Yorum | Dr. Yüksel Nizamoğlu
Çanakkale Muharebelerinin konum ve rütbe itibarıyla en önde gelen Türk komutanı Esat Paşa’dır. Ancak nedense ismi çok duyulmamış ve hep arka planda kalmıştır. Bugüne kadar kendisiyle ilgili bir yüksek lisans ya da doktora tezi yapılmamış, Türk tarihçileri böylesine önemli bir komutanı görmezden gelmeyi tercih etmişlerdir.
Bunda “İttihatçı” olmamasından dolayı dönemin propaganda yayınlarında öne çıkarılmaması ve emekli olduktan sonra da siyasetten uzak kalmasının etkili olduğu anlaşılmaktadır.
YANYALI ESAT PAŞA
Esat Paşa 1862 yılında bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Yanya’da dünyaya gelmiştir. Paşa hatıratında, soyunun Taşkentli “Kaçı” adlı bir Türk boyuna dayandığını yazmaktadır. Buna göre ailesi II. Murat zamanında fetihten sonra Yanya’ya yerleşmiş, babası Mehmet Emin Efendi de bir süre bu şehrin belediye başkanlığını yapmıştır.
Genellikle “Yanyalı Esat Paşa” olarak bilinen Esat Paşa, Soyadı Kanunu çıktığında “Bülkat” soyadını almış; kardeşi Vehip Paşa “Kaçı”, en küçük kardeşi Nakıyüddin Efendi ise “Taşkent” soyadını tercih etmiştir. Esat Paşa, Yapı Kredi Bankası’nı kuran Kazım Taşkent’in de amcasıdır.
Paşa’nın ilginç bir yönü de Yanya’da halen öğretimine devam eden ve o dönem çok kaliteli bir okul olan Zosima Rum Mektebi’nde okumasıdır. Daha sonra Kuleli’yi bitirmiş ve 1887’de Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. 1890’da da Harp Akademisi’ni birincilikle bitirmiştir.
KOMUTANLARIN HOCASI
Esat Paşa askeri eğitimine Almanya’da devam ederek Alman Harp Akademisi’nden mezun olmuş, Alman birliklerinde de görev yapmıştır. Paşa burada Osmanlı makamlarının izniyle Alman vatandaşlığına da geçmiştir.
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda tümen komutanı olarak görev alan Esat Paşa, 1899’da Harp Okulu “ders nazırlığı” görevine tayin edildi. Bu görevi 1907’ye kadar devam etti ve 1901’de “mirliva”, 1906’da “ferik” oldu. Harbiye’nin ders programlarını ve sınav sistemini yeniden düzenlediği gibi okul için “Hendese ve Riyaziye” kitapları da yazdı.
Harbiye’deki görevi sırasında pek çok öğrenci yetiştiren Paşa; M. Kemal, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü gibi daha sonra çok önemli roller üstlenecek subayların hocası oldu.
Esat Paşa, İttihat ve Terakki’nin orduda yayılmasına ve kardeşi Vehip Paşa’nın İttihatçı olmasına rağmen hiçbir zaman “İttihatçı” olmamış ve ordunun siyasete karışmaması gerektiğini savunmuştur.
BALKAN HARBİNDE ESAT PAŞA
İttihatçıların iktidara gelir gelmez çıkardıkları “Tasfiye-i Rüteb Kanunu” ile Esat Paşa’nın rütbesi “feriklikten mirlivalığa” indirildi.
Paşa’nın Çanakkale Muharebeleri öncesinde adını duyurduğu en önemli olay Balkan Harbindeki Yanya Muharebeleri oldu. Doğduğu şehri “Yanya Kolordu Komutanı” olarak savunmak zorunda kalan Esat Paşa, burada “Müstahkem Mevki Komutanı” olan kardeşi Vehip Paşa ile birlikte savaştı.
İki kardeş, seferberliğin ilanından sonra yoğun bir gayretle çok iyi tanıdıkları bu bölgede orduyu savaşa hazırladılar. Esat Paşa’nın görevi; Yanya’yı mümkün olduğunca savunmak ve Yunanlıların kuzeye ilerleyişini engellemekti.
Esat Paşa Yanya Muharebelerinde çok büyük problemlerle karşılaştı ve Yunan ordusunun ilerleyişine engel olamadı. Yanya nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Rumların Yunan ordusunun yanında yer alması ve Arnavut askerlerin firarları, kolorduyu çok zor durumda bıraktı. Bir süre sonra Şark ve Garp ordularının bağlantısı kesildiğinden Yanya’nın yardım alma imkânı da kalmadı.
Savaş sırasında komuta kademesinde ciddi bir koordine eksikliği yaşandı. Bu durum Osmanlı kuvvetlerinin birbirleriyle bir gece boyunca savaşmasına bile neden oldu. Esat Paşa Yanya’yı bir taraftan soğuk, kar ve hastalıklara, diğer taraftan erzak, silah ve cephane eksikliğine rağmen Ekim ayından Mart’a kadar savundu. Ancak Yunanlıların şehri kuşatmalarıyla sona gelindi.
4 Mart 1913’de başlayan Yunan taarruzu, Esat Paşa’nın teslim olmasıyla sonuçlandı. 6 Mart günü Yanya kaybedildi. Esat Paşa Yanya Muharebelerinde karşılaştığı olaylardan çok önemli dersler çıkaracak ve Çanakkale’de büyük başarılara imza atacaktır.
ESAT PAŞA ÇANAKKALE MUHAREBELERİNDE
Esat Paşa ve kardeşi Vehip Paşa, Yanya’nın tesliminden sonra esir olarak Atina’ya götürüldüler ve dokuz ay boyunca burada kaldılar. Paşa, esaret dönüşünde 3. Kolordu Komutanı olarak tayin edildi. Esat Paşa, Çanakkale Muharebelerine aynı görevle katılacak, ayrıca Sanders’a bağlı olarak Şimal (Kuzey) Grubu komutanlığını da üstlenecektir.
Esat Paşa komutanlık görevini üstlendiği ilk andan itibaren emrindeki birlikleri savaşa hazırlamak için yoğun bir çalışma temposuna girdi. Komutanı olduğu 3. Kolordu seferberliğini yirmi iki günde tamamlayarak Osmanlı ordusundaki on üç kolordudan planlanan sürede seferberliğini tamamlayan iki kolordudan birisi ve en kısa sürede tamamlayan kolordu oldu. Diğer kolordulardan 4. Kolordu yirmi yedi günde seferberliğini tamamlayabilmiş, on dokuz günde seferberliğini tamamlaması planlanan 1. Kolordu’nun seferberliği ise ancak altmış dört günde gerçekleşmiştir.
3.Kolordu’nun Müstahkem Mevki ile birlikte görevi, Boğaz’ı karadan ve denizden savunmaktı. V. Ordu’nun oluşturulmasıyla Esat Paşa’nın kolordusu Sanders’ın emrindeki bu ordu bünyesinde görev yaptı. Harbiye’den öğrencisi “Yarbay” M. Kemal de 19. Tümen komutanı olarak Ağustos ayına kadar Esat Paşa’ya bağlı olarak savaştı.
Esat Paşa’nın kuvvetlerine iyi bir eğitim vermesinin ilk meyvesi 25 Nisan taarruzu oldu ve düşman kuvvetlerinin saldırıları püskürtüldü. Bu başarı Türk ordusu için zafere giden yolda büyük bir moral kaynağı oluşturdu.
Esat Paşa zaman zaman Sanders’la görüş ayrılıkları da yaşadı ve yerinde teklifleriyle zaferde önemli bir rol üstlendi. Örneğin Cenub (Güney) Grubu Komutanı Weber, 1 Mayıs’ta kuvvetlerini geri çekmek istediğinde Türk askerinin geri çekilme eğitiminin yeterli olmadığını söyleyerek karşı çıktı ve Sanders’a bu görüşünü kabul ettirdi.
Vehip Paşa’nın da Güney Grubu komutanı olarak Gelibolu’ya gelmesiyle iki kardeş burada beraber savaştılar. Sanders hatıratında iki kardeş komutanın çalışmasından çok memnun kaldığını belirtmektedir.
EMEKLİLİK DÖNEMİ VE SIKINTILAR
Esat Paşa 1915 Eylül ayında 1. Ordu Komutanlığı’na tayin edildi. 1918 yılında da önce Sanders’ın yerine V. Ordu, ardından yeni oluşturulan Şark Orduları Grubu’nun Komutanı olan kardeşi Vehip Paşa’ya bağlı olarak III. Ordu komutanlığına atandı.
Mondros Ateşkesi’nden sonra da 1919’da emekli oldu. Emekliliği döneminde çok kısa bir süre Bahriye Nazırlığı yaptı. Lozan’dan sonra oluşturulan Türk-Yunan Mübadele Komisyonu’nda da görev alan Esat Paşa, emeklilik yıllarında maddi sıkıntılarından dolayı “eski öğrencisi” Atatürk’e mektup yazarak yardım istedi ve kendisine yönetim kurulu üyeliği verilerek maddi imkân sağlandı.
Amerikalı askeri tarihçi Edward Erickson haklı olarak Cumhuriyet döneminde Esat Paşa gibi başarılı bir komutandan yararlanılmamasını anlayamadığını belirtmektedir. “Çanakkale Kahramanı” bir kumandanın maddi sıkıntılardan dolayı Atatürk’ten yardım istemek zorunda kalması, çok üzücü ve aynı zamanda düşündürücü bir durumdur.
Esat Paşa emeklilik döneminde zaman zaman gündeme geldi ve çeşitli yayınlarda Balkan ve Çanakkale Harbine dair hatıralarını anlattı. 1952 yılında vefat eden Paşa’nın kabri Karacaahmet Mezarlığı’nda 1. Adanın girişinin sağ tarafında bulunmakta ve burada ziyaretçilerini beklemektedir.
HATIRATI MUTLAKA YAYINLANMALI
Esat Paşa hem Balkan, hem de Çanakkale Muharebelerine ait hatıralarını kaleme alarak Harp Akademilerine teslim etmiştir. Her iki hatırat kısaltılarak “çok garip” bir şekilde aslına sadık kalınmadan yayınlanmıştır. Eserlerde hazırlayan kişiler ve Esat Paşa’nın anlatımları birbirine karışmış durumdadır.
Esat Paşa’nın hatıralarının yayınlanmaması, yanlış anlaşılmalara yol açmakta ve daha “Toptani Esat Paşa” ile “Bülkat Esat Paşa’nın” kimler olduğunu bile ayırt edemeyen kişilerin spekülasyonlarına zemin hazırlamaktadır.
Bütün bu nedenlerle Paşa’nın hatıratı, “orijinal” haliyle Genelkurmay ATASE Başkanlığı tarafından mutlaka yayınlanmalıdır. Hatıratlarda Esat Paşa’nın çelişkili anlatımları varsa bunlara da ayrı bir yayın olarak cevap verilmesi daha doğru olacaktır.
Kaynaklar: Y. Nizamoğlu, “Çanakkale Savaşları Komutanlarından Esat Paşa’nın Balkan Savaşları Sonuna Kadar Hayatı”, Çanakkale Araştırmaları, S. 16, 2014; S. Atacanlı, Atatürk ve Çanakkale’nin Komutanları, MB Yayınevi, İstanbul 2007.
Yanyali Esat Pasa’nin Toptani Esat Pasa ile karistirilmasi ve onunla ilgili cok az bilinmesi dogru. Fakat Yanya’ya bagli Çameria halkinin Yanya’nin savunmasiyla ilgili soyledigi şarki, bu sahsi pek kahramanlikla animsamiyor. Dedemin babasi bu savasa asker olarak katildı. Onun anlattigina gore Yunanlar savaslamadan Yanya’yi aldilar.