Cezaevlerindeki hijyen sorunu nedeniyle birçok koğuşta uyuz salgını olduğu ortaya çıktı. Maltepe ve Şanlıurfa cezaevlerindeki mahpuslar hastalığa rağmen sağlığa erişim haklarının ellerinden alındığını söylerken aralarında sağlık emekçilerinin de bulunduğu 39 kurum da mahpusların hijyen sorunuyla ilgili ortak imzalı bir çağrı metni yayımladı.
Cezaevlerinde zaman zaman gündeme gelen uyuz salgınlarıyla ilgili şikâyetler son günlerde artmaya başladı. Birçok cezaevinden uyuz salgınıyla ilgili haberler gelmeye devam ederken koronavirüs salgınının etkisiyle cezaevlerinde hijyen sorunu birçok hastalığı tetikliyor.
Gazete Duvar’da yer alan haberde, Maltepe Cezaevi’nde kalan bir mahpus uyuz hastalığına yakalandığını ve tüm vücudunda yaralar oluştuğunu söyledi. Şanlıurfa Cezaevi’nde kalan Abdullah Daharoğlu adlı mahpus ise kaldıkları koğuşta uyuz salgını olduğunu söyleyerek yetkililerden yardım istedi. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği de Adalet Bakanlığı’na ‘görev’ hatırlatmasında bulundu. Dernek, “Anayasal güvence altında bulunan sağlık hakkı kapsamında devletin ve dolayısıyla Adalet Bakanlığı ve ona bağlı idari kurumların sağlık koşullarını güvenceye almak açısından pozitif sorumlulukları var” dedi.
”TÜM VÜCUDUMA BULAŞTI PSİKOLOJİM BOZULDU”
Maltepe 3 No’lu Cezaevi’nde kalan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir mahpus Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne gönderdiği mektupta, uyuz hastalığına yakalandığını ve birçok mahpusun bu durumda olduğunu söyledi.
Mahpus, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Mahkemeden sonra yaklaşık 2 ay karantina koğuşunda kaldım. Bu süre içerisinde hastalandım, tüm vücudum kaşınmaya başladı. Vücudumda yaralar meydana gelmeye başladı. Bu durum tüm vücuduma bulaştı. Beni doktora çıkartmaları için çok dilekçe yazdım ama kimse dilekçelerime cevap yazmadı. 3 gün kapılara vurduktan sonra beni doktora götürdüler. Doktor, durumuma hiç şaşırmadı. Bir losyon verdi ama hiçbir faydasını görmedim. Yeniden dilekçeler yazmaya başladım. Bu hastalık arkadaşımdan bulaştı. Hastalıktan sonra psikolojim bozuldu, aklıma değişik şeyler gelmeye başladı. 2 yıldır ziyaretçim yok, elbisem bile yok. Elbise için dilekçe yazdım ona da cevap gelmedi. Arkadaşım olmasa elbisesiz kalırdım. İyileşmek için hücrede kalmak istedim ama kabul etmediler. Musluğu açarken pis su geliyor. 1 buçuk sene önce koğuşa ilaç sürüyorlardı artık bunu da yapmıyorlar. Benim yardıma ihtiyacıma var.”
ŞANLIURFA’DAN DA ŞİKÂYET VAR
Bir diğer uyuz salgını haberi ise Şanlıurfa 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nden geldi. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği danışma hattını arayan Abdullah Daharoğlu adlı mahpus, koğuşta kalan tüm arkadaşlarının uyuz olduğunu, ilaç alamadıklarını ve yazdıkları dilekçelerin yanıtsız bırakıldığını anlattı. Ceza infaz kuruma memurlarının, mahpusları ceza aldıkları suça göre ayrıştırdıklarını söyleyen Daharoğlu, bir mahpusa da işkence yapıldığını söyleyerek seslerinin duyurulmasını istedi.
BAKANLIĞA SORUMLULUK HATIRLATMASI
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği bu başvurular üzerine Adalet Bakanlığı’na bir yazı yazdı. Dernek yaptığı başvuruda bakanlığa görevini hatırlatarak, “Anayasal güvence altında bulunan sağlık hakkı kapsamında devletin ve dolayısıyla Adalet Bakanlığı ve ona bağlı idari kurumların sağlık koşullarını güvenceye almak açısından pozitif sorumlulukları var. Söz konusu iddialar, gerek yaşam hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülük gerek işkence ve kötü muamele görmeme hakkı bağlamında (sürekli hayatından endişe etme) değerlendirilebilecek nitelikte. Mahpusların, şiddet görme riski ve kaygısı ile yaşıyor olmaları, hayatlarından endişe ederek günlerini geçirmeleri 5275 sayılı kanunun 6. maddesinde belirtilen mahpusların güvenlik içinde yaşamaları ilkesi ile çelişmekte. Yine aynı maddenin f bendinde mahpusların ‘yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınmasının zorunlu olduğu’ açıkça belirtilir. Bir başka deyişle, yasalar mevcut durumun düzeltilmesi hususunda idarenin görevli ve yetkili olduğunu açıkça belirtmiştir.” dedi.
Dernek, bakanlıktan şu taleplerde bulundu:
– Mahpusların kurumdaki durumun incelenmesini ve tedaviye erişim ve sağlık hakkı kapsamındaki şikayetlerinin hak ihlali oluşturup oluşturmadığının araştırılması
– Kurumda kalan diğer mahpusların benzer bir muameleye maruz kalıp kalmadıkları hakkında bilgi edinilmesi için gerekli işlemlerin gerçekleşmesini girişimlerinizin tarafımıza da bildirilmesini talep ediyoruz
KURUMLARDAN ORTAK İMZALI ÇAĞRI: GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN
Öte yandan, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İnsan Hakları Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Genel Merkez, Hak İnisiyatifi, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı gibi aralarında sağlık meslek örgütlerinin de bulunduğu 39 kurum ortak bir çağrı metni yayımladı. ‘Mahpusların Temizlik Maddelerine Erişimleri’ adlı metne imza atan birçok kurum şunları söyledi: “Olası hastalıkları ya da salgınları önlemek amaçlı ekonomik durumları da göz önünde bulundurularak mahpusların kişisel hijyenlerini düzenli yapmaları için hapishane idaresi tarafından herhangi bir ayrım gözetmeksizin tüm mahpusların kişisel hijyen ve temizlik malzemelerine erişimleri sağlanmalı.”
Yapılan çağrıda mahpusların temizliğini sağlamak için ‘Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları, 2015)’da hatırlatıldı: “18’nci maddede mahpusların kendilerini temiz tutmaları zorunludur ve bu amaçla kendilerine sağlıkları ve temizlikleri için gerekli su ve tuvalet malzemesi sağlanır. Mahpusların özsaygılarına uygun bir dış görünümü sürdürebilmeleri amacıyla, saç ve sakalların uygun şekilde bakımı için gerekli araçlar sağlanır ve erkekler düzenli tıraş olabilmelidir. Bu doğrultuda su, tuvalet ve öz bakımlarını sağlamaları için gerekli malzemelerin hapishane idaresi tarafından sağlanması gerekmekte.”
TALEPLER…
Kampanya kapsamında şu talepler yer aldı:
1 – Günlük hayatta mahpusların hijyenik şartlara ulaşması için koşullar sağlanmalı, gerekli durumlarda hijyen bilinci ve sağlık hakkına ilişkin hapishane idareleri tarafından mahpuslar bilgilendirilmelidir.
2 – Olağanüstü önlemlerin alınması gereken salgın durumlarında mahpuslara gerekli bilgilendirmeler yapılarak süreçten ve risklerden haberdar olmaları sağlanmalıdır.
3- Temizlik kitlerinin mahpuslara ücretsiz sağlanmasının eşit ve sürdürülebilir kılınması için gerekli düzenlemeler ilgili mevzuata işlenmelidir.
4 – Temizlik kitlerinin ücretsiz ve eşit temininin garanti altına alınması için Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulacak Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik’in “Temizlik” başlığını taşıyan on üçüncü maddesine;
“Her mahpusa her ay düzenli olarak bireysel hijyenleri için 160 gr banyo sabunu, 1200 ml sıvı el sabunu, 200 ml şampuan, 20 adet hijyenik ped, 100 ml tıraş sabunu/köpüğü, 2 adet tıraş bıçağı ve 270 gr çamaşır deterjanı, ağız ve diş temizliği için 33 ml diş macunu ve yılda 4 adet diş fırçası, bulunduğu ortamın temizliği için 90 gr çamaşır suyu ve zemin temizliği için 450 gr genel temizlik maddesi, anneleri ile birlikte kalan çocuklar için ayrıca 180 adet çocuk bezi hapishane idaresi tarafından ücretsiz olarak temin edilir. Bu sınırları aşan ihtiyaçların temini, mahpus tarafından kurum kantininden satın almak kaydıyla bulundurabilir.” düzenlenmesi eklenmelidir.
Sağlanan bu malzemeler aylık periyotlarla mahpuslara ücretsiz dağıtılmalıdır.
7 kişilik koğuşlara önceleri 28 kişi koydular, pandemi sürecinde ise 45 kişi kalıyor. 45 kişiye iki tuvalet, iki banyo düşüyor. Yeterli sicak su verilmiyor. 45 kişiye 28 kişilik yemek veriliyor. Yemekler eskiden de pek iyi değildi ama idare ediyordu. Şimdi midesi en sağlam kişiler bile hastalanıyor. Pandemide içerideki mağdurlar, insanlar daha fazla etkilendi. Birçok sosyal imkanları ellerinden alındı. Ayda bir sevdiklerine sarılıp çocuklarını koklayabiliyorlardı, şimdi bundan da mahrum kaldılar.