HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK
Demokrasi liginin liderleri arasında yer alan Danimarka, vatandaşlarının ülke yönetimine katkısının sadece seçimlerle sınırlı kalmasını istemiyordu. 18 Haziran 2015’te yapılan genel seçimler sonrası mecliste 9 sandalyeyle temsil edilen Alternatif Parti, vatandaşların doğrudan meclise kanun teklifi sunmasının önünün açılmasını teklif etti. Bu teklife Danimarka Halk Partisi, Sosyalist Halk Partisi, Radikal Parti, Birlik Listesi ve Liberal İttifak da olumlu bakınca, halk ülke yönetiminde direkt söz sahibi olmuş oldu.
Alternatif Parti’nin hazırladığı teklifte, vatandaşın kanun teklifi sunmasına imkân sağlayan ‘Açık Bakanlık’ oluşturulacaktı. Seçme hakkına sahip herkes kanun teklifi sunma hakkına sahip olacak. Vatandaşın hazırladığı kanun teklifinin meclis genel kuruluna gelmesi için 2 ay içinde 50 bin imzayı bulması gerekiyordu. İmzalar, Açık Bakanlık üzerinden elektronik olarak toplanacak. Gerekli imzayı bulan vatandaşın hazırladığı kanun teklifleri direkt meclis genel kurulunda görüşülecek. Genel kurula gelen teklif birkaç küçük değişiklik ile kabul edildi. İmza toplama süresi 2 aydan 6 aya çıkartıldı. Böylece halkın ülke yönetimine seçimler dışında direk katkısının da önü açıldı.
Danimarka’da vatandaşın ülke yönetiminin katkısını sağlayan kanunun kabul edilmesi üzerinden 4 yıl geçti. Şu ana kadar 50 bin imzayı bulupta meclise gelen 6 vatandaş kanun teklifi oldu. Bunlardan en fazla gündem olan ise, 18 yaşından küçüklere sünnetin yasaklanması oldu. Yahudi ve müslümanların tepkisini çeken bu kanun teklifi, meclis genel kurulunda reddedildi. Vatandaşların imza toplayıp meclise gönderdiği 6 kanun teklifinden 4’ü reddedilirken, 2’si genel kurulda görüşülmeyi bekliyor.
Peki, vatandaşın kanun teklifi sunmasına imkân sağlayan tasarının Avrupa’da başka örnekleri var mı? Danimarka’nın ‘Vatandaş Kanun Teklifi’ uygulamasını daha önceden Finlandiya ve Avrupa Birliği hayata geçirdi. Danimarka, ‘Finlandiya Modeli’ni örnek aldı. Sistem oldukça basit işliyor. Seçme ve seçilme hakkına sahip iki vatandaş kanun teklifini hazırlıyor. Teklifin meclis genel kurulunda görüşülmesi için 50 bin imza gerekiyor. İmza atma işi klasik yöntemle veya elektronik olarak gerçekleşiyor. Atılan her imzanın gerçek olup olmadığı merkezi sistemden kontrol ediliyor. Kanun teklifi 50 bin imzayı bulduğunda görüşülmek üzere direkt meclis genel kuruluna geliyor. İmzaların tamamlanması için 6 ay süre veriliyor. Bu süre zarfında 50 bin imzayı bulmayan teklif otomatik olarak gündemden düşüyor. Finlandiya’da bugüne kadar 9 teklif yeterli imzayı toplayıp meclis gündemine geldi. 9 tekliften 5’i mecliste salt çoğunluğu sağlayamazken, 3 teklif mecliste görüşülmeyi bekliyor. Bir teklif ise meclisten geçerek kanunlaştı.
Finlandiya Modeli’nin biraz farklı versiyonu Avrupa Birliği’nde uygulanıyor. Avrupa Komisyonu’na vatandaş teklifinin gelebilmesi için 7 farklı AB ülkesinde Avrupa Parlamentosu için oy kullanma hakkına sahip 7 kişinin ‘Vatandaş Komitesi’ adı altında biraraya gelip kanun teklifini hazırlaması gerekiyor. Hazırlanan teklif Avrupa Komisyonu’na geldiğinde, teklifin komisyonun görev alanı içinde olup olmadığına bakılıyor. Vatandaş Komitesi’nin hazırladığı kanun teklifinin Avrupa Komisyonu gündemine alınması için 7 değişik ülkeden 12 ay içinde 1 milyon imza toplanması gerekiyor.
İmzalar online sistemde elektronik olarak atılıyor. Her ülke kendi vatandaşlarının imzalarını kontrol edip onaylıyor. 1 milyon imzanın toplanması için her ülkenin nüfusuna göre minimum imza sayısı şartı bulunuyor. Örneğin, Danimarka’dan en az 9 bin 750, Almanya’dan en az 72 bin imza gerekiyor. Vatandaş Komitesi’nin hazırladığı kanun teklifi 1 milyon imzayı bulsa bile Avrupa Komisyonu’nun teklifi görüşmesiyle ilgili kanuni bir zorunluluğu bulunmuyor. Ancak komisyon, kanun teklifini hazırlayanlara yazılı bir cevap vermek zorunda. Bugüne kadar Avrupa Komisyonu’na bu şekilde 51 kanun teklifi geldi. 20’si komisyon tarafından görev alanı içinde olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Bu tekliflerden sadece 3’ü gerekli olan en az 7 ülkeden 1 milyon imzayı topladı.