HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında konuştu muhalefete ‘anti faşizm bloku’ oluşturma çağrısı yaptı. Buldan, Kobane eylemleri sırasında dönemin İçişleri Bakanı olan Efkan Ala’nın, “Güvenlik güçleri içinde kontrol edilemeyen güçler var” dediğini söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan Kobani soruşturmasının Saray’da hazırlandığına dikkat çeken Buldan, ”Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır. Erdoğan, “Yargımız Kobanî eylemlerinin hesabını soruyor” diyor. Ortada bir yargı yok ki. Hangi yargıdan söz ediyorsunuz? Ortağınızın serbest bırakın dediğini serbest bırakan, tutukla dediğinizi tutuklayanlara mı yargı diyorsunuz Sayın Erdoğan! Buradan gerçekten size sormak istiyoruz. Onlar yargı değil, sizin operasyon güçlerinizdir! Gerçek yargı hukuka, adalete ve hakikate bağlı olur; saraylara, iktidarlara bağlı olmaz.” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Buldan’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
Halkımızın sesi olan bu hakikat kürsüsünden tarihi gerçekleri güçlü bir biçimde dile getirmeye devam edeceğiz. İktidarın ne siyasi komploları ne de faşizmi HDP’nin sesini kesemeyecek, hakikatin sesinin halkımıza ulaşmasını engelleyemeyecektir. Yarımız cezaevinde de olsak, HDP içeride ve dışarıda faşizmin karşısında tek vücut olmaya, halklarla, demokrasiden ve barıştan yana olan herkesle kenetlenmeye, özgürlük ve demokrasi umudunu dimdik ayakta tutmaya devam edecektir.
DAYANIŞMAYLA HEP BİRLİKTE BAŞARIYA YÜRÜYECEĞİZ
Son operasyondan sonra HDP’ye yönelik destek ve dayanışma Türkiye’de ve dünyada dalga dalga yayılıyor. İşte bu dayanışmayla hep birlikte başarıya yürüyeceğiz. HDP tarihsel, toplumsal geçmişi olan güçlü bir mücadele geleneğidir. Bu gelenek tarih boyunca kendini var etti, bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir.
TEK BİR HDP’Lİ DE KALSA MAZLUM HALKLARIN SESİNE SES OLMAYA DEVAM EDECEKTİR
Bunun altını önemle çizmek istiyorum; tek bir HDP’li de kalsak mazlum halkların sesine ses, nefesine nefes olmaya devam edeceğiz! Çünkü HDP sadece siyasi bir hareket değildir. Eşitlik ve özgürlük fikriyatının filizlendiği bir yaşam biçimidir. Yaşamanın bir diğer adı direnmekse, direnmenin adı da HDP’dir!
HDP SİZİN GİBİ ÇIKAR VE RANT ORTAKLIĞINA DAYANAN BİR ŞİRKET DEĞİL
Bizlere her gün siyasi operasyon düzenleyenler HDP’yi hala anlayabilmiş değil. HDP sizin gibi çıkar ve rant ortaklığına dayanan bir şirket değildir. HDP her kimlikten, her inançtan, her görüşten milyonların mücadele ortaklığıdır. Her bedeli ödemeye hazır bir mücadele ortaklığıdır.
HDP, onlara inat kökleri derinlerde olan bir çınar gibi dimdik ayakta durmaya, yıkılamaz kale surları gibi sapasağlam kalmaya devam edecektir!
6 YIL DÜŞÜNMÜŞLER TAŞINMIŞLAR VE BU YALANI UYDURMUŞLAR
AKP-MHP komplo ortaklığının talimatıyla 25 Eylül sabahı partimize yönelik siyasi bir komplo operasyonu düzenlediler. 17 arkadaşımızı, yargı komplosuyla tutukladılar. Gerekçe 6 yıl önceki Kobanî’yle dayanışmak için yapılan IŞİD protestoları! Güya HDP ayaklanmayı başlatmış ve bunun üzerinden tam 6 yıl geçmiş ve 6 yıl düşünmüşler, taşınmışlar bu yalanı uydurmaya karar vermişler. Biz şu an tam bir yalan rüzgârı ile karşı karşıyayız. Nazi Propaganda Bakanı’nın Büyük Yalan Teorisi vardır. Buna göre, “Bir yalanı bin kez söylerseniz, yalan yalan olmaktan çıkar, gerçeğin ta kendisi olur.” Şimdi belli ki bu sözleri kendisine rehber edinmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Yalan, bunların diğer adı olmuş.
KOBANÎ HALKI IŞİD BARBARLIĞINA KARŞI YAŞAMINI, EVİNİ, TOPRAĞINI ONURLUCA SAVUNDU
Peki, o süreçte ne oldu, neler oldu kısaca anlatmaya çalışacağım size. Bugün 6 Ekim Kobanî’nin de yıl dönümü. Kobanî halkını buradan sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. IŞİD, Şengal’de yaptığı Ezidî soykırımının ardından 15 Eylül 2014’ten itibaren Kobanî’yi işgal etti ve aynı katliamları Kobanî’de gerçekleştirmeye başladı. Kobanî halkı da IŞİD barbarlığına karşı yaşamını, evini, toprağını onurluca savundu. O süreçte mazlum Kobanî halkıyla dayanışmak için hem Türkiye’de hem de dünyanın 70 ülkesinde insanlar ayaktaydı.
IŞİD PROTESTOLARI 7 EKİM’DEN ÇOK DAHA ÖNCE BAŞLAMIŞTI
IŞİD protestoları 7 Ekim’den çok daha önce başlamıştı. Bunun da altını önemle çizmek istiyorum. Tek bir talep vardı, o da IŞİD katliamlarının durdurulması, Kobanî’ye insani yardım koridorunun açılmasıydı. 7 Ekim 2014’te IŞİD protestoları sırasında Varto’da 25 yaşındaki Hakan Buksur adlı bir gencimiz güvenlik güçlerinin açtığı ateşle yaşamını yitirdi, katledildi. Bu tam bir provokasyondu.
ERDOĞAN BÜYÜK BİR SEVİNÇLE “KOBANÎ DÜŞTÜ DÜŞECEK” DİYEREK YANGINA KÖRÜKLE GİTTİ
Evet, aynı gün Erdoğan Antep’te büyük bir sevinçle, bunun da altını önemle çizmek istiyorum, büyük bir sevinçle “Kobanî düştü düşecek” diyerek adeta yangına körükle gitti ve provokasyonların büyümesine neden oldu. Ardından paramiliter güçler ve ırkçı gruplar örgütlü ve organizeli bir biçimde sokaklara salındı, demokratik tepkileri kanla bastırmaya çalıştılar.
ERDOĞAN’IN KIŞKIRTICI AÇIKLAMASI OLMASAYDI ÖLÜMLER DE YAŞANMAYACAKTI
Varto katliamı ve Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklaması olmasaydı, güvenlik güçleri silah kullanmasaydı ölümler de yaşanmayacaktı. Devletin müdahalesi olmayana kadar protestolarda hiçbir şiddet olayı yaşanmamıştı. Protestolarda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu partimizin taraftarları olup, güvenlik güçlerinin açtığı ateş, attığı gaz bombası ve ırkçı grupların linç saldırısı nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Katledilen her bir insanımızın acısını halen derinden hissediyoruz. Buradan hepsini saygıyla andığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
HDP OLAYLARIN SON BULMASI İÇİN ÇABA SARF ETTİ, HÜKÜMET TEMSİLCİLERİ BİZZAT PARTİMİZE TEŞEKKÜR ETTİ
HDP, olayları başlatan değil, tam tersine son bulması için çaba sarf eden bir noktada durmuştur. O dönem ve ondan sonrasında. Heyetimiz özellikle olaylar sırasında 48 saat boyunca İçişleri Bakanlığındaydı. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Hatta olayların durdurulmasından sonra hükümet temsilcileri tarafından bizzat partimize teşekkür edilmiştir.
DAYANIŞMA AMAÇLI DEMOKRATİK PROTESTOLARI KATLİAMA DÖNÜŞTÜREN BİZZAT DEVLET İÇİ GÜÇLERDİR
Dönemin İçişleri Bakanı, olayların durması için müzakere yürüten HDP heyetine “Güvenlik güçleri içinde kontrol edilemeyen güçler var” demiştir. Kendileri de olup bitenlerin işte bu kadar farkındaydılar. Dayanışma amaçlı demokratik protestoların seyrini değiştirip katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir. Ama bilerek üzerini kapattıklarını biliyoruz ve buna tanıklık ediyoruz.
YAŞANAN ÖLÜMLERİ HDP’NİN ÜSTÜNE YIKMAYA ÇALIŞMALARI SİYASİ KOMPLODAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
İnsanları öldüren kamu görevlileri ve yönlendirdikleri ırkçı gruplarla ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmemiştir şimdiye kadar. Şimdi 6 yıl aradan sonra kamuoyunun aklıyla dalga geçercesine olayları, yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değildir. Kendi suçlarını örtbas etmenin, kapatmanın telaşı içerisindeler. Bu, bunun çok açık bir göstergesidir. Kobanî’yi çözüm sürecini bitirmenin zemini olarak planladık ve kullandık diyemiyorlar, işte ancak bu şekilde örtbas etmeye çalışıyorlar.
Diyemedikleri bir başka şey de, bu operasyonun aynı zamanda IŞİD’in Kobanî’yi düşürememesinin yıllardır sürdürülen intikamı olmasıdır. Bu konuda bir söz mü vermişlerdi; şimdi onun gereğini mi yerine getiriyorlar bunu gerçekten merak ediyoruz.
KOBANÎ DÜŞSEYDİ IŞİD SINIRIN DİĞER TARAFINDA DEVLET KURMUŞ OLACAKTI
Eğer, Kobanî halkı direnmeseydi, dünya bunu sahiplenmeseydi, Kobanî düşseydi, IŞİD sınırın diğer tarafında bir devlet kurmuş olacaktı. Siyah bayrağıyla şimdi Türkiye’nin sınır komşusu olacaktı. Ve en büyük emirliklerini de Türkiye’de kuracaklardı. Bütün işgal ve katliam planlarını Türkiye üzerinden yöneteceklerdi ve bunu buradan yapacaklardı eğer o gün Kobanî düşmüş olsaydı.
PARTİMİZE YÖNELİK SON OPERASYON, KATLİAMLAR SERİSİNİN DEVAMIDIR
IŞİD, bunu başaramadığı için yani Kobanî düşmediği için 5 Haziran’da Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da, Antep’te devletin ve iktidarın gözü önünde halka karşı en büyük katliamlar gerçekleşti. Partimize yönelik operasyon da bu katliamlar serisinin bir devamıdır ve bugün yapılan operasyon da bunun devamıdır. Halkımız ve Türkiye kamuoyu bu gerçeğin farkındadır.
ONLARCA İNSANIN ÖLÜMÜNDEN AKP İKTİDARI VE DEVLET İÇİNDEKİ PARAMİLİTER GÜÇLER SORUMLUDUR
Şiddet çağrısı aranacaksa eğer HDP’nin insani dayanışmasında değil, güvenlik güçlerinin Varto provokasyonunda ve “Kobanî düştü düşecek” sözünde aranmalıdır. Çok açık söylüyorum; onlarca insanın ölümünden AKP iktidarı ve devlet içinde birlikte hareket ettiği paramiliter güçler sorumludur.
BU DOSYANIN SAVCISI ERDOĞAN İLE DAMAT BAŞSAVCIDIR
Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır. Erdoğan, “Yargımız Kobanî eylemlerinin hesabını soruyor” diyor. Ortada bir yargı yok ki. Hangi yargıdan söz ediyorsunuz? Ortağınızın serbest bırakın dediğini serbest bırakan, tutukla dediğinizi tutuklayanlara mı yargı diyorsunuz Sayın Erdoğan! Buradan gerçekten size sormak istiyoruz. Onlar yargı değil, sizin operasyon güçlerinizdir! Gerçek yargı hukuka, adalete ve hakikate bağlı olur; saraylara, iktidarlara bağlı olmaz.
SİZ HESAP SORACAK KONUMDA DEĞİLSİNİZ, HESAP VERECEKSİNİZ; SİZ SANIKSINIZ, BİZ TANIĞIZ
Kaldı ki siz hesap soracak konumda değilsiniz. Siz hesap vereceksiniz hesap! Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz! O öldürülen her bir insanımızın ailelerine ve halka, adalete hesap vermekle mükellefsiniz! Siz sanıksınız, biz ise tanığız! Hakikatin tanığıyız, Kobanî protestolarında bizzat vurulanlarız!
MERTSENİZ, DÜRÜSTSENİZ, GELİN MECLİS’TE BİR ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURALIM
Biz Kobanî süreciyle ilgili gerçekler açığa çıksın diye araştırma ve soru önergeleri verdik ama iktidar ve ortağı bütün bu verdiklerimizi reddederek, konunun üzerine kapattı. Şimdi buradan bir kez daha çağrı yapıyorum: Kobanî protestolarında yaşananları yargı komplosuyla karartamazsınız. Mertseniz, dürüstseniz, gelin Meclis’te bir araştırma komisyonu hep birlikte kuralım ve hakikatleri hep birlikte açığa çıkaralım. Kimin ne rolü varsa o dönem içerisinde ortaya çıksın! O süreçte bizim heyetimiz sizinle neler görüştü, ne talep etti, siz ne yanıt verdiniz, sonra ne yaptınız hepsini hep birlikte aydınlatalım!
DÖNEMİN VALİ, KAYMAKAM, EMNİYET MÜDÜRLERİNİN KAÇI 15 TEMMUZ’DA YER ALDI?
Paramiliter güçlere insanları katledilmesi emrini verenler, provokasyonu yönlendirenler, dönemin vali, kaymakam, emniyet müdürünün kaçı 15 Temmuz’da yer almıştır? Kaçı halen görevdedir? Bunlar emirleri nereden almıştır? İşte bu soruları bir kez daha soruyor ve bu sorulara acil yanıt bekliyoruz. Tüm bunları açığa çıkaracak cesaretiniz var mıdır? Buradan bir kez daha size soruyoruz. Gerçeklerle yüzleşmeye kudretiniz var mıdır? Bir kez daha bunu size soruyoruz.
BİZİM ALNIMIZ AÇIK BAŞIMIZ DİK, VERİLEMEYECEK HESABIMIZ YOK
Öyle güdümlü yargınızla, damat savcınızla, Saray oyunlarıyla bu işi HDP’nin üzerine yıkarak, yavuz hırsız misali hakikati karartamazsınız. Buna asla izin vermeyeceğiz. Evelallah bizim alnımız açık, başımız diktir. Verilemeyecek hesabımız da yoktur! Hem yargı sürecinde hem de siyaset zemininde bu sürecin peşini asla bırakmayacağız.
DEĞİL 6 YIL, 60 YIL DA GEÇSE KOBANÎ GERÇEĞİNİ HER DEFASINDA KARŞINIZA ÇIKARACAĞIZ
Elli defa reddetseniz de her hafta bu konuyu Meclis gündemine taşıyacağız. Buradan bir kez daha söylüyorum her hafta Kobanî olaylarının araştırılması için araştırma önergesi indirip değil 6 yıl, 60 yıl da geçse Kobanî gerçeğini her defasında karşınıza çıkarmaya devam edeceğiz!
ÖNCE HIRSIZLIK YAPIYORLAR, ARDINDAN NAMAZ KILIYORLAR, HARAM OLSUN SİZE O BELEDİYE!
Yapılan operasyona niye siyasi komplo diyoruz? Çünkü bazı nedenleri var. Kobanî’yi bahane ederek Kars Belediyemizi gördüğünüz gibi gasp ettiler. Bunlar aynı zamanda hırsızdır! Bunlar aynı zamanda engerektir. Bunlar aynı zamanda çıyandır. Çıyandır bunlar başka bir isimleri yoktur. Gaspçı kayyım bir de koruma ordusuyla gasp ettikleri belediyenin önünde fetih namazı kılıyor. Önce hırsızlık yapıyorlar, ardından namaz kılıyorlar. Yazıklar olsun size! Haram olsun size o belediye, haram olsun!
GÜNAHLARINIZ ÇOK BÜYÜK Kİ O GÜNAHLAR NAMAZLA KAPANMAZ
Gasplarınızı, haksızlıklarınızı, işlediğiniz günahları namazla kapatamazsınız. Sizin günahlarınız o kadar büyük ki o günahlar kılınacak namazlarla asla kapanacak değildir.
KARS BELEDİYE EŞBAŞKANLARIMIZ KARS’TAKİ HIRSIZLIK, YOLSUZLUK VE ÇETE DÜZENİNİ BİTİRDİ, BUNUN İNTİKAMINI ALIYORLAR
Bunlar Kars’ı niye hedef aldılar? Çünkü Kars; Kürt, Türk, Terekeme, Laz, Azeri, Yerli, Malakan gibi pek çok halkın birlikte barış içerisinde yaşadığı bir kenttir. Partimiz ve Belediye Eşbaşkanlarımız bu barışın bizzat teminatıydı. Belediye Eşbaşkanlarımız Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca, diğer belediye eşbaşkanlarımız gibi Kars’taki hırsızlık, yolsuzluk ve çete düzenini bitirdiler. Bunların hortumlarını kestiler. Kars’ta kurulan karanlık düzeni bitirdi, şeffaf halkçı bir sistemi kurdular aynı zamanda. Toplumcu belediyecilik anlayışıyla belediyeyi Kars halkının hizmetine soktular. Belediye Eşbaşkanları olarak 24 saat Kars halkının emrinde ve hizmetinde oldular. İşte tüm bunların intikamını almak için Ayhan Bilgen’i haksız ve hukuksuz bir şekilde tutukladılar. Şevin Alaca’yı ve belediye meclis üyelerimizi, partililerimizi haksız ve hukuksuz bir biçimde gözaltına aldılar ve halen arkadaşlarımız gözaltındalar.
KARS’I YENİDEN KARANLIĞIN, ÇETELERİN MERKEZİ HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR
Hırsızlar dışarıda, ev sahibi içeride. İşte sizin düzeniniz budur. Hırsızlık düzenidir bu. Kars’taki barış ortamını bozmak için bu operasyonu düzenlediklerini çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar barış düşmanıdır. Kadın Eş Başkanın Kars’ı yönetmesinden rahatsız oldular, korktular. Her zaman söylüyoruz bugün bir kez daha söyleyelim; bunlar aynı zamanda kadın düşmanıdır. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Kars’ı yeniden karanlığın, çetelerin merkezi yapmak istiyorsunuz!