“Yeni Faz” Kavramları (11)
“Gülen Cemaati’ne diaspora perspektifiyle baktığımızda düz ve tek bir süreçten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu konuda aklı başında akademik çalışmalar henüz yok ancak, konunun uzmanlarının özellikle 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan evre için tam olarak diaspora terimini kullanmanın epeyce zor olabileceğini belirtiyorlar..”
M. NEDİM HAZAR | YORUM
Bugün William Safran’ı tanıtmakla başlayayım.
Esasen Almanya (Dresden) kökenli bir bilim insanı olan William Safran, diaspora çalışmaları alanında önemli bir akademisyen ve diaspora kavramının modern anlamda teorik çerçevesini oluşturan isimlerden biri. Safran, özellikle diaspora kimliği, aidiyeti ve kültürel bağlılık konularında yaptığı çalışmalarla tanınır. Diaspora topluluklarının kimliklerini, anavatanlarıyla olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin ev sahibi ülkelerde nasıl şekillendiğini inceleyen Safran, diaspora kavramını anlamamıza büyük katkılar sağlamıştır.
Safran’ın diaspora konusundaki en önemli katkılarından biri, diaspora topluluklarının ortak özelliklerini belirlemesi. Bu özellikler, anavatanla bağların korunması, kültürel ve dini mirasın sürdürülmesi, geri dönüş arzusu ve kolektif bir kimlik bilinci gibi unsurları içeriyor. Safran, bu özellikleri tanımlayarak diaspora kavramının akademik literatürdeki yerini sağlamlaştırmış ve bu alanda yapılan çalışmalara temel oluşturmuştur.
Diaspora kavramının tanımlanması ve bu toplulukların sosyal, kültürel ve politik etkilerinin analiz edilmesi konusunda Safran’ın çalışmaları, bugün diaspora araştırmaları için bir mihenk taşı niteliğinde. Safran, diaspora topluluklarının hem anavatanlarına hem de ev sahibi toplumlarına olan bağlılıklarını incelemiş ve bu çift yönlü bağlılığın nasıl sürdürüldüğünü ortaya koymasıyla da önemli bir teşhiste bulunmuş. Bu çalışmalar, diaspora topluluklarının dinamiklerini anlamak için kritik öneme sahip. Özellikle 1991’de yayınlanan “Diasporas in Modern Societies: Myths of Homeland and Return” adlı makalesi, alan için dönüm noktası olmuştu.
William Safran’ın diaspora topluluklarının temel özellikleri şu şekilde:
- Orijinal merkezden iki veya daha fazla yabancı bölgeye dağılma.
- Anavatana dair kolektif bir hafıza veya mit.
- Ev sahibi toplumda tam kabul görmeme inancı.
- Anavatanı ideal ev olarak görme ve geri dönme arzusu.
- Anavatanın restorasyonu ve güvenliğine kolektif bağlılık.
- Anavatanla devam eden bir ilişki.
Bu 6 ortak özellik klasik diaspora tanımının temelini oluşturur ve neredeyse tüm diaspora çalışmasında referans noktası olarak kullanılır.
“Gülen Hareketi” ya da Hocaefendi’nin haz etmediği ismiyle ‘Gülen Cemaati’ne diaspora perspektifiyle baktığımızda düz ve tek bir süreçten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu konuda henüz aklı başında akademik çalışmalar yok ancak konunun uzmanlarının özellikle 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan evre için tam olarak diaspora terimini kullanmanın epeyce zor olabileceğini belirtiyorlar. En azından ben böyle birkaç yoruma denk geldim. Cemaatin içinden ise bu konulara merak duyan kimse ise zaten olmadığı için sanırım onlar bunu pek dert edinmiyorlar ya neyse!
Bunun için elimizde Safran’ın diaspora temel özellikleri maddeleri var. Ancak bu maddeleri yekpare şekilde cemaatin 60 yıllık tüm sürecine uygulanması haksızlık olacaktır. Bu sebeple süreci üçe böleceğim. Bu üç süreçten ikisi diaspora ile ilgili bir tanesi ise cemaatin oluşma ve gelişme evresidir.
Bu yazının muhatabı ise elbette son iki evredir.
Önce bu evrelerin takvimini belirleyelim.
İlk evre İzmir Kestanepazarı vaazlarıyla başlayan inşa dönemi olsa gerek. Bu da aşağı yukarı 1966 yılına denk geliyor. Bu süreç Rusya’nın dağılması ve bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin yılı olan 1991’e kadar sürüyor. Aşağı yukarı 25 yıllık bir süreçten bahsediyoruz.
İkinci evre ise 1991’den darbe tarihi olan 2016’ya kadar süren dışa açılma evresi. Yine 25 yıllık bir zaman dilimi söz konusu. İlk evreyi diaspora bağlamında ele almak mümkün değil. Ancak bu ikinci evreye bağlam oluşturarak bir göz atacağız.
Üçüncü ve son evre ise 15 Temmuz’dan günümüze uzanan evre. Kanaat-i acizanemce bu son 10 yıllık (2014’te zorunlu yurt dışına çıkışların başladığını varsayarsak) evreden kesinlikle bir diaspora olarak bahsetmek mümkündür.
Bugünkü yazıyı kısa tutuyorum…
Bir sonraki yazıda ilk iki evreyi ele alacağız. Ancak esas hazine (şenlik) üçüncü evrede olacak onu da söyleyeyim…