YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
“Türkiye’nin gündemi genel olarak nedir?” diye sorulacak olursa; AKP’nin iktidarda kalmak ve gücünü devam ettirmek için zihinlere kendinden başka bir ihtimal olmadığı algısını yerleştirme mücadelesi ile haksızlığa ve zulme uğrayanların adalet ve özgürlük mücadelesi diyebiliriz.
AKP iktidarı en temel hukuk ilkelerini yok saymak suretiyle mücadelesine devam ediyor. Yargı mensupları eliyle yapılan haksızlığın, hakla, hukukla, iz’anla, vicdanla izahının mümkün olmaması, “yapılacak birşey yok!” düşüncesinin hücrelere kadar yerleştirilmesi ve kabul ettirilmesi amacının bir sonucu. Akılla, hukukla, vicdanla izah edilemeyecek kararlar verilmesi ve yapılanların da ‘hukuk’ olarak kabul ettirilmeye çalışılması, mağdurların hukuk mücadelesi verme düşüncelerinin ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. İstedikleri; ‘biz nasıl istiyorsak öyle olur’ düşüncesinin zihinlerde yer etmesi.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Mesnetsiz iddialarla, uyduruk delillerle verilen hapis ve ihraç kararlarıyla da sadece mağdura değil, tüm kesimlere bu mesaj verilmek isteniyor. Özetle AKP iktidarı karşısında çaresiz bırakılmış ve bunu kabul etmiş insanlar istiyor.
AKP iktidarın mesajı tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık. Bu mesaj karşısında bizlere düşen ise, ya iktidarın bu mesajını alıp sessiz bir şekilde kenara çekilmek, ya da zihinlere yerleştirmeye çalıştığı çaresizlik algısını yıkarak adalet ve özgürlük için mücadele etmektir.
Tercihimizi hangi yönde kullanacağımız konusunda tereddüt varsa, karar verilmesi aşamasında aşağıdaki tespitler dikkate alınabilir.
Öncelikle, çeşitli nedenlerle geri duranların ve sessiz kalmayı tercih edenlerin uğradığı zararın, adalet ve özgürlük için mücadele edenlerin karşılaşılaştıkları zarardan daha az olmadığı gerçeğini bilmeleri gerekiyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, iktidarın teşvik etmesi, zorlaması suretiyle etkin pişmanlık adı altında ifade veren insanların durumu. Çok fazla örnekte gördüğümüz gibi haksızlıkla, hukuksuzlukla mücadele etmek yerine etkin pişmanlık adı altında birilerinin ismini vermek suretiyle kurtulmak isteyenlerin uğradığı zarar, hem umduklarından hem de isimlerini verdikleri kişilerden daha fazla olmuştur.
İkinci olarak, korkutma endeksli söylenenlerin olan bitenden daha az olduğu gerçeği. Korkunun, zihinlerde yer ettiği şekliyle olmadığına dair çok sayıda örnek gösterilebilir.
Üçüncü olarak zalimlerin en çok korktuğu şeyin, zulmettikleri kişilerin cesaretli olması durumu.
Dördüncü olarak ise, korkularla yönetilmeye başlandığında kişilerin savunmasız kaldığı gerçeğidir.
AKP iktidarının mesajı mı, yoksa adalet ve özgürlük mücadelesi mi sorusunun cevabı öncesinde bu kriterler dikkate alınabilir.
Adalet ve özgürlük mücadelesine karar verdiğimizde bunun temenni olmaktan çıkartılıp aksiyon sloganına dönüştürülmesi bir gerekliliktir.
Bunun için de mağdurların iktidarın gündeminde boğulmayıp kendi alanlarında, haklı oldukları konularda, söyleyeceklerini güçlü bir şekilde ifade etmeleri ve özgürlük mücadelesi için yapılması gerekenlerin yapılanlardan çok daha fazla olduğunun farkında olmaları gerekmektedir.
Bu talebin adalet istenecek tüm zeminlerde ve güçlü bir şekilde dile getirilmesi, adalet beklentisi için zorunluluk. Adalet isteyen, özgürlük bekleyen herkes de bu mücadelede aktif olmayı bir zorunluluk olarak görmeli.
Bu nedenle de, adalete ve özgürlüğe kavuşmak için çağrılıp gelen insanlardan daha fazla, adalet isteyen ve bunun için koşup gelecek insanlara ihtiyaç var…