YORUM | CEMİL TOKPINAR
Bugün Kamerî ayların sonuncusu olan Zilhicce ayının ilk günü.
Zilhicce, “hac ayı” demek.
İslâm’ın beş şartından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği ay.
Ayrıca dinimizin çok önemli ibadetlerinden birisi olan kurbanın kesildiği, fakirlere dağıtıldığı, paylaşımın yaşandığı mübarek zaman dilimi.
Ve tabiî ki ibadetlerle birlikte iki büyük bayramdan birisi olan Kurban Bayramını da bağrında barındıran çok faziletli, çok feyizli ve bereketli bir aydır Zilhicce.
Bu ayda maddî imkânı, zamanı ve sağlığı olan müminler hac ibadetini yaparken, hacca gidemeyen müminler de oruç, namaz ve dua ile onlara katılarak sevaplarına ortak olurlar.
Çünkü Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) hepimize şu müjdeyi verir:
“Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi, Savm: 52)
Zilhicce’nin ilk on günü için başka hiçbir müjde olmasa sadece bu hadis-i şerif yeter.
Oysa daha nice hadiste ve büyüklerin sözlerinde teşvikler vardır. Onları geçen haftaki yazımızda işlemiştik.
Düşünebiliyor musunuz? Bir gün oruç tutuyorsunuz, bir yıl oruç tutmuş gibi sevap alıyorsunuz.
Günler uzun, havalar sıcak, işleriniz yoğun, hatta yolculukta bile olsanız terk eder misiniz?
Zilhicce’nin gecelerinde namaz kılmayı, evvabin, teheccüd, hacet namazlarıyla karanlık geceleri nurlandırmayı Kadir Gecesine benzetmiş Sevgililer Sevgilisi olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.).
Kısa yaz geceleri de olsa biraz dişinizi sıkıp aşkla, şevkle, coşkuyla namaza sarılmaz mısınız? Çünkü bu gecelerin benzetildiği Kadir Gecesi için bin aydan hayırlı demiş Rabbimiz. Hani şu bire otuz bin verilen, yani her ibadetin sevabı otuz bin kat artan Kadir gecesi.
İşte bu on gün, bizim gibi günah denizlerinde yüzen ahir zaman Müslümanları için altın tepside sunulan on mücevher gibi kıymetli değil mi? Fırsatı ganimet bilip bu on günü ihya etmek gerekmez mi?
İşte bu yüzden ibadet âşığı büyüklerimiz, “Küçük Ramazan” ismini takmışlar Zilhicce’nin ilk on gününe. Gündüzünü oruçla, gecesini namaz, dua, evrad ve ezkârla ebedîleştirmişler. Biz de aynısını yapabiliriz.
Neden bu konu üzerinde çok duruyorum?
Çünkü çok mübarek, feyizli ve faziletli günler.
Özellikle bu on gün içinde Arefe günü öylesine faziletli ki, umumî bir af ve bağış günü. Büyüklerimiz, “Gecelerin en faziletlisi Kadir, gündüzlerin en faziletlisi Arefedir” demişler.
Bu hususta ısrarla durmamın sebebi sadece faziletli olması değil. Aynı zamanda bu günlerde ülkemiz ve tüm Müslümanlar olarak İlâhî yardıma ve desteğe çok ihtiyacımız var.
Doğu Türkistan’dan Myanmar’a, Yemen’den Suriye’ye, Irak’tan Türkiye’ye öyle acılar içindeyiz ki… Hele Türkiye’deki acılar, zulümler, ölümler, kaçırılmalar, hapisler, mahrumiyetler, hicretler, işkenceler o kadar çok ki…
Bağrı yanık şairin, “Derdim çoktur, hangisine yanayım” dediği gibi hangi derdimize yanalım, hangi kardeşimize ağlayalım, hangi mazluma dua edelim… Öyle çaresiz, öyle kimsesiz, öyle sahipsiz haldeyiz ki…
Kuyudaki Yusuf gibi, balığın karnındaki Yunus gibi, ateşin ortasındaki İbrahim gibi, tufanda kalmış Nuh gibi, dertlere giriftar olmuş Eyyub (aleyhimüsselâm) gibi… Çaresiz, kimsesiz, sahipsiz…
Gelin empati yapalım. Kendimizi hapiste olan, işsiz bulunan, işkence gören kardeşlerimizin yerine koyalım. Hücrede yapayalnız olan bir kardeşimizi veya babasız, annesiz ağlayan çocukları düşünelim. Kaçırılan kardeşlerimizin yolunu gözleyen eş, anne baba veya çocukları anlamaya çalışalım. Ya da işkence gören bir kardeşimizin beş dakikalık görüntüsünü hayalen seyredelim, çığlıklarına eşlik edelim, dualarına âmin diyelim.
Onlar sırf “Rabbimiz Allah” dedikleri için, Onun adını cihana yaymaya çalıştıkları için zulüm görürken, sebepler tamamen etkisiz hale gelmişken Zilhicce ayı muhteşem bir fırsat değil mi?
Bu fırsat günlerinde hiçbir şey yokmuş gibi durmak kardeşliğe yakışır mı?
Bir taraftan zulmü dünyaya duyurmak, zulme karşı çıkmak, mazlumlara her bakımdan yardımcı olmak, diğer taraftan da fereç ve mahreç için Rabbimize dua ve ibadetle yalvarmak gerekmez mi?
İşte bu çok faziletli ibadet günlerini oruç, namaz ve duayla değerlendirmek, mazlum ve mağdurlar için yaptığımız dualarımızın kabulüne vesile olacaktır inşallah.
Maalesef Zilhicce’nin faziletini ve bu konudaki ayet ve hadisleri herkes bilmiyor.
O kadar ki 60-70 yaşında olduğu halde Zilhicce’nin faziletini hiç duymayanlar var.
Bunun için hepimiz bu on günün faziletini anlatan bilgileri önce ailemize anlatmalı, teşvik etmeli, sonra her türlü sosyal paylaşım yollarıyla çevremize, dostlarımıza duyurmalıyız.
Dua ve ibadetler külliyet ve umumiyet kazanırsa daha etkili olur.
İşte bugün Zilhicce başlıyor.
Bayrama kadar çevremize duyuralım, iyiliğe vesile olursak biz de yapmış gibi sevap kazanırız.
Hatta aileler arası iftar davetleri organize edelim.
Vakıf ve dernek merkezlerinde toplu iftarlara vesile olalım.
Arefe gününü ihya için toplu programlar yapalım.
İnanın hep birlikte gayret edersek dua okyanusunu coştururuz ve nice mazlumun kurtuluşuna vesile oluruz.
Zaten kurtuluş için gerekli olan fiilî ve kavlî dua etmek değil mi?
Allah Razı Olsun hatırlatmalarınız ve mevzudaki tecehhüdünüz için.