Yorum | Tarık Toros
Türkiye’deki iktidarın en büyük başarısı şu:
Şeytanlaştırdığı kesimleri tüm gruplara taşlattı.
Sonra sırayla bu kesimleri tek tek düşürdü.
Taşlanan gruplar ise düşenlere “oh olsun” dedi.
**
Bu, kutuplaşmadan daha önemliydi.
Çünkü, karşı kutup parçalı ve birbirine hırlayan gruplardan oluşuyordu.
Koyun misali, tek tek avlandılar, yanındaki götürülürken diğeri umursamadı.
Önüne geçilebilir mi?
Çok geç.
**
Nihayetinde herkes birbirine “aynı gemide değiliz” diyor.
Filikalara binmiş, ona rağmen hırsı geçmeyen, birbirini batırmaya çalışan gruplar misali.
Tuhaf olan…
Hepsi filikasından emin, “benimki azgın dalgalara dayanıklı” modunda.
Gemi batsa dahi (-ki iş oraya gidiyor.)
Sığındığı derme çatma kayıktan el sallayacak.
Peki yakında bir kara parçası var mı?
Onu da bilmiyor.
Yeterli azığı ve direnci olduğunu düşünüyor.
**
Bir ülkenin batışının tek alameti, ekonomik kriz değildir.
Yolların, havaalanı pistlerinin çökmesi…
Tren raylarının altının boşalması…
Yangınlar, zehirlenmeler, iş kazalarında ölümlerin artması…
Kısaca genel asayişin bozulmasıdır.
Ki bu çok çok önemlidir.
**
Bir ülkede insanlar neden ölür?
Yukarıdaki nedenlerle ölümler artıyor ve bu umursanmıyorsa…
Büyük felaketi başka yerde aramaya lüzum yok.
**
Dövizin iki yıl önceye göre iki katına çıkması, hammaddesi ithal olan tüm sektörleri “tasarrufa” götürür.
Hukuk da bu “tasarrufun” sonuçlarını takip etmeyince…
Her ay binlerce insanın bu nedenle hayatını yitirdiğini görürsünüz.
Sadece istatistiklere girer bu.
Egemenler, işin doğasına verir.
Vatandaş, belâ henüz kendini bulmadığı için dua eder, “verilmiş sadakamız varmış” der.
Ölen günahsızlar sadaka vermediği için mi ölmüştür, onu düşünmez.
**
Dönelim başa.
Türkiye’deki iktidarın en büyük başarısı:
Şeytanlaştırdığı kesimleri tüm gruplara taşlattı.
Sonra sırayla bu kesimleri tek tek düşürdü.
Taşlanan gruplar ise düşenlere “oh olsun” dedi.
Buna, “kazalarda” yitip gidenleri de eklerseniz, çok acımasız bir bir yorum olmaz.
Eskiden gazeteler “cinayet gibi kaza” derdi.
Bu artık yasak.
Azrail misal…
Ölümlerle arasına “doğal nedenler” girdiği için nefret Azrail’e ulaşmaz ya…
Egemenler ve onların propaganda araçları “işin tabiatını” özenle sıcak tutuyor.
Tutmaya da devam edecek.
**
Ülkede “ikinci cumhuriyet” hüküm sürüyor.
Bunu dert edip bir “üçüncüsü” için çaba harcayan yok.
**
Hepsi kolaydır, emin olun:
Hukuk yeniden tesis edilir.
Ekonomi, sert ve istikrarlı tedbirlerle yoluna koyulur.
Yıkılan tekrar yapılır.
İnsan hatası sebebiyle yaşanan insan ölümleri azaltılır.
Suç oranları düşürülür.
İşsizlik, enflasyon kontrol altına alınır, vs.
**
Asıl zoru:
Yitip giden nesilleri geri getirmektir.
Nesil yetiştirmektir.
Önceki nesiller ne hissediyor bilemem.
Ülke, bizim nesli ve halihazırda “yetiştirilenleri” kaybetti.
Sonrası?
En iyimser tahminle 20-30 sene gitti.
İşte bunun telâfisi çok zordur.
Hatta, kimine göre imkânsızdır.
**
Dert budur.
Soru da budur.
Cok dogru, yetistilmis iyi bir nesil kayboldu. Ikame edilecek kova bir nesil yetistirilyor. Degil 20-30 yil, hepten kaybedildi.