AKP’nin kurucu isimlerinden Bülent Arınç, kendisine karşı söylenmiş sözlerden dolayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan helallik beklediğini söyledi. AKP lideri Erdoğan’a muhalefet etmemek gibi bir ‘içtihatta bulunduğunu’ hatırlatan Arınç, ardından, “Beni fazla zorlamasınlar. Çünkü içtihatlar zaman zaman değişebilir.” ifadelerini kullandı. “Bugün iktidarda Sayın Bahçeli’nin onay vermediği bir adım atılabilir mi sizce?” sorusuna verdiği cevap da manidardı: “Cevap yok, no comment.”
Son yaşanan tartışmaların ardından Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifa eden Arınç, BBC Türkçe’nin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İşte söz konusu röportajdan bazı bölümler:
Daha önce iki kez hükümetin sert bir tutum içinde olduğu davalarla ilgili “Cübbemi giyesim geldi” demiştiniz. Bugün Türkiye’de adalet iyi işliyor mu, yargı bağımsız mı sizce?
Yargı, anayasa değişikliğinden sonra sadece bağımsız değil tarafsız da oldu, olmalı. Şimdi yeni bir sıfat daha eklendi. Aynı zamanda cesur da olmalı. Sadece yazılı hukuka bakacak, kararını verecek, temyiz mercileri iyi çalışacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları veya AYM’nin kararları da uygulanacak.
Buradan yargının bağımsız olmadığını düşündüğünüzü anlıyorum.
Sıkıntı var. Tam öyle bir tespit yapmayayım ama bütün olarak yargıda sıkıntı var mı derseniz, var. Hem de çok büyük sıkıntı var. Bu sıkıntıların giderilmesi için Türkiye’de belki bir iklim değişikliğine, anlayış değişikliğine ihtiyaç var.
Sizin bir sözünüz vardı, “Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır” diye. O noktada mı sizce şu an Türkiye?
Bu bir gerçek. Devletin dini adalettir, devletin küfrü zulümdür. Bu bizim büyüklerimizin sözüdür. Adaletsizliğin karşısında sadece zulüm olur, haksızlık olur, başka bir şey olmaz. Tutukluluk bir istisnadır. Ceza kesinleşene kadar niye içeride kalsın bir insan?
Ne oldu AK Parti’ye? Kırılma noktaları neydi?
İlk geldiğimiz zamandan 2010 referandumuna kadar, 2013’teki bir takım olayların başlamasına kadar, ifade, teşebbüs, inanç ve düşünce özgürlüğünden, fikir özgürlüğünden yanaydık. Biz güzel bir dönem yaşadık, son zamanlarda belki bazı geri gidişler var. 2011’de yüzde 50 oyu sadece AK Parti’nin çekirdeğinden almadık. Şimdi alabilir miyiz? Herhalde alamayız.
İşte bunun sebebi nedir?
Bunun sebebi çok. Kale düşmüş de ordu komutanı, kale komutanını çağırmış. Bu kale niye teslim oldu? Efendim 10 tane sebebi var, demiş. E say bakalım? Bir; barutumuz bitmişti. İkincisini saymaya gerek yok demiş. Barut biterse kaleyi savunmak mümkün değil. Bunu benzer bir hikaye olarak söylüyorum.
Zamanında Yüksek İstişare Kurulu’ndayken (YİK) “Siyasi bir görev beklemiyorum ama bir görev verilirse hayır demem, yaparım” demiştiniz. Bugün böyle bir teklif gelse ne dersiniz? AK Parti ile kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?
Şimdi öyle bir teklifin geleceğini düşünmüyorum. Ama ben AK Parti’nin kurucusuyum, evin sahibiyim. AK Parti’de benden daha kıdemli insan yok. AK Parti’de olacağım, cumhurbaşkanımızın yanında, çevresinde olacağım. Ona karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum. Beni fazla zorlamasınlar. Çünkü içtihatlar zaman zaman değişebilir.
Beni fazla zorlamasınlar diyorsunuz, siz de o noktaya gelebilir misiniz?
Gelmem. Ben oradaki içtihadımı değiştiririm de böyle bir içtihat yapmam. Başka bir parti kurmak veya başka bir partiye katılmak düşüncesinde değilim şu anda.
Sayın Erdoğan’a AK Parti içerisinde rakip olmak gibi bir düşünceniz olabilir mi?
Hayır, böyle bir düşüncem kesinlikle yok.
Sayın Bahçeli’den bahsetmişken, sizce MHP ile işbirliği AK Parti için bir can yeleği mi yoksa ağırlık mı?
Cumhur İttifakı konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız çok iddialı. Bunun mezara kadar devam edeceğini söylüyor ve bu beraberliği kimsenin bozmamasını arzu ediyor. O yüzden eleştiri hakkımı ben şimdilik erteliyorum. Zamanı gelir veya gelmez ama bugün bahs-i değer değil.
Bugün iktidarda Sayın Bahçeli’nin onay vermediği bir adım atılabilir mi sizce?
Cevap yok, no comment.
50+1 tartışmaları var son dönemde, sizin düşünceniz nedir bununla ilgili?
50+1 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hemen hemen temelidir. Birbirinden ayrı düşünmemek lazım. Bunu çok benimsediğim için söylemiyorum ama bu sistem anayasa oylamasından geçti ve buna halk karar verdi. Ama 50+1’i buradan çıkaralım da diğerleri aynen kalsın derseniz bu birbirinden farklı bir şey olur. Çünkü bu sistemi getirenler ittifaka ihtiyaç duyulacak bir sistemi getirdiler. Cumhurbaşkanımız da bunun farkında, Temel Karamollaoğlu’na söylediklerine bakılırsa.
Bugün seçim olsa ne olur, öngörünüz nedir?
Ben önümü göremiyorum, ufkum daraldı. Eskiden pencereden baktığım zaman 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl sonrasını görebiliyordum. Bugün göremiyorum.
Neden göremiyorsunuz?
Göremiyorum. Siz görebiliyorsanız bana da söyleyin.
Şartlar değişirse Sayın Erdoğan’ın aday olmama ihtimalini görüyorsunuz siz bu durumda.
Ben onu bilmem. Aday olacağı zamanı veya adaylığını ilan edeceği zamanı veya bunun tam tersini kendisi söyleyecektir. Ne zaman? İşte o zaman. Ben o zamanı bilmiyorum, o zamanı da kimsenin bilmesi mümkün değil.
Aday olmaması halinde aklınızda bir isim var mı?
2001’de sizin başbakan adayınız kim dediği zaman 10 tane isim verdiğimi söylemiştim, şimdi o noktada değilim. Benim vereceğim isimler de kimseyi ilgilendirmez, sadece tartışılır hale getirir. Ben şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın inşallah tek başına tekrar cumhurbaşkanlığını da, iktidarı da kazanacak düzeyde çok olumlu, güzel işler yaparak bu işten de başarıyla çıkmasını arzu ediyorum.
Sayın Erdoğan bir şekilde çekilirse AK Parti’yi alıp götürecek bir isim yok mu? O zaman AK Parti bu gücünü de mi kaybedecek?
Siz çok iyi bir sorgucusunuz ama beni bağışlayın ben buna cevap vermek istemiyorum. “Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diye bir şiir var. Türkiye yolda kalmaz. Türkiye inşallah sahibini bulur.