Çelebi, Ulusalcıların sızması mı, işbirliği mi?

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti saflarında siyaset yapmaya başlaması, ülke gündeminin en önemli tartışma konularından biri olmaya devam edecek gibi görünüyor. Ulusalcıların genç sesi olarak ortaya çıkıp Meclis’e giren Çelebi’nin, son siyasi tercihi ne anlama geliyor ona bakalım.

Ulusalcıların sayıca az ama ülkede en etkin konumda olan yapılardan biri olduğunu sık sık dile getirdiğimi bu köşeyi az çok takip edenler bilir. Daha geçenlerde eski Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun KKTC’ye büyükelçi atanmasına hayret edenlerin yanıldığını anlatan bir yazı yazmıştım.

7 Ekim 2022 tarihli Feyzioğlu’nun atanmasını muhalifler yanlış yorumluyor başlıklı yazımda, Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi bir ittifakla yönettiğini ve bu ittifakın bir parçasının da Ulusalcı yapı olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

Erdoğan’ın Ulusalcılarla ittifak yaparak ülkeyi yönettiğini sadece Feyzioğlu’nun atanmasıyla gündeme getirmedim. Daha önceleri de farklı şekillerde bu ittifaka değinmiş ve dilimin döndüğünce ifade etmeye çalışmıştım.

Bilindiği gibi Sözcü gazetesi, Ulusalcıların gayr-i resmi yayın organı niteliğinde. Bundan 13 ay önce 28 Eylül 2021’de Sözcü gazetesinin iktidara Sabah gazetesinden daha fazla hizmet ettiğini anlatmıştım. 

Ulusalcı-Erdoğan ittifakına dair de yakın tarihten değil, 2007’lerden bugüne yaşanan olaylardan örnekler vermiştim.

Bilindiği gibi Amerika iki türlü ittifak kurar. Birincisi açık ittifak, bunu anlatmaya gerek yok. Diğer ittifak türü ise muhalif gruplara şiddetli Amerikan düşmanlığı yaptılırarak oluşturulur. 

Bunun örneklerini geçmiş yazılarımda çokça verdiğim için burada daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Erdoğan-Ulusalcı ittifakı da bunun gibi. Her zaman AK Parti muhalifliği yapılarak kurulan bir ittifak türü bu. 

Bu tür kurulan ittifaklarda, gizli müttefik, tüm nefes borularının tıkandığı esnada farklı gerekçeler göstererek destek çıkar. Bu destek çoğu zaman, “Biz kendi duruşumuzu değiştirmedik, ama ulusal çıkarlar söz konusu olduğu zaman…” diye başlar. 

Peki “ulusal ya da milli çıkarları” kim belirliyor? Bir konunun ulusal/milli çıkar olduğuna kim karar veriyor?

Ulusal çıkarların ne olduğunu belirleyenlerin de kendileri olduğunu unutmayın. 

Altın kural nedir?

Altını olan kuralı koyar.

İktidar olan da ulusal çıkarın tanımını yapar. Aksini düşünmek hayli saflık olur. 

MEHMET ALİ ÇELEBİ’NİN YAPTIĞI MÜTHİŞ İFŞAAT

CHP’den seçilip kırk kapıya kırk değnek çaldıktan sonra bir süre bağımsız kalan İzmir milletvekili Mehmet Ali Çelebi, son grup toplantısında törenle AK Parti’ye katıldı. Bu katılım, hep Erdoğan’ın çok çocuk yapma yolundaki açıklamalarıyla gündeme geldi. 

İşin Ulusalcı-Erdoğan ittifakı yönünü hepimiz göz ardı ettik. Oysa Çelebi’nin AKP’ye katılımının esas görülmesi gereken yönü bu yanıydı. 

Neyse ki işin bu tarafını Mehmet Ali Çelebi’nin bizzat kendisi hatırlattı:

 

“Bugün muhalif geçinen komutanlardan bazıları 15 Temmuz’da ‘Sayın Cumhurbaşkanım’ deyip görev istiyordu. FETÖ ile bir tek Erdoğan mücadele eder diyordu.”

Çelebi’nin sözünü ettiği, mektup yazıp görev isteyenlerden biri de kendisi miydi bilmiyorum. Kendisinin mektup yazıp yazmadığının bir önemi yok. Ama anlattıkları kesinlikle çok önemli.

“Çocuktan al haberi” diye bir söz var ya… Biraz öyle oldu sanki. 

Çelebi, Erdoğan’ı abartılı bir şekilde öveyim derken aslında yıllardır anlatmaya çalıştığımız gerçeği ifşa etmiş oldu. 

Çelebi’nin sözünü ettiği o askerlerden bir ses çıkacak mı? 

Ben söyleyeyim. Çıkmayacak. Hepsi yerlerini bulmuş durumdalar. 

Hatırlayın, Ergenekon ve Balyoz tutuklamaları sırasında yurt dışında olan generaller gösterişli bir şekilde teker teker gelerek teslim olmuşlardı. Geçtiğimiz haftalarda bizzat avukatları Celal Ülgen açıkladı.

Meğer generaller, tahliye olacaklarına dair Saray’dan teminat aldıkları için dönmüşler. Bu gelişlerini de aldıkları teminatı gizleyerek bize “vatan-millet-sakarya” nutuklarıyla satmışlar.

Sonrasında ne olduğunu hepimiz biliyoruz. En fazla yatan 3 ay yatmış, sonrasında da tahliye olmuşlardı. Ardından da her türlü mağduriyetleri giderilmek suretiyle terfi ettirilip atamaları yapılmıştı.

Çelebi’nin AK Parti’ye Ulusalcılar tarafından biat yenileme anlamında hediye olarak gönderildiğini söyleyenler var. Zaman kazanmak amacıyla bir Truva Atı operasyonu olduğu iddialarını dillendirenlerin haklı yönlerinin olduğuna inanıyorum.

Tarihte devletler arasında mesafeler açıldığında soğukluğun giderilmesi istendiği zaman, krizleri ortadan kaldırmak için kız alış verişi yapıldığını hatırlatan değerli akademisyen Doç. Dr. Selçuk Atak’ın yaklaşımını yabana atmayın. Selçuk Hoca, Çelebi’nin geçişini böyle yorumluyor.

Kimilerine göre de Çelebi’yi dünün genelkurmay başkanı, bugünün hem örtülü genelkurmay başkanı hem de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar partiye transfer etti. 

Bu kesime göre, Erdoğan’ın yerine gelmeyi kafasına koymuş olan Akar, kritik hamlelerle kendi müstakbel koltuğunu sağlama almaya çalışıyor. Bu iddianın ardındakiler, Hulusi Akar’a Harbiye’de sinsiliğinden dolayı “su uyur Hulusi Akar” dediklerini hatırlatıyorlar.

Erdoğan-Ulusalcı ittifakını bir tarafa bırakın, Ulusalcıları hafife almayın. Kendini milliyetçi olarak tanımlayan herkesle yolları kesişebilir. Aslına bakarsanız, Ulusalcılık, biraz beyaz yakalı şehir ülkücülüğü kıvamında bir şey. 

Bu insanlar, toplumun kimi kaygılarını kendileri için bir tür kariyere dönüştürür. İçeride veya dışarıda her şeyin altında bir tuzak arayıp bulur, kendi zihinlerinde kurdukları bağlantıları büyük projelermiş gibi topluma yansıtarak kendilerine kariyer edinirler. 

Milliyetçilikle Ulusalcılık, esas itibariyle aynı kavramın farklı söyleniş şekli. Biri Arapçadan, diğeri Moğolcadan Türkçeye geçmiş eş anlamlı iki kelime. Bundan dolayı da Türk Dil Kurumu, “ulus” kelimesini “millet” diye, “millet” sözcüğünü de “ulus” kavramı çerçevesinde tanımlıyor. 

Bu Milliyetçilik/Ulusalcılık öyle bir tutkal ki en uzlaşmaz gibi görünenleri bile bir araya getirebilir. 

Son bir notla bitireyim.

Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçme töreninde yanında eşi Kezban Merey’in bulunmasını yadırgayanlar vardı. AK Parti, sadece Çelebi’nin eşini değil, annesi Rukiye Çelebi’yi de transfer etmiş. Rukiye Hanım, oğlunun “Milli Cephe’ye” katılmasından duyduğu mutluluğu dile getiriyor.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin