HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Dünya garip bir savrulma içerisinde. Batılı ülkelerde yaşanan siyasi ve ekonomik çalkantıları, Çin’den gelen banka iflası haberleri takip ediyor. Çin’deki banka krizi, henüz yerel boyutta. Ancak dünyaya satılması çok farklı. Yankısı, ne olduğundan çok nasıl pazarlandığına göre etkisini yaşayacağız. Tıpkı Kovid-19 salgınının ilk günleri gibi.
Gelişmiş ülkeler yol ayırımında. Bu ülkeler, on yıllar boyunca rezerv paralarını basıp, gelişmekte olan ülkelere ihraç ettiler. Bu pazarlardan para kazandılar, onlara enflasyon bıraktılar. Şimdi bumerang etkisiyle kendileri vuruluyor.
Geçtiğimiz yıldan bu yana gelişmiş ülkeler, resesyon-faiz sarmalına dolanmış durumdalar. Dünyanın üretim merkezi Çin, artık eskisi gibi büyümüyor. Yüzde 10’lar düzeyinde istikrarlı olarak büyüyen Çin’de yüzde 4’lere indi.
Birçok ekonomiste göre, dünya 2008’de girdiği ekonomik krizi henüz atlatabilmiş değil. 14 yıl önceki krize panik içinde üretilen çözümlerin çözüm olmadığı, patlak veren olaylar gösteriyor.
ÇİN’DE YAŞANAN BANKACILIK KRİZİ Mİ?
Çin’de geçtiğimiz günlerde 12’si dijital para faaliyetinde olan toplam 40 banka iflas etti. Nisan ayından bu yana parasını alamayan mevduat sahiplerinin tepkisi isyana dönüştü.
Halk, banka şubesine hücum edince, protestocularla güvenlik güçleri arasında arbede çıktı. Bankaları tanklar korumaya başladı.
Öncelikle bunun bütün Çin’i saran bir banka iflasları zinciri ve protestolar olmadığının altını çizelim. Çin, halen dünyanın en büyük bankacılık piyasasına sahip. Sektörün hacmi 42 trilyon dolar olduğu biliniyor. Ülkede, 4 binin üzerinde küçük ve orta ölçekli banka faaliyet gösteriyor.
Yaşanan protesto 140 bin 619 banka şubesinden birisinde meydana geliyor.
Haber kaynaklarına göre, Bank of China’nın Henan eyaletinde bir takım yolsuzluklar yapıldı. Bu banka şubesinde 3 ay önce hesaplar, araştırma ve soruşturmalar yapılması amacıyla donduruldu.
Halk, yolsuzluğun içinde eyalet yönetimi ve polisin de olduğuna inanmış durumda. Bitmeyen projelerin mortgage taksitlerini ödemek istemeyen halk, paralarını bir an önce bankalardan çekmek istedi.
Paralarının yatırım fonlarına yatırıldığını öğrenen halk çılgına döndü ve olaylar başladı. Devlet gücünü ellerinde tutanlar, protestoların ülke geneline yayılmasını önlemek amacıyla parası bloke edilen halkı susturmaya çalıştı. Onları evlerine hapsederek bir anlamda bankaları kurtarmaya çalıştılar.
BANKACILIK SİSTEMİNİN TEMELİ
Bilindiği gibi, bankacılık esas itibariyle devlet eliyle yapılan bir tür saadet zinciri niteliğinde sistemden ibaret. Bankalar siz kredi çektiğinizde başkasının parasını size ödünç veriyormuş gibi hareket eder. Ama gerçekte hem krediyi, hem de mevduatı sanal olarak üretir.
Böyle olunca da bankacılıkta her şey “güven” üzerine çalışan bir sistem dense de bu güven sadece para veren tarafı inandırmak için oluşturulmuş bir kavram. Gerçekte ise sanal ve illüzyon.
Çin’de yaşanan dalgalanmanın faturası 10 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu, 42 trilyon dolarlık Çin bankacılık sisteminde etkili olacak bir rakam değil.
Korona salgınının ilk günlerini, 2019’un sonlarını 2020’nin ilk aylarını hatırlayın. Çin’den dünyaya ne görüntüler servis ediliyordu.
Bu görüntüler, haftalarca insanların zihinlerini kurcaladı. Wuhan’dan yayılan salgının boyutu ürkütücü ama yaygınlığı tartışılır durumdaydı. Sonra dünyayı sarsması, hastalığın ana vatanından çok yüksek oldu.
YAŞANAN TABLONUN DOĞRULARI, YANLIŞLARI
Eski futbolcu, sonraların habercisi ve bir dönem de Greenpeace sözcülüğü yapan yazar David Icke’nin, Bill Gates’e yönelik bilinen bir sözü var. “Dünya için ne planladıklarını bilmek istiyorsanız bugün Çin’i görün” diyor.
Buradan hareketle Çin’de yaşanan geniş çaplı bir banka krizi değil, hele finans krizi hiç değil. Ama fazla büyüyen bazı verilerin safralarını atması gerekiyor. Buna birilerinin kâr realizasyonu, ya da kapitalist sistemin kendini resetlemesi, ya da kapitalizmin son baharı diyebilirsiniz.
Şurası bir gerçek. Çin ekonomisi güç kaybediyor. Eski performansından hayli uzak rakamlar geliyor. Çin’i güçlü kılan iki ayak vardı:
– Yüksek hızlı büyüme. (Şimdi hızlı büyüme eski seviyenin üçte biri düzeyinde.)
– Her yıl artı veren cari fazla. (Cari fazla özellikle son 10 yıl içinde hızla aşağılara indi.)
Bankaların pompalamasıyla, 52 trilyona ulaşan kredi rakamı özellikle konut sektörüne gitti. Sektörün en büyüğü olan Evergrande’ın batışının ötelenmesi, sektördeki balonu ortaya çıkardı. Ülkenin bir çok yeri kamu eliyle yapılmış hayalet şehirler ve yollarla kaplı.
Ülkedeki tablonun özeti böyle.
Buradan hareket ederek kimileri, Çin’in artık çöküş sürecine girdiğini, bundan sonra belini doğrultamayacağını söylüyor. Dahası bunun ülke genelinde iflas dalgası oluşturacağını, oradan dünyaya dalga dalga yayılacağı iddiasında olanlar var.
Bazı çevrelerse, Çin’de yaşananların, ilk Korona vakalarında olduğu gibi, dünyaya abartılarak sunuluyor. 10 milyar dolar zararın Çin bankacılık sistemi için sözü bile olmaz.
Bu çevrelerin görüşüyse, pandemi senaryosunun finans versiyonunu izliyoruz. Gerçek bir ABD senaryosu izlemekteyiz. ABD ekonomisi çöker, Çin ekonomisi çökmez.
Bu iddialardan hangisi doğru?
Bugün için buna yönelik kesin bir tespitte bulunmak zor. Şurası bir gerçek ki, Çin’de yaşanan ve adına henüz “bankacılık krizi” bile diyemeyeceğimiz gelişmelerin dünyada yansımasını göreceğiz.
Dünyadaki yansıması ayrı, ama en çok etki Türkiye’ye olacak.
Türkiye’de 2005-2007 arasında AB üyeliği yolunda atılan adımlarla yaşanan bahar havası artık çok gerilerde kaldı. Dolarizasyonun yüzde 57’den yüzde 29’a gerilediği günler tarih oldu. Şimdi yabancı sermaye girişi yerine dış borçla işler çevrilmeye çalışılıyor.
CDS priminin 900’leri bulduğu günlerdeyiz. Hukukun üstünlüğü rafa kaldırılalı yıllar oldu. Bırakın yabancı sermaye girişini, yerli sermaye (insan ve para) kaçmanın yollarını arıyor.
Dünya ekonomisi resetlenmeye gidiyor, gelen fırtınadan en çok etkilenen ülkelerden birisi Türkiye olacak.