Bu ateş herkesi yakar!

YORUM | ERKAM TUFAN AYTAV

Gazze’de sivil katliam devam ediyor. Bölgeden her gün yanmış bebek fotoğrafları geliyor.
Dünya seyrediyor. Kimse Netanyahu’ya ‘insan haklarını ihlal ediyorsun, masum o sivilleri öldüremezsin’ demiyor ya da diyemiyor.

Evet Hamas’ın yaptığı da katliamdı. Ama bunun yüz katını bugün Netanyahu yapmıyor mu?
İsrail’e gidip gidip Netanyahu’ya sarılacağınıza iki çift laf etsenize.

Buradan net söyleyeyim; bu ateş herkesi yakar.

Hamas islamofobiyi arttıracağı gibi, Gazze’deki katliamlar da antisemitizmi, yani Yahudi karşıtlığını arttıracak. Maalesef öyle olacak. İsrail karşıtlığı yahudi karşıtlığına dönüşecek ve bu ateş herkesi yakacak.

Dünya iyi bir yere doğru gitmiyor. Ama unutmayın İsrail Netanyahu ve taraftarlarından ibaret değil. Gazze’deki katliama dur diyen binlerce yahudi var. Filistin de Hamas’tan ibaret değil.

ERDOĞAN ZİRVEYE NEDEN KATILMADI?

Mısır’da Devlet ve hükümet başkanları bir araya geldi. Adı Barış Zirvesi. Gündem tabi ki İsrail’le Hamas arasında Gazze’de tırmanan çatışmaydı. Kahire Barış Zirvesi’ne 23 ülke katıldı.

Toplantının adı Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesiydi ama Erdoğan katılmadı. Yerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Bu bizim tanıdımız Erdoğan için tuhaf bir durum.
Evet zirveye dışişleri bakanları düzeyinde de katılan ülkeler oldu ama
çocuğunluk devlet başkanı, başbakan düzeyindeydi.

Erdoğan için tuhaf bir durum. Çünkü bizim tanıdığımız Erdoğan bunu kaçırmazdı. Bir halife pozisyonunda, o toplantıda boy göstermek isterdi. Arkasından da yandaş basında “Erdoğan zirveye damgasını vurdu” manşetleri gelirdi.

Ama Erdoğan katılmadı. Yerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Bu ilk kez oluyor.
Hükümetten neden sorusuna şu ana kadar bir cevap gelmedi. Bu Erdoğan’ın iradesi ile olmayacağını göre… O zaman neden zirveye gitmedi?

Bence zirveye katılması istenmedi.

Ne batılı ülkeler tarafından ne de Arap ülkeleri tarafından, savaş başladığında bu yana Erdoğan sürekli müdahil olma konusunda istekli duruş gösterdi. Ama kimse pas vermedi.
ABD dışişleri bakanı Blinken krizle ilgili bölge ülkelerini ziyaret etti ama Türkiye’ye
uğramadı. Kısaca Erdoğan oyun dışı bırakıldı.

Peki bu oyun dışı bırakılmasında Hamas’ın hamisi olmanın etkisi olabilir mi? Onu da bir sonraki başlıkta yazayım

İSRAİL, ERDOĞAN’I FENA YAKALADI!

İsrail, Türkiye’den Gazze’ye gönderilen 16 ton kimyasal madde ele geçirdi. Haber İsrail medyasında yer aldı. Peki neymiş bu kimyasal madde? Amonyum klorür. Tam 16 ton!

Peki bu neden önemli? Çünkü bu madde roket yakıtı yapımında kullanılıyor. Gemi Türkiye’den Temmuz ayında gönderilmiş. Gönderildiği liman Aşdot limanı. Gemide Gazze için kullanılmak üzere inşaat malzemelerinin olduğu deklare edilmiş. Ama konteynerlerde alçı kaplar içinde gizlemiş 16 ton amonyum klorür bulunmuş.

Erdoğan iktidarının Hamas ile olan ilişkisi herkesin bildiği bir konuydu. Hatta Hamas’ın önde gelen isimleri Türkiye’de ikamet ediyordu. Ama Hamas’ın askeri kanadına roket yapımı için kimyasal gönderme meselesi çok farklı.

El Kassam Tugayları saldırı için 1 yıldan fazla hazırlandığını açıklamıştı. Sevkiyat ta geçen temmuz da yapılmış. Demek bu süre zarfında savaş mühimmatı adına Türkiye’den Hamas’a yoğun trafik işlemiş. Sen hamasa roket yapımda kullanılan kimyasal gönderceksin.
Sonra da arabulucu olayım deyip öne çıkmaya çalışacaksın.

Adamlar yemiyor işte.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kahire’de ‘Gazze Barış Zirvesi’nde konuştu: “Gazze’de sivillere yapılan saldırının hiçbir bahanesi olamaz. Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz.”

İlk cümleden başlayayım.

“Gazze’de sivillere yapılan saldırının hiçbir bahanesi olamaz.”

Evet doğru olamaz. Peki İsrai’lde sivillerin öldürülmesinin mazereti olur mu? Hakan Fidan bu konuya girmediğine göre Hamas istediği gibi İsrail’de kadın çocuk demeden sivilleri vurabilir, öldürebilir.

Bunu zaten hamasa roket malzemesi satışınızdan biliyoruz.

İkinci cümlesi de “Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz.”

Peki tamam. Bu da iyi bir cümle. İzin verme. Peki ne yapacaksın? Büyükelçini mi çekeceksin? İkili anlaşmaları mı iptal edeceksin? İsrail’e tam destek veren ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya haddini mi bildireceksin? Ne yapacağını söyle. Mesela Erdoğan ailesinin pazarladığı Işid petrolünü İsrail’e satmaya devam mı edeceksin?

Yok yok maksat trübünlere oynamak. Filistin istismarı bahane; petro dolarlar şahane

DÜNYA TEDİRGİN, BAHÇELİ’NİN İSRAİL’E VERDİĞİ SÜRE DOLDU!

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, İsrail’e 24 saat süre verdi. Ve bu süre bugün doldu.
Bahçeli aynen şunları söyledi: “Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.”

Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu da ‘Destekliyorum.’ dedi. Evet Bahçeli’nin verdiği 24 saat süre doldu. Bombalar devam ediyor. İsrail, Bahçeliyi iplemedi. Belki de duymadı bile. Bu durumada AK tolgalı Türkmen beyi Bahçeli’ye düşen Reis’ine posta koymak, verip
veriştirmek. “Sen orada bostan korkuluğu musun? Bu saldırıları nasıl durduramıyorsun, sen nasıl halifesin?” demek.

Ardından da bozkurtlarını toplayıp doğru Gazze’ye gitmek. Ha giderken Davutoğlu’nu ve Karamollaoğlu’nu da almayı unutma…

Hadi bakalım!

İşin gerçeği bunların dertleri tabana oynamak. Tribünlerin gazını almak. Çok ciddiye almayın. Ha bu arada Bahçeli, Kıbrıs için Birleşmiş Milletler’i tehdit etmiş ve çizmeyle tur
atmıştı. Ne oldu o iş?

***

Sözüm bozkurtlara ve mücahitlere. Konu Gazze olunca sokaklardasınız, eylemlerdesiniz. Ama konu Uygurlar ve Kürtler olunca üç maymunu oynuyorsunuz. Hadi Kürtler zaten umurunuzda değil. Uygurlar için olsun sesinizi yükseltsenize.

Ey Bozkurtlar! Bakın Uygurlar Türk. Ey Mücahitler! Bakın uygurlar Müslüman.
Hem Türk hem Müslüman. Yani tam istediğiniz gibi.

Hadi, niye bu suskunluk? Yoksa Reis’inizden talimat mı gelmedi? Bir söz de Türkmen Beyi Bahçeli’ye. Yalandan olsun Çin’e de 24 saat süre versene!

***

Rejim propagandası için İletişim Başkanlığı’na rekor bütçe!

Saray rejiminin propagandası için 2024 yılı bütçesi belli oldu. Tam tamına 4 milyar 126 milyon 595 bin lira.Tam tamına derken yanlış anlamayın. Bu bütçede gösterilen resmi rakamlar.

İşte bu resmi rakamlara göre 2019 yılına göre artış yüzde bin 97. 4 milyar 126 milyon 595 bin liralık bütçenin800 milyon 977 bin TL’si personel giderleri için kullanılacakmış. Dev bir kadro çalışıyor demek. Peki rejim propaganda makinasının her sene bütçesinin artmasının
anlamı ne?

Bence toplumu daha çok hipnoz etme ihtiyacı. Bu ihtiyaç her sene daha çok artıyor.
Gerçek oylarını biliyorlar. Alternatiflerinin olmadığından dolayı iktidarda olduklarını da biliyorlar. Kendilerine yönelik öfkenin büyüdüğünün de farkındalar.

Bu sebeple her sene rejim propaganda bakanlığına milyonlar döküyorlar. Her sene daha fazla, her sene daha fazla. Tabii bu paralar yine vatandaştan alınan vergilerden ödeniyor.

Rejim propagandası için İletişim Başkanlığı’na rekor bütçe olur da Saraya olmaz mı? Elbette olur.

Saray’ın günlük harcaması: Asgari ücretle geçinen 3 bin kişinin aylık maaşı. Evet günlük harcama bu. Aylık değil.

Bir de Erdoğan maaşına %81 zam yaptı. Ne güzel değil mi?Maaşını sen belirliyorsun. İstediğin gibi arttırıyorsun.

%81,6 zam. Yani maaşı bu zamla birlikte 183 bin TL olacak. Tabii resmi olanı bu. Dünyanın en zengin lideri olarak sanki Erdoğanın buna ihtiyacı var!

***

Sırada zaytung var. Geçen hafta adliyede rüşvetin tarifesi haberini yapmıştım.
Tahliyeden, beraata, yurt dışı yasağınızın kaldırılmasına kadar şeyin fiyatı var.
Rüşvet sistemi ayyuka çıkmış durumda. İş böyle olunca zaytung devreye girmiş.
“Anadolu Adliyesi 24. Ağır Ceza ile 26. Ağır Ceza Mahkemeleri arasında çıkan ”tahliyelik müşteri” kapma tartışmasında sandalyeler havada uçuştu”

Şimdi sıra aynı konuda ikinci zaytung haberde.

“Tahliye, takipsizlik ve erişim engelleme kararlarının mahkeme çıkış fiyatına bu gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3.4 oranında zam yapılacağı açıklandı…”
Yakında bu haberleri zaytung değil gerçek olarak da duymaya hazır olun.

***

TBMM’inde İnsan Hakları İnceleme Komisyonu var. Bu komisyonun bir de çocuk hakları alt komisyonu var. İşte o komisyonda mide bulandırıcı bir diyalog yaşandı. Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhan Eren zırhlı araçların çarpması sonucu ölen çocukların araştırılmasını önerdi.İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürkan ne dedi biliyor musunuz?

“O çocuklar emniyet güçlerine saldırırken mi zırhlı araç altında kaldı”

Siz ne ahlaksız insanlarsınız ya! Size insan demek bile fazla.

***

Türkiyede uyuz vakaları 40 kat arttı. Millet olarak kime niye uyuz oluyoruz acaba?
Mesela ben sağcısından solcusuna kadar insan hakları deyip insan seçenlere uyuz oluyorum.

Mesela ben zulmü alkışlayanlara uyuz oluyorum. Mesala ben sırhlı araçlar altında ezilen kürt çocuklarını umursamayanlara uyuz oluyorum. Mesela ben topluma din ve milliyetçilik üzerine gaz verip hamudu ile götürenlere uyuz oluyorum. Mesela ben meydanlarda İsrail’e çemkirip İsrail’e Işit petrollerini satanlara uyuz oluyorum.

Tabi bu ülkede uyuz vakaları 40 kat artar. Siz kimlere uyuz oluyorsunuz yorumlara yazın.
Ama asıl sorun bizler bu uyuzdan nasıl kurtulabiliriz konusu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

5 YORUMLAR

  1. Tüm ümmet sokaklarda. Merak ediyorum Gülen Hareketi Filistin icin ne yapiyor?
    Bir tane bile Protesto yaptilar mi?
    Sonra kendileri icin TR de insanlarin tepki vermesini neden beklerler ki? Siz ünmetten bir parca oldunuz mu?

  2. Neredeyse her cümlesinde yazım ve noktalama hataları olan bir yazı olmuş. Okurken içeriğe odaklanmayı zorlaştıracak kadar fazla. Bu konuda daha dikkat edilmeli bence.

  3. Bu tarz yazıları daha çok yazsanız hiç fena olmaz. Mağdurun ırkını dilini dinini seçen, yaşanan aynı olay karşısında bile hırsızın kimliğine göre duruş sergileyen, sahte adalet savunucusu, ikiyüzlülü küçük burjuvazilerin manipülasyon ve hipnoz yöntemlerine dur demek lazım. Doğru ile yanlış anlayışı araya giren üçüncü faktörler ile şekillenmeye başlamışsa ortada çok büyük sorunlar var demektir. Adil olmayi öğrenemeyen, algı yönetimine ve manipülasyonlara açık kişi veya toplumlarin aydınlık bir geleceği olamaz. Uyanmak lazım.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin