YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Tarih 29 Mayıs 2018, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 25 gün kala Tuncay Özkan CNN Türk’e çıkmış kendinden son derece emin bir tavırla nasıl organize olduklarını, bütün sandıkların başında nasıl duracaklarını anlatıyor: “Tüm Türkiye’ye güvence veriyorum; çok organizeyiz. Her sandığın başında mutlaka arkadaşlarımız olacak. Bu sefer çalamayacaklar. YSK’da asla oylarımızı iç edemeyecekler. Asla çaldırmayacağız, asla çaldırmayacağız. Bütün barolar da ayakta, bütün avukatlar gidecekler sandıkların başında duracaklar. Demokratik vicdanın çalınmasına asla izin vermeyecekler.”
O tarihlerde Oy ve Ötesi’nin başında olanlar da buna benzer cümleler kuruyordu. Nasıl organize olduklarından, tek bir oy dahi zayi etmeyeceklerinden, herkesin nasıl gönlünün rahat olması gerektiğinden söz ediyorlardı.
Tuncay Özkan’ın televizyonda böylesine emin cümlelerle konuştuğundan 25 gün sonra seçimler oldu, seçim gecesi 50 bin avukatın sandık başında nöbette olacağını bangır bangır bağıranlar başta Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce olmak üzere akşam sekizden sonra ortadan kayboldu. İlk saatlerdeki sandık sonuçlarını sağlıklı veren ve AA’nın manipülasyonlarına karşı duran Oy ve Ötesi’nin sitesi bir süre sonra çöktü ve kendisinden haber alınamaz oldu. En başka oyveotesi.org sitesindeki verilere göre muhalefet öndeydi, site çöküp saatler sonra ortaya çıktıklarında AA’nın verilerinin aynısını yayınlamaya başladılar. Seçim gecesi muhalefet adına büyük bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
Aklı başında bir parti, her seçimde toplumun vicdanını kanatan sandıklara sahip çıkılamaması, oyların çalınması meselesine -en azından 2018 fiyaskosundan sonra- bir el atar öyle değil mi? 24 Haziran seçimi tepeden tırnağa bir hezimet ve yanlışlıklar seçimiydi muhalefet açısından. Muhalefet, bu seçimleri her yönüyle mercek altına alır, nerede aksaklıklar, nerede kaçaklar, nerede çalınmalar olduğunu tespit eder ve bu sorunların nasıl çözebileceğinin çalışmalarını yapabilirdi. Bir sonraki seçimler için parti yönetiminin tam beş yılı vardı ve bu beş yılda her şey tepeden tırnağa en kılcal damarlara kadar incelenebilir ve çözümler üretilebilirdi.
Öyle anlaşılıyor ki bunca yıl içinde, seçimlerin en önemli meselesi muhalefetin yine umrunda olmamış. Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet, seçmen listeleri, sandık yazılımları, müşahitler, avukatlar, seçim gecesi bütün yurtta organize olmak gibi konularda tam beş yıl neredeyse hiçbir şey yapmadan oturmuşlar. Seçimden sonra Onursal Adıgüzel bilmem kaç bin sandıkta elemanlarının olmadığından bahsediyor, inanılır gibi değil.
AKP’nin seçmen listelerinde ve sandıklarda nasıl dalavere çevirdikleri neredeyse her seçimde konuşulur, tartışılır, kazandığı seçimlerde mutlaka bir şaibe tartışması vardır. Son seçimden aylar öncesinden de bu konulara dikkat çeken hatırlatmalar yapıldı. Yüzlerce yazı, konuşma, yayın yapıldı. Muhalefet her şeyden önce buna fokuslanmalı, bu meseleyi şeksiz şüphesiz bir şekilde çözümlemek için seferber olmalıydı.
2018 skandalından tam beş sene sonra yine aynı adamlar, yine aynı şaibeli seçim sonuçları… Kimse kusura bakmasın ama bu konudaki en büyük suç Kemal Kılıçdaroğlu’ndadır. Bir insan aynı yılanın aynı şekilde bu kadar çok ısırmasına müsade etmez. Yılan sokmasına karşı tedbir alır ve ölümcül mahlukları sistemin dışına çıkarır. Partinin en önemli görevi bu denli şaibeli adamların eline ve insiyatifine verilmez. Buna tedbiri en başta Genel Başkanın alması gerekirdi.