YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Recep T. Erdoğan’ın dönemin kudretli generali Kenan Evren’e bir mesele anlatmak için yalvarır tarzda çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Erdoğan, Evren’i muhtemelen resmi bir açılış öncesi otururken yakalamış ondan bir dakikasını istiyor, o da ona memnuniyetsiz bir ifadeyle bakıyor. Erdoğan “Efendim bizi yanlış tanıyorsunuz, kendimi anlatmama müsaade edin” der gibi bir pozisyonda duruyor.
Bu görüntü Türkiye siyaseti için sembol fotoğraflardan biridir. Türkiye’de siyasetin ve devlet yönetiminin hukuka göre değil, gücün merkezine uygun yapıldığını çok somut bir şekilde gösterir.
Bildiğiniz gibi Kenan Evren, 12 Eylül 1980 tarihinde darbe ile iktidarı ele geçirdikten sonra yüzbinlerce kişiyi tutuklamış, tutukladıklarına ağır işkenceler etmiş, ve yüzlerce kişi bu ağır işkencelerde hayatını kaybetmişti. 1989 yılına kadar ülkenin tek hakimiydi ve dokuz yıllık görev süresinin büyük bölümünde ülkeyi iki dudak arasında yönetmişti.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Kenan Evren’in kudretli olduğu dönemlerde hemen herkes bir şekilde ona ulaşmaya, onunla iyi geçinmeye çabalar, ona yalakalık yapardı. Görevi bıraktıktan sonra da siyaset yapanlar, askerlerle aram iyi imajı vermek için beraber ‘selfie’ çektirirlerdi. Ankara’daki işinden ayrıldıktan sonra Marmaris’teki yazlığında asude bir hayat sürdü. O dönemde kimse işkenceleri, işkencelerde ölenleri, kayıp insanları, hukuksuzluğu, adaletsizliği ona sormadı. Ne zaman yaşlanıp, çişini bile tutamayan, elden ayaktan düşmüş bir ihtiyara dönüştü o zaman savcılar ve siyasetçiler “12 Eylül’de niye darbe yaptın?” diye kapısını çaldılar.
Sürüye sürüye mahkemeye götürüp ceza verdiler. Ama vakit o kadar geçmişti ki Evren’in kendisine ceza verdiklerini anlayabilecek bir aklı yoktu artık. Yani bir nevi cesedini tekmelediler. Hesap sorulması gereken zamanda façası yemeyenler adam yürüyemez hale gelince birden aslan kesildiler.
Zamanında hesap sorulamadığı için de yüzbinlerce kişi hapsedildi, sorgulandı, terörist muamelesi gördü, işkencelerde ya öldü, ya sakat kaldı. Ölmekten kurtulan yüzbinlerce kişinin de ruhu tedavi edilmez bir şekilde sakat kaldı.
12 Eylül’cülerin dönemi bitmek üzereyken 28 Şubat’çılar çıktı ortaya. Ülkenin yönetimini beğenmedikleri için silahtan aldıkları güçle ülkenin siyasetine ayar verdiler. 12 Eylül gibi bir darbe yapamadıkları için kendi ifadeleriyle postmodern bir darbe yapmışlardı. Bunlar daha çok medyayı kullanıyorlardı ve omzu kalabalık generaller bu yolla herkesi tehdit ediyor, tokatlıyor en çok da aşağılıyordu. “Ne diyorsak o ulan, ne diyorsak o” deyip hepimize dayak atıyorlardı. Bu dönemde de siyasete ayar verme yüzünden yüzbinlerce genç onulmaz bir travma yaşadı. Katsayı diye getirdikleri şeyle yüzbinlerce gencin üniversite okumasını engellediler. Başörtüsü yasaklarıyla gencecik çocuklar üniversitelere alınmadılar, aşağılandı, horlandı, ötekileştirildiler.
Kudretli generaller astılar, kestiler, bağırdılar ve biz her günümüzü diken üstünde, dayak yiyerek ve aşağılanarak geçirdik.
28 Şubat’ın kudretli generalleri sonra emekli oldu ve emekliliklerini paşa paşa yaşadılar. Ne siyaset onlardan hesap sordu ne de yargı.
Olan katsayı engeliyle eğitimini tamamlayamayan, ve hayat boyu hep yarım kalacak yüzbinlerce gençle, dindar oldukları için memurluktan atılanlara oldu.
Bu generallere, “hayızdan nifasdan” kesilene kadar kimse dokunmadı. Hesap sormak isteyen savcı ve hakimleri meslekten atıp terörist ilan edenler bugün generallerin yaşı seksene ulaşınca onları hapse atmak için kapısını çalıyorlar.
Peki bunları kim yapıyor? Bugün anayasayı askıya almış, 28 Şubat’tan kat be kat hukuksuzluklar yaparak yüzbinlerce kişiyi kanunsuz bir şekilde hapsetmiş, yüzlerce kişiyi işkenceyle ya da tedavileri yaptırmayarak öldürmüş yönetim yapıyor.
Benim kişisel kanaatim Çetin Doğan’ın, Çevik Bir’in ya da diğer generallerin bu yaşta hapsedilmesi, Türk siyaset anlayışına bir katkı yapmayacağı için yanlıştır. Bana yaşlı insanlara eziyet etmek gibi geliyor.
Eğer zerre kadar katkısı olsaydı bugün ülkeyi yönetenler anayasayı bu kadar pervasızca yırtıp atmaz, kriminale bu denli gömülmezlerdi. Kenan Evren’den zamanında hesap sormayanların 90 yaşında bir yatalaktan hesap sorması demokrasi adına nasıl kimseyi heyecanlandırmamışsa, Çevik Bir ve Çetin Doğan’ın kudretli zamanlarında ona yalakalık yapanların bugün onları hapsetmesi de, hukuk ve demokrasi adına zerre kadar heyecan uyandırmıyor.
Bir kişiye güçlüyken gösterdiğiniz muamele ile zayıfken gösterdiğiniz muamelenin farklı olması en iyi ifadeyle karakter zafiyetidir. Darbeciye, zalime, diktatöre zamanında gösterilmeyen tepkiler bu topraklarda her 15 yılda bir, yitik nesil ortaya çıkartıyor. Nesiller yitip gittikten sonra ne yapayım bir cesedi cezalandırmanızı.