Cennet vatan

YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Rejime rejim denmesinin nedeni bir örüntüdür. Tekrar eden, yinelenen, birbiri ardına belirli aralıklarla gelen, kısa bir süre gelmeyecekmiş gibi yaptıktan sonra tekrar beliren, sonra yeniden başa dönen ve bu etapların birbiri ardına yeniden yaşandığı bir kötülükler, bir zulüm, bir takibat silsilesi… Sahne cennet vatan! Bu oyunun baş aktörü rejimin mümessilleri, yardımcı oyuncular muhalefet, bürokrasi, nam-ı diğer devlet, figüranları ise masum ya da sorumlu, milyonlarca insan, insancıklar… 

Başka birkaç yazıda değindiğim gibi, geçmişte: her gün yeni bir dünyaya uyanan ördek yavruları gibi, gerçeklerden kopuk, hayır, daha doğrusu gerçekleri görmek istemeyen; hayal âleminde yaşamayı tercih eden bir uyuşturucu müptelası gibi… Hayatı erteleyen ve gerçekte var olmayan mutlulukları müptelası olduğu maddede arayan, bedenen var, ruhen ve aklen yok vatandaşlar… 

Her bir-iki senede bir, masum, hasta, zavallı bir çocuk kurban ediyor sistem. Birkaç ayda bir, yeniden bir gazetecinin tutuklandığını haber alıyoruz, desteklediğimiz veya desteklemediğimiz. Karşı mahallelerin ve öteki klanların gazetecileri nasılsa kodesi hak ediyordur, değil mi? Üç-beş yılda bir birilerinin milletvekilleri, bölücülerin belediye başkanları, her hafta neredeyse, o sıklıkta yani, düşünün, yeni kamera görüntülü baskınlarda cümbür cemaat aile boyu “yakalanan” Gülen Cemaati iltisaklı aileler. Bu haberler mafya infazları ve eroin ticareti haberleri arasına meze niyetine serpiştirilmektedir. İnsanlar, o insancıklar, kendi küçük dünyalarında sıranın hiçbir zaman kendilerine gelmeyeceği sanısıyla, sisteme biat etmeyi sürdürmektedir. Bir tür ritüel gibi, gizli bir dinin müritleri, kendilerine reis belledikleri tanrılarına siyasi biat ibadeti yapıyor, ayin kitleselleştikçe coşku elbette artıyor, bazıları trans halinde, diğerleri nemalandıklarından gelen şehvetle, çarkları karınca kararınca döndürüyor. Bu çarkların arasında masumların bedeni yağ etkisi yapıyor. Daha hızlı, daha hızlı! 

1980’lerin ortalarına doğru pederin Yeditepe Oyuncuları, Kelebekler Özgürdür’den sonra Durdurun Dünyayı İnecek Var’ı sahnelemişti. Yolsuz bir siyasetçinin yükselişini ve batışını ele alan güzel bir oyundu. O zamanlar Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde olan bizim tiyatroda, salonun balkon tabir edilen üst bölümü seyirciye açılmazdı. Halk Eğitim’in karşısındaki kuruyemişçiden blok fındıklı çikolata, bazen de peder beyden gizli çaktırmadan “artiz” sandviç alır, oyunu bilmem kaçıncı defa hatmetmek üzere izlerken, sandviçlerimi ya da çikolatalarımı yerdim. Nadiren iyi dostlarımdan birini oyuna davet ettiğimde de balkondan izlerdik. Balkon benim bir nevi protokol yerimdi. Bana ait olan, tiyatroda sadece benim domine ettiğim bir yer. Durdurun Dünyayı işte böyle bir zamanda sahneledi peder. On üç, on dört yaşlarında ben, o oyunu izlerken bir zaman makinesine binip bugünlere gelseydim, Yusuf Kerimi, Kara Efe’yi, Haluk Hocayı, Gökhan öğretmeni, Meriç’te ve Ege’de can veren masumları, Berkin’leri, Ethem’leri, işkenceye uğrayan veya kaçırılıp kaybedilenleri, düşüncelerini yazdı diye “terör suçlusu” ilan edilenleri, cesetleri hainler mezarlığına gömülenleri uyarabilseydim… 

Çok garip geliyor düşününce, ama insanlar besin zincirinde ortadan biraz hallice bir yerlerdeydi, biliyorsunuz.  Bu zavallı konumu, büyük beyinleri, başparmakları ve iki ayak üzerinde durmaları yanında, hatta bunlardan daha da önemlisi belki de, bir arada güç birliği yapmak sayesinde kırmaları, neredeyse doğayı ve fizik kurallarını kontrol eder hale gelmeleri, sanırım Türkiye özelinde işlemiyor! Diğer bir ifadeyle, toplum halinde var olmak dünyanın geri kalanında insanlara avantajlar sağlarken, güruhluktan toplum olmaya geçiş yapamayan Türkiye’de birbirinin kuyusunu kazan kabileler, termonükleer savaşı kazanacağını zanneden bir nükleer güç gibi, olabilecek en irrasyonel şekilde hareket ediyor. Toplumun kendi içindeki derin fay kırıkları, her bir bireyi bu adaletsiz, ceberut, yolsuz devlet karşısında daha da aciz kılıyor. Yaşanan acınası patolojiden de ders almayı beceremeyenler, yukarıda bahsettiğim ördek yavruları gibi, aynı hataları tekrarlayıp, farklı sonuçlar bekliyorlar. Einstein’ın zekâ göstergesi olarak kabul ettiği “yanlışlarından öğrenme” yetisi, Türkiye toplumunda maalesef işlemiyor. 

Cennet vatanda ölenler öldü, acı çekenler ve zulme maruz kalanlar yaşadıklarıyla kaldılar veya gittiler işte. Birçokları gibi ben de gidenlerin ardından birçok yazı yazdım. Yazı yazmaktan parmaklarım uyuşsa da, hatta bilgisayarın klavyesi bile belirli formasyonlarda basılmaktan bazı insanımsılara göre olan bitenin adeta farkına varmaya başlasa da, hayret, Türkiye insanının çok ciddi oranda bir kısmı amok koşusuna ısrarla devam ediyor. Bizler onları uyardıkça “hain!” diye bağırıyorlar! İnsanlığın gereği olan değerleri savundukça “terörist!” olarak yaftalıyorlar. Merhamet talep ettiğimizde “FETÖ’cü” damgasını alnımıza basıyorlar. Vücutlarına zerk ettikleri uyuşturucunun sağladığı sanal dünyada, yaşadıklarını zannettikleri hayatın var olmayan büyüsüne kapılmış, yaşadığı acılardan feryat edenleri, ağlayanları, yas tutanları, yakaranları, izana davet edenleri, aman diyenleri falan uçurumdan aşağıya tekmeliyorlar. Yusuf Kerim’in çektiği zulüm de, nefes alıp vermeyi bıraktıktan sonra bitiyor. Sonra bu ülkeye “cennet vatan” diyorlar! 

Politik bir şeyden bahsetmiyorum. İçinde ideoloji yok söylediklerimin. Sizi endoktrine etmek değil niyetim. Kafanızı karıştırıyor belki bazı cümleler, ama art niyetsizim. Bir ajandam yok, gizli ve hin, size zarar vermeyi amaçlayan. Çağrıda bulunduğum tek şey, zulmün artık bitmesi. 

Daha kaç masum çocuğun ölmesi lazım anlamanız için? Gözyaşının ve ceberutluğun yarattığı tek bir huzurlu toplum var mı tarihte? Hepimiz sınırlı bir süre bu dünyada yaşayacağız, sonra ölüp toprak olacağız. Bu neyin kinidir, neyin bitmek tükenmek bilmeyen zulmüdür? Bu neyin savaşıdır, neyin mücadelesidir? Huzurlu olabilmeniz için başkalarına da huzuru çok görmeyeceksiniz. Ülkenizin cennet olması ne coğrafyasından, ne denizlerinden, ne ormanlarından veya havasından-suyundan! İnsanın insana insan muamelesi yapmadığı bir yerde insanlar cenneti bulamaz, ölmeden. Yusuf Kerim’e ve birçok başka masuma sığınacak tek ölümü bırakmıştınız. Sanırım siz de kendi kaderinizi bu zulümle ve hunharlıkla şekillendirmeye kararlısınız! Esirgemediğiniz için esirgenmeyeceksiniz. Merhamet etmediğiniz için rahat edemeyeceksiniz. Acımasızlığınız nedeniyle sizin de çocuklarınız huzur yüzü görmeyecek. 

Oysa kalbi olanların bildiği üzere, hayatın oldukça basit temelleri var! 

Vatan cennet olabilirdi, siz böyle olmayaydınız! 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

15 YORUMLAR

  1. Önce bu zulümleri yapanlarin Allah belasini versin diyorum. Allah yakin zamanda bu Adilerden bu Vatani kurtarsin. Yusufcugun mekani Cennettir.

    Ama senin gibi Zaatlarin da esamesi okunmayacak bu sürec bittikten sonra. Niye?

    Hersene 24 Nisanda Ermeni soykirimi diye bagiran sen, Karabag sorununda iki laf etmiyorsun. Alman basini diyorki Karabagin cogunlugunu olusturan 120.000 Ermeni göce zorlaniyor, öldürülüyor, devlet ve disisleri diyor bunu.
    Azarbaycan Toprakalri olan Karabag dan ve onun disinda ki Azarbaycan topraklari is gal edildi 1990 larda ve 1 Milyondan fazla AzeriTürkü sürüldü, katliama, soykirima, tecavüze maruz kaldi. Bu demektirki suan 2 Milyondan fazla Azerbaycan Türkü yasayacakti.
    Senin Demokrat diye tesbih cektigin Alman Basinindan, hükümetinden farkin yok.

    Birak bu ikiyüzlü davranislari. Bu sizofren halinden kurtul. Dosdogru ol. Yoksa senin bu yazilariada Kimse saygi duymaz.

  2. Babam Hadi Çaman demeye utanıyor musun da, “Peder” diyorsun, sayın Çaman.
    Gerçi babanı da biliriz. Tıpkı peltek Beyazıt Öztürk’ün sırf Yahudi asıllı olduğu için tv yıldızı yapılmasına benzer bir azınlık kayırmacası sonucu tiyatrocu olmuş. Zaten sinema, tiyatro, sanat, bankacılık, vb. kolay ve çok paralı sektörler kriptoların tekelinde.
    TTB, TMMO, Cumartesi Anneleri yine aynı, Alman istihbaratının alt birimleri gibi çalışıyor.
    Türk Üniversitesi, Türk Sineması, Türk Tiyatrosu diyoruz ama sadece adları Türk. Tamamı kriptoların işgali altında.
    “İmzacı Akademisyenler ve Hepimiz Ermeniyiz” olayları bu durumun en büyük isbatıdır. Bir ülkede, ülke halkına göre çok iyi şartlarda yaşayıp, o ülkeye ve halkına düşmanlık etmek, bunun dünyada ikinci bir örneği yoktur.
    Sayın Çaman; daha bir kere bile Pkk teröründen, şehit olan gencecik Türk çocuklarından bahsetmedin. Ermeni, Kürt, Süryani, bilmem ne soykırımı dersin ama Balkanlardan sürülen yüzbinlerce Türk hakkında tek laf etmezsin. Sahi, biz size ne ettik, ne kötülük yaptık da bu derece düşman oldunuz bize.
    Köpeksiz köy buldunuz, değneksiz geziyorsunuz. Bizler görmeyiz ama umarım bir gün bu durum değişir, Türkiyemizi, Türkler yönetmeye başlar.
    İlk çıkaracakları kanun da, çift kimlikli kriptoların tespit edilmesi olmalıdır.

  3. Hain, terörist diye alçakça masumlara duvar örenler kendileri. Bu duvarın arkasında sadece gözü yaşlı çocukları görmemezlikten gelmiyorlar. Ayrıca kendilerini de farkında olmasalarda görmemezlikten geliyorlar.

  4. İlk iki okuyucu yorumuna:
    Bazı fenomenleri bilim zamanla farklı değerlendiriyor. Örneğin eşcinsellik. Eskiden hastalık olarak kabul edilirmiş, sonra bu kategoriden çıkarmışlar.
    Milliyetçilik konusunda ben tam aksi yönde bir gelişme bekliyorum, umuyorum. Bakalım milliyetçilik, en azından beyinsiz milliyetçilik bilim insanları tarafından ne zaman rahatsızlık kategorisine alınacak.
    Bu fenomenin zararı sadece bireylere değil. Koca bir toplumu beynini kullanamaz hale getirebiliyor. İnsanları birbirine düşman yapıyor. Bugüne kadar milyonlarca insan hayatını kaybetti milliyetçiliğin etkisi altında.
    Milliyetçilik diye diye, yerli ve milli diye diye memleketin içine ettiler, birileri hala burada bu duygular üzerinden ders vermeye çalışıyor.
    Ne zaman kimin esamesi okunmayacak onu zaman gösterecek.
    Diyelim ki haklı çıktınız. Bu süreçten sonra Efe Caman´ın esamesi okunmadı. Daha 100 sene milliyetçilik milliyetçilik diye bağırsanız, yine de haklı olduğunuz anlamı çıkmaz oradan.
    Milliyetçilikle yatıp kalkanlar kadar yaşadığı yeri sevimsiz hale getiren başka yaratık yok.

    • Sen ne sacmaliyorsun! Benim sülalem hem Kürt hemde Türktür. Rejimden yana olanda yok. Simdi Bu Arkadas herseferinde Ermeni soykirimi diyormu, demiyor mu? Hakli haksiz, kismi hakli detayina girmeyecegim. Haktan yana olan bir Insan, Eger Ben birinin babasini öldürdüysem bana katil diyorsa, o babasi Dedei öldürülen cokcukta birini öldürüyorsa onada katil demek zorunda.
      Dünya medyasinda 120.000 Ermeninin karabagdan kactigi yaziliyor, öldürülüyor yalanida yayiliyor. Evet Ermeniler kaciyor ceteleriyle birlikte. Pekala 1994 de 1 Milyondan fazla Azeri Türkü kacti, kürtlerde vardi orda, mallarina, canlarina, tecavüz … Simdi geri aliyor topraklarini 1 milyon mülteci geri dönecek.
      Insanligi Avrupadan ve Hiristiyanlardan ibaret sanan Bati Sahtekar Hümanizmi yapma burda.

      Dogru olacksan Dosdogru ol dedik, herkeze Karsi dedik. Ne Milliyetciligi. 1926 da suandaki Ermenistanda 600.000 Türk/Kürt, 860.000 Ermeni yasiyormus. Suanda kac Türk/Kürt var? Sifir asimile edilmisler haric.

  5. Harikasın Mehmet Efe Çaman

    Kanadaya sadece seninle tavla oynamaya ve çay içmeye 5 dakka muhabbet için bile gelirim ( imkanım olursa geleceğim )

    Kucak dolusu selamlar Sevgiler

  6. Efe çaman hocam sizi 5 sene öncesine kadar ne isminizi duydum ne de bir yazınızı okudum. Her yazınız beynimde oluşturulmuş farklı tabuları yıkmama sebep oldu . Farklı bakış açıları kazandırdığınız için sizden Allah razı olsun . Okuduğumda rahatsızlık duyduğum yazılarınızda oldu ama biraz etraflıca düşündüğümde her zaman hak verdim. Birileri sizin esamenizin okunmamasını isteyebilir ama emin olun her ciddi muhabbet dönen ortamlarda isminiz en azından benim tarafımdan her zaman zikredilecektir . Bu topraklarda sizin gibi insanların yetişmesi en azından benim için umut verici . Saygı ve sevgilerle hocam her yazınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Kaleminiz susmasın inşhallah

  7. Tipik Yalaka. Yalaka tayfasindan kurtulmadikca hangi cenahtan olursa olsun varacagimiz bir hedef yoktur. Argüman getirsene. Birde baticiyiz dersiniz. Bati elestiri yapa yapa yol almistir ve bu yaptigida dogrudur. Nasil ilime Bilime önem vererek dogru yaptigi gibi.

  8. Rejimin tek iyi tarafı Solcuların foyasını ortaya çıkardı, pek azı müstesna( Ali Nesin gibi) hepsinin sagcıları sollayacak kadar yalaka, kindar ve şark kurnazı oldugunu görmüş olduk. Neme lazım bebekli anneler tahliye olur, agzımzın tadı kaçar….

    • Rejim bize neyi gösterdi? Sadece solcuların foyasını mı ortaya çıkardı?
      Evet, rejim bizde solcuyum diyenlerin aslında solcu olmadığını, dünyadaki solculuk ile pek alakalarının olmadığını gösterdi. Mesela CHP gibi bir partinin ne sosyaldemokrat, ne solcu, hatta parti bile olmadığını, bir tür tarikata dönüşmüş olduğunu gösterdi.
      Sonuçta, medeni bir zihniyete sahip olmanın bir eğitim, bilinç, kafa yapısı işi olduğunu, kadınların bir iki makyaj yaparak medeni, çağdaş olamayacağını gösterdi.
      Rejim bize aynı zamanda kadının başını örtmesi ile ahlaki hassasiyet kazanmadığını, başörtüsü ve gaddarlığın da pekala kol kola olabileceğini de gösterdi. Sırf dini bilgilerle çağdaş, insani, medeni bir toplum olunamacayacağını gösterdi.
      Bizdeki dindarların inandığı tanrı hangi dinin tanrısıdır? Bu tanrı Tevrat´ta kendini “Ben kıskanç bir tanrıyım. Babanın suçunu üçüncü, dördüncü nesle kadar oğullarından çıkarırım” diye tanıtan Yahudi inancındaki tanrıya benziyor. 15 Temmuz olduğunda Yusuf Kerim doğmuş muydu? Ama başörtülü kadınlar 15 Temmuz diyerek bir çocuğun annesiz babasız kanserle başbaşa kalmasına evet diyebiliyor. Bunlar acaba 15 Temmuz´dan hareketle daha kaç nesilde masum çocuklardan intikam alacaklar?
      Rejim bize Müslümanların da ne kadar korkunç olabileceğini, insanlıktan çıkabileceğini, tek başına imanın en azından bu dünya için yeterli donanım olmadığını gösterdi. Bu rejim olmasaydı Müslümanların bu korkunç yüzünü görmeyecek, söyleyenlere asla inanmayacaktık.
      Bu rejim bize necip millet, büyük millet, üç kıtada adalet dağıtan millet gibi masallarla kendimizi ne kadar uyuttuğumuzu da gösterdi. İşte bu noktada bana göre Mehmet Efe Caman gibi aydınlara ihtiyacımız var. Her ne kadar bazılarının bünyesi bunu kaldırmasa, bazıları sürekli tıpkı uyuşturucu bağımlısı gibi eski masalları duymak istese de.
      Ama aydınlık geleceğe kendimize masallar anlatarak değil, eksikliklerimiz, gediklerimiz, günahlarımız, suçlarımız ile yüzleşerek gidebiliriz. Mesela Ermeni Soykırımı´ndan bahsetmekle bir şeyimiz eksilmez. Zaten giden gitmiş. Ama bu bizi daha insani toplum olmaya götürebilir.
      Yoksa atalarımıza laf söyletmeyiz anlayışı ile babalarına yüklenen suçlarla daha kaç nesil çocuklardan intikam alan toplum olmaya devam ederiz.

      • Ermeni Tehciri, (soykırımı değil) İttihat ve Terakki Hükümeti ile Osmanlı’da görevli yüksek rütbeli Alman subaylarının kararıdır.
        İttihat ve Terakki’nin yetkin isimleri Cemal Paşa, Talat Paşa ise kripto Yahudiler, hatta belki M.E.Çaman ile akraba bile olabilirler. Böyle bir akrabalık varsa, bunu Sayın Çaman’ın açıklaması gerekir.
        Osmanlı sınırlarından Ermenilerin sürülmesi kararının altında yatan ise, meydanın Yahudilere kalması amacıdır, sonuçta zaten bu amaca ulaşılmıştır. Bu gün Türkiyenin kalburüstü şahsiyetlerine bakarsak, bu hemen anlaşılır.
        Cemal Paşa; Hdpkk’dan vekil adayı olan Hasan Cemal’in dedesi. Talat ise sadece bir posta memuru.
        Aynı M.E.Çaman’ın hiç bir özelliği olmadığı halde profesör yapılması gibi, Talat’da paşa yapılmış, sonucunda ise Osmanlıyı batırmışlar.
        Türkler soykırım yapsaydı Balkanlarda ne Yunan kalırdı, ne Slav. Soykırım konusunda Almanlar ve Yahudiler deneyimlidir. Kendi kirli mazilerine Türkleri de ortak etme çabasıdır bu.

        • Evet Gürcülere niye hicbirsey olmamis. Firsattan istifade heryer dagilmisken, Ingiliz, Rus oyununa gelmis Ermeniler Masadan baska birsey degildir. En Adi Insan veya topluluk arkadan vurandir! Eger basarili olsalardi Türklerin topyekün imhasi olacakti bu. Tabi coluk cocuk Kadin yasli yanlisitir. Ama dedigin gibi Ittihat terakkisi,Almani. Zaten Almanin kaninda oldugu ikinci dünya savasinda ortaya cikti. Yine basliyorlar Almanyada Yabancilar, Müslümanlar, mülteciler suclu diye kendilerine yol yapiyorlar, 1930 ve 40 lardada Yahudiler sucluydu.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin