Bu İslamcısı bu da Ülkücüsü

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Toplumun farklı düşünen kesimleri arasında kopmaların hızlandığı ve keskinleştiği bir dönemdeyiz. Böyle dönemler çatışmaların artacağını, kırılmaların yoğunlaşacağını gösterir. Ülke olarak böyle bir ortama dolu dizgin götürülüyoruz.

Ülkü Ocakları’nın eski Genel Başkanı akademisyen Sinan Ateş’in öldürülmesi, Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan ve benzerlerinin sık sık dile getirdiği “Hristiyanlaşma projesi” tarzı çıkışlar, Türkiye için birkaç alanda alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. 

SİNAN ATEŞ’İN KIRILAN KALEMİ

Sinan Ateş’in 30 Aralık’ta mafyatik bir siyasi cinayet sonucu öldürülmesi ve sonrasında ortaya konan tepki/tepkisizlik yenilerine kapı aralayacak türden. Bursa Ulu Camiden kaldırılan cenaze sırasında atılan sloganlar bunun habercisiydi.

Cenazeye katılan öfkeli kalabalık, “Dişe diş kana kan, intikam intikam” sloganları attı. 

 

Cinayetin ardından yazdığım 31 Aralık 2022 tarihli “Sinan Ateş’in öldürülmesi ve Ülkücü hesaplaşması” başlıklı yazımda maktulün öteki yüzünden pek söz etmemiştim.

Eski Ocak başkanının öldürülmesi, dışarıdan takip edenler için sürpriz bir gelişmeydi belki. Ancak öyle anlaşılıyor ki bu, adım adım geliyorum diyen bir cinayetti. Lideri kutsayan İslâmî ve Şamanik geleneğe dayanan “lider-teşkilat-doktrin” anlayışı çerçevesinde işlenen bir cinayetle karşı karşıyayız.

Gazeteci Fatih Altaylı’nın yazdığına göre Ateş, saldırıdan birkaç gün önce geldiği İstanbul’da buluştuğu dostlarına, “Benim kalemimi kırmışlar. Haberi bana geldi. Her an bir şey yapabilirler” demiş. Dahası, bu işle kimin görevlendirildiğini bile biliyor ama umursamıyormuş.

Öldürüldüğü günün sabahında bile adı eklenerek tehdit mesajları gönderilmeye devam edilmiş. Tek sebep, lider saydıkları Devlet Bahçeli ile ters düşmüş olması. 

Bu tehdit mesajı atanlardan Ülkü Ocakları’nın önemli isimlerinden Murat Yüksel ve Uğur Canıtez Twitter hesaplarını kapattı, Taner Karakaşlı ise paylaşımlarını temizleyip profil fotoğrafını değiştirdi. 

Sinan Ateş, lideri tarafından “kalemi kırılmış” ama o konuşmalarında ve sosyal medya hesaplarında her fırsatta partisi MHP’ye ve lidere bağlı olduğunu dile getirmişti. 

SİNAN ATEŞ OLAYININ BAŞKA YÜZÜ

Sinan Ateş, Ocak’ta görev yaptığı dönemde ve sonrasında kendisini ölüme götüren mekanizmanın bir parçası olmayı seçti. Sistemden atılmaya çalışıldığında bile mekanizmanın parçası gibi çalışmayı sürdürdü. “Hareketimiz üzerine hesap yapanların sonlarının nasıl korkunç olduğunu herkes ibretle seyredecek” tarzında açıklamalar yapmaktan geri durmadı.

Gazeteci Levent Gültekin’in, Bahçeli’ye eleştiri yönelttikten sonra dövülmesinin ardından, “Bu dünyanın hesabını ahirete bırakmayacağız. Ülkü Ocakları hesap sorar” diyen Sinan Ateş idi.

Yaptırdığı kız yurdunu Gülen Hareketine bağışlayan ve adıyla anılan Ankara Balgat’ta hizmet veren Ülkü Ulusoy Kız Öğrenci Yurdu, 15 Temmuz’dan sonra el konulup Devlet Bahçeli’ye teslim edildi. 

Burası Sinan Ateş’in yürüttüğü hazırlıkla Ülkü Ocakları Genel Merkezi yapıldı. 30 Ağustos 2019’taki açılışında Devlet Bahçeli’yi kürsüye “Ülkü Ocakları Genel Başkanı” sıfatıyla Sinan Ateş davet etti. 

 

Sinan Ateş, belki MHP ve Ülkü Ocakları içindeki yanlış gidişleri görmüş olabilir. Ne var ki o yanlışları görmesine rağmen işleyen çarkın dişlileri konumunu değiştirmedi. 

Bu ülkede Türk milliyetçiliği hakim güç konumunda olduğu için sürekli olarak muhalif görünen HDP’nin teröre destek vermesi konuşuldu. MHP’nin mafyatik bir terör yapılanması olduğu hiç konuşulmadı. 

CİNAYETTE MHP PARMAĞI NETLEŞMEYE BAŞLADI

Ateş cinayetinin en tepeden gelen talimatla işlendiği, MHP Genel Merkezi’nin sessizliğinden anlaşılıyor. 

Olayı soruşturan savcılar, cinayete ilişkin önemli bilgilere erişmiş durumda. Tetiği çektiği öne sürülen Eray Özyağcı halen firarda. Saldırı sırasında motosikleti kullanan Doğukan Çep, önemli bir isim. 

Çep, Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleri tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik cinayetinden yargılanıyordu. 2015’te tahliye edildi. 2018’de 35 yıl hapse çarptırıldığı günden bu yana firarda. 

Hayatında eline silah almayan Gülen Cemaatine muhabbet duyanları “terörist” diye yakalama peşinde koşan Süleyman Soylu’nun polisleri, Doğukan Çep’i yakalamaya fırsat bulmadı. 

Bu isimler, kendi başlarına hareket etmiyor. Birine taşeronluk yapıyor. Buna ilişkin veriler de orta yerde duruyor. Eski Ülkü Ocakları Maltepe Şube yöneticisi olan Ufuk Köktürk, şimdilerde MHP İstanbul İl Yönetiminde. Olayla ilgili evinde arama yapılan Köktürk’ün adı MHP yöneticileri arasından çıkarıldı.

MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün, eşinin hesabından zanlıların hesabına 97 bin TL para havalesi yapılmış olmasından dolayı gözaltına alındığı belirtiliyor. 

 

Sürdürülen soruşturmayla ilgili gözaltına alınanların sayısının 30’u bulacağı konuşuluyor. Cinayetin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın organizasyonuyla gerçekleştirildiği iddiası iyice su yüzüne çıkmaya başladı.

Olaya ilişkin medyaya en geniş çaplı bilgi yansıtan isimlerden olan gazeteci Yavuz Selim Demirağ, tetikçilerin İstanbul’dan Ankara’ya çakarlı araçla götürüldüğünü ve bir MHP milletvekiliyle görüştürüldüklerini iddia ediyor.

Demirağ, Kılavuz’un adını vermiyor ama “Saçı olmayan, uzun boylu eski Ocak Başkanı” diyerek portresini şüphe götürmeyecek kadar net çiziyor.

 

Cinayetin Balgat’taki MHP Genel Merkezi’nin en tepelerine kadar ulaşmaması için Kılavuz’un gözden çıkarılabileceği ve milletvekilliğinin düşürülmesi için hakkında fezleke hazırlanabileceği konuşuluyor.

İSLAMCI YUSUF KAPLAN’IN ‘HRİSTİYANLAŞITIRILACAĞIZ’ PARANOYASI

Toplumun aklıyla alay eden bir başka gelişmeyse İslamcı kanattan geliyor. Bu camianın gözde yazarlarından Yusuf Kaplan, 2 Ocak 2023’te “Yeni nesil devşirmeler: Beyazlaştırma ve Hristiyanlaştırma projeleri” başlıklı bir yazı yayınladı.

İslam dinini hurafelerle doldurup sonra da insanların sorunlarına cevap vermekten öte bir yapıya kavuşturanlar, ardından oturup toplumun “dinsizleştirilmesi” ya da “Hristiyanlaştırılması” üzerine ağıtlar yakıyor.

İslam dinini her türlü hırsızlığın yapıldığı, başkasının malına çöküldüğü, çocuk yaştakilerin babaları yaşındaki adamların koynuna sokulduğu, çocuklara tecavüz edilebilen bir din olarak sergileyenlerin dönüp suçlu aramaları çok acı bir durum.

İslam dininin dünyanın dört bir yanında yayılması için çaba sarf edenler, bunu dini özgürlük olarak görülmesini isterken, “Hristiyanlaştırılma” diye zihinlerinde oluşturdukları hezeyanlarına Türkiye’de polisiye tedbirler alınmasını istiyorlar. Bunun için İçişleri Bakanı Soylu’yu konuya eğilmeye çağırıyorlar. 

Kendi yaptıklarının görülmesini istemeyenler, suçlu olarak Vatikan’ı göstermeye çalışıyorlar. Avrupa nüfusunun neredeyse yüzde 90’ı için din bir inanç sistemi olmaktan çıkıp kültüre dönüşmüş durumda. 

Böyle bir toplumun orta yerindeki Vatikan’ın, gelip Türkiye’yi Hristiyanlaştıracağını anlatmak, ancak kendi dinlerine en büyük zararı veren zihinlerin eseri olsa gerek.

Dünya ve Türkiye için mevcut şekli ile milliyetçilik ve İslamcılık, yakın dönemdeki en büyük tehlike olarak önümüzde duruyor. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

5 YORUMLAR

  1. “Ülkücülüğün mafyatik bir terör yapılanması olduğu hiç konuşulmadı” bu ülkede. Devlet gücünü arkalarına alarak zulmetmeyi, yiğitlik veya kabadayılık şekilinde pazarladılar. Kendilerine sembol olarak seçtikleri hayvan figürü bile Anadoluda birçok yerde canavar olarak tabir edilen ve sevilmeyen bir hatvan türü.

    80 li yıllarda devleti ve milleti anarşistlerden korumuşlar güya. Kimse sormamış devletin kendisi neredeydi diye. Devlet de 12 Eylül de nerede ve ne olduğunu herkese çok iyi belleti. Yazık ki halen gözlerini ve kulaklarını kapatıyor her mahallenin yobazları.

    Şunu anladım, her zaman ikna ile olmuyor. Yapılan antlaşmanın verdiği yetkiyle hükmü vermek gerek.

  2. “Dünya ve Türkiye için mevcut şekli ile milliyetçilik ve İslamcılık, yakın dönemdeki en büyük tehlike olarak önümüzde duruyor” demişsiniz.
    Alkış, alkışş, alkışşş…

    “Mevcut şekli ile” demeseniz, “acaba milliyetçilik ve İslam’dan yana bir derdiniz mi var?” diye düşüneceğiz.
    Gerçi yazılarınıza bakınca böyle düşünmüyor olduğumuz da söylenemez.
    İslam tarihi yorumlarınız, Türk tarihi yorumlarınızın herbiri birer harika (!)

  3. Atatürk ü yere göğe sığdıramayan insanlar, nasıl oluyorda Türk ırkını, Kürt olan Türkolog Ziya Gökalp ın akıl hocalığı ile en üstün ırk olarak görmesini üstün bir zeka ürünü olarak görüyorlar anlamakta zorluk çekiyorum.

    Ülkü ocakları resmen Türkiye mözağine karşı bir tehdittir. Karkaşanın ve terörün ateşine odun taşıyanlardır.

  4. Türkler mhp vs terörleştike sizde sustunuz Kürtlerin en masumuna terör gözüyle baktınız ne diyelim bilmem ne gibi terörist milletin hayrını görün

    • Sen susmadın noldu? Veya sen PKK terörüne sustun noldu? Demek ki her şeyin oluru için yeri zamanı ve her şeyden önemlisi üslubu önemli. Kürtler silahlara yatırdığı parayı Kürtçe eğitime yatırsaydı bugün dünya çapında bir dil olurdu, en büyük edebiyat ödülleri Türkçe romanlara verilirdi.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin