AV. NURULLAH ALBAYRAK | YORUM
“İnsanlar bilmediklerinin düşmanıdır!” sözünün doğruluğunun en büyük ispatlarından biri, şüphesiz Fethullah Gülen Hocaefendi ve yaşadıkları olmuştur. 28 Şubat sürecinde idamla yargılanırken yapılmaya çalışıldığı gibi, bugün de menfi propagandalarla insanların gözünde düşman haline getirilmeye çalışılıyor.
Hocaefendi’yi yakından tanımayan, fikirlerini anlamayan, ne yapmaya çalıştığını, amacının ve beklentisinin ne olduğunu bilmeyenler, cehaletlerinin ve propaganda mekanizmasının kurbanı oldular. Onu gerçekten tanıyanlar ve fikirlerine değer verenler ise Hocaefendi’nin amacının iyi bir kul ve iyi bir insan yetiştirmek olduğunu anladılar. Gülen’in samimiyetini, beklentisiz oluşunu ve insanlığa hizmet etme derdini görenler de bu yüksek gayeye inanarak onun yanında yer aldı ve peşinden gittiler.
Onun, “Daha iyi bir dünya; daha barışçıl ve müreffeh bir dünya mümkündür.” anlayışı etrafında şekillenen Hizmet Hareketi, suç işlemek ya da anayasal kurumları ele geçirmek için değil, insanlığa faydalı olmak amacıyla faaliyet göstermiş ve göstermeye devam etmektedir.
Bir vaiz, yazar ve Hizmet Hareketi’nin kurucusu olarak Fethullah Gülen, 16 yaşından itibaren kamuoyunun gözü önünde oldu. Yaşadığı süre boyunca kimseyi sapkınlığa, anormal davranışlara, şiddete, intihara, suça ya da istismarın herhangi bir türüne yönlendirmedi. Düşünce, eser ve aksiyonlarında hesap vermemezlik ya da keyfîlik gibi bir tutum da sergilemedi.
50 yılı aşkın süre boyunca Hizmet Hareketi’nin fikir önderliğini yapmış ve bu çerçevede eğitim ve insani yardım alanlarında pek çok faaliyeti teşvik etmiştir. Bugüne kadar tek bir suç dahi işlememiştir. Ne var ki, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ile toplanma ve örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde gerçekleşen faaliyetleri bahane edilerek, hem kendisi hem de sevenleri, ‘devletin gücünü kötüye kullanan odaklar’ tarafından baskı altına alınmış, yasadışı bir şekilde fişlenmiş ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır.
Her devirde zulüm gördü
12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz süreçleri, bu baskıların en ağır yaşandığı dönemler olmuştur. Somut hiçbir suç delili olmadan Gülen ve ona sadece sempati duydukları gerekçesiyle öğretmenler, iş insanları, akademisyenler, gazeteciler ve ev hanımları cadı avına maruz kalmışlardır.
Bugüne kadar kendisine yöneltilen suçlamalara dayanak olarak kitapları ve sohbetleri gösterildi. Kitap ve sohbetlerden alıntılar yapılarak amacının belirlenmesine çalışıldı. Bu yapılırken de kitap ve sohbet içinde geçen bazı ifadeler ‘kolaj metin’ oluşturulacak tarzda ustaca alıntılanarak, önyargıya dayalı ‘amaç’ yönünde ‘çıkarımlarda’ bulunuldu. Zorlama yöntemlerle ortaya konulan bu amaç ise gerçeği değil kurguyu ortaya koydu. İtiraf etmek gerekir ki, bu yöntemle kanun metinlerinden hatta ilahi metinlerden dahi suç ve suçlu çıkartmak mümkündür.
Fethullah Gülen’in kitaplarında ve sohbetlerinde ele aldığı konular dikkatlice incelendiğinde ortaya çıkan gerçek amaç ise şunlardır:
- Mensubu olduğu İslam inancının ahlak anlayışını benimsetmek ve daha geniş kitlelerce kabul görmesini sağlamak,
- Her türlü çatışma ve sertlikten uzak, tamamen barışçıl ve uzlaşmacı bir yaklaşımı teşvik etmek,
- Bilimin sunduğu doğrulara saygılı ve bağlı kalarak hareket etmek,
- Tüm insanlık için kardeşlik, barış, uzlaşma ve hoşgörü temalarını yaymak.
Bunları gerçekleştirirken de her zaman yasallık ve meşruiyet sınırlarına uygun davranmayı temel bir şart olarak görmüştür. Bu düşünceleriyle Fethullah Gülen değil ‘devletin Anayasal kurumlarını ele geçirmeyi’ tam aksine, mevcut sistemin benimsenmesi ve daha da iyileştirilerek demokratik bir şekilde güçlenmesi gerektiğini savunmuş ve bu doğrultuda hareket etmiştir.
Hocaefendi’nin bu düşüncelerini kimsenin paylaşma zorunluluğu yoktur ve bu düşüncelerinden dolayı eleştirilemez de değildir. Ancak düşünce ve inançlarını paylaşmıyoruz diye suçlanması ve düşmanlaştırılması kabul edilemez.
Gerçekler er ya da geç gün yüzüne çıkacaktır.
İdeolojik ayrılıklar, grup kimlikleri ve medya manipülasyonları gibi birçok faktör nedeniyle Hocaefendi mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla suçlu gösterilmeye çalışılmaktadır. Bizler, Fethullah Gülen’e yöneltilen asılsız suçlamaların ardındaki propagandayı çürütmek ve bu adaletsizliklere karşı durmak için her zaman hak ve adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz.
Hocaefendi’nin ve ona gönül verenlerin uğradığı haksızlıkların son bulması, hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi için kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Her türlü baskıya, iftiraya ve çarpıtmaya rağmen gerçeklerin savunucusu olmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Ve gerçekler ortaya çıkıp adalet yerini bulduğunda, Hocaefendi’nin adalete olan inancı, insanlığa olan hizmeti ve barışa olan çağrısı daha da yüksek bir değerle anılacaktır…