Çocukluk döneminde en sık görülen rahatsızlıkların başında kulak enfeksiyonları geliyor. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra yaşanan kulak enfeksiyonları gerekli şekilde tedavi edilmediğinde işitme kaybı dahil çok ciddi sorunlara yol açabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Erol Selimoğlu, çocukların televizyonu yakından ve yüksek sesle izlemesi, konuşmaları tekrarlaması veya içine kapanık davranışlar sergilemesinin işitme kaybının belirtisi olabileceğini söylüyor.
Kulak enfeksiyonlarının soğuk algınlığı sonrası ani başlayan kulak ağrısı ve ateş ile kendini belli ettiğini belirten Prof. Dr. Erol Selimoğlu, ’’Bebeklerde; huzursuzluk, ateş, kulağını yastığa sürtme veya elini kulağına götürme gibi hareketlerle belirti verebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda kulak zarı delinebilir. Bazen yüz felci, menenjit, apseler, kulak arkasında şişlik ve kızarıklıklar oluşabilir.’’ diyor. Daha çok okul öncesi dönemdeki çocuklarda yaşanan efüzyonlu orta kulak iltihabının belirtilerinin gözden kaçtığına işaret eden Selimoğlu, bu hastalıkta başta geniz eti büyümesi gibi altta yatan risk faktörlerini düzeltmek ve östaki tüpünün fonksiyonlarını normale döndürmenin önemli olduğuna vurgu yapıyor.
Çocuğunuzun kulak akıntısını ihmal etmeyin
Prof. Dr. Erol Selimoğlu, anne babalara şu tavsiyelerde bulunuyor: Kronik kulak enfeksiyonunda kulak akıntısı tipik bir belirti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra kulak zarı delinmesi ve genellikle iletim tipi işitme kaybı görülmektedir. Kronik kulak enfeksiyonunda hastalık orta kulağı döşeyen mukozanın ilerisine doğru ilerleyerek komşu dokularda harabiyete ve daha ciddi problemlere neden olabilmektedir. Antibiyotiklerin kullanıldığı ilaç tedavisi, kulak yolunun temizlenmesi ve kulağa uygulanan tedavilerden sonuç alınamazsa cerrahi tedaviler gündeme gelmektedir. Cerrahi tedavide hastalığın derecesine göre çeşitli ameliyatlar uygulanabilir. Kulak zarında delik olup başka bir rahatsızlığı olmayan hastalarda kulak zarı tamiri ameliyatları yapılmaktadır. Kulak mikroskopunun kullanıldığı bu ameliyatlar genellikle kulak arkası kesi yapılarak gerçekleştirilmektedir. Normalde kulak içinde bulunmaması gereken derinin orta kulak içinde olması yani kolesteatom varlığında ise cerrahi tedavinin geciktirilmemesi gerekmektedir. Kolesteatom giderek büyüyerek etrafında bulunan tüm komşu dokulara hasar vererek yüz felcinden beyinde hasarlara kadar değişen komplikasyonlara neden olabilmektedir. Dış kulak yolu uygun hastalarda endoskopik yöntemlerle gerçekleştirilebilen operasyonlarda kulak arkası ya da önünden kesi yapılmasına ve hastalığı tedavi etmek için fazla kemik dokusu çıkarılmasına gerek kalmamaktadır. Endoskopik kulak cerrahisi ile yapılan ameliyatlarda dışardan kesi olmadığı için hastalar daha çabuk iyileşebilir, ağrıları klasik ameliyata göre daha az olur ve herhangi bir yara izi kalmamaktadır.