynı biçimde.
Gadre uğramış, dağılmış, dağıtılmış aileler, yaşamlar üzerinde tepiniyorlar.
Yerin dibine batsınlar!
***
Ülkede ne muhalefet ne de medya…
Doğru olduğunu bildiği dosyanın üzerine gidemedi.
Sonuç hüsran.
17 Aralık kumpas değil suçüstüdür.
Komplo değil beş başı mamur bir dosyadır.
Darbe değil iktidar ve iktidar sahiplerinin siyaseten sonudur.
***
Tarihi bir fırsatı ıskaladı Türkiye.
Telafisi yok.
17 Aralık dosyası, o gün anlamlıydı ve zaman aşımına tahammülü yoktu.
“Dosya tekrar açılır” diyorlar.
Geçti güzelim.
Çok kan döküldü, rejim değişti.
Hulusi Akar ve Hakan Fidan’la başlayacak dosyalardan 17 Aralık’a sıra gelmez.
“5’li çete” bile magazin kalır yanında.
EY ALLAHİM YARDIMIN NE ZAMAN?
Toplum kendini degistirmeden Allah neden yardim etsin? Veya nasil yardim etsin? Olaganüstü mucize mi olacak?
Adam etmedigi zulmü birakmadi, hala partisi birinci cikiyor anketlerde, görev onayi da neredeyse yüzde 50’lerde.
Hem o kadar güc toplamis ki, zalime hirsiz diyenler bile kendisini “bey”, “beyefendi” türü saygi ifadeleri ile aniyor.
Mesele sadece cahil secmen meselesi de degil. Devleti kutsama, bireyi kücümseme, elestiriyi bozgunculuk-düsmanlik gibi yansitan ve bu kültürü besleyenler de bu tablonun sorumlusu.
Hala bu kafadamısınız?
Hala bu vb çıkışlardan bir şey olacağını mı bekliyorsunuz?
Öyle ise hiç bir şey öğrenmemişsiniz demektir yaşadıklarınız dan.
17-25 de ortaya çıkan gerçekleri biraz da ( tamamı ile demiyorum) başta Zaman ve Bugün gazetesinin haberciliği olmak üzere topyekün cemaatin öncesi ve sonrası durduğu yer ve saçma sapan tavırları boşluğa düşürdü.
Biraz da olaylara bakarken kendinize ayna tutun.
Şimdi bu yazdığıma yorum yapacak kızgın bakışlı şahin arkadaşlar olacaktır muhakkak.
Ama gerçekler acıdır maalesef.
Biraz sakin olun ve anlamaya çalışın.
Hala bu vb yazıları okuyup gaza gelmeye istekli iseniz orasına bir şey diyemem.
Tercihinizdir
Hocam
her satira….
bir iki ..
olmadi bir iki kelime daha…
okurken yoruluyoruz.
***
Sirf bu yuzden iki uc satir sonra okumayi birakiyorum.
Bence bu tarz yazi stilinin okur icin avantajlari da var.
Okumasi kolay, hele bir de Tarik bey gibi tecrübeli ve usta bir gazeteci yaziyorsa okumasi cok keyifli.
Beni yazida rahatsiz eden tek nokta, yazinin bana kisa gelmesi veya günün üc ayri vaktinde farkli yazilarin yayinlanmamasi.
Alpaslan’ı Malazgirtte zafere götüren dönüm noktası:
— Bizans saflarında savaşan bir Türk Boyu Peçeneklerin, ALPASLAN’ın SAFINA GEÇMESİ.
Alpaslan onlara, “Çekilin gidin, gözüm görmesin sizi ! ” demedi.
Nedeni nedir tam bilmiyoruz;
– Vicdan azabı,
– İntikam alma,
– Arınma,. vb. Olabilir.
AMA, şu anda Bayraktar, bunu söylerken, Türkiye’ çok faydalı olacak bir iş yaparak ;
* EN AĞIR BEDEL ÖDEYENLERden biri durumuna geliyor.
Geçmişte ne yaparsa yapsın, şimdi kalkıp bunları söylemek yürek ister.
Bu insan İnançlı bir kişi, neticede.
Pişmanlık yolu her insana, son anına kadar geçerli değil mi?