YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
10 Ekim 2015 günü Cumhurbaşkanına hakaret suçundan hakim karşısına çıktığında tutuklanacağına kimse ihtimal vermiyordu. Apar topar tutuklanmış ve Metris cezaevine götürülmüştü. Gece geç vakitte avukat olarak ziyaret ettiğim görüş odasında, böyle bir tutuklamayı beklemediğini anlattı. Tutukluluğu uzun sürecek olursa, ev kirası, faturaları, çocuklarının okul taksitleri gibi ödemelerin aksamaması için banka şifrelerinin tamamını bana yazdırdı.
Ertesi sabah eşimi de alarak Halkalı’nın toplu konutlarında bulunan evine gittik. Eşi İpek Hanım’la beraber bilgisayarı açıp banka hesabına ulaştık ve ödemelerin bir kısmını yaptık ama faturaların tamamını ödeyemeden hesapta yeterli para kalmadı. O gün gazetenin insan kaynaklarını arayıp mümkünse bir sonraki ayın maaşının bir kısmını avans olarak yatırmalarını rica etmiştim. Bir gazetenin genel yayın yönetmeninin durumu buydu.
Yine o günlerde bir vesileyle karşılaştığım Havuz gazetelerinden birinin başına getirilmiş Eski Milletvekili, Şair, İslamcı Genel Yayın Yönetmeni’ne Cemaat aleyhine yaptığı haberleri sorduğumda, mecburen yaptığını, bu görevi hakkıyla yapmazsa (bugün değeri milyon doları bulan) Topkapı Merkez evlerinden aldığı dairenin taksitlerini ödeyemeyeceğinden dem vurdu. Konuşma sırasında masasındaki bir paket içindeki 3 adet puronun tanesinin 100 Euro olduğundan da bahsetti. O gün için hesapladığımda bir işçinin asgari ücretine denk geliyordu.
Eğer Bülent Keneş de o İslamcı Şair gibi ruhunu muktedire satanlardan olsaydı, bugün milyon dolarlık evlerde oturur, Türkiye’nin ne kadar başarılı bir ülke olduğu yalanlarını dünyaya anlatmaya devam edebilirdi. Yapmadı, muktedire yalakalık yapmaktansa mesleğini özgürce yapabileceği çileli ama onurlu bir yolu tercih etti.
***
Malumunuz, Ukrayna’nın NATO ile ilişkilerini güçlendirmesinden rahatsız olan Vladimir Putin, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya saldırdı. O günden bu yana OHCHR tarafından açıklanan rakamlara göre sadece Ukrayna’da 403’ü çocuk 6490 sivil hayatını kaybetti. 8 milyona yakın Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Savaş hala devam ediyor.
Putin’in “size de aynısını yaparım” tehditlerinden yılmış olan İsveç ve Finlandiya da kendilerini korumak için NATO’nun şemsiyesi altına girmek istedi. Geçen mayıs ayında resmi olarak NATO’ya katılmak için başvurdular. Ancak bunun mümkün olabilmesi için NATO üyesi ülkelerin tamamının onayı gerekiyordu. Tam bu noktada NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımıyla ilgili rezervi ortaya çıktı. Erdoğan, eğer NATO’ya girmek istiyorlarsa ülkelerinde bulunan “teröristleri” iade etmeleri gerektiğini söyledi.
***
Hafta başında İsveç Başbakanı Ulf Kristersson Türkiye’ye geldi. Görüşmeler sonrasında yapılan ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, İsveç’ten özel bir talepte bulundu. “FETÖ terör örgütünden İsveç’te olan bir tanesi var ki ismini de vereceğim Bülent Keneş. Mesela bu teröristin Türkiye’ye deport edilmesi bizler için büyük önem arz ediyor ve bununla alakalı olarak da biz tabii İsveç’in daha hassas davranmasını istiyoruz.”
Düşünebiliyor musunuz, Rusya Ukrayna savaşı çıkmış. On binlerce insan hayatını kaybetmiş. Putin, Ukrayna’ya yaptığının aynısını İsveç ve Finlandiya’ya yapmakla tehdit ediyor. Neredeyse üçüncü dünya savaşı çıkacak, ‘Asrın Lideri’ İsveç’te yaşayan gazeteci Bülent Keneş’in peşine düşmüş! Adeta uğruna dünyayı yakmayı göze almış.
***
İnsan ister istemez ‘Bülent Keneş’i Erdoğan’ın gündeminde ilk sıraya oturtan nedir’ diye merak ediyor. Sağ olsun havuz medyası merakımızı giderdi. Dünkü Sabah gazetesi Keneş’in idamlık suçlarını tek tek saymış. İdamlık diyorum, çünkü habere konu olan iddianamenin savcısı Can Tuncay, Bülent Keneş’in işlediği suçları saydıktan sonra ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Bülent Keneş’le aynı dosyada, aynı iddialarla, müebbet hapis talebiyle yargılanan Ahmet Altan’ın tabiriyle, “zekadan ve hukuktan yoksun” iddianameye göre Keneş’in “örgüt” üyeliğine dair dört tane delil ortaya konulmuş:
1) Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni olması
2) İkametgahında yapılan aramada Fethullah Gülen tarafından yazılmış kitapların bulunması
3) Eşinin Bank Asya hesabında 13 bin 862,71 TL’lik artış olması
4) Çatı Davada yargılanan Hamdullah Bayram Öztürk ile iletişim- irtibat kaydının bulunması.
Savcı Can Tuncay, Bülent Keneş’i bu delillerle örgüte üye (!) yaptıktan sonra, 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiğini ima eden 2 adet Twitter mesajına yer vermiş. Bu iddialarla yapılan yargılama sonucu yakalanan sanıklar müebbet hapse mahkum edildi. Ne var ki Yargıtay bu cezayı bozdu ve tüm sanıkların darbe suçundan beraat etmelerini sağladı. O davada, yurtdışında olduğu için dosyası ayrılan Bülent Keneş de olsa beraat edecekti.
Herkes biliyor ki Recep T. Erdoğan, Bülent Keneş’in tek bir yazısını dahi okumamıştır. Yine herkes biliyor ki Bülent Keneş 2013 yılından itibaren Aktrollerin hedef tahtasına koyduğu isimlerin başında geliyor. Çünkü onu laakal 15 günde bir paylaştığı “Hırsızdan, yolsuzdan, rüşvetçiden, komisyoncudan, talancıdan, yalancıdan, müfteriden, küfürbazdan cumhurbaşkanı olmaz!” Twitter mesajları nedeniyle hedefe koydular.
Havuz medyasında özellikle vurgulanan konulardan birisi de buydu. Cumhurbaşkanına hakaret! Bu paylaşımları nedeniyle yargılandığı mahkeme salonunda ben de vardım. Keneş savunmasında aynı sözleri tekrarladı ve aynen şunları söyledi:
“Bu paylaşım da sayısını bilmediğim kere tarafımdan yapılmıştır. Sadece atfettiği konum zaman zaman değişiklik göstermiştir. Mesela tekrarlamakla fayda var, hırsızdan, yolsuzdan, rüşvetçiden, yalancıdan, müfteriden, münafıktan, müraiden, despottan devlet adamı olmaz dediğim gibi vali de olmaz, gazeteci de olmaz şeklinde genel bir ifadedir.
Dünyadaki tek devlet adamı, kabul edebileceğiniz gibi suç iddiasında bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değildir. Üzerine neden alınmıştır, doğrusu merak etmekteyim. Bunu izah etme sorumluluğu da Cumhurbaşkanı veya avukatlarına düşmektedir.
Yine bu analizde yer alan ve hiç kimsenin itiraz edemeyeceği görüşleri cumhurbaşkanına atfedilmiş gibi sunmak suretiyle hakkımda suç oluşturmaya çalışan cumhurbaşkanı avukatları ve savcılık makamı doğrudan cumhurbaşkanına ve cumhurbaşkanlığı makamına hakaret suçu işlemiştir. Ben tekrarlıyorum Hırsızdan, Yolsuzdan, Rüşvetçiden, Yalancıdan, Müfteriden, Münafıktan, Müraiden, Despottan Devlet Adamı olmayacağı gibi insan bile olamaz. Bunun aksini savunmak da insanlığa yakışmaz.” (İstanbul 44. ACM 24/02/2016 tarihli duruşma tutanağından)
Bunları söylerken hakimin yüzünün kıpkırmızı olduğu, salondaki biz izleyicilerin de kendimizi tutamayıp güldüğümüzü söylemeye gerek yok sanırım.
***
Erdoğan, “Her şeyden vazgeçtim, sizden Bülent Keneş’i istiyorum” dediği zaman, İsveç Başbakanı dönüp “hangi gerekçeyle” diye sorsaydı ona bunları anlatacaktı. Neyse ki İsveç Başbakanı Erdoğan’ın talebinin “İsveç hukuku ve uluslararası sözleşmeler göz önüne alınarak” değerlendireceğini söyledi.
Yaa işte böyle sevgili “Reis” Sevdalıları. Sonra da kalkıp “Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye insan haklarına saygıda dünyada en kötü 10 ülke arasına neden düştü?” diye sormayacaksınız. Her şeyin bir bedeli var.