Dünkü bölümde Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’ın darbedeki rolünü masaya yatırmıştık. Herhangi bir akıl sahibini ikna etmesi imkânsız olan savunmalarına da yer vermiş ve sorulması gereken soruları sıralamıştık.
Bugün listemizdeki 4. madde olan Hakan Çiçek, Harun Biniş ve Nurettin Oruç gibi cemaatle irtibatlı olduğu öne sürülen sivillerin Akıncı Üssü’nde bulunduğu iddiasını ele almak istiyorum.
Öncelikle kim bu isimler, ne iş yapıyorlardı ona bakalım.
Hakan Çiçek, farklı sektörlerde ticaret yapan bir işadamı. Kendi ifadesine göre Ankara, İstanbul ve İzmir’de toplam 3 tane şirketi var. Ankara’daki şirketine bağlı olarak Çayyolu’ndaki Anafartalar Koleji’nin de sahibi. İddiaya göre bu kolej, cemaatin gizli okullarından biriydi. Çocuklarının cemaatle irtibatlı görünmesini istemeyen ‘mahsus’ aileler için açılmıştı. Birçok subayın çocuklarının da bu koleje geldiği yönünde iddialar söz konusu. Ayrıca Hakan Çiçek’in kurmay subaylara ‘abilik’ yaptığı yönünde de bir ifade mevcut. İfadenin sahibi, Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda görev yapan ve 15 Temmuz gecesi helikopteriyle havalanarak darbeye katılan Yarbay İlkay Ateş. 27 Temmuz 2016 tarihli ifadesinde cemaatten olduğunu söyleyen Ateş, Hakan Çiçek’in cemaat içerisinde kurmay subaylara ağabeylik yapan bir konumda olduğunu öne sürdü.
Nurettin Oruç, daha önce öğretmenlik yapmış, sonra ayrılıp film şirketi kurmuş bir belgeselci. Cemaat bağlantısına dair herhangi bir somut kanıt bulunmuyor. İddianamede sadece 1998-2003 yılları arasında cemaate yakınlığı ile bilinen Zağnos Dershanesi’nde öğretmenlik yapmış olması delil olarak gösteriliyor. Onun dışında askerlere ‘abilik’ yaptığı da dâhil olmak üzere herhangi bir tanık ifadesi de söz konusu değil.
Harun Biniş ise elektronik mühendisi. Ankara Fen Lisesi ve Bilkent Elektronik Mühendisliği mezunu. 2006-2009 yılları arasında Kaynak Holding’de çalışmış, sonra Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda uzman olarak görev yapmış. Son olarak ODTÜ Teknokent’te Milsoft isimli bir yazılım firmasından istifa etmiş bir isim. Onun da cemaat içerisinde askerlere ‘abilik’ yaptığı yönünde hiç bir veri, hiç bir somut delil bulunmuyor.
BU 3 KİŞİ O GECE AKINCI’DA MIYDI?
Peki, bu 3 ismi bir araya getiren nedir? O gece Adil Öksüz ve Kemal Batmaz ile beraber Akıncı Üssü’nde bulundukları iddiası. Bunlardan sadece Hakan Çiçek o gece üste bulunduğunu itiraf ederken diğer iki isim reddediyor. Buna karşılık sadece Çiçek’in üste çekilmiş görüntüsünün olmaması ilginç. Nurettin Oruç ve Harun Biniş olduğu öne sürülen kamera görüntüleri mevcut. Fakat her ikisi de çeşitli kereler savcılığa götürülüp sorgulandıkları halde hepsinde de görüntüdeki kişilerin kendileri olduğu iddiasını reddettiler.
ÇİÇEK: SOSYAL ETKİNLİK İÇİN DAVET EDİLDİM
Peki, Hakan Çiçek o gece neden üsteydi? Savcılığa verdiği 3 ayrı ifadede bunun cevabını şöyle verdi: “Haftanın 3 günü Ankara’da kalıyordum. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece kardeşim Gökhan Çiçek’in (Kara Havacılık Okulu’nda Pilot Binbaşı) Batıkent’teki evinde kaldım. Cuma günü de okuldan (Anafartalar Koleji) öğrencilerimizin velisi olan Albay Ahmet Özçetin beni akşam 20.30 sıralarında sosyal etkinlik için Akıncı Üssü’ne davet etti. Ben de gittim. Bulunduğum yerde Albay Ahmet Özçetin vardı, bir iki şahıs daha vardı ancak onları tanımıyorum. Ben gittikten birkaç dakika sonra askeri hareketlilik başladı. Bu yüzden çıkamadım. Sabaha kadar orada kaldım. Akşamdan sabaha kadar dışarıda bir bankın üzerinde bekledim. Sabah 08.00 sıralarında gün aydınlanınca çitten atlayıp kaçanları gördüm. Ben de beton duvarının üzerindeki tellerden atlayıp köye doğru yürümeye başladım. Jandarma görevlileri beni yakaladı. Akıncı Üssü’nde rütbeli ya da sivil Ahmet Özçetin albay dışında kimseyle tanışmıyordum.”
Hakan Çiçek savcılıktaki sorgusunda, “Okuldan öğrencimiz” dediği Albay Özçetin’in oğlunun adını bilmediğini söyledi. Kendisine, “Darbe gecesi, darbenin merkezi olan bir üste bulunman hayatın olağan akışına uygun mu?” sorusu yöneltildiğinde, “Evet normal görünmüyor ama gerçek anlattığım şekildedir” cevabını verdi.
Ayrıca Cemaat üyesi olmadığını ve Fethullah Gülen’i tanımadığını belirten Çiçek, “Ben kimsenin, hiçbir subayın, FETÖ adına ağabeyi değilim. Yapılan bu faaliyeti de kınıyorum.” dedi.
NURETTİN ORUÇ: BELGESEL ÇEKMEK İÇİN GELDİM
Film yapımcısı Nurettin Oruç ise “Akıncı’ya köylerde hayvancılıkla ilgili çekeceğim belgeselle ilgili ön görüşme ve sözleşme yapmak amacıyla gitmiştim.” dedi. 16 Temmuz sabahı 08.00 gibi Ankara’dan otostop yaparak 3 araç değiştirmek suretiyle Kazan ilçesindeki Akıncılar kışlasına yakın bir köye geldiğini, burada jandarmaların kendisini yakalayıp gözaltına aldığını anlattı.
Akıncı Üssü’nde olmadığını savunan Oruç’a, 143. Filo koridorlarını gösteren saat 03.22.11 ile 03.22.23 zaman aralığındaki görüntü soruldu. Bu görüntüdeki kişi ile kendisinin gözaltına alınmasının ardından çekilen fotoğrafları arasındaki benzerliğe dikkat çekildi. Ancak Oruç, görüntüdeki kişinin kendisi olmadığını öne sürdü.
HARUN BİNİŞ: DARBEYİ ÖNEMSEMEDİM, ARSA BAKMAYA GİTTİM
Aslında Harun Biniş’e dünkü bölümde Kemal Batmaz ile ilgili iddialar kısmında değinmiştik. Tekrar hatırlayacak olursak Biniş, arsa almak niyeti olduğunu, bunun için İstanbul’da emlakçılık yapan ve Kaynak Holding’te bir dönem beraber çalıştıkları Kemal Batmaz’dan yardım istediğini, onun da eşinin memleketi Nevşehir’e geçerken Ankara’ya uğrayıp kendisine yardımcı olma sözü verdiğini ve 16 Temmuz sabahına sözleştiklerini anlattı. O sabah Ümitköy’de Günaydın Restaurant’ın önünde buluştuklarını ve taksi ile Kazan’a gittiklerini ama burada jandarma tarafından gözaltına alındıklarını söyledi.
15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde olduğunu kabul etmeyen Biniş, 15 Temmuz gecesi evde olduğunu ve darbeyi ne televizyondan ne de internetten takip ettiğini öne sürdü. “Bende vertigo var, bir kulağım duymuyor. Ankara’da olan bombalama ya da bunun dışındaki saldırıları duymadım. Darbe olacağına inanmadığım için Ankara’da olan olayları ciddiye almadım ve yatıp uyudum.” diye konuştu. Sabah evden çıkarken eşinin kendisini durumdan haberdar ettiğini ileri sürdü. Buna rağmen “Ülkede hergün bir şeyler oluyor” diyerek darbe girişimini önemsemediğini ve Kazan’a gittiğini aktardı.
Akıncı 143. filo koridorunda gece 03.17’de kameraya takıldığı iddiasını reddeden Biniş, “Fotoğraftaki kişi ben değilim. Kesinlikle Akıncılar Ana Jet Üs Komutanlığına gitmedim.” dedi.
Kemal Batmaz ise ifadesinde, “Şu anda bana izlettiğiniz görüntüdeki gözlüklü, uzun saçlı kişi Harun Biniş’e benzemektedir. Harun Biniş de uzun saçlıdır ve gözlüklüdür. Ama Harun Biniş olup olmadığını bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.
ÇAKIŞAN ABD SEYAHATLERİ
Bu isimlerin bir de Adil Öksüz’le çakışan ABD seyahatleri bulunduğu iddiası var. Akıncı Üssü iddianamesine göre çeşitli tarihlerde çok sayıda kesişen seyahatler göze çarpıyor.
Adil Öksüz’ün 14 Mart 2016 tarihinde Ankara’ya geldiği, 3 gün sonra ABD’ye gittiği ve 21 Mart’ta da dönüş yaptığı tespit edilmiş. Aynı tarihlerde, yani 17-21 Mart tarihleri arasında Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç’un da Amerika’da olduğu belirlenmiş. İddianameye göre Adil Öksüz Ankara’da darbe toplantısı yaptıktan sonra Amerika’ya gidip Gülen’e bilgi verdi; bu tarihlerde diğer şahıslar da oradaydı.
Yine Haziran ayında Adil Öksüz’ün 15 Haziran 2016 tarihinde Ankara’ya geldiği, 5 gün sonra İstanbul’dan Nurettin Oruç ile aynı uçakla ABD’ye gittiği ve oradan da 5 gün sonra Türkiye’ye döndüğü belirtiliyor. Aynı gün Hakan Çiçek’in de Amerika’dan Türkiye’ye geldiğine dair kayıt söz konusu. Bu tarihler arasında Kemal Batmaz’ın da Amerika’da olduğu öne sürülüyor.
‘HİÇBİRİNİ TANIMIYORUM, BU BİR TESADÜF’
İddianamede, Adil Öksüz’ün 31 Aralık 2015-4 Ocak 2016, 17-21 Mart arası ve 20-25 Haziran arasında ABD’de bulunduğu kaydedildikten sonra “Bu toplantılarda Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç ve Hakan Çiçek’in yurt içine girişleri Ocak ayında 1’er gün arayla. Mart ayında da 1’er gün arayla. Haziran ayında ise Kemal Batmaz ve Nurettin Oruç’un 24 Haziran’da, Adil Öksüz ve Hakan Çiçek’in 25 Haziran’da farklı uçaklarla geldikleri tespit edilmiştir.” deniyor.
Hakan Çiçek ifadesinde, “Adı geçen diğer şüphelilerle yakın tarihlerde yurt dışına çıkmam ve yurt içine gelmem tamamen tesadüftür. Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’ı tanımam. Harun Biniş ve Nurettin Oruç’u cezaevinde aynı koğuşta kaldığım için orada tanıştım” savunması yaptı. ABD seyahat sebeplerinin ise şirketinin işleri ile ilgili olduğunu söyledi.
Nurettin Oruç’a da savcılıkta, “Bu giriş çıkışlar tesadüftür” dedi. Kendisine 2012 ve 2013’te de Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’la bu şekilde çakışan ABD seyahatleri hatırlatıldı. Bunların da tesadüften ibaret olduğunu öne sürdü. Amerika’ya film festivali için gittiğini söyledi. “Ben Adil Öksüz’ü ve Kemal Batmaz’ı tanımıyorum. Harun Biniş ve Hakan Çiçek ile cezaevinde koğuşta tanıştık. Onun öncesinde tanımıyordum” şeklinde konuştu.
Yukarıdaki trafik içerisinde yer almayan Harun Biniş’in ise 2010’da Adil Öksüz ve Kemal Batmaz ile 2012’de de Kemal Batmaz ile, 2013’te de Adil Öksüz ve Nurettin Oruç ile kesişen ABD seyahatleri tespit edildi. Biniş, “Ben son 5 yıl içerisinde ABD’ye hatırladığım kadarıyla 3 kez bilişim konferanslarına katılmak amacıyla gittim” dedi. O tarihlerde Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Nurettin Oruç’u tanımadığını tekrarladı.
SORU İŞARETLERİ
Sanıkların savunmaları inandırıcılıktan uzak. Fakat asıl Akıncı Üssü davası başladığında mahkemede söyleyecekleri önemli. Çünkü bu ilk ifadeleri hangi şartlar altında verdiklerini bilmiyoruz. Yine de cevaplanması gereken bir takım soru işaretleri burada da mevcut:
– Akıncı Üssü’nün bütün kamera görüntüleri neden yok? Bazı şahıslara ait görüntüler servis edildi ama ham görüntüler ne TBMM Komisyonu’na verildi ne de medyaya servis edildi. Bu gizliliğin sebebi nedir?
– Akıncı Üssü Komutanı Hakan Evrim, 29 Mayıs’taki duruşmada o akşam üste tanımadığı çok sayıda sivil olduğunu açıkladı. Fakat iddianamede 3 sivilden söz ediliyor. Diğerleri kimlerdi?
– O gece sabaha kadar dışarıdaki bankta beklediğini söyleyen Hakan Çiçek’in kamera görüntüsü neden yok?
– O sırada Akıncı Üssü Harekât Komutanı olan eski Kurmay Albay Ahmet Özçetin, 22 Mayıs’taki mahkemede Hakan Çiçek’i üsse kendisinin davet ettiği iddiasını reddetti. Bu durumda iki isimden biri yalan söylüyor. Hangisi?
– Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç, Harun Biniş’in yurtdışı seyahat trafiği MİT tarafından ne zaman tespit edildi? Darbe girişiminden önce mi, sonra mı? Bu isimler takipte miydi?
– Cemaat bu isimlerle ilgili neden suskun? Neden “Bizimle bir ilgileri yok” denilmiyor?