HABER YORUM | SEVİNÇ ÖZARSLAN
Isparta’da Gülen cemaatine yönelik soruşturmalar kapsamında 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen ve 11 ay hapis yatan göğüs cerrahı Sedat Güneş, Spina Bifida hastalığıyla dünyaya gelen ve belden aşağısı tutmayan kızının kendisi tutuklandıktan sonra fişlendiğini, daha sonra da birdenbire hastalanarak vefat ettiğini söyledi.
KHK hukuksuzluklarından en çok etkilenenler hasta çocuklar oldu maalesef. Anne-babadan ayrılmak normal bir çocuk için bile zorken, hasta çocuklar için ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.
Kaç çocuk böyle yitip gitti. Kanser hastası Ahmet Burhan Ataç, Kerim Sayın, Selman Çalışkan, Kübra Kuzan, Furkan Dizdar…
OHAL döneminin en karanlık günlerinde, 2 Şubat 2018’de vefat eden Zeynep Nur Güneş ve ailesinin yaşadıklarını ise yeni öğrendim. Maruz kaldıkları muameleler diğer aileler gibi çok korkunç ve sarsıcı.
Babası tutuklandıktan sonra yaşına uygun özel eğitim almak için başvurdukları okul tarafından fişlenen Zeynep Nur, babasına kavuşmasından 1 gün sonra ağır hastalanıyor ve 15 gün içinde vefat ediyor.
Göğüs cerrahı Sedat Güneş diyor ki; “Spina Bifida (ayrık omurga) hastalığıyla dünyaya gelen çocuklar aslında uzun yaşıyorlar ama Zeynep yaşamadı. Çünkü benim tutuklanmam, uzun süre ayrı kalmamız, yaşadıklarımız onu çok etkiledi. Kızımı aslında kırık kalp sendromu nedeniyle kaybettik.”
ANNE ECZACI, BABA DOKTOR
15 Temmuz’dan sonra darbe bahane edilerek birçok ailenin hayatı karartıldı. Sağlık sektöründe hizmet eden Güneş çifti de onlardan biri.
İstanbul’daki Demiroğlu Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde burslu okuyan Sedat Güneş ile Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olan Tuba Güneş, Temmuz 2009’da Isparta’da evlenmişler. Tuba hanım, eşiyle tanışmalarına annesinin bir arkadaşının vesile olduğunu söylüyor.
Sedat bey, önce devlet hastanelerinde, son olarak Isparta Özel Şifa Hastanesi’nde göğüs cerrahı olarak çalışmış. Tuba hanım ise şehir merkezinde bir eczane açmış. Fakat OHAL döneminde Sedat Güneş’in önce Şifa Hastanesi’ndeki görevine son verilmiş.
Gerekçe olarak kendisine “Yeni hastane açacağız, senin yüzünden ruhsat vermiyorlar” demişler. Ama onu asıl fişleyen kişi, aynı zamanda komşuları olan o dönemin Isparta SağlıkSen Şubesinin Başkanı.
SUÇU: KİMSE YOK MU DERNEĞİ’NİN SOMALİ’DEKİ HASTANESİNDE ÇALIŞMAK
Daha sonra hakkında soruşturma başlatılan ve iki göz gözaltına alındıkta sonra 22 Şubat 2017’de tutuklanan Sedat Güneş, Isparta Cezaevinde 11 ay hapis yatmış. Hakkındaki ’suçlamalar’ tanıdık; 2015’te Kimse Yok Mu Derneği’nin Somali’deki hastanesinde çalışmak, Banka Asya’ya para yatırmak, ByLock iddiası. Bunların hiçbirinin uluslararası hukukta suç olmadığını artık herkes biliyor.
Ayrık omurga hastalığıyla doğan çocuklar kısmi felç geçirdikleri için yürüme başta olmak üzere hidrosefali, bağırsak ve mesane problemleri, ileride skolyoz gibi birçok sağlık sorunu yaşayabiliyor. Zeynep Nur’un da dünyaya gelince belden aşağısı tutmuyor. Sol elini de tam olarak kullanamıyor. Ama iyi bir bakım ve tedavi takibi ile uzun yıllar yaşayabiliyor bu çocuklar.
Ancak babası tutuklandığı için Zeynep Nur bu süreci ağır geçiriyor. Görüş günlerinde sabahın erken saatlerinde uyanıp hazırlamak istemesi, görüşte başını babasının boynuna gömüp yerinden hiç kalkmaması, kapalı görüşte camın arkasındaki babasına ulaşmak için yaptığı çırpınışlar, annesi avukatla görüşmeye giderken ‘Hadi git, git, babayı kurtar’ diye tavır göstermesi, en ilginci de televizyonda ByLock ile ilgili haber çıkınca babasıyla ilgili bir şey olduğunu anlayıp annesini çağırması… Babasının hapiste olduğunun farkında olan Zeynep Nur, annesinin ifadesiyle 11 ay boyunca içinde büyük bir yıkım yaşıyor. Her ziyaret Zeynep için bir kırgınlık, bir travmaydı.
Ve Zeynep Nur babasının tahliye olduğu 15 Ocak 2018 tarihinden bir gün sonra birdenbire hastalanıyor. Baba Güneş o günü şöyle anlatıyor:
“Tahliye olunca kızım direkt kucağıma geldi, sarıldı ve her zamanki gibi kafasını boynumdan kaldırmadı. 16 Ocak’ta ise birdenbire hastalandı, yoğun bakıma aldılar ve beyin ölümü gerçekleşti. Bir şeyi yoktu aslında, gece biraz ateşlenmişti, sabah hastaneye götürdük. Tanıdığım bütün doktorlar geldi baktı, ‘Nedenini bilmiyoruz, izah edemiyoruz, viral enfeksiyon olabilir, bir anda tansiyonu düşmüş olabilir, ateşlenmiş olabilir’ dediler. Normalde kızımın beyninde koruyucu şant vardı. Beynindeki sıvı karnına aktarılıyordu. Bundan dolayı rahattı. Herhangi bir sıkıntı yaşamıyorduk. Epilepsi veya nöbet geçirmiyordu. Anlaması iyiydi. Olayları takip ediyordu. Ama o gün ateşlendi, nöbet geçirir gibi oldu, hastaneye gittik. İyileşir gibi oldu ama sonra kötüleşti, aynı gün birkaç içerisinde beyin ölümü gerçekleşti, 1 Şubat’a kadar makineye bağlı yaşadı. Ben kızımın kırık kalp sendromu nedeniyle öldüğünü düşünüyorum. Çünkü bir anda, yarım saat 45 dakika içinde kalp yetmezliği tablosu ortaya çıktı. İlk tahlillerinde hiçbir şey yokken kötüleşme nedeniyle iki saat sonra yapılan tahlillerinde akciğerin tamamen kapanması, beyin dokusunda ödem oluşması, bunlar kalp yetmezliğinin göstergesi… Büyük acılar yaşayan insanlarda bu sendrom oluşabiliyor. Zeynep çok hassas ve duygusal bir çocuktu.”
“ZEYNEP’İN OKULA KAYIT DOSYASININ İÇİNDE BENİM MAHKEME TUTANAĞIM VARDI”
Evlatlarını kaybeden Güneş ailesini yıkan olaylardan en ağırı ise, Zeynep’i kayıt ettirmek için gittikleri Isparta Gürcü Mahallesi’ndeki Kamile Gürkan İlkokulu’nda yaşandı.
Sedat Güneş, kızının nasıl fişlendiğini “Ben hapisteyken eşim Zeynep’in özel eğitim alması için MEB’e başvurmuştu. Eylül 2017’de evde eğitime başlaması gerekiyordu. Normal şartlarda çocuğunuz rahatsızsa eve öğretmen gönderiyorlar, böyle bir uygulama var ama bize öğretmen yok denildi. Zeynep o dönem eğitime başlayamadı. Şubat ayında yeni bir öğretmen kayıt için bizi aradı. Kızımızın vefat ettiğini söyledik. Sonra imza için okula çağırdılar. Ben gittim. Müdür beyin odasına götürüldüm. Ben içeri girince panikle bir dosya düştü. Yerdeki evraklara bakarken kızımın dosyası olduğunu anladım. Dosyada Zeynep’in fotoğrafı, kayıt bilgileri ve benim ağır ceza mahkemesi tutanağım vardı. O gün üzerinde durmamıştım; hapishanenin şoku, çocuğun vefatı, ülkenin hali, bunları düşününce o anda önemsememiştim ama daha sonra düşününce; benim mahkeme tutanağımın Zeynep’in dosyasında ne işi vardı? Ben hapiste olduğum için mi kızıma öğretmen vermediler. Hasta çocuklarımızı bile fişlenmesi çok ağır, çok üzücü.” ifadeleriyle aktarıyor.
Oysa, babası tutuklu diye eğitim hakkından mahrum olan Zeynep Nur’un anne-babası, kızları engelli olduğu için hakları olan ne engelli maaşını, ne evde bakım ücretini, ne de vergisi düşük araba alma haklarının hiçbirini devletten talep etmediler.
KIZININ TAZİYESİNDE BİLE…
İşini kaybeden, haksız yere tutuklanan Sedat Güneş, kızını da kaybedince Türkiye’den ayrılmaya karar verdi. Ancak göç etmeye karar vermesinde en son nokta taziyede karşılaştıkları muamelelerdi.
Sedat Güneş, “Biz Isparta’da bilinen ve sevilen bir aileydik. O yüzden taziyeye çok gelen oldu. Bir gün kalabalık bir grupta bir avukat vardı. Benim durumumu biliyor olmasına rağmen ‘Bunlar yalan söylüyorlar, yalan söylemeseler hapisten çıkacaklar’ şeklinde ithamları oldu. Ne yalanı söylemişiz, ne yapmışız, insanların yargısız infazı korkunçtu. Küçücük bir çocuk ölmüş, daha kırkı çıkmamış, taziye evinde bunlar konuşuluyor. Dayanamayıp ‘Ben doğruları söyledim, gerekçeleri de sundum ama yine ceza aldım, şimdi işim dolayısı ile çıkıyorum, geldiğimde herhalde burada siz olmazsınız’ deyip çıktım.
“SON BİR KEZ BAKTIM ÜLKEME, GÖRDÜĞÜM TEK ŞEY KIZIMIN MEZARIYDI”
Yolda bir aşağı, bir yukarı yürüdüm. Baktım olmayacak ayrılmaya karar verdim. Ben hapis yatıp çıkmıştım, hapishane çok zordu ama dışarda yaşamak daha zordu. Eşim de çok bunalmıştı. Yaşadıklarımız, dışlanma psikolojisi, iftiralara maruz kalmak, eşim hastaneye gittiğinde acaba kırmızı nokta mı koydular, önümüze şimdi ne çıkacak diye sürekli korku yaşıyordu. Bunların hepsi çok ağırdı. Zeynep vefat ettikten birkaç ay sonra önce ben ayrıldım Türkiye’den, eşim eczanesini satıp sonra geldi. Meriç’ten geçerken son bir kez dönüp baktım ülkeme, gördüğüm tek şey kızımın mezarıydı…” diyor.
“ZEYNEP’TEN KALAN HATIRALARIN TENKİL MÜZESİ’NDE SERGİLENMESİNİ İSTİYORUM”
Güneş ailesi, artık yeni bir ülkede kendilerine yeni bir hayat kurdular. Sedat bey mesleğine devam ediyor. Bir çocukları daha oldu. Yusuf onların Zeynep’ten sonra biraz daha yaralarını sardı.
Kızının mezarına hiç gidemeyen, ‘Onu toprağa koyamadım, sanki hep yanımızda, öldüğünü kabullenemedim’ diyen Tuba Güneş’in son bir isteği var:
“Zeynep’ten kalan hatıraların Tenkil Müzesi’nde koruma altına alınmasını, sergilenmesini ve yaşadıklarımızın unutturulmamasını istiyorum. Türkiye’den ayrılırken yanıma aldığım üç eşya var: Birincisi, kızım Walt Disney’in hayali karakterlerinden Arensella Kraliçesi Elsa’yı çok severdi. Onun sarı saçlarını kendi saçına takardı. İkincisi babası ona hapisteyken zeytin çekirdeklerinden bir süs yapmıştı. Üçüncüsü ise Zeynep’in vefatından sonra onu çok seven bir dostumuzun yazdığı şiir…”